Yargılama giderlerinin neleri kapsaması gerektiği, kimin tarafından belirleneceği, kime ve nasıl yükletileceği hususları 5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324 ile 330 maddeleri arasında hüküm altına alınmıştır.

Yargılama giderleri kavramı; soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, kamu davasının gerektirdiği yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesi ve taraflarca yapılan ödemeler bütünü olarak tanımlanabilir.

Avukatlara, bilirkişi ve tanıklara verilen gündelik, yolluk ve ücretlerle keşif, muayene, tahlil ve posta giderleri yanında harçlar, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre taraflara ödenmesi gereken avukatlık ücretleri yargılama giderlerine dahil edilmesi gereken giderler olduğunu ifade edebiliriz

Yargılama giderlerinin ve taraflardan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarını hakim veya mahkeme başkanı tespit edecektir. Bu hususların hükümde ayrıntıları ve dayanakları ile gösterilmesi, kimlere yükletildiğinin de belirtilmesi gerekmektedir.

5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. Maddesinin birinci fıkrasında; Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleri olarak tanımlanmıştır.

Yasa yolu aşamasında sanığın ölümü halinde vekâlet ücreti ile ilgili inceleme yetkisi

Örneğin suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etme ve 5607 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından sanık hakkında beraat hükümleri kurulduğu ve sanık müdafiince hükümlerin yalnız vekâlet ücretiyle sınırlı olarak temyiz edildiği olayda; sanığın hüküm tarihinden sonra öldüğü anlaşılmış olması durumunda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun sanığın ölümü hallerinde mirasçılarının onun kişisel haklarını takip etmek üzere davaya katılmalarını mümkün kılan bir düzenlemeye yer verilmemesi ve sanık müdafiinin beraat hükümlerinin gerekçesine yönelik bir temyiz başvurusunun bulunmaması, başlı başına hüküm vasfı bulunmayan yargılama giderlerinin hükme bağlı tamamlayıcı bir parça olması ve asıl hükümler niteliğindeki beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleşmesi karşısında, vekâlet ücreti ile sınırlı olarak temyiz incelemesi yapılması isabetli olacaktır.[1]

Yargılama giderleri ile ilgili olarak uyulması gereken kurallar şunlardır:

1. Kimlere yükletilmesi gerektiğinin kesinlikle kararda gösterilmesi zorunluluğu

Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilmek zorundadır. (CMK md. 324/2)

2. Ödenmesi gereken para miktarının Yargıç tarafından belirlenme zorunluluğu

Giderlerin miktarı ile iki taraftan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarını mahkeme başkanı veya hakim belirler. (CMK md. 324/3)

Yargılama giderleri ile ilgili olarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesinin 2. Fıkrasında "Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir." şeklindeki açık hükmü ile Yargıtay’ın "yargılama giderleri hükmün tamamlayıcı parçası olduğundan ilamlarda açıklanmalı, kime yükletileceği belirtilmelidir" şeklindeki hükmü[2] karşısında bu kurala mutlaka uyulması gerekmektedir.

Yargıtay, tefhim edilmekle hükmün esasını oluşturan kısa kararda yargılama giderinin miktarı ve kime ne miktarda yükletileceği belirtilerek, sanığın yükümlülüğü öğrenmesinin sağlanması ve bu sayede sanığın yargılama giderlerine karşı temyiz, davası açıp açmama hususunda karar verme olanağı tanınması gerektiğini bazı kararlarında ifade etmektedir.[3]

Vekâlet ücretinin yasa yolu başvurusunda dile getirilmemesi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. Maddesinin 1 ve 2 fıkralarına göre; Vekalet ücreti yargılama giderlerinde sayılmaktadır. Bu husus mahkemesince re’sen gözetilmeli ve re’sen hükmedilmesi gereken bir husustur.

