Cinsel saldırı suçu Türk Ceza Kanunu'nun 102. maddesinde düzenlenmiş olup "Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. "Sanığın eylemi sarkıntılık düzeyinde kalmış ise ve netice olarak mahkeme tarafından takdiri indirimin uygulanması ile sanığa 2 yıl ve daha az ceza verilmesi halinde hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus eylemin sarkıntılık düzeyinde kalıp kalmadığı ile sanığın daha evvel kasten işlediği bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkumiyet kararının bulunmaması gerektiğidir. Şartların gerçekleşmesi halinde sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi hukuken mümkün olup Anayasa Mahkemesi’nin 01.08.2018 tarih ve 30496 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kararı uyarınca, cinsel saldırı suçunu işlediğinden bahisle sanık hakkında yapılan yargılama neticesinde sanığa verilen cezada Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması’nın uygulanmasını, kötü muamele yasağının ihlali olarak değerlendirmiştir. Kararın AYM tarafından basın bülteni şeklinde paylaşılan kısa özeti aşağıda yer almaktadır;

"Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 17/5/2018 tarihinde, E. A. (B. No: 2014/19112) başvurusunda Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu, bir internet sitesi etkinliği çerçevesinde düzenlenen müzikli bir organizasyona katılmıştır. Anılan internet sitesinin amacı üyelerinin farklı ülke ve kültürlerle tanışmasını kolaylaştırmaktır. Bu sayede bir üye, kültürünü tanımak istediği başka bir ülke veya şehirdeki diğer bir üyenin evinde kalarak konaklama ihtiyacını karşılamaktadır.

Söz konusu organizasyonda yabancı uyruklu W. J. L. aralarında başvurucunun ve daha sonra şikayete konu olan müzisyen G. C.'nin de bulunduğu katılımcıları evinde ağırlamak üzere davet etmiştir. Ev sahibi, başvurucu ve G. C.'ye ayrı birer oda tahsis etmiştir. Başvurucu odasında uyurken sabah saatlerinde bir anda uyanmış ve G. C. nin uygunsuz şekilde karşısında olduğunu görmüştür. Derece mahkemelerinin kabulüne göre; başvurucu, G. C.'nin, vücuduna dokunduğunu algılayınca bağırarak yataktan çıkmış, salonda bulunan ev sahibinin yanına koşmuş ve kolluk görevlilerine haber verilmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında öncelikle başvurucunun ve ev sahibi W. J. L. nin beyanları alınmış, olay yeri tespit tutanağı düzenlenmiş, başvurucunun kıyafetleri ve yatak eşyaları incelenmek üzere delil olarak muhafaza altına alınmış ve Sulh Ceza Mahkemesi tarafından G. C. tutuklanmıştır.

Yargılama sırasında tahliye edilen G. C. hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda, suçu işlediği kabul edilerek alt sınırdan cezalandırılmasına, fakat hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmiştir. Karara yaptığı itiraz reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.

İddialar

Başvurucu, cinsel saldırı suçu ile ilgili yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Derece mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamında kaldığı kuşkusuz olan ceza miktarı tayinine Anayasa Mahkemesinin müdahalesi kural olarak düşünülmez ise de takdir yetkisinin bu tür olaylara müsamaha gösterme şeklinde kullanılması, etkin yargısal korumayı zayıflatarak temel hak ve hürriyetlerin zedelenmesine yol açabilecektir.

Bu bağlamda, başvuru konusu olay, uyku hâlinde olan başvurucunun tanımadığı biri tarafından taciz edildiği sırada uyanması ve bu nedenle travma yaşamasıdır. Olayın gerçekleşme biçimi ve başvurucunun yaşadığı travma göz önüne alındığında en alt sınırdan ceza verilmesi ve HAGB kararıyla eylem cezasız bırakılmıştır.

HAGB kararı, ceza niteliğinde olmayıp kişiyi ceza tehdidi altında bırakmaktan ibarettir. Somut olayda olduğu gibi suçu işleyen kişinin cezalandırılması ancak denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi şartına bağlanmakta, böylelikle suç olan eylem cezasız kalmaktadır. Kanun koyucunun, işlediği suçtan dolayı kişinin tekrar topluma kazandırılması amacıyla getirdiği bu cezasızlık kurumunun uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirilirken mağdurun söz konusu suçtan etkilenme derecesiyle orantılı olarak yaptırımın caydırıcılığı hususunun da göz ardı edilmeden yorumlanması gerekmektedir.

Ağır Ceza Mahkemesi verdiği kararla bu yetkisini, söz konusu eylemlere hiçbir şekilde müsamaha edilmeyeceğini göstermek için kullanmak yerine toplumca hassasiyet gösterilen cinsel saldırı eyleminin sonuçlarını hafifletmek için kullanmayı tercih ettiği izlenimi vermiştir.

Anayasa Mahkemesi, kötü muamele iddiaları yönünden HAGB kararının uygulanmasının, sanığın infaz edilebilir bir ceza almaması sonucunu doğurduğu ve mağdur açısından yeterli ve etkili bir giderim sağlamadığını değerlendirmiştir.

Başvurucuya yönelik cinsel saldırının ağırlığı karşısında eylemi yapanın sadece ceza tehdidi altında bırakılmasının, bireylerin kötü muamele yasağına karşı korunması amacıyla alınan caydırıcı yasal önlemleri etkisiz kıldığı kanaatine varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir. "