İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Borçlunun ve ailesinin yaşama ve ekonomik varlığını sürdürebilmesi için istisnai olarak bazı mal, alacak ve haklarının haczedilemeyeceği kabul edilmiştir. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin dar yorumlanması gerekir. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur.

Takip hukukunda, asıl olan borcun ödenmesi olduğundan alacaklının alacağına kavuşması için gerekli takip işlemleri yapılırken borçlu çiftçinin ve birlikte yaşadığı diğer aile fertlerinin (tarım) arazisinden geçinme imkanını da elinden almamak gerekir. İİK.nun 82.maddesinde kanun koyucu, borçlunun ve ailesinin hayati ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri, yaşamlarını ve ekonomik varlıklarını en asgari düzeyde devam ettirebilmeleri ile topluma muhtaç duruma düşmemeleri gibi insani düşünceler ve kamu düzeninin sağlanması amaçları ile borçluya ait bir kısım mal ve hakların haczedilemeyeceğini kabul etmiştir. Bir başka anlatımla borçlu çiftçinin geçinmesi için zorunlu olan (tarım) arazisini kendisine bırakırken alacaklının da alacağına fiilen kavuşmasını engelleyecek amacı aşan uygulamalardan da kaçınmak ve taraflar arasındaki menfaatler dengesini de hukuk düzeni içinde korumak gerekir.

Haczedilemeyen mal ve hakları düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendinde, "borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi(si)...."nin haczedilemeyeceği belirtildikten sonra, aynı maddenin üçüncü fıkrasında; ''Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (...) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır'' hükmüne yer verilmiştir.

Kanun maddesinde yer alan araziden maksat ise tarım arazisidir. Taşınmaz tapuda arsa vasfıyla kayıtlı ise üzerinde çeşitli meyve ağaçlarının bulunması ve sebze yetiştirilmesi taşınmazın arsa vasfını ortadan kaldırmaz. Tarım arazisi olma özelliği bulunmayan bu tür taşınmazlar için haczedilmezlik şikayetinde bulunulamaz.

Tarım arazisinin haczedilmezliği istisnası, borcun bu eşya (tarım arazisi) bedelinden doğmaması haline münhasırdır. Örneğin tarım arazisini satan malik ile bu araziyi satın alan çiftçi arasındaki arazi alım-satımından doğan bir borç ilişkisinde, arazinin haczedilemeyeceğine dair haczedilmezlik iddiası, borcun arazi bedelinden doğması sebebiyle tarım arazisini satan alacaklıya karşı ileri sürülemez.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.12.1972 tarihli ve 542/1979 sayılı kararında; "maddede sözü edilen aile tabirine, davacının, kanunen geçindirmekle yükümlü olduğu kimselerin dahil olacağı ve haczi caiz olmayan arazi tespitinde, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığının göz önünde tutulması gerektiği" belirtilmiştir. Diğer Yargıtay kararlarına göre de sözü edilen aile tabirinden, borçlunun kanunen geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimseler, borçlu ile birlikte oturmamasına karşılık borçlunun kendilerine nafaka yükümlülüğü bulunan kişiler anlaşılmalıdır.

Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilikle temin etmelidir. Asıl işi çifçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Mesela borçlunun ek gelir elde etmek amacıyla pazarcılık yapması İİK.nun 82/4.maddesinden yararlanamayacağı anlamına gelmez. Yine Yargıtaya göre çiftçi olan borçlunun, muhtarlık yapması çiftçilik vasfını ortadan kaldırmayacağı gibi, haczedilmezlik şikayetinde ispat külfeti her ne kadar borçlu tarafa ait olsa da, şikayetin niteliği itibariyle taraflar bu delile dayanmasa bile borçlunun çiftçilik ile uğraşıp uğraşmadığı hususu, İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile İlçe Ziraat Odası Başkanlığı gibi ilgili yerlerden sorularak araştırılabilecek bir durumdur.

Borçlunun bizzat kendisinin çiftçilik yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir.

Meskeniyet şikayetine ilişkin Yargıtay Kararlarına kıyasen, birden fazla tarım arazisi olan borçlu, istediği tarım arazisi için haczedilmezlik şikayetinde bulunabilir, ancak bu tercihini makul bir sebep olmadan değiştiremez.

İcra müdürünün bir arazinin borçlu çiftçinin kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığını, dolayısıyla haczedilip haczedilmeyeceğini takdir etme yetkisi yoktur. Nitekim haciz anında bir bir arazinin borçlu çiftçinin kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığının icra müdürünce tespiti mümkün değildir. İcra müdürünün konulmuş bir haczin haczedilmezlik iddiasına istinaden kaldırmasına karar verme yetkisi de yoktur. Bahsi geçen haczedilmezlik şikayetini değerlendirme yetkisi İİK'nun 16. maddesine göre şikayet yoluyla haczi yapan (esas) icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesindedir. Bu şikayet yoluna borçlu sıfatına haiz kişiler başvurabilir.