Bu durum avukatlık ücretinin kişisel hak olma niteliğini değiştirememektedir. Bu yüzden kısa kararda vekalet ücreti konusunda bir karar verilmemişse veya noksan tayin edilmiş ise hükmün bozulması ilgilinin keyfiyeti yasa yolu başvurusunda ileri sürmesine bağlıdır. Temyiz edilmeksizin kesinleşen hükümde ek bir kararla değişiklik yapılması söz konusu olmadığı gibi hukuken geçersiz olacak şekilde verilecek böyle bir ek karara karşı herhangi bir kanun yoluna başvurmakta mümkün olmayacaktır.[4]

Hükmün esasını oluşturan kısa kararda, sanığın yükümlülüğünü öğrenmesi ve buna göre yargılama giderleri yönünden temyiz yoluna başvurup başvurmayacağı hususunda karar vermesine imkân tanımak için, yargılama giderlerinin kime yükleneceğinin ve bu yükümlülüğün ne miktar olacağının belirtilmesi gerektiğinden, kesinleşen hükümden sonra ek karar (ek tahsil harcı) ile bu hususların ikmal edilmesi mümkün değildir.[5]

Hükümde yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine hükmolunmaması

Hükümde yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine hükmolunmaması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu bağlamda itirazı inceleyen merciin bu eksikliği tespit ederek itirazın kabulüne karar vermesi gerekmektedir.[6]

3. Yerine getirilme şekli

Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine göre yerine getirilmelidir. Fakat kişisel haklara ilişkin kararlar ise, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yerine getirilecektir. (CMK md. 324/4)

4. Yargılama giderinin terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması

Şayet devlete ait yargılama giderlerinin 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekecektir.[7]

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324/4. maddesinde yer alan, ''Devlete ait yargılama giderlerinin 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.'' hükmü gereği, örneğin yargılama gideri olan 16 TL'lik yargılama giderlerinin devlet hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, sanıktan tahsiline hükmedilmesi hukuka aykırı olacaktır,[8]

Yargıtay bir kararında, suça sürüklenen çocuklardan tahsiline karar verilen 24,00 TL yargılama giderinden her birinin sorumlu olduğu miktarın, 5271 sayılı CMK'nın 324/4. maddesine 6352 sayılı Kanun'un 100. maddesiyle eklenen değişiklik doğrultusunda terkin edilecek miktar olan 20,00 TL'nin altında kaldığının anlaşılması karşısında, hazineye yükletilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir.[9]

6352 sayılı Kanunun 100. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324/4. maddesi gereğince terkin tutarı altında kalan yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılması gerektiği hususu, karar sonrası giderlerle gözetilerek infaz aşamasında mahkemesince değerlendirilebilmesi mümkündür. Yargıtay bu hususu, infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapmamaktadır.[10]

5. Bazı giderlerin yargılama gideri sayılmaması

Yasa koyucu yargılama sırasında yapılan bazı giderleri yarılama gideri olarak kabul etmemiştir. Nitekim türkçe bilmeyen veya engelli olan şüpheli, sanık, mağdur veya tanık için görevlendirilen tercümanın giderleri, yargılama gideri sayılmamakta ve bu giderlerin Devlet Hazinesince karşılanması öngörülmektedir. (CMK md. 324/5)

5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. Maddesinin beşinci fıkrasında yargılama giderinin istisnasına yer verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-e maddesi ile konuya ilişkin yüksek yargı kararları[11] dikkate alınarak, Türkçe bilmeyen veya sağır veya dilsiz olan şüpheli veya sanık için görevlendirilen tercümanın giderlerinin yargılama giderleri sayılmayacağı, bu giderlerin Devlet Hazinesince karşılanacağı hükme bağlanmıştır.

5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesinin 5. bendinde yer alan "Türkçe bilmeyen ya da engelli olan şüpheli, sanık, mağdur veya tanık için görevlendirilen tercümanın giderleri, yargılama gideri sayılmaz ve bu giderler Devlet Hazinesince karşılanır." şeklindeki yasal düzenlemeye rağmen, tercüman ücretinin yargılama giderlerine dâhil edilmemesi gerektiğinin gözetilmemesi halinde Yargıtay, bu durumu karar tarihinden sonra yapılan masraflarla birlikte kararın kesinleştirme aşamasında mahkemesince dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapmamaktadır.[12]

SANIĞIN YÜKÜMLÜLÜĞÜ

5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 325. Maddesinin birinci fıkrasında, sanığın cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi halinde, bütün yargılama giderlerinin sanığa yüklenmesi gerektiğine işaret edilmektedir.

Yargılama giderinin haksız çıkan tarafından ödenmesi ilkesi gözetilerek sanığa yükletilmesi, ceza yargılamasının mahkûmiyet veya buna eş bir hükümle sonuçlanmış olmasına bağlı tutulmuştur.

