GİRİŞ

Dünya ticaretinin gelişmesi, piyasadaki yabancı mallara olan ihtiyacı artırmıştır. Ticaretin ülke sınırları dışına yayılması ile satış sözleşmeleri uluslararası arenada en çok uygulanan sözleşme türlerinden biri haline gelmiştir. Bu gelişmeler sonucunda devletler satış sözleşmelerini yasal düzenlemelerle kendi toplumlarının kültür ve özelliklerine göre şekillendirmişlerdir. Zamanla artan yabancı unsurlu satış sözleşmeleri ile taraflar için önceden bilinebilecek ve güvenilebilecek ve hiçbir tarafı üstün konuma getirmeyecek hükümlere ihtiyaç duyulmuştur. Nitekim bu düzenlemelerle alıcı ve satıcının uluslararası ticarette yaptıkları sözleşmede kendilerini güvende hissetmeleri amaçlanmaktadır. Satış sözleşmelerinin uluslararası arenada yeknesaklığını sağlama çabalarının ardından, Birleşmiş Milletler Uluslararası Mal Satış Sözleşmeleri Anlaşması (CISG) 11 Nisan 1980 tarihinde birçok devlet tarafından imzalanmış ve uygulama alanını bulmuştur.

Viyana Satış Anlaşmasının uygulanması yer, zaman ve konu olarak üç şekilde sınırlıdır. CISG'de sözleşme taraflarının tacir veya şirket olmalarını şart koşan bir hüküm bulunmamakla birlikte, sözleşmenin tüketici sözleşmelerine uygulanamaması, uygulamada sözleşme taraflarının tacir veya şirket olmasına neden olmaktadır. Satış sözleşmesinde satıcı bir malın teslimini borçluyken, alıcı sözleşmede kararlaştırılan malın bedelini ödemekle yükümlüdür. Bazı durumlarda satıcı bu borcu gereği gibi yerine getiremez ve sözleşme konusu ürünü ayıplı bir şekilde alıcıya teslim edebilir. Bu açıdan çalışmamızda uluslararası ticarette geniş bir uygulama alanına sahip olan CISG'de satıcının kusurdan kaynaklanan sorumluluğunu inceledik.

Ayıp kavramı, Türk hukuku da dahil olmak üzere kıtadaki Avrupa hukuk sistemlerinde şartın önündeki engeller arasında düzenlenmektedir. Sözleşme konusu malların satıcının gereği gibi yerine getirememesi, satıcının sorumluluğunu gerektirir. Satıcının kötü ifa göstermesi sonucu kusurlu ifa etmesi, alıcıya kanundan doğan haklarını kullanma fırsatı verirken, satıcıyı da alıcının zararını tazmin etmek zorunda bırakmaktadır. Viyana Satış Sözleşmesinde, sözleşme metninde ayıp kavramı yer almamaktadır. Bu anlamda Anglo-Sakson hukuk sisteminden ağır bir şekilde etkilenen CISG, tüm şart engellerini tek bir çatı altında toplayan kusurlu ifayı düzenlemektedir. Ancak burada önemli olan kusurun incelendiği başlık değil satıcıya yarattığı sorumluluktur.

Anglo-Sakson hukuk sisteminde, sözleşmenin ihlali ile sonuçlanan ihlaller iki şekilde ele alınır: Temel ve esas olmayan ihlaller. Bu ayrım, satıcının kusurlu şartı karşısında alıcının seçici haklarında değişikliğe yol açar. Çünkü "ultima ratio" ilkesi gereği, alıcının sözleşmeden cayma hakkı son çare olarak öngörülmüştür. Diğer bir deyişle, temel bir ihlal teşkil etmeyen sözleşme ihlalleri alıcıya sözleşmeden cayma hakkı vermez. CISG'de bu ilkeye paralel hükümler öngörülmekte olup, alıcının ayıplı malı teslim alması durumunda sözleşmeden cayma hakkının kullanılabilmesi için bu kusur temel bir ihlal olarak değerlendirilmelidir.

1. CISG UYARINCA SÖZLEŞMEYE AYKIRILIK VE ESASLI İHLAL

1. Genel Olarak

Sözleşmenin ihlalinden ve Viyana satış sözleşmesinde Sözleşmenin temel ihlalinden bahsetmek için, önce alıcı ve satıcı arasında CISG'ye uygun olarak malların satışı için uluslararası bir sözleşme imzalanmalıdır. Tarafların hak ve yükümlülüklerinin iradelerine uygun olarak açıklandığı bu Sözleşmede, Taraflardan birinin sözleşmede kararlaştırılan yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda sözleşmenin ihlali söz konusudur. Sözleşmenin ihlali kavramı CISG'de tanımlanmamıştır ve kapsamı geniş olması amaçlanmıştır. Bununla birlikte, CISG'nin 35.maddesi, hangi durumlarda satıcının, malların sözleşmesine uygunluk başlığı altında sözleşmeyi ihlal etmekten sorumlu olacağını da belirtmektedir[1].