İİK'nun 82/12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Öğrenme şekli genelde İİK 103.md. davetiyesinin ya da kıymet takdirine ilişkin bilirkişi raporunun borçluya tebliği halinde mümkün olmaktadır. Borçlu süresi içinde  haczedilmezlik şikayetinde bulunmazsa veya süresinden sonra şikayette bulunursa haczedilmezlik iddiasından vazgeçmiş sayılır.

Borçlunun, kendisine ait müşterek veya iştirak halindeki hisseli bir arazi için de haczedilmezlik şikayetinde bulunması mümkündür.

Yargıtay'a göre tarım arazisinin ne kadarının borçlu ve ailesinin geçinmeleri için zorunlu olduğu konusunda taraflar (alacaklı ve borçlu) anlaşabilirler; anlaşamazlarsa, bu konuda (mahkemece) bilirkişiye başvurulması gerekir.

Borçlu çiftçinin haczedilen arazisine ilişkin icra mahkemesine haczedilmezlik şikayetinde bulunması halinde İİK'nun 82/1-4. maddesi uyarınca borçlunun çiftçilik mesleğini icra edip etmediğinin ilgili kurumlardan (İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, İlçe Ziraat Odası Başkanlığı, İl Tarım Müdürlüğü gibi) sorulması,  çiftçilik mesleğini icra ettiği tespit edildiği takdirde, sosyal ve ekonomik durum incelemesi için ilgili makamlardan (İlçe Jandarma Komutanlığı gibi) rapor alınarak borçlunun ve bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertleri ile bunların gelir durumlarını gösteren sosyal ve ekonomik durum raporunun alınması, borçlunun halen oturduğu yerde yıllık geçinebileceği miktar belirlenerek, haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir ve varsa emekli maaşı gibi yan gelirleri de tespit edilip, borçlu adına müstakilen ve hisseli olarak kayıtlı arazilerin tümünün yılda ne kadar gelir getirebileceğinin ve borçlunun kendisinin ve ailesinin geçimi için gerekli olan arazi miktarının hesaplanması, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zorunlu olduğu hususunda yeterli inceleme ve değerlendirme yapılması, gerektiğinde keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Yargıtay bozma kararları daha çok iş bu araştırma ve değerlendirmenin yapılmaması ya da eksik yapılması sebebiyledir. Bu sebeple iş bu hususların tamamlanmamış olması halinde ek bilirkişi raporu alınması talep edilmelidir.

Yargıtay, eşiyle birlikte yaşayan evli borçlunun geçinmesi için gerekli miktarın hesabında borçlu eşinin gelirlerinin de nazara alınmak suretiyle hesalanma yapılması gerektiğine, borçlunun eşinin gelirleri kendisi için yeterli ise, şikayetin, sadece şikayetçi borçlunun geçimini temin için yeterli miktar belirlenerek sonuçlandırılması gerektiğine hükmetmiştir.

İcra ve İflas Kanunu’nun 82/3. maddesinde, bu malların (tarım arazisinin) kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.

Mahkemece bilirkişiden rapor alınarak, borçlu çiftçinin aynı miktarda net gelir elde edebileceği fakat şikayete konu araziden daha düşük zemin değeri olan tarım arazisinin değeri belirlendikten sonra, borçlunun şikayete konu tarım arazisinin değeri yıllık aynı miktarda net geliri olan tarım arazisi değerinden düşük ise şikayetin kabulüne, yıllık aynı miktarda net geliri olan tarım arazisi değerinden fazla ise taşınmazın satılarak aynı miktarda net geliri olan tarım arazisi alınması için gerekli miktarın borçluya, kalanının ise alacaklıya ödenmesine ve taşınmazın aynı miktarda net gelir getiren tarım arazisini alabileceği değerden az olmamak üzere satılmasına karar verilmesi gerekir.

Haczedilen tarım arazisi borçlu çiftçi ve ailesinin geçimi için zaruri ise haciz kaldırılmalıdır.

Borçlu çiftçinin kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bir tarım arazi alabilmesi için gereken para, haczedilen arazinin kıymetinden fazla veya kıymetine eşit ise (borçlunun geçimine yetecek kadarı üzerinden) haciz kaldırılmalıdır.

Borçlunun başlıca (asıl) işi çiftçilikten başka bir (veya birkaç) iş ise ve bu işten (veya işlerden) elde ettiği gelir, borçlu ve ailesinin geçimi için yeterli ise, borçlu çiftçi sayılmaz; böyle bir borçlunun İİK m.82/4’te yazılı malları (tarım arazisi) haczedilebilir.