HAGB ve Erteleme kararları

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanabilecektir. (CMK md. 325/2)[13]

Başka bir söylemle, sanık hakkında HAGB kararı verilmesi veya cezanın ertelenmesi halinde de, bütün yargılama giderlerinin sanığa yüklenmesi mümkündür.

Sanığın ceza veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi, hükmün geri bırakılması, cezanın veya davanın ertelenmesine karar verilmesi hallerinde, 5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesinin 5. bendinde yer alan tercüman giderleri istisna olmak üzere tüm yargılama giderleri hükümlüye yükletilir. Ancak kamu davasının gerekli kılmadığı veya yanlışlıkla yapılan işlemlerin giderlerinden hükümlünün sorumlu tutulmaması gerekmektedir.

Araştırma sonucunun sanık lehine ortaya çıkmış olması

Yargılamanın değişik aşamalarında yapılan araştırma veya işlemler nedeniyle giderler meydana gelmiş olup da, sonuç sanık lehine ortaya çıkmış ise, bu giderlerin sanığa yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olacaktır. Bu durumda mahkemenin, bunların kısmen veya tamamen Devlet Hazinesine yüklenmesine karar vermesi gerekecektir. (CMK md. 325/3)

Öte yandan, yargılama evrelerinde yapılan ve ödemelere neden olan araştırma ve işlemler sanık lehine sonuçlar ortaya çıkarmış, hakim bu giderlerin sanığa yükletilmesinin hak ve adalete uygun olmayacağı kanısına ulaşmış ise kısmen veya tümüyle Devlet Hazinesine yükletilmesine karar verebilir.

Sanığın savunmalarının doğruluğunu desteklemesi, eylemin niteliğinde daha az cezayı gerektiren değişikliği veya yasal hafifletici nedenlerin belirlenmesini sağlaması, araştırma ve işlemlerin lehe sonuç ortaya çıkarmasına örnek olarak gösterilebilir.

Tüm bunların sonucunda sanığa verilen ceza ile yapılan gider arasında aleyhe aşırı ve adalet duygusuna aykırı ölçüsüzlük doğabilir. İşte hakim bu durumları objektif ölçülerle ve gerekçesini de göstererek takdir hakkını, yargılama giderlerinin bir kısmı veya tamamını Devlet Hazinesine yüklemek biçiminde kullanabilecektir.

Hüküm kesinleşmeden sanığın ölmesi

Hüküm kesinleşmeden sanık ölürse, mirasçılar giderleri ödemekle yükümlü tutulmazlar. (CMK md. 325/4)

Hüküm kesinleşmeden yerine getirilmesi olanağı bulunmadığından, kesinleşmeden önce hükümlünün ölmesi durumunda mirasçıları yargılama giderlerini ödemekle yükümlü tutulmazlar.

Sanığın iki suçtan yargılaması halinde vekâlet ücreti

Aynı davada yargılandığı bir suçtan beraat eden, diğer suçtan ise mahkûm olan sanık hakkında, müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün değildir.[14]

Bu nedenle, beraat ettiği suç açısından vekâlet ücretine hükmedilmesine gerek olmadığının anlaşılması halinde, örneğin beraat kararı verilen konut dokunulmazlığının ihlali suçu bakımından sanık lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik olmayacaktır.[15]

Diğer bir deyişle, aynı davada yargılandığı bir suçtan beraat ederken diğer suçtan mahkûm olan sanık hakkında, avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığından beraat ettiği suç açısından vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğru bir uygulama olacaktır.[16]

Güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi halinde yargılama giderlerinin durumu

Şayet sanık hakkında güvenlik tedbirlerine hükmedilmiş ise, sanığın yargılama giderlerinden yükümlü tutulması mümkündür.

Örneğin; hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 32/1 ve 57/1. maddeleri uyarınca hakkında güvenlik tedbirine hükmolunan sanığın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 325. maddesi gereğince yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekecektir.[17]

Sanık hakkında aynı olay nedeniyle ikinci kez dava açılması hali

İkinci kez dava açılması halinde,[18] sanığa müdafii ücreti verileceği açıkça düzenlenmemiştir. Bu durumda sanıktan kaynaklanan bir kusur veya kast olmaması hali göz önünde bulundurulmalıdır. Şayet sanık, açılmaması gereken davanın açılması ve sanığın avukat tutma mecburiyetinin doğması nedeniyle, sanık yararına vekâlet ücretine hükmolunmaması hakkaniyete uygun olmayacaktır.[19]

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yargılama giderleri başlıklı 324. maddesinin birinci fıkrasında, yargılama giderleri kavramı; harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla devlet hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler şeklinde tanımlanmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 325. Maddesinin birinci fıkrasında ise, cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi halinde, bütün yargılama giderlerinin sanığa yükleneceği hükmü yer almaktadır.