CISG'nin 45. maddesinde, satıcı, CISG veya tarafların kendi iradeleriyle sözleşmede öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmediği kabul edilir. Un-satınalma hakları konusundaki tüm anlaşmazlıklar, bu Sözleşme hükümlerine göre mal teslim mal, geç teslimat ve başarısızlık sağlamak için başarısızlık olarak içeren Sözleşmenin üniforma ihlali üzerine dayandırır. Yine, tekdüze bir sözleşme ihlali ilkesinin kabul edilmesinin bir sonucu olarak, ihlal edenin farklı sözleşme ihlallerine uygulayabileceği haklar aynıdır[2]

2. Malların Sözleşmeye Uygun Olması

Viyana satış sözleşmesine göre, “Sözleşmenin İhlali” başlığı altında bir düzenleme yoktur. Sözleşmenin ihlali, tarafların CISG'nin 35. maddesine göre iki şekilde mümkün olabilir. Sözleşme özgürlüğüne dayanan CISG'nin 35. maddesinin 1. fıkrasında, satıcı, malları, tarafların iradelerine uygun olarak düzenledikleri malların satışı için sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim etmelidir. Bu hususlar, ürünün niteliği, türü, miktarı, kalitesi ve ambalajlanması veya korunması ile ilgili olabilir. Malların satış sözleşmesine uygun olarak teslim edilip edilmediğinin yorumlanması, CISG'nin 8. maddesi uyarınca belirlenir[3].

Viyana mal satışı Sözleşmesinin 35. maddesinin 2. fıkrası, tarafların sözleşmede kabul etmediği, ancak CISG kapsamında mal satışı sözleşmesine tabi olan malları karşılaması gereken ve malların bu özelliklere uygun olarak sözleşmeye uygunluğunu gösteren bazı genel özelliklere dayanan ikincil bir hükümdür. Bu bağlamda CISG, kıtanın Avrupa hukuk sistemini benimseyen çoğu hukuk sisteminden iki açıdan ayrılmıştır. Birincisi, başlıklar düzenlendiğinde nasıl adlandırıldığıyla ilgilidir[4].

CISG'de olumlu ifadeler kullanılarak açıklanan malların sözleşmesine uygunluk koşulları, Türk Borçlar Kanunu'nun 219. maddesi de dahil olmak üzere çoğu yasal siparişte malların miktarı, kalitesi veya kalitesinin eksikliği olarak olumsuz ifadelerle açıklanmaktadır. Bu içerik farkının bir sonucu olarak, CISG'nin 35. maddesinin uygulama alanı, Türk Borçlar Kanunu'nun 219. maddesinin uygulama alanından daha geniştir. Bunun nedeni, satıcının malları sözleşmeye uygun olarak teslim edip etmediğinin, CISG'deki 35. maddenin ters yorumunda 35. maddede belirtilen şartnamelere uymayan malların teslim edilmesinden; şartın önündeki engeller de dahil olmak üzere kusurdan kaynaklanan sorumluluğu düzenleyen yasal düzenlemelerde malların teslim edilmesinden belirlenmesidir. Bu nedenle, olumlu bir tanımda, tanımın ötesine geçen herhangi bir şey sözleşmenin ihlali anlamına gelirken, olumsuz bir tanımda, kusurdan kaynaklanan sorumluluk yalnızca bu tanımı kapsayan eylemler için yükseltilecektir. Bu nedenle, CISG'nin kusurdan kaynaklanan sorumluluk konusundaki uygulama alanının kapsamının daha geniş olduğunu söylemek mümkündür[5].

3. Sözleşmeye Aykırılık

İlk olarak, CISG'nin 35. maddesi, Birçok hukuk sisteminden ve selefi ULIS'den etkilenen düzenlenmiş bir maddedir. CISG'ye getirilen en önemli değişikliklerden biri, teslimat yükümlülüğü ile sözleşmeye uyulmaması ile Malların sözleşmeye ve kusurlu mallara uygunluğu arasındaki farka ilişkin olmuştur. Satıcının malları ancak satıcı malları sözleşmeye uygun olarak teslim ederse teslim etme yükümlülüğünü yerine getirdiği kabul edilirken, CISG'de satıcı, malları 30. maddede belirtilen genel kurala uygun olarak teslim ederse, kalite veya türe aykırı olsa bile, malları teslim etme yükümlülüğünü yerine getirdiği kabul edilir[6].

Anglo-Sakson hukuk sisteminin CISG üzerinde güçlü bir etkisi olduğu bir başka konu da, CISG'nin 25. maddesinde düzenlenen ve ihlal edilen tarafa sözleşmeden geri dönme veya taraflardan birinin Sözleşmenin şartlarını ihlal etmesi durumunda mülkün iadesini talep etme hakkı veren “temel ihlal” kavramıdır. Bu yönüyle ULIS, sözleşmenin her ihlali için ayrı bir yasal çözüm öngören hükümler içermesi ve kıtaya bir Avrupa hukuk sistemi ile ulusal yasal programların da şart engelleri sistemi içindeki Sözleşmenin ihlallerini incelemesi nedeniyle CISG'den ayrılmıştır[7].