Tarım arazisinin bakımsız olması haczedilmezlik şikayetinde bulunulmasına engel oluşturmaz. Tarım arazisinin keşif sırasında boş ve otlak olduğunun tespiti tek başına bu arazinin tarımsal faaliyette kullanılmadığı anlamına gelmez. Mesela borçlunun bir yıl ekip, bir yıl otlak olarak kullandığını ileri sürmesi halinde bu hususun araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

Arazinin tarımsal faaliyette kullanılmaması halinde haczedilmezlik şikayetinin reddine karar vermek gerekir. Örneğin tapuda tarla olarak kayıtlı olmasına rağmen üzerinde işyeri olan bir taşınmazın haczedilemeyeceği öne sürülemez.

Borçlu geçimini sağlamak için arazi üzerinde tarımsal faaliyette bulunmuyor, işlemiyor ya da boşsa (borçlunun bir yıl ekip, bir yıl otlak olarak kullandığı gibi bir iddiası yoksa), arazi tarıma müsait değilse, bu arazinin borçlu çiftçinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazilerden olduğu söylenemez. Bu tür taşınmazlar için haczedilmezlik şikayetinde bulunulamaz.

Borçlunun icra mahkemesine başvurarak meskeniyet şikayeti ile birlikte çiftçi olduğunu ve haczedilen taşınmazların geçimi için zaruri olduğunu ileri sürerek hacizlerin kaldırılmasını istemesi de mümkündür.

Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmaz hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması ya da kurulan ipotek zorunlu değil ise, en geç haciz tarihi itibariyle ipotek borcunun ödenmiş olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin haczedilmezlik şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilir. Bu sebeple ipotekli arazinin haczedilmezlik şikayetine konu olması halinde, mahkemece, tapudan bu taşınmaza ilişkin ipotek akit tablosu getirtilmek suretiyle, ipoteğin mahiyeti ve verilme nedeni araştırılarak zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise, haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun tamamen ödenip ödenmediği tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.

Şu husus önemlidir. İİK’nun 22.maddesi gereğince şikayet, icra mahkemesince karar verilmedikçe icrayı durdurmaz. Bu sebeple sırf haczedilmezlik şikayeti yoluna başvurulması arazinin icra müdürlüğünce satışına engel değildir. Bu sebeple satışın durması için haczedilmezlik şikayeti yoluna başvurulurken arazinin satışının durdurulması da icra mahkemesinden talep edilmelidir. Aksi halde haczedilmezlik şikayeti sonuçlanmadan önce icra müdürlüğü tarafından arazinin ihale ile satılma ihtimali vardır.

Diğer bir önemli husus ise şöyledir. İcra mahkemesince İİK’nun 22.maddesince verilen durdurma-tedbir kararı, HMK.nun 389 ve müteakip maddeleri kapsamında olmayıp, İcra ve İflas Kanunu'nda özel olarak düzenlenmiş, takip hukukuna özgü bir karardır. Bu nedenle durdurma kararının etkisi mahkeme ilamının kesinleşmesine kadar değil, mahkemece karar verilmesine kadardır. Mahkemece haczedilmezlik şikayetinin karara bağlanmasıyla satışın durdurulmasına yönelik karar kalkar.

İcra mahkemesince (şikayetin süresinde olması halinde) haczedilmezlik şikayetinin reddine karar verilmişse İİK’nun 363. ve 364. maddesi gereğince istinaf veya temyiz yoluna başvurulması satışı durdurur. ( Ayrıntılı bilgi için bkz: İstanbul Barosu Dergisi Mayıs-Haziran 2020, Cilt 94, Sayı 2020/3, Issn 1304-737X, sf 100-123 ve      https://www.hukukihaber.net/icra-mahkemesi-kararlarinin-istinaf-ve-temyizinin-icra-islemlerine-etkisi-makale,7105.html ) Bu sebeple haczedilmezlik şikayetinin reddi halinde istinaf-temyiz yoluna başvuran borçlunun bu hususta mahkemeden yazı (derkenar) alarak icra müdürlüğünden satışın durdurulmasını talep etmesi gerekir. Talep üzerine icra müdürlüğünce İİK’nun 363. ve 364. maddesi gereğince satış durdurulmalıdır. İcra müdürlüğünce satışın durdurulmaması halinde ise şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurularak icra müdürlüğü kararının kaldırılması istenmelidir. İcra mahkemesince de şikayet reddedilir ve ihaleden önce haczedilmezlik şikayeti kararı istinaf-temyiz edilirse bu husus ihalenin feshi sebebi olup satış yapılması halinde ihalenin feshi davasında ileri sürülebilecektir. Zira ihaleden önce haczedilmezlik şikayeti kararının istinaf-temyiz edilmesi sebebiyle satışın durdurulması gerekirken ihalenin yapılmış olması İİK'nın 364/3. maddesine aykırı bulunmaktadır. Anılan yasa maddesine istinaden ihalenin feshine karar verilmesi gerekir.

İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takiplerinde ise haciz safhası olmadığından bir diğer anlatımla taşınmaz ipotekli olup haciz yapılmadığından haczedilmezlik şikayetinde bulunma olanağı yoktur.