Talebi üzerine müştekiye baro tarafından tayin edilen vekile ödenen vekâlet ücreti

Örneğin; katılan mağdureye yaşı sebebiyle ve talebi üzerine babası müştekiye baro tarafından tayin edilen vekile ödenen vekâlet ücretinin yargılamanın yürütülmesi amacı ile yapılan bir harcama ve ödeme olması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve 5271 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanunlarda da mağdur ve katılan için tayin edilen vekile ödenecek olan vekâlet ücretinin meccani olacağı veya sadece devlet hazinesinden karşılanacağı veya sanık ya da bir başkasına yüklenemeyeceğine dair bir hüküm de bulunmaması karşısında, bu harcama ve ödemenin yargılama gideri olarak sanığa yükletilmesine karar verilebilecektir.[20]

BAĞLANTILI DAVALARDA GİDERLER

Birden çok suç nedeniyle aynı kişi hakkında dava açılması halinde yargılama giderlerinin hesaplanması

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 326. Maddesinin birinci fıkrasına göre, birden çok suçtan dolayı aleyhinde kovuşturma yapılmış olan kimse, bunların bir kısmından mahkûm olmuş ise, beraat ettiği suçların duruşmasının gerektirdiği giderleri ödemekle yükümlü tutulamaz.[21]

Yargılama giderlerinin ödenmesi mahkûmiyet koşuluna bağlı kılınmıştır. Bu nedenle hakkında birden çok suçtan dava açılan sanık bunların bir bölümünden mahkum olmuş, diğerlerinden beraat etmiş ise, beraat ettiği suçlar nedeniyle yapılmış yargılama giderleri sanığa yüklenemeyecektir.

İştirak halinde işlenmiş suçlarda yargılama giderleri

İştirak halinde işlenmiş bir suç nedeniyle mahkûm edilmiş olanlara, sebebiyet verdikleri yargılama giderleri ayrı ayrı yükletilir. (CMK md. 326/2)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 326. Maddesinin bu hükmü, şeriklerin tutuklanmalarından ve cezalarının infazından doğan giderler konusunda uygulanacaktır. Burada faillerin bireysel sorumlulukları esas alınmıştır.[22]

Suçu birlikte işleyen sanıkların neden oldukları yargılama giderlerinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları yerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 326. Maddesinin ikinci fıkrasına aykırı biçimde ‘Yargılama giderinin sanıklardan eşit olarak tahsil edilmesi’ biçiminde karar verilmesi hukuka aykırı olacaktır.[23]

Çünkü yargılama giderlerinin her bir sanığın sebep olduğu tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle örneğin; “Eşit oranda” alınmasına karar verilmesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 326. Maddesinin 2. fıkrasına aykırı bir davranış olacaktır.[24]

Neden olunan yargılama giderlerinin ayrı ayrı ortak yapılan giderlerin payları oranında alınması zorunluluğu

İştirak halinde suç işleyen faillerin sarfına sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinin ayrı ayrı, ortak yapılan yargılama giderlerinin ise payları oranında alınmasına karar verilmesi gerekir.

Bu durumlada örneğin, yargılama giderlerinin ayrı ayrı eşit olarak alınmasına karar verilmesi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 326. Maddesinin 2. fıkrasına aykırı olacaktır.[25]

BERAAT VEYA CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞI KARARI VERİLMESİ HALİNDE GİDER

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 327. maddesinin birinci fıkrasına göre, şayet kişi hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderlerin ödenmesinden sorumlu tutulacaktır.

Yukarıda da açıklandığı üzere, yargılama giderlerinin ödenmesi mahkumiyet şartına bağlanmıştır. Bu ilkenin bir gereği olarak hakkında kamu davası açılan kimsenin beraat etmesi, ceza veya güvenlik tedbiri şeklinde bir yaptırıma muhatap edilmemesi halinde giderler, Devlet Hazinesinin üzerinde bırakılacaktır.