Temel ihlal kavramı, sözleşmeye aykırı olduğu için CISG'de ayrı ayrı tanımlanmamıştır. Bununla birlikte, 25. maddede temel ihlal ile temel olmayan ihlal"arasında bir ayrım yapılmıştır. Bu ayrımla ilgili temel bir ihlal, Sözleşmenin ihlalinin ihlal eden için doğuracağı sonuçlar açısından çok önemlidir ve aynı zamanda Akit Devletler açısından tekdüze bir uygulama sağlar[8]. Alıcı, CISG'nin 49/1-B maddesi gibi malları teslim etmeme konusundaki yasal haklarını kullanamaz ve bu hakkı yalnızca sözleşmeye uygun olmayan malların teslimatı nedeniyle kullanabilirdi. İkinci değişiklik, ULIS'in 33. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen mallardaki tutar tutarsızlığının öneminin gerekliliğini ortadan kaldırmaktır, böylece alıcı sözleşmeden dönme gibi yasal yollara başvurabilir ve genel bir ihlal olarak düzenlenen “temel ihlal” kavramıyla değiştirebilir[9].

Viyana mal satış sözleşmesi, Sözleşmenin öznel tarafının yokluğunda, Sözleşmenin şartlarına uygun olsa da, nesnel olarak belirlenmiş olsa da ve CISG tarafından atılan taraflar, malların kalitesi, miktarı, türü, ambalajlanması ve korunması ile ilgili olarak ihlal edilebilir[10].

3.1. Subjektif Kriterler

Viyana satış sözleşmesinin 35/1. maddesine göre, satıcı, mallar için satış sözleşmesinde kararlaştırılan miktar, kalite, tip ve paketleme veya koruma koşullarını karşılamalıdır. Çünkü bu konuların anlaşılması, tarafların irade beyanlarını bu yönde açıklayarak sözleşmeden beklentilerini yansıtır ve bu iradelerin üstünlüğü CISG tarafından kabul edilir. Bu nedenle, satıcının malları CISG'nin 35/1. maddesi uyarınca mallarla ilgili sözleşmede belirtilen hükümlere uygun olarak teslim etmesi, Malların sözleşmeye uygun olarak teslim edilmesi olacaktır. Buradaki öznel kriter tamamen tarafların sözleşmedeki bu noktalar üzerinde hemfikir olmasından kaynaklanmaktadır[11].

Malların miktarındaki tutarsızlık, satıcının sözleşmede kararlaştırılanları eksik veya aşan malları teslim ettiği ve sözleşmeye uygun olarak sözleşmeye tabi malları teslim etmediği bir durumdur. CISG'nin 51. maddesinde, malların sadece bir kısmının kısmen alıcıya teslim edildiği hükmüne rağmen, 35. madde tutarsızlığı son derece açıktır. Mallarda bulunan küçük miktardaki eksiklikler genellikle uygulamada sözleşme fiyatının düşmesine neden olur. Alıcının, sözleşmeyi ihlal eden malların miktarını eksik teslim eden satıcıya karşı seçim haklarını kullanabilmesi için, alıcı, CISG'nin 39. maddesi uyarınca söz konusu eksikliği fark eder etmez satıcıya bildirmelidir. Ancak alıcı, CISG'nin 40. maddesine dayanarak satıcıya mal eksikliğini bildirme yükünden kurtulabilir[12].

Satıcı, malları sözleşmede belirtilenden daha fazla teslim ederse, alıcının CISG'nin 52/2. maddesi uyarınca iki seçeneği vardır. Buna göre, alıcı ya sözleşmede kararlaştırılandan daha fazla mal kabul eder ve sözleşmede kararlaştırılandan daha fazla teslim edilen kısım için ücret yine Sözleşmenin şartlarına uygun olarak yapılır ya da reddeder. Ancak, alıcının bu hakkı kullanması için ön koşul, satıcıya, CISG'nin 39.maddesine göre, fazla malları alır almaz, sözleşmede kararlaştırılandan daha fazla mal gönderdiğini bildirmesidir.

Taraflar arasında kurulan malların satışı için yapılan bir sözleşmede, malların miktarı yaklaşık bir miktar belirtmek için “yaklaşık”, “daha az değil” veya “daha fazla veya daha az” gibi kelimelerle ifade edilirse, mal miktarındaki küçük sapmalar 35. madde uyarınca sözleşmenin ihlali olarak kabul edilmez. Bu tür ifadeler bulunmamakla birlikte, sözleşmede kabul edilebilir küçük tutarsızlıklar olması durumunda, CISG'nin 9. maddesinde belirtilen ticari uygulamalar dikkate alınarak, sözleşmenin ihlali CISG'nin 35. maddesi uyarınca belirtilemez. Alıcının belirli bir zamanda belirli bir miktarda mal ihtiyacı olduğu durumlar dışında, ödemenin taksitlere bölündüğü sözleşmelerde, önceki taksitlerde eksik teslim edilen mallar, sonraki taksitlerin teslimatı sırasında daha fazla malın teslimatı ile ortadan kaldırılabilir[13].

Viyana satış sözleşmesinin 35/1. maddesine göre, sözleşmede Taraflarca belirlenen malların kalitesi sözleşmeye uygun olmalıdır. Aksi takdirde, satıcı tarafından sözleşmeyi ihlal ettiği kabul edilir. Malların fiziksel veya kimyasal bileşimi ve genel özellikleri, malların kalitesini etkileyeceği gibi, malların bulunduğu üretimde kamu hukuku kuralları veya teknik standartlar gibi bazı durumları da etkileyebilir. Yine, malların orijinal olması, malların ithalat kotası ve gümrük vergisi veya malların genel olarak siyasi nedenlerle satılabileceği gerçeği de malların kalitesi üzerinde etkisi olan durumlardan biridir[14].