Ayrıca 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 5578 sayılı Kanunla değişik 8. maddesine göre; belirlenen parsel büyüklüğünün, mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde iki hektar, dikili tarım arazilerinde 0,3 hektar ve marjinal tarım arazilerinde iki hektardan küçük olamayacağı, tarım arazilerinin bu büyüklüğün altında ifraz edilemeyeceği, bölünemeyeceği veya küçük parsellere ayrılamayacağı, bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin (paylı veya elbirliği) mevcut olması durumunda, bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların üçüncü kişilere satılamayacağı, devredilemeyeceği ve bu araziler hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun özgülemeye ilişkin hükümlerinin kıyasen uygulanacağı öngörülmüş iken, 15.05.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 6537 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılmış olduğundan, hisseli tarım arazilerindeki pay haczi ve cebri satış, asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altında yeniden ifraz ve hisselendirme yapılmaksızın mümkündür.

Tarım arazisine ilişkin haczedilmezlik şikayetlerine dair önemli Yargıtay kararları şöyledir;

* Özet: İİK.nun 82/1-4. maddesi uyarınca borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan tarım arazisi haczedilemez.

Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir.

Çiftçi olan borçlunun, muhtarlık yapması çiftçilik vasfını ortadan kaldırmayacağı gibi, haczedilmezlik şikayetinde ispat külfeti her ne kadar borçlu tarafa ait olsa da, şikayetin niteliği itibariyle taraflar bu delile dayanmasa bile borçlunun çiftçilik ile uğraşıp uğraşmadığı hususu, İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile İlçe Ziraat Odası Başkanlığı'ndan sorularak araştırılabilecek bir durumdur.

12. Hukuk Dairesi 2015/13780 E., 2015/26469 K.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe başlandığı, borçlu icra mahkemesine başvurusunda meskeniyet ve tarım arazisi haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, mahkemece, tarım arazisi haczedilmezlik şikayetinin reddine meskeniyet şikayetinin kısmen kabulü ile taşınmazın borçlunun haline münasip ev değeri olarak belirlenen 40.000.-TL den az olmayacak şekilde satılmasına karar verildiği görülmüştür.

1)Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Alacaklının temyiz dilekçesi harçlandırılmadığı gibi, temyiz defterine kaydının da bulunmadığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinin (REDDİNE),

2)Borçlunun temyiz itirazlarına gelince;

- Meskeniyet şikayeti yönünden verilen kararın incelenmesinde;

Paylı taşınmazlarda, her paydaşın (borçlunun) meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı vardır. Bu halde iddia, pay oranı esas alınarak çözümlenmelidir. Bir başka deyişle, İİK.nun 82.maddesi hükmüne göre haczedilmezlik şikayetinde bulunan borçlunun (paydaşın) sosyal durumuna göre inceleme yapılıp paya isabet eden değerden haline uygun bir mesken edinip edinemeyeceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerekir.

Somut olayda, hacze konu taşınmazda muristen borçluya isabet edecek hisse üzerine haciz konulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazdaki borçluya isabet edecek hisse değeri takdir edilmeden taşınmazın tamamının değerinin 49.000.-TL olarak, borçlunun haline münasip ev değerinin de 40.000.-TL olarak takdir edildiği ve mahkemenin de bu miktarları esas aldığı anlaşılmıştır.Bu durumda, taşınmazdaki borçlu hisse değeri tespit edilerek borçlunun haline münasip ev alabileceği miktar, mahcuzun değerinden (bu değerden hissesine düşecek miktardan) fazla ise şikayetin kabulü; az ise şikayetin kısmen kabulü ile mahcuzun (borçlunun hissesinin) satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.-Tarım arazisi haczedilmezlik şikayeti yönünden verilen kararın incelenmesinde;İİK.nun 82/1-4. maddesi uyarınca borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan tarım arazisi haczedilemez. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Buna göre mahkemece borçlunun tüm delillerinin sorularak toplanması ve mahallinde keşif yapılıp fiili durumun tespit edilmesi ile borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.

Somut olayda mahkemece borçluya ait sosyal ekonomik durum araştırma raporu ile borçlunun geçimini muhtarlık ile sağladığı, başkaca gelirinin bulunmadığının tespitine dayanılarak şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Çiftçi olan borçlunun, muhtarlık yapması çiftçilik vasfını ortadan kaldırmayacağı gibi, haczedilmezlik şikayetinde ispat külfeti her ne kadar borçlu tarafa ait olsa da, şikayetin niteliği itibariyle taraflar bu delile dayanmasa bile borçlunun çiftçilik ile uğraşıp uğraşmadığı hususu, İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile İlçe Ziraat Odası Başkanlığı'ndan sorularak araştırılabilecek bir durumdur.

Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında borçlunun çiftçi kaydı olup olmadığı hususu ilgili yerlerden sorularak, gelecek cevaba göre İİK'nun 82/1-4. maddesi uyarınca borçlunun geçimini çiftçilik ile temin edip etmediği, haczedilen tarım arazisinin borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan tarım arazisi olup olmadığı gerektiğinde keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile borçlunun muhtarlık maaşı ile geçimini sağladığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

* Özet: İİK.nun 82/4.maddesinde; "borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi....nın haczedilemeyeceği" düzenlenmiştir. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilikle temin etmelidir. Asıl işi çifçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amcıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz.

