CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, İzmir'de düzenlediği basın toplantısında ''Şimdi de Kılıçdaroğlu için yazıyorlar. Kılıçdaroğlu cam gibidir. 8-9 Haziran'da ilk işimiz bu kirli gazetelerin tamamına el koymak olacaktır'' diyor.

Gürsel Tekin’e, bu açıklamasından dolayı öncelikle teşekkürü etmek gerekiyor.

Teşekkür muhalif basını susturmak için el koyacağından dolayı değil elbette. 

Teşekkür, sözü döndürüp dolaştırmadan, CHP’nin basın özgürlüğü konusundaki görüşünü ve eylem planını açıkça ortaya koymasına. 

CHP demek, özgürlüklerin kısıtlanması, yasakların yeniden gündeme gelmesi demek olduğunu teyit ettiği için teşekkürü hak ediyor. CHP’nin niyetini açıkça ortaya koyuyor ki, CHP’nin yasakçı ve sansürcü olduğunu söyleyenlere “niyet okuma” suçlaması yapmalarına da imkan bırakmıyor.

CHP’nin tek parti devrini, Milli Şef dönemini yaşayanlar zaten biliyorlar ama, uzun zamandır halkın iktidar fırsatı vermediği CHP’nin eline fırsat geçmesi halinde neler yapabileceğini tahmin edemeyenler veya “bu çağda bu kafa olur mu” diye düşünenler için Gürsel Tekin’in gerçek niyetlerini ortaya koyan açıklamaları son derece önemli.

Muhalfarz CHP iktidar olsa, bugün Ak Parti iktidarına ve liderine her türlü hakareti yapan, iftira atan, yazıları, manşetleri ve karikatürleri ile basın ahlakı tanımadan saldıran okyanus medyası gibi iktidarlarına muhalif medya olması halinde derhal el koyacaklar ve susturacaklar. 
Evrensel hukuk, Anayasa, basın özgürlüğü, ifade hürriyeti mi dediniz. Bunların ne olduğunu – olmadığını ve olamayacağını da öğretecekler demek ki.
Esasen Gürsel Tekin’in açığa vurduğu CHP’nin bu politikaları yaşayanlar ve bilenler için hiç de şaşırtıcı değil. Örnekleri çok.

1940- 1942 yıllarında CHP’nin tek parti iktidarındaki uygulamaları tam da Sayın Tekin’in yapmak istedikleriyle örtüşüyor.
Matbuat Umum Müdürlüğü’nün tamimleriyle hayata geçirilen bazı örnekler verelim;

Yazılacaklar – yazılmayacaklar

“Anadolu Ajansı’nın haberlerinden başka haber yazılmayacaktır.”
“Sansasyonel başlık yapılmayacaktır.”
“Başmakale yazılmayacaktır.”
“İkinci baskı ve ilave yapılmayacaktır.”
 
“Gazetelerimizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinlerden bahis yazı ve mütalaa, ima ve temennilere rastlanmaktadır. Bundan sonra dinler mevzuu üzerinde hiçbir şekilde hiçbir yazar en küçük bir yazı yazmayacaktır. Hali hazırda seri olarak yazılanlar da 10 gün içinde bitirilecektir.” 
“Reisicumhur İsmet İnönü, Ankara civarında küçük bir seyahat yapmak üzere hareket etmiştir. Gazeteler bundan başka hiçbir şey yazmayacaklardır.”
“Son günlerde İstanbul gazetelerinde dikkat çekici bir hâl alan yazar atışmalarına yarın sabahtan itibaren kat’i bir surette nihayet verilecektir.”

“Otomobil yedek parçalarıyla lastiklerin bittiği, un stokunun azaldığı, meyve ve sebzeye yapılan zamlar asla yazılmayacaktır.” 
“Geçmiş, hali hazır ve geleceğe dair meteorolojik tahminlerin neşredilmemesinin bütün gazetelere tebliğini rica ederim.” 
 
 Vergi zamları yazılmayacak

“Vergilere yapılması düşünülen zamlar hakkında hiçbir neşriyatta bulunulmamasının, gazetelere tebliğini rica ederim”
“Bakanlar Kurulu toplantılarının ne zaman ve hangi gündem maddeleri üzerine toplanacağına dair haber yapılmamasının gazetelerin baş yazarlarına tebliğini rica ederim.” 
 “Memleket genelinde vuku bulan Tren kazaları hakkında gazetelerde haber yapılmayacaktır.” 
“Memleket genelinde baş gösteren un, şeker, yağ, tuz gibi vesaire maddelerin stoklarının bitmesi hususunda gazetelerde haber yapılmayacaktır.” 
 
Hırsızlıklar yazılmayacak

“Hatay’da 15 haydut 3 otomobil soymuş, bir polisi öldürmüş, 2 kişiyi yaralamış ve 15.000 lira gasp ederek kaçmışlardır. Bu haber kesinlikle yazılmayacaktır.”
 
“Halkımıza vesika ile ekmek satışı hususunda gazetelerde hiçbir şekilde haber yapılmayacaktır.”
 “Son günlerde artan şeker fiyatları hakkında gazetelerde haber yapılmayacaktır.” 
“Ekmekten, Odundan ve kömürden, etten, şikâyet kılıklı neşriyat yapılmayacaktır.”

Mahkeme Kararlarına Dair;

“Mahkemelerimizin verdiği kararların aleyhinde hiçbir surette haber yapılmayacaktır.” 
“Zabıta, adliye ve mülkiye memurlarının yaptıkları hata ve işledikleri suçlara ait neşriyat yapılmayacaktır.”

 Bugün Türkiye’de diktatörlükten, tek adam yönetiminden, sayın Erdoğan’ın padişahlık hevesinden, başkanlık sisteminin bu nedenle istendiğinden bahsedenler CHP’nin tek parti dönemindeki bu uygulamalarından haberdar değil midir acaba?
 
Peki CHP’nin yasakçı anlayışının istisnaları yok mu? Yasaklar herkes için mi? Özgürce her istediğini yazanlar yok mu? Himayeye alınan gazeteler ve gazeteciler yok mu?
 
Matbuat Umum Müdürlüğünün 3 ağustos 1940 günlü tamimi bu sorulara cevap veriyor; “Cumhuriyet Gazetesi yazarı Nadir Nadi’nin yazdığı makalelere hiçbir gazeteden hiçbir yazar cevap vermeyecektir.” 

7 haziran 2015 Seçimleri öncesi, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’e teşekkür gerekçelerimi bilmem anlatabildim mi?

Reşat Petek