Türk hukuk düzeni de dahil olmak üzere kıtadaki Avrupa hukuk sistemini benimseyen tüm hukuk sistemlerinde, aliud'un karşılaşacağı yasal sonuç, şartın hiçbir zaman gerçekleşmemiş olmasıdır. Bununla birlikte, CISG'deki aliud şartı için CISG'nin 35.maddesine dayanarak, satıcının şartı gerçekleştirdiğini, ancak sözleşmeyi ihlal ettiğini söylemek mümkündür.

CISG'deki Kanunun şartı ile sözleşmeye uygun olmayan malların şartı arasındaki farkın bir sonucu olarak, alıcının 39. maddedeki bildirim yükü yalnızca sözleşmeye uygun olmayan malların teslimatı için geçerli olacaktır. Buna ek olarak, alıcının sözleşmeden geri dönmesi için, sözleşmede belirtilen Malların sözleşmeye uygun olmaması, CISG'nin 49/1-a maddesi uyarınca sözleşmeyi ihlal etmiş olmalıdır. Viyana mal satışı Sözleşmesinin 35. maddesi satıcının malların ambalajlanması ve korunması ile ilgili sözleşmeye uymamasının ardındaki amaç, sözleşmenin ihlali olarak kabul edilir, çünkü malların gönderileceği adres ve malların teslim edileceği Adres, malların satışı için uluslararası sözleşmelerde çok uzak olduğundan, malların alıcıya güvenli bir şekilde teslim edilebilmesini sağlamaktır[15].

Taraflar sözleşmede mallar için belirli bir paketleme ve depolama şekli sağladıysa, satıcı bu forma uymuyorsa veya tarafların önceki ilişkilerinden belirli bir paketleme ve depolama şekli varsa, sözleşmede böyle bir hüküm olmasa bile, alıcı satıcının sözleşmeyi ihlal ettiğini iddia edebilir. Viyana satış sözleşmesinin 7. maddesindeki dürüstlük kuralına göre, satıcının malları alıcıya teslim etmesi durumunda sözleşmenin ihlali söz konusu olamaz, ancak sözleşmede taraflarca kararlaştırılan paketleme ve depolama biçimine uyulmamas hakkın kötüye kullanılması anlamına gelecektir[16].

Malların ambalajlanması, malları korumak ve bazı durumlarda üçüncü taraflara veya mallarına zarar vermemek için tasarlanmıştır. Bir markayı ambalaj olarak temsil eden ambalajlarda, satıcının sözleşmeye tabi malların orijinalliğini temsil eden ambalaj biçimine uymaması, malların sağlam bir şekilde teslim edilmesine rağmen, satıcı tarafından sözleşmenin ihlali anlamına gelecektir. Hasar alıcıya geçtikten sonra, alıcı, satıcının yetersiz ambalaj nedeniyle malların neden olduğu hasar nedeniyle sözleşmeye uygun olmayan malları teslim ettiğini kabul ederek sorumluluk için başvurabilir[17].

3.2. Objektif Kriterler

35. maddenin 1. paragrafındaki mülklerin Viyana satış sözleşmesi ile sözleşmeye taraflarca karar verilmesi beklenmektedir. Bununla birlikte, bu unsurlara ilişkin düzenlemeler sözleşmede alıcı ve satıcı tarafından kabul edilmediğinde, CISG'in 35/2 maddesi yürürlüğe girer ve malların taraflar için sözleşmeye uygunluğu için objektif kriterleri belirtir. Bu nedenle, aşağıda incelenecek olan bu objektif kriterler, taraflar arasında kurulacak satış sözleşmesinde yedek hukukun üstünlüğüdür. Bu aynı zamanda ürünün minimum düzeyde olması gereken nitelikleri sağladığı anlamına gelir[18].

Mallar ticari olarak uygulanabilir kaldığı sürece malların kalitesinin göz ardı edilebileceğini öne süren “satılabilirlik” görüşü, Anglo-Sakson hukuk sistemine sahip ülkeler tarafından daha sık savunulmaktadır. Bu görüşe göre, bir ürün ortalama kalitede olmasa bile ticari olarak yeniden satılma potansiyeline sahip olabilir. Geleneksel kullanım için, söz konusu ürünün tekrar alıcı olma ihtimalinin olması önemlidir. Bu potansiyele sahip mallar, olağan kullanım amacı için sözleşmeye uygun olarak kabul edilir[19].

“Makul kalite” uyarınca, Sözleşmedeki boşlukların CISG ilkelerine göre doldurulması gerektiğini belirten CISG'nin 7/2 maddesinin hükmüne dayanan bir başka görüş, makul kalitenin geleneksel kullanım içeriğinde belirleyici olacağını göstermektedir. Bu görüşe göre, CISG'nin amacı olan uluslararası tekdüzeliği korumak için, diğer hukuk sistemlerine ait terimlerden kaçınmak ve bunları kendi ilkelerine uygun olarak yorumlamak gerekir. Bu ilkeler ışığında, sıradan kullanımdan anlaşılan “makul” kelimesinin CISG'nin birçok maddesinde kullanıldığı ve CISG'nin 7. maddesinin 2. fıkrasının da tartışma için uygun olduğu göz önüne alındığında, makul mallardan beklenen şey olağan kullanımdır[20].