Beraat edenin yargılama aşamasından davanın gerekli kıldığı zorunlu ödemeleri de Devlet Hazinesinin yükümlülüğü altında olacaktır.

Nitekim 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 327. maddesinin ikinci fıkrasında, hakkında mahkûmiyet kurulmamış, yani beraat kararı verilmiş kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderlerin da Devlet Hazinesince üstlenileceği hüküm altına alınmıştır.

Belirtmek gerekir ki, hakkında kamu davası açılmış olan kişi ihmal ve kusuruyla bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi sebeplerden doğan giderlerden sorumlu tutulabilecektir.[26]

Örneğin; sanığın kusurundan kaynaklanan bir gider bulunmaması halinde, elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan açılmış kamu davasında yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekecektir. 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 234/4-a[27] maddeleri gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanığın katılan lehine vekâlet ücreti ile yargılama giderlerini ödemesine karar verilmesi hukuka aykırı olacaktır.[28]

İstinaf yasa yolu incelemesi sırasında vekâlet ücretinin durumu

İstinaf yasa yolu incelemesi usulü ile ilk derece mahkemelerinin yargılama usulleri birbirinden farklı hususlar içermektedir.

Yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren ve yargılama sonucu haklı çıkan taraf lehine avukatlık asgari ücret tarifesinin karar tarihindeki düzenlemesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi zorunlu bir işlemdir.

Örneğin; yerel mahkeme hükmünün hukuka aykırı olduğuna karar verip beraat hükmünün kaldırılmasına ve sanığın mahkûmiyetine karar veren Bölge Adliye Mahke mesi Ceza Dairesi’nin yalnızca istinaf yasa yolu yargılaması için değil, ilk derece mah kemesi tarafından aslında doğru ve hukuka uygun tespit yapılıp sanığın mahkûmiyetine dair karar verilse idi hükmedilmesi gerekecek olan vekâlet ücretine de hükmetmesi gerekecektir.[29]

İkinci kez dava açılması halinde vekâlet ücretinin durumu

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 325/3 ve 327. Maddelerinde yer verilen hükümlere göre, ikinci kez dava açılması halinde sanığa müdafii ücreti verileceği açıkça düzenlenmemekle birlikte; sanıktan kaynaklanan bir kusur veya kast olmaması göz önünde bulundurulup, açılmaması gereken davanın açılması ve sanığın avukat tutma mecburiyetinin doğması nedeniyle, sanık yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi hakkaniyete uygun olmayacaktır.[30]

Sanığın bir suçtan beraat etmesi, diğer suçtan ise mahkûm olması halinde vekalet ücreti

Sanık hakkında birden fazla suçtan aynı iddianame ile dava açılmış ve açılan davaların aynı mahkemede birleştirilmesi halinde, bir suçtan beraat eden, diğer suçtan ise mahkum olan sanık hakkında, müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün değildir.

Burada beraat ettiği suç açısından vekalet ücretine hükmedilmesine gerek olmadığının anlaşılması karşısında, beraat kararı verilen örneğin konut dokunulmazlığının ihlali suçu bakımından sanık lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik olmayacaktır.[31]

KARŞILIKLI HAKARET HALLERİNDE GİDER

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 328. Maddesinin birinci fıkrasına göre; karşılıklı hakaret hallerinde taraflardan biri veya her ikisi hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde; bunlardan birinin veya her ikisinin giderleri karşılamaya mahkûm edilmelerine karar verilebilecektir.

Karşılıklı hakaret halinde mahkeme, gerektiğinde iki taraf veya hangi tarafın neden olduğunu göz önüne alarak yalnız biri hakkındaki cezayı kaldırabilecektir.

Bu durumda yargılama giderinin bunlardan birine veya her ikisine yüklenmesine de karar verilmesi gerekecektir.