Borçlunun ek gelir elde etmek amacıyla pazarcılık yapması İİK.nun 82/4.maddesinde yararlanamayacağı anlamına gelmez.

12. Hukuk Dairesi 2010/19942 E., 2010/31473 K.

MAHKEMESİ : İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 31/03/2010

NUMARASI : 2008/1081-2010/356

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlunun haczedilmezlik şikayeti mahkemece reddedilmiştir.

İİK.nun 82.maddesinde kanun koyucu, borçlunun ve ailesinin hayati ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri, yaşamlarını ve ekonomik varlıklarını en asgari düzeyde devam ettirebilmeleri ile topluma muhtaç duruma düşmemeleri gibi insani düşünceler ve kamu düzeninin sağlanması amaçları ile borçluya ait bir kısım mal ve hakların haczedilemeyeceğini kabul etmiştir.

İİK.nun 82/4.maddesinde; "borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi....nın haczedilemeyeceği" düzenlenmiştir. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilikle temin etmelidir. Asıl işi çifçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amcıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz.

Somut olayda mahkemece yaptırılan araştırmalara göre; borçlunun çiftçilik ve pazarcılık ile geçimini temin ettiği, tarım sigortasından emekli olduğu ve aylık 300.TL maaş aldığı, eş ve çocuğu ile birlikte yaşadığı, başkaca gelirinin bulunmadığı tesbit edilmiştir. Anılan bilirkiyi raporuna göre de şikayete konu edilen üç gayrimenkulden elde edebileceği yıllık net geliri toplamı 1.744,12.TL' olup, geçimi için anılan taşınmazlar zaruret arzetmektedir.

Borçlunun ek gelir elde etmek amacıyla pazarcılık yapması İİK.nun 82/4.maddesinde yararlanamayacağı anlamına gelmeyeceğinden mahkemece şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. 

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27/12/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

* Özet: Mahkemece; kanun hükümleri dikkate alınmak suretiyle; zirai bilirkişi ve kadastro bilirkişisinin de katılımıyla tekrar keşif yapılarak denetime elverişli bir bilirkişi raporu aldırılarak, borçlunun ve bakmakla yükümlü olduğu ailesinin gelir durumunu gösteren sosyal ve ekonomik durum raporu ve çiftçilik ile meşgul olup olmadığının ilgili kurumlardan araştırılıp, çiftçilik mesleğini icra ettiği tespit edildiği takdirde, yıllık geçinebileceği miktar belirlenerek şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir ve emekli maaşı da dikkate alınarak tespit edilip, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zorunlu olduğu belirlendikten sonra elde edilen tüm veriler birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

Çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz.

12. Hukuk Dairesi 2018/6084 E., 2019/6075 K.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlunun sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ilama dayalı olarak başlatılan ilamlı takipte, borçlunun; geçimini çiftçilikle sağladığı iddiası ile İİK'nin 82/4-7-12 madde ve fıkralarına göre haczedilmezlik şikayetinde bulunarak ailesinin ve kendisinin geçimi için zaruri olan arazi, alet ve edevat ile haline münasip evi üzerindeki hacizlerin anılan maddeler gereği kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece; davacının üzerine kayıtlı olan birden fazla ev olduğu ve bu evlerden bir kısmının mülkiyetinin tamamının kendisine ait, bir kısmının ise paylı mülkiyete tabi olduğu, mülkiyeti tam payla davacıya ait ve fiilen davacının ailesi tarafından kullanılan 1127 parsel numaralı ev yönünden davacının şikayetinin kabulü ve diğer taşınmazlar yönünden ise talebin reddi ile davacı tarafından her ne kadar haczedilen tarım arazileri yönünden İİK82/7 maddesi uyarınca haczedilemezlik şikayetinde bulunulmuşsa da davacının emekli olup emekli maaşı aldığı ve geçimini sağlaması mümkün olduğu görüldüğü için bu şikayetinin de reddi gerekçeleri ile davanın kısmen ret kısmen kabulüne karar verilerek, davacının ... ili, ... ilçesi, ... Köyü, 1127 nolu parseldeki taşınmazın haline münasip olması nedeniyle haczedilemezlik itirazının kabulüne ve yine davacının yukarıda belirtilen taşınmaz dışındaki diğer taşınmazlara ilişkin haczedilemezlik itirazının reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından İİK'nun 82/4 maddesi kapsamındaki çiftçiliğe ilişkin verilen hüküm yönünden temyiz edildiği görülmektedir.