Alıcının ülkesindeki malların olağan kullanımına ilişkin kurallar, satıcının ülkesindeki sözleşmeye tabi olan mallarla ilgili kurallara paralel ise veya satıcı, alıcının ülkesindeki mallarla ilgili kurallardan haberdar edilmişse veya satıcı, ilgili kamu hukuku düzenlemesini biliyorsa veya bilmesi gerekiyorsa, satıcının ülkesindeki kamu hukuku kuralları üstünlüklerini kaybedecektir. Flecthner'a göre, federal bir mahkeme kararı, CISG'nin 7/1 maddesinde tek tip bir uygulama oluşturma ilkesini yanlış yorumladı ve CISG'nin 35/2-a maddesi uyarınca midye ve diğer tüm mallara uygulanabilecek tek bir küresel ticaret standardı sağladı[21].

Ülkedeki mallar için satıcının beklenen satışı, kamu hukukunda öngörülenden daha nitelikli standartların ülkesinden türetilir, sözleşme standardındaki taraflar standartları belirtir, çünkü bunlar oldukça düşüktür veya satılan malların Satıcısı, mallar sözleşmenin ihlali anlamına gelebilir. Taraflar sözleşmede mallar için bir standart belirlediyse veya satıcı mallar için belirli bir standarda bağlı kaldıysa ve malları buna uygun olarak teslim etmediyse, satıcı sözleşmeye aykırı malları teslim etmiş olacaktır. Aynı zamanda, satıcı, malların standardını çok düşük tutarak uluslararası olarak kabul edilmeyecek bir mal teslim ederse, yine satıcının sözleşmeyi ihlal ederek malları teslim etmesiyle sonuçlanacaktır[22].

Malların olağan kullanımı, malların teslimattan sonra makul bir süre işlevsel bir durumda kalmasını gerektirir. Malların teslim edilmesinden bu yana makul bir süre geçtikten sonra malların mevcudiyeti için sağlanan bu makul süre, CISG'nin 39/2. maddesindeki iki yıllık süre ile sınırlı değildir. Bu nedenle, malların iki yıldan fazla kullanım gerektiren sözleşmeye uygunluğu ile yasal kesinlik nedenleriyle iki yıllık sürenin sona ermesinden sonra taleplerin getirilip getirilemeyeceği arasında bir ayrım yapılmalıdır. Örneğin, malların üretiminden kaynaklanan bir sorun nedeniyle, alıcı sadece üç yıl boyunca çok yüksek bir sözleşme fiyatına sahip malları kullanabilirse, burada alıcı, CISG'nin 39/2. maddesine bakılmaksızın, 35/2-a maddesine dayanarak Sözleşmenin ihlal edildiğini iddia edebilir[23].

Viyana satış sözleşmesinin 35. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca, alıcı satıcıya sözleşmeye tabi malları açık veya zımni olarak hangi amaçla aldığını açıklarsa, satıcı malları bu kullanım amacına uygun olarak teslim etmelidir. Ancak, özel kullanımla ilgili olarak, satıcının ürünü daha iyi bildiğini varsayarak, satıcının satışla ilgili özel kullanım nedenlerini alıcıdan daha iyi analiz edebileceğine inanılmaktadır. Bu nedenle, eğer alıcı malları satın almak için belirli bir sebep satıcıya aktarıyor ve malların kullanım belirtilen özelliklere sahip, eğer bu analizi Emanet satıcı güvenmek veya güven alıcı için makul değilse, ister satıcı değerlendirmek yaprakları, alıcı sözleşmeye aykırı mal teslimi un-satınalma hakları olan-b, 35/2. maddesine dayanılarak satıcının sorumluluğuna gidemez[24].

Viyana satış sözleşmesinde malların özel kullanımı ile ilgili bu maddenin hükmü, alıcıların genellikle malların normal kullanımına duyulan ihtiyaç ve buna uygun olarak bilgileri nedeniyle satıcıya malların özel kullanımının ayrıntılı bir açıklamasını yapmak için yeterli bilgiye sahip olmadıkları varsayımının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda, malların Satıcısı hakkındaki bilgilerin özel kullanımı vardır, satıcı, özel kullanımla ilgili bilgilerin sorumluluğu ve güven eksikliği veya CISG kaynaklarına uymayan olası risklerin değerlendirilmesinde makul bir şekilde sınırlandırılması uyarınca, alıcıyı serbest bırakılana kadar satıcıdan korumak için istikrarlı bir sistem oluşturur[25].

Viyana satış sözleşmesinin 35/2-b maddesinin uygulanabilmesi için, satıcının malların özel kullanımı hakkında açıkça veya zımni olarak yeterince bilgilendirilmesi gerekir. Alıcı, satıcının sadece özel kullanım hakkında bilgilendirildiğini ve satıcının, CISG'nin 35/1 maddesi uyarınca malların özel kullanımı ile ilgili olarak alıcı tarafından ilan edilen beyana rıza gösterdiğini kanıtlamalıdır. Satıcı, alıcı tarafından malların özel kullanımı hakkında bilgilendirildikten sonra, malların istenen ve belirtilen kullanıma uygun olarak teslim edileceğini kabul etme noktasında herhangi bir form gereksinimi gerekli değildir[26].

