Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yönetmeliğin 34. maddesinde 28/3/2020 tarihli 2324 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 29/3/2020 tarihinde 31083 Sayısı ile Resmi Gazetede Yayımlanan Yönetmelikte çıplak aramaya ilişkin düzenlemenin güncellendiği görmekteyiz.

Arama, Güvenlik Tatbikatı ve Sayım başlıklı 34. maddenin metnine baktığımızda çıplak aramanın nerelerde, hangi hukuki sınırlar altında yapılacağı 2.fıkrada sayılmıştır.

 Buna göre; (2) Hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı ve kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, çıplak olarak veya beden çukurlarında aşağıda belirtilen usullere göre arama yapılabilir:

a) Çıplak arama, hükümlünün utanma duygusunu ihlâl etmeyecek şekilde ve kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilir.

b) Arama sırasında önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkarttırılır, bedenin alt kısmındaki giysiler üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra çıkarttırılır. Bu giysiler de mutlaka aranır.

c) Çıplak arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özen gösterilir. Aranan kişinin beden çukurlarında bir şeyin bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin bulunması hâlinde öncelikle, hükümlüden madde veya eşyanın kendisi tarafından çıkartılması istenir, aksi hâlde bunun zor kullanılarak gerçekleştirileceği bildirilir. Beden çukurlarındaki arama, cezaevi tabibi tarafından yerine getirilir.

ç) Çıplak olarak arama, mümkün olan en kısa süre içinde bitirilir.

Son dönemde ülkemizde artan cinsel taciz vakıalarının sıklıkla görüldüğü bir diğer yer de ne yazık ki cezaevleridir. Yönetmelikte yer alan madde metninde sınırlar belirlenirken çıplak arama sırasında “utanma duygusunun ihlal edilmeden” bu arama işleminin yapılması gerektiği önemle vurgulanmıştır. Bununla birlikte aramanın işlem sırası da belirtilmiştir. Maddede önce üst kısım ile ilgili hassasiyete vurgu yapılarak sonra alt kısma geçilmesi gerektiği ve alt kısma geçme şartı olarak da üst kısmına ait eşyaların yeniden giydirilmesiyle birlikte söz konusu olabileceği düzenlenmiştir. Çıplak arama esnasında bedene dokunulmamasına da özen gösterilmesi gerektiği ve sürenin de en hızlı şekilde kullanılarak bu aramanın yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Yönetmeliğin 34. maddesinin 3. ve 4.  fıkrasına baktığımızda ise çıplak aramanın kim tarafından yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre; (3) Beden ve üst aramaları aynı cinsiyetten güvenlik ve gözetim görevlileri tarafından yapılır.(4) Aramalar, gerektiğinde dış güvenlik görevlileri veya kolluk kuvvetleriyle ya da diğer kamu görevlilerince ortaklaşa gerçekleştirilebilir.

Yönetmeliğe göre her ne kadar aynı cinsten güvenlik ve gözetim görevlisinden söz edilmişse de uygulamada aramanın yapılacağı özel odanın olmadığı, aramanın ayaküstü cezaevine girişte bulunan, kabin olarak nitelendirilen fakat kapalı durumda dahi olmayan ve aramayı yapan kişinin aynı cinsten olmadığı görülmektedir. Yine maddede “Hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı halinde ve kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, çıplak olarak veya beden çukurlarında arama yapılabilir” denilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, çıplak aramanın maddeye göre hükümlü kişiye yapılması gerektiğidir. Fakat uygulamada cezaevine giden tutuklu ve yakınlarına ya da ziyaretçilerine de bu aramanın yapıldığı görülmektedir.

Bir diğer bir husus ise cezaevine getirilen kişinin gözaltı merkezlerinden getiriliyor olmasına dikkat edilmemesidir. Kişinin üzeri gözaltı merkezlerinde  aranmış olmasına rağmen yine çıplak arama yapılmaktadır ya da duruşmaya götürülen kişinin cezaevi aracında, onca askerin içinde bu aramaya maruz kalması kabul edilemez bir haldir. Bu durum keyfiyetin ve cinsel tacizin bir başka görünümüdür. İnsan onuruna ve “makul şüphe ve ciddi emare” şartına dikkat edilmeden, tamamen alanında eğitimsiz, uzman olmayan keyfiyetçi kişilerce herkese yapılan bu çıplak arama, insan onuruna, hukuka ve Anayasa’nın 13. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Çünkü temel hak ve özgürlükler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilişkili olan çıplak aramanın yönetmelikte düzenlenmesi Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir.

Sonuç olarak, 9.fıkrada belirtildiği gibi “arama ve sayımlar sırasında insan onuruna saygı esastır.” ilkesine dikkat edilerek arama işlemi, aynı cinsten olan uzman kişi tarafından, kapalı bir odada başka kimsenin görmeyeceği bir biçimde yapılmalıdır. Eğer arama esnasında uzman olan görevli, hükümlüden şüphelenirse ve bu şüphe makul şüphe derecesini aşarsa, kendisinden bedenin çukurlarından cezaevine girişi yasak olan eşyayı veya maddeyi tutanak ile çıkartması istenir. Ancak çıkarmaz ve zorluk gösterirse bu sefer Ceza Muhakemesi Kanunu’nda olduğu gibi Hakimlikten veya Mahkemeden izin ya da karar alınarak beden çukurlarında arama, cezaevi tabibi tarafından yerine getirilebilir.  Fakat kişinin onuruna zarar veren çıplak bir şekilde arama yapılmaması gerekmektedir.  Çıplak arama (uygulamada çök kalk) düzenlemesinin gerek insan onuruna gerek Anayasa’ya aykırı olması sebebiyle hukukumuzdan hemen çıkarılması gerekmektedir.

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)