Örneğin; Hakaretin haksız fiile tepki olarak işlenmiş olması nedeniyle, 5271 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 129/1. maddesine göre ceza vermekten vazgeçilmesine karar verilmesi, suç ve suçluluğu ortadan kaldırmayacağından, 5271 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 328. maddesi uyarınca sanığın sebebiyet verdiği yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekecektir.[32]

Özellikle Karşılıklı hakaret halinde 5271 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 129/3. maddesi gereğince ceza vermekten vazgeçilmesine karar verilmiş ise, bu durumda sanık hakkında 5271 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 328. maddesi uyarınca bir değerlendirme yapılması gerekecektir. Bu değerlendirme yapılmadan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına karar verilmesi hukuka aykırı olacaktır.[33]

SUÇ UYDURMA VE İFTİRA GİBİ HALLERDE GİDER

5271 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 329. Maddesinin birinci fıkrasına göre; suç uydurup iftirada bulunduğu sabit olan kimse, bu nedenle yapılmış giderleri ödemeye mahkûm edilecektir.

Suç uydurma veya iftira suretiyle veya iyice araştırmadan, ağır bir ihmal ve kusurla gerçeğe aykırı ihbarda bulunan kimse, adliye dışında olsa bile, soruşturmanın yapılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle gerekli özeni göstermeden veya kasıtlı olarak gerçek olmayan bir olayı suç ihbarı konusu yapan kişi, yapılan soruşturmadan dolayı Devlet Hazinesi ile sanık tarafından yapılan zorunlu giderleri ödemeden sorumlu tutulacaktır.

Bu karar, soruşturma aşaması sonunda kamu davasının açılmasına gerek görülmediğinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından, kamu davası açılmış ve durum kovuşturma aşamasında anlaşılmış ise davaya bakan mahkemece verilecektir.

İhbarda bulunan kişinin, her iki halde de dinlenilmesi zorunludur. Karara karşı şüpheli veya sanık, ihbar eden kimse, Cumhuriyet savcısı acele itiraz yoluna başvurabilirler.

Delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesi

Şayet fail hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verilmiş ise, 5271 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 329. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin mağdurdan alınmasına karar verilemez.[34]

Çünkü bu durumda suç ihbarında bulunan kişinin iddiaları ciddi görülerek ve yeterli delil de bulunması nedeniyle fail hakkında kamu davası açılmıştır. Bu nedenle delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmesi halinde yargılama giderleri mağdura yüklenemeyecektir.

KANUN YOLLARINA BAŞVURU SONUCUNDA GİDER

Kanun yolu başvurusunun geri alınması veya reddedilmesi

5271 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 330. maddesinin birinci fıkrasında, kanun yollarından birine başvuran taraf, bu başvurusunu geri almasından veya başvurunun reddedilmesinden kaynaklanan giderleri ödemek zorunda olduğu ifade edilmektedir.

Burada katılan veya onun adına avukatınca kanun yoluna başvurulmuş olup da başvuru geri alınmış veya istem reddedilmişse katılana, kabul edilmişse sanığa yargılama giderlerinin yükletilmesi gerekecektir.

Sanık veya onun adına avukatının başvurması geri alınmış veya istem reddedilmişse sanığa, sanığın yasal temsilcisinin veya eşinin başvuruyu geri almaları veya başvurularının reddi halinde kendilerine, gerek sanık ve avukatının gerek yasal temsilcisi veya eşinin istemleri kabul edilmişse Devlet Hazinesine giderlerin yükletilmesine karar verilebilecektir.

Kanun yoluna cumhuriyet savcısının başvurması

Kanun yollarına başvuran Cumhuriyet savcısı ise, sanığın ödemek zorunda bulunduğu giderler Devlet Hazinesine yükletilmesi gerekecektir. (CMK md.330/1)

Cumhuriyet savcısı kanun yoluna başvurusunu geri almış veya sanık lehine başvurusu ret veya kabul, sanık aleyhine başvurusu reddedilmişse yargılama giderleri Devlet Hazinesine yüklenmelidir. Şayet savcının sanık aleyhine yaptığı başvuru kabul edilmişse giderler sanığa yükletilecektir.

Kısmen kabul hali

5271 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 330. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Kanun yoluna başvuranın istemi kısmen kabul olunmuş ise, mahkeme uygun gördüğü şekilde giderleri bölüştürebilecektir.

Başka bir söylemle, kanun yoluna başvuranın talebinin bir bölümü kabul edilmiş ise, mahkeme kabul ve reddolunan bölümlerin önemini de gözeterek gideri taraflar arasında bölüştürebileceği gibi, bir tarafı gideri ödemekten bağışık da tutabilecektir.