Satıcı, alıcının malları özel kullanımla ilgili olarak kendisine bildirilenlerden satın aldığı özel amacı anlamalıdır. Kural olarak, malların özel kullanımından kaynaklanan anlaşmazlıklar, satıcının özel kullanım hakkında bilgi vermeden anladığı kullanım amacının, alıcı tarafından talep edilen özel kullanım amacı ile uyuşmaması gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Hakim görüşe göre, alıcı bu bilgiyi, bilginin bir sonucu olarak malların özel kullanımı hakkındaki bilgileri anlamak için satıcıdan beklenebilecek şekilde yapmalıdır[27].

Satıcının özel kullanım hakkında bilgilendirilmesi, alıcı tarafından kişisel olarak ve sözleşmenin kurulması sırasında alıcıyı temsil eden üçüncü bir tarafça yapılabilir. Buradaki önemli konu, alıcının satıcının sözleşmesinin kurulması sırasında mallarla ilgili özel kullanım amacının farkında olmasıdır.269. Aksi takdirde, alıcının satıcının CISG 35/2-b uyarınca özel kullanım konusunda üstün bilgiye sahip olduğu iddiaları duyulamaz[28].

4. Esaslı İhlal Kavramı ve Aranan Şartlar

Taraflar sözleşmede kararlaştırıldığı gibi yükümlülüklerini yerine getirirse, sözleşme tam olarak ve şartın gerektirdiği şekilde feshedilecektir. Bununla birlikte, taraflar sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini ihlal ederse, şart tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmeyecektir. Sözleşmeden doğan sorumluluğu kusur sorumluluğu olarak düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, şartın Sözleşmede öngörülen şekilde yapılmaması nedeniyle CISG'den ayrılmıştır. Buna göre, tarafların sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemesi, Türk yasalarına göre, şart engelleri başlığı altında kusurdan kaynaklanan satıcının bireysel imkansızlığını, temerrütünü ve sorumluluğunu içeren bir şartsızlık olarak düzenlenmiştir[29].

CISG, bu açıdan Anglo-Sakson hukuk sisteminden etkilenirken, kıtanın Avrupa ülkelerindeki şart dışı düzenlemeler böyle olmuştur. Burada, tarafların ihlal yükümlülüğünü belirlerken ne kusur ne de sözleşmenin ihlali türüne dikkat edilir. Başka bir deyişle, alıcının ve satıcının CISG'deki yükümlülüklerini neden veya hangi yükümlülükleri ihlal ettiğinin cevabını oluşturan yasal gerçeklere odaklanmak yerine, ihlalin ciddiyet derecesine göre yasal sonuçlara önem verilmektedir[30].

Viyana satış sözleşmesi kapsamında alıcı veya satıcı tarafından yapılan Sözleşmenin ihlal edilmesinin temel bir ihlal olarak kabul edilmesi için, bu yükümlülüklerin CISG'de veya taraflar arasında kararlaştırılan satış sözleşmesinde belirtilmesi gerekir. Yukarıda belirtildiği gibi, bazı yazarlar, taraflar tarafından Sözleşmenin ihlal edilmesinin temel bir ihlal teşkil edeceğine karar verilirse, bu yükümlülüğün ihlali durumunda temel bir ihlalden bahsedileceğini iddia etmektedir. Böyle bir durumda, CISG'nin 25. maddesini ve sözleşmenin diğer şartlarını değerlendirerek somut olayın özelliklerini dikkate almak gerekir[31].

Bazı durumlarda, sözleşme tarafların hakimiyet alanlarında olmayan nedenlerle ihlal edilebilir. Bu gibi durumlarda, ihlal eden Taraf, CISG'nin 79. maddesi uyarınca kanıt yükünü üstlenerek Sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan zararlardan sorumlu tutulabilir. Bununla birlikte, ihlal edenin bu sorumsuzluğu yalnızca CISG'nin 74. maddesi uyarınca tazminat yükümlülüğü ile sınırlıdır ve sözleşmenin ihlali sorumluluğu üzerinde hiçbir etkisi yoktur[32].

4.1. Esaslı İhlal Kavramı

Viyana satış sözleşmesinde bir ihlal tanımı bulunmamakla birlikte, CISG'nin 25. maddesi, ihlal edilen kişiye sözleşmeyi feshetme hakkını veren temel bir ihlali tanımlar. Sözleşmenin varlığının sözleşmeyi ihlal eden bir kural olarak devam etmesi gerektiğini kabul eden CISG, bu kuralın 25. maddesi ile istisnasını öngörmüştür. Buna göre, herhangi bir sözleşmeyi ihlal eden bir tarafın belirli belirli haklardan yararlanabilmesi için mal satması yaygın olsa da, yalnızca sözleşmenin sonuna geri dönme temel hakkını ve yedek malların teslimini talep etme hakkını ihlal eden taraf kullanabilir[33].