İİK.'nin 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendinde; ''Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletlerinin..." haczedilemeyeceği belirtildikten sonra, aynı maddenin üçüncü fıkrasında; ''Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır'' hükmüne yer verilmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.12.1972 tarihli ve 542/1979 sayılı kararında; "maddede sözü edilen aile tabirine, davacının, kanunen geçindirmekle yükümlü olduğu kimselerin dahil olacağı ve haczi caiz olmayan arazi tespitinde, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığının göz önünde tutulması gerektiği" belirtilmiştir.

Borçlunun yukarıda açıklanan kanun hükmünden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda, borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı, haczedilen haczedilmeyen tüm taşınmazları, keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılmalı, borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.

Ayrıca, çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda borçlunun, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı belirlenirken, aldığı emekli maaşı da dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekir.

Somut olayda, mahkemece; borçlunun çiftçilik mesleğini icra edip etmediğinin ilgili kurumlardan sorulmadığı, sosyal ve ekonomik durum incelemesi için ... İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından sunulan raporda da bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertleri ve bunların gelir durumlarının yer almadığı, dolayısıyla borçlunun çiftçilik yapıp yapmadığı ve yapıyor ise yıllık geçinebileceği miktar tespiti için yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.

Öte yandan, yukarıda da ifade olunduğu üzere; borçlunun almış olduğu emekli maaşının haczedilemezlik şikayetine engel olmayıp sadece, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı belirlenirken değerlendirmeye konu edileceği de açıktır.

O halde, mahkemece; yukarıda açıklanan kanun hükümleri dikkate alınmak suretiyle; zirai bilirkişi ve kadastro bilirkişisinin de katılımıyla tekrar keşif yapılarak denetime elverişli bir bilirkişi raporu aldırılarak, borçlunun ve bakmakla yükümlü olduğu ailesinin gelir durumunu gösteren sosyal ve ekonomik durum raporu ve çiftçilik ile meşgul olup olmadığının ilgili kurumlardan araştırılıp, çiftçilik mesleğini icra ettiği tespit edildiği takdirde, yıllık geçinebileceği miktar belirlenerek şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir ve emekli maaşı da dikkate alınarak tespit edilip, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zorunlu olduğu belirlendikten sonra elde edilen tüm veriler birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabul ve kısmen reddi isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

* Özet: İİK’nun 16/1.maddesi gereğince borçlunun 7 gün içinde haczedilmezlik şikayetini ileri sürmesi gerekir.

12. Hukuk Dairesi 2010/19137 E., 2010/31218 K.

MAHKEMESİ : Elmadağ İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 28/04/2010

NUMARASI : 2010/45-2010/33

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

İİK’nun 82/4.maddesi gereğince “Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi” haczedilemez. Ne miktar arazinin borçlu ve ailesinin geçimini karşılayabileceği hususunun bilirkişi aracılığıyla saptanması gerekir.

Somut olayda borçlu, icra mahkemesine başvurusunda; taşınmazların miktarı, gelir durumu ve çiftçilikle geçimini sağladığından bahisle haczedilen taşınmazların asgari geçim indirimi altında kaldığından haciz işleminin iptalini istemiştir. Taşınmazların haczedildiğine ilişkin örnek 22 no’lu davet kağıdı 10.03.2010 tarihinde borçluya tebliğ edilmiştir. İİK’nun 16/1.maddesi gereğince borçlunun 7 gün içinde bu şikayetini ileri sürmesi gerekir. 23.03.2010 tarihli başvuru yasal 7 günlük sürede olmayıp, mahkemece şikayetin süreden reddi yerine işin esası incelenerek yazılı gerekçelerle reddi isabetsiz olup, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.

SONUÇ  : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 17,15 TL onama harcı temyiz edenden alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

* Özet: Taşınmazın hisseli olması halinde taşınmazın tamamının getireceği gelir değil borçluya ait hisse üzerinden getireceği gelirin hesaplanması gerekir.

12. Hukuk Dairesi 2014/26683 E., 2014/28533 K.

MAHKEMESİ : Gaziantep 1. İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 12/12/2013

NUMARASI : 2013/51-2013/660

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 10/06/2014 tarih, 2014/14872 Esas - 2014/16885 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

İİK’nun 82/1-4. maddesinde; borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletlerinin haczedilemeyeceği, aynı Kanun'un 82/1-7. maddesinde; borçlu bağ, bahçe veya meyva veya sebze yetiştiricisi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ, bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alat ve edevatın haczedilemeyeceği öngörülmüş, 82/3. maddesinde ise, bu malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.

Somut olayda, kapama antepfıstığı bahçesi niteliğini taşıyan 22000/42000 payı borçluya ait 119 Ada 13 Parsel ile yine aynı niteliği haiz borçlunun 118 Ada 368 Parsel sayılı taşınmazının tamamının haczine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 119 Ada 13 Parsel sayılı taşınmazın 22000/42000 hissesi üzerinden getireceği gelirin hesaplanması yerine, bu taşınmazın tamamı borçluya aitmiş gibi tamamından elde edilecek gelir hesaplanmış, 118 Ada 368 Parsel sayılı taşınmazın ise tamamının getireceği gelirin hesaplanması gerekirken ½ hissesinden elde edilecek gelirin hesaplanmak sureti ile her ikisinden elde edilecek toplam yıllık gelirin 39.738,00 TL olacağı beyan edilmiştir.