Yargılamanın yenilenmesi isteminden ileri gelen giderler

Kesinleşmiş bir hüküm ile sonuçlanan bir duruşma hakkındaki yargılamanın yenilenmesi talebinden doğan giderler hakkında da yukarıda belirtilen aynı hükümler geçerli olacaktır. (CMK md.330/3)

Hükümlü veya avukatının lehe yargılamanın yenilenmesi talebi, kabule değer olmaması veya esassız olması nedenleriyle reddedilmiş veya önceki hükmün onaylanmasına karar verilmişse giderler hükümlüye yükletilecektir.

Şayet ölen hükümlü için eşi, üstsoyu altsoyu veya kardeşlerinin başvuruları reddedilmiş ise, bu durumda yargılama giderleri bu öznelerin kendilerine yüklenecektir.

Yargılamanın yenilenmesi talebi kabul edilmiş olup da, sanık hakkında beraat kararı verilmiş ise, yargılama giderleri Devlet Hazinesine yükletilecektir.

Aleyhe yargılamanın yenilenmesinin kabulü ile mahkûmiyete karar verildiği hallerde yargılama giderleri sanığa yükletilmelidir.

Aleyhe yargılamanın yenilenmesinin reddedilmesi halinde ise, yargılama giderlerinin Devlet Hazinesine yükletilmesi gerekecektir.

Yargılamanın yenilenmesi istemi kabul edilmiş ve sonuçta daha az cezaya hükmedilmiş ise, mahkemece giderler bölüştürülecektir.

Eski Hale getirme isteminden doğan giderler,

Eski Hale getirme isteminden doğan giderler, hasım tarafının esassız karşı koymasından meydana gelmiş değilse, bu istemi ileri sürene yükletilecektir. (CMK md.330/4)

Kanun yollarından birine başvuran, bu başvurunun geri alınması veya isteminin reddi halinde giderleri öder; kanun yollarına Cumhuriyet savcısı başvurmuşsa, sanığın ödemek zorunda bulunduğu giderler Devlet Hazinesine yükletilir.

Eski hale getirme isteminden kaynaklanan giderler kural olarak istemde bulunana yükletilir. Ancak buna, karşı tarafın esasa dayanmayan karşı koyması neden olmuşsa istemde bulunana değil karşı tarafa ödettirilir.

Dosyanın Yargıtay'a gidiş dönüş masrafları

Sanığın temyiz talebi üzerine kararın lehine bozulması nedeniyle 5271 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 330. Maddesinin birinci fıkrası gereğince, dosyanın Yargıtay'a gidiş dönüş masrafları sanığa yüklenemez.[35] Fakat bunun dışında yapılan yargılama giderinin sanıktan alınması gerekecektir.[36]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------------------------------

[1] YCGK, E: 2018/266, K: 2018/297, T: 19.06.2018.

[2] Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 26/05/1935 gün ve 111/7 sayılı kararı.

[3] Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 02/05/1966 gün ve 4/3 sayılı kararı.

[4] Y.8.CD, E: 2016/12298, K: 2017/11619, T: 19.10.2017.

[5] Y.7.CD, E: 2017/10796, K: 2017/4025, T: 11.05.2017: “…Dosya kapsamına göre; sanık hakkında yapılan yargılama sonunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardan sonra TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezine ait 17/06/2014 tarih ve ...050478 seri sayılı 1.581,20 Türk lirası analiz hizmetine dair faturanın tahakkuk ettirilmesi üzerine, Cumhuriyet savcısı tarafından 14/07/2014 tarihinde havale edilen sarf kararının mahkum olan sanıktan tahsil edilmesinde zorunluluk olup, mahkemece bu kapsamda 12/09/2014 tarihli ek harç tahsil müzekkeresi düzenlendiği nazara alındığında, mercii Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuştur…”

[6] Y.4.CD, E: 2016/3623, K: 2016/12276, T: 28.06.2016.

[7] (Ek cümle: 02.07.2012 - 6352 S.K/Madde 100)

[8] Y.14.CD, E: 2015/5630, K: 2019/94, T: 09.01.2019, Y.6.CD, E: 2015/3912, K: 2017/4533, T: 13.11.2017: “…5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi uyarınca Devlete ait yargılama giderlerinin, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan (20.-TL dahil) az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, 16,00.-TL yargılama giderinin sanık ...'tan tahsiline karar verilmesi,…”

[9] Y.17.CD, E: 2015/29672, K: 2017/12123, T: 19.10.2017.

Yorumlar