4.2. Esaslı İhlal İçin Aranan Şartlar

Viyana satış sözleşmesinin 25. maddesine göre, normal şartlar altında aynı durumda alıcı veya satıcı tarafından kurulan sözleşmede Taraflardan biri tarafından öngörülen, sözleşmenin ihlali, ya da Sözleşmenin imzalanmasından olan ilgisini kaybetti ihlal eden engelliyorsa, temel ihlali ortaya çıkacaktır. İlgili hüküm, temel bir ihlalin tespit edilmesinin zorluğu nedeniyle eleştirilmektedir ve CISG'nin 25. maddesi, bu tespitin beklendiği gibi yapılması konusunda rehberlik etmemektedir. Bu tartışmalar, genel olarak “öngörülebilirlik” ve “temel” kelimelerinin içeriğini belirlemenin karmaşıklığına odaklandı[34].

Taraflar sözleşmede kararlaştırıldığı gibi yükümlülüklerini yerine getirirse, sözleşme tam olarak ve şartın gerektirdiği şekilde feshedilecektir. Bununla birlikte, taraflar sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini ihlal ederse, şart tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmeyecektir. Sözleşmeden doğan sorumluluğu kusur sorumluluğu olarak düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, şartın Sözleşmede öngörülen şekilde yapılmaması nedeniyle CISG'den ayrılmıştır[35].

Tarafların sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemesi, Türk hukukundaki şart engelleri başlığı altında, bireysel imkansızlık, temerrüt ve satıcının kusurdan kaynaklanan sorumluluğu da dahil olmak üzere, şart Dışı olarak düzenlenmiştir. CISG, bu açıdan Anglo-Sakson hukuk sisteminden etkilenirken, kıtanın Avrupa ülkelerindeki şart dışı düzenlemeler böyle olmuştur. Burada, tarafların ihlal yükümlülüğünü belirlerken ne kusur ne de sözleşmenin ihlali türüne dikkat edilir. Başka bir deyişle, alıcının ve satıcının CISG'deki yükümlülüklerini neden veya hangi yükümlülükleri ihlal ettiğinin cevabını oluşturan yasal gerçeklere odaklanmak yerine, ihlalin ciddiyet derecesine göre yasal sonuçlara önem verilmektedir[36].

Viyana satış sözleşmesi kapsamında alıcı veya satıcı tarafından yapılan Sözleşmenin ihlal edilmesinin temel bir ihlal olarak kabul edilmesi için, bu yükümlülüklerin CISG'de veya taraflar arasında kararlaştırılan satış sözleşmesinde belirtilmesi gerekir. Yukarıda belirtildiği gibi, bazı yazarlar, taraflar tarafından Sözleşmenin ihlal edilmesinin temel bir ihlal teşkil edeceğine karar verilirse, bu yükümlülüğün ihlali durumunda temel bir ihlalden bahsedileceğini iddia etmektedir. Böyle bir durumda, CISG'nin 25.maddesini ve sözleşmenin diğer şartlarını değerlendirerek somut olayın özelliklerini dikkate almak gerekir[37].

Bazı durumlarda, sözleşme tarafların hakimiyet alanlarında olmayan nedenlerle ihlal edilebilir. Bu gibi durumlarda, ihlal eden Taraf, CISG'nin 79. maddesi uyarınca kanıt yükünü üstlenerek Sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan zararlardan sorumlu tutulabilir. Bununla birlikte, ihlal edenin bu sorumsuzluğu yalnızca CISG'nin 74. maddesi uyarınca tazminat yükümlülüğü ile sınırlıdır ve sözleşmenin ihlali sorumluluğu üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Viyana satış sözleşmesinin 25. maddesine göre, ihlal edilen satıcı veya alıcı sözleşmeyi yerine getirme konusundaki ilgisini önemli ölçüde kaybetmişse, Sözleşmenin ihlal eden tarafından temel olarak ihlal edildiği kabul edilir. Temel bir ihlal için sağlanan bu koşul, temel bir ihlalin tespit edilmesinde en belirleyici koşuldur[38].

II. CISG UYARINCA AYIP, İFA ENGELLERİ ARASINDAKİ AYIP VE AYIPTAN DOĞAN SORUMLULUĞUN ŞARTLARI

1. Aranan Şartlar

Viyana satış sözleşmesi, Türk ve İsviçre yasalarının aksine, sözleşmenin ihlali durumunda satıcının kusur sorumluluğunu düzenlemiştir. Başka bir deyişle, CISG, satıcının kusurlu malların teslimatı için sorumluluğu hakkında ayrı bir düzenleme içermez. Satıcının kusur yükümlülüğünün yanı sıra Sözleşmenin diğer ihlallerinin değerlendirilmesi, CISG'nin uluslararası kapasitesi açısından uygun bir düzenleme olmuştur.

Viyana satış sözleşmesinin satıcının kusur sorumluluğunu şarta tekdüze bir engel olarak kabul etmesine ek olarak, Türk ve İsviçre hukukunda, satıcının kusurlu mal teslimatı, satıcının teslimat borcunu yerine getirmediği anlamına gelirken, CISG'de, kusurlu malların teslimatı, teslimatın sözleşmeye uygun olarak yapılması nedeniyle sözleşmeyi ihlal ettiği kabul edilir, ancak mallar sözleşmeye uygun değildi. Viyana satış sözleşmesi kapsamında satıcının kusur sorumluluğu hakkında konuşabilmek için, somut anlaşmazlıkta bazı koşullar olmalıdır. Bu şartlar, alıcı için sağlanan yasal yolların, satıcının sorumluluğu kapsamında alıcı tarafından kullanılması için mutlaka bulunması gereken maddi ve form koşullarına bölünmüştür[39].