O halde mahkemece, borçlu vekilinin bilirkişi raporuna 05.11.2013 tarihinde yaptığı itirazları da göz önünde bulundurularak, taşınmazlardaki borçlunun hisse oranlarına karşılık getireceği net gelir konusunda bilirkişiden ek rapor alınmalı ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ve hatalı hesaplama yapan bilirkişi raporu esas alınarak sonuca gidilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenlerle Dairemizce bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 10/06/2014 tarih ve 2014/14872 E., 2014/16885 K. sayılı onama ilâmının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

* Özet: Aile tabirine, borçlunun kanunen geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimseler, borçlu ile birlikte oturmamasına karşılık borçlunun kendilerine nafaka yükümlülüğü bulunan kişiler anlaşılmalıdır.

Somut olayda, şikayetçi borçlunun evli olup eşiyle birlikte yaşadığı dosya kapsamında sabittir. Bu durumda geçinmesi için gerekli miktar, borçlu eşinin gelirleri de nazara alınmak suretiyle hesaplanmalıdır. Şöyle ki; eşinin gelirleri kendisi için yeterli ise, şikayetin, sadece şikayetçi borçlunun geçimini temin için yeterli miktar belirlenerek sonuçlandırılması gerekmektedir.

12. Hukuk Dairesi 2014/2863 E., 2014/5476 K.

MAHKEMESİ : Salihli İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 17/12/2013

NUMARASI : 2013/255-2013/383

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İİK'nun 82/1. maddesinin 4. bendi uyarınca; “Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi” haczedilemez.

Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya(yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmadığı gibi örneğin çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı haczedilen haczedilmeyen tüm taşınmazları keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır.

Burada sözü edilen aile tabirine, borçlunun kanunen geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimseler, borçlu ile birlikte oturmamasına karşılık borçlunun kendilerine nafaka yükümlülüğü bulunan kişiler anlaşılmalıdır.

Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında borçlunun halen oturduğu yerde yıllık geçinebileceği miktarın belirlenip, şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir hesaplanarak ve taşınmazların değeriyle orantılı gelir elde edilip edilmediği belirlenerek, borçlunun geçimine yetecek kadarı üzerinden haczin kaldırılmasına karar vermek gerekir.

Somut olayda, şikayetçi borçlunun evli olup eşiyle birlikte yaşadığı dosya kapsamında sabittir. Bu durumda geçinmesi için gerekli miktar, borçlu eşinin gelirleri de nazara alınmak suretiyle hesaplanmalıdır. Şöyle ki; eşinin gelirleri kendisi için yeterli ise, şikayetin, sadece şikayetçi borçlunun geçimini temin için yeterli miktar belirlenerek sonuçlandırılması gerekmektedir.

O halde mahkemece şikayetçi borçlunun eşinin, şikayetçinin gelirine ihtiyacının bulunup bulunmadığı, bakımına muhtaç olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile şikayetçinin eşini de kapsar şekilde iki kişilik ailenin geçinebileceği miktar belirlenmek suretiyle sonuca gidilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

* Özet: Dosya kapsamından borçlunun çiftçilikle geçimini sağladığı, eşi, oğlu, gelini,torunları ile birlikte yaşadığı tespit edilmiştir. Mahkemece borçlunun; oğlunun ailesine bakmakla yükümlü olduğu kabul edilemeyeceği hususu dikkate alınmadan ve mahallinde keşif yapılıp taşınmazların fiziki özellikleri tespit edilmeden İl Tarım Müdürlüğünden gelen veriler dikkate alınarak dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.

12. Hukuk Dairesi 2012/603 E., 2012/17799 K.

MAHKEMESİ : Konya 4. İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 22/12/2011

NUMARASI : 2011/651-2011/1395

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için  Tetkik Hakimi  tarafından  düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Haczi caiz olmayan mal ve haklarla ilgili yasal düzenleme getiren İİK'nun 82. maddesinin 4. fıkrasında "Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletlerinin haczedilemeyeceği" hükme bağlanmıştır.

Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Haczi caiz olmayan arazi, çift hayvanları ve ziraat aletleri tespit edilirken bunların, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığı hususunun gözönünde bulundurulması gerekir. Bunun için keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak ne miktar arazinin borçlunun ve ailesinin geçinmesi için zorunlu olduğu belirlenmelidir. 

Dosya kapsamından borçlunun çiftçilikle geçimini sağladığı, eşi, oğlu, gelini,torunları ile birlikte yaşadığı tespit edilmiştir. Mahkemece borçlunun; oğlunun ailesine bakmakla yükümlü olduğu kabul edilemeyeceği hususu dikkate alınmadan ve mahallinde keşif yapılıp taşınmazların fiziki özellikleri tespit edilmeden İl Tarım Müdürlüğünden gelen veriler dikkate alınarak dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.

SONUÇ  : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

* Özet: Mahkemece aldırılan sosyo-ekonomik durum raporunda; çiftçilik kaydı bulunmayan borçlu ...'nin ev hanımı olduğu, geçimini murisin emekli aylığı ile sağladığı bildirilmiştir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde borçlunun geçimini çiftçilik ile sağlamadığı anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece, borçlu ... yönünden şikayetin reddine karar verilmesi gerekir.

12. Hukuk Dairesi 2019/11222 E., 2019/14024 K.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından şikayetçi borçlular aleyhine başlatılan ilamlı takipte, borçluların; geçimini çiftçilikle sağladıkları iddiası ile 19 adet taşınmaza ilişkin haczedilmezlik şikayetinde bulunarak, hacizlerin İİK'nin 82/1-4. madde fıkraları gereğince kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda her iki borçlu yönünden şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir.

İİK'nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendinde; ''Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ... aletlerinin..." haczedilemeyeceği belirtildikten sonra, aynı maddenin üçüncü fıkrasında; ''Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (...) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır'' hükmüne yer verilmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02....1972 tarihli ve 542/1979 sayılı kararında; "maddede sözü edilen aile tabirine, davacının, kanunen geçindirmekle yükümlü olduğu kimselerin dahil olacağı ve haczi caiz olmayan arazi tespitinde, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığının göz önünde tutulması gerektiği" belirtilmiştir.

Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması asıldır. Bir başka ifade ile geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ... yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması, çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda, borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı araştırılıp tesbit edildikten sonra, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı, haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazları, keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.

Somut olayda, mahkemece aldırılan sosyo-ekonomik durum raporunda; çiftçilik kaydı bulunmayan borçlu ...'nin ev hanımı olduğu, geçimini murisin emekli aylığı ile sağladığı bildirilmiştir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde borçlunun geçimini çiftçilik ile sağlamadığı anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece, borçlu ... yönünden şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

* Özet: Borçlunun başlıca (asıl) işi çiftçilikten başka bir (veya birkaç) iş ise ve bu işten (veya işlerden) elde ettiği gelir, borçlu ve ailesinin geçimi için yeterli ise, borçlu çiftçi sayılmaz; böyle bir borçlunun İİK m.82/4’te yazılı malları haczedilebilir.

Tarım arazisinin ne kadarının borçlu ve ailesinin geçinmeleri için zorunlu olduğu konusunda taraflar (alacaklı ve borçlu) anlaşabilirler; anlaşamazlarsa, bu konuda bilirkişiye başvurulması gerekir.

Hukuk Genel Kurulu 2014/742 E., 2016/578 K.

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “haczin kaldırılması isteminden” dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesince talebin kabulüne dair verilen 14.03.2013 gün ve 2010/1103 E., 2013/192 K. sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03.10.2013 gün ve 2013/22510 E., 2013/31189 K. sayılı ilamı ile;  

(...Borçlu, icra mahkemesine başvurusunda, çiftçi olduğunu ve haczedilen taşınmazların geçimleri için zaruri olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını istediği, mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK'nun 82/4. maddesi gereğince borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri haczedilemez. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmadığı gibi örneğin çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin alınarak hesaplama yapılmalıdır.

Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında borçlun yıllık geçinebileceği miktarın belirlenip, şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir hesaplanarak borçlunun geçimine yetecek kadarı üzerinden haczin kaldırılmasına karar vermek gerekir.

Bilirkişi raporu mevcut haliyle hüküm kurmaya elverişli olmayıp, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre taşınmazlar hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)  gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

HUKUK GENEL KURULU KARARI 

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 

İstek, haczin kaldırılması istemine ilişkindir.

Şikayetçi/borçlu vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine Ankara 28. İcra Müdürlüğünün dosyası ile başlatılan takip nedeniyle müvekkilinin taşınmazlarının haczedildiğini, yapılan haciz işleminin İİK'nın 82/4. maddesine aykırı olduğunu, müvekkilinin çiftçi olduğunu ve geçimini çiftçilik ile sağladığını, haczedilen gayrimenkullerin tarla vasfında ve tarım arazisi olduğunu, bu nedenle haciz işleminin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Karşı taraf/alacaklı vekili, davacı borçlunun Ankara'da ikamet ettiğini ve çiftçilik yapmadığını, geçimini sağlamak için arazisinin bulunduğu yerde ikamet etmesinin gerektiğini, söz konusu gayrimenkulün arazi niteliği taşıyıp taşımadığının ispat külfetinin davacıya ait olduğunu belirterek istemin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkemece, talimat yoluyla aldırılan bilirkişi raporuna göre çiftçi ailesinin geçinebilmesi için asgari ücret gelirine karşılık olarak 110,75