Satıcının kusurlu bir mal için alıcıya karşı sorumlu olması için, önce kusurlu olsalar bile malları alıcıya teslim etmesi gerekir. Çünkü malların teslimatı yoksa, satıcının sözleşmenin ihlali olarak kabul edilir, çünkü malların şartı gerçekleşmez. Alıcı, alıcıya teslim edilen malları gözden geçirmeli ve herhangi bir kusur varsa makul bir süre içinde satıcıya bildirmelidir[40].

1.1. Maddi Şartlar

Satıcının kusurtan kaynaklanan sorumluluğundaki maddi koşullar, malların sözleşmeye uygun olmadığı gerçeğinden kaynaklanan durumlardır. Kısacası, maddi koşulların kusurun temelleri olduğu söylenebilir. Başka bir deyişle, alıcı bu şartların varlığı olmadan herhangi bir sözleşme ihlalinden söz edemez. Alıcı, sözleşme konusu malları aldıktan sonra, malların sözleşmede kararlaştırılandan farklı olduğunun belirlenmesi, satıcının kusurdan kaynaklanan sorumluluğu için büyük önem taşımaktadır. Aşağıda da ayrıntılı olarak incelenecek olan bu şartlar, alıcının seçim haklarını kullanabilmesi için belirlenmiştir[41].

Ürünün CISG'de sahip olması gereken özellikler CISG'nin 35. maddesinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Satılacak malların kusurlu olması için, her şeyden önce, CISG'nin 35/1. maddesinde yer alan mallar için öznel kriterler ve 35/2. maddedeki taraflar karar vermemişlerdir, ancak nesnel olarak malların sahip olması gereken özelliklerin eksikliği nedeniyle, alıcı malları kullanamamalı, malları kurtaramamalı veya mallardan beklediği kullanım amacına ulaşamamalıdır. Bu nedenle, genel olarak, alıcının “temel ihlalin bir sonucu olarak kullanabileceği zarara karşı hükümler için kusur önemli olmalıdır[42].

1.2. Şekli Şartlar

Alıcının, kusurlu mallar nedeniyle satıcıya karşı öngörülen haklarını kullanabilmesi için, CISG'nin 38. ve 39. maddelerinde belirtilen yükleri yerine getirmesi gerekir. Alıcı, satılan malların incelenmesi sırasında bu makalelerde herhangi bir kusur tespit ederse, bu kusurun varlığını satıcıya bildirmelidir. Çünkü seçim haklarını kullanabilmesi için, bu yükler Viyana satış Sözleşmesi'nde zorunlu koşullar olarak sağlanmaktadır. Alıcının CISG'e göre satılanı gözden geçirmesi ve satıcıya bildirmesi bir yüktür. Bir yük, hak sahibinin hakkı elde etmek için yasada ne yapması gerektiğini yapmak için bir görevdir. Bu nedenle, mallar yukarıda belirtilen maddi koşullara sahip olsa da, alıcı seçim haklarını kullanmak için şartları yerine getirmelidir[43].

Satılan mallarla ilgili olarak ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanabilmesi için bu koşulların kümülatif olması gerekir. Ancak her şeye rağmen, CISG'de, alıcı 38. ve 39. maddelerdeki yüklerini yerine getirmese bile, satıcının kusur yükümlülüğünün devam edeceği istisnalar da sağlanmaktadır. CISG'nin alıcıyı koruyan 40. maddesi hükmüne göre, satıcı kusurun farkındaysa, alıcıya bu kusuru bildirmeyen satıcı, alıcı muayene ve bildirim yükünü yerine getirmese bile kusurtan sorumlu olmaya devam edecektir. Çünkü bu hüküm, CISG'de satıcının bakış açısından göz ardı edilmemesi gereken fiili bir hukuk kuralıdır[44].

Satıcının, CISG'nin 40. maddesinde belirtilen durumda olması, ancak satıcınınnın niyeti veya ağır ihmali ile mümkün olabilir. Satıcının mallarla ilgili olarak ifşa etmesi gereken şey, sadece malların özellikleriyle değil, aynı zamanda satıcının sorumluluğu dışındaki malları etkileyerek karakterini değiştirebilecek unsurlarla da ilgilidir. Bunun nedeni, inceleme ile alıcının açık bir kusur tespit edeceği beklentisidir. Türk hukukunda, alıcının bildirim ve kontrol sorumlulukları bir yükümlülük değil, bir yük olarak kabul edilir. Başka bir deyişle, bu yükleri yerine getirerek, alıcı ayıba karşı tekeffül hükümlerine başvurabilecektir. Yine, Türk Borçlar Kanunu'nun 225. maddesinde, satıcının “ağır kusur” ile hareket etmesinin sonucu, CISG'nin 40. maddesi uyarınca olmuştur[45]. ​​​​​​​

2. Erken Teslimde Ayıp

Viyana satış sözleşmesinin 37. maddesi uyarınca satıcı tarafından öngörülen sözleşmeye aykırılıkların erken teslim edilmesinin alıcı tarafından kabul edildiği bir satış sözleşmesinde, satıcı sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinden önce satıcı tarafından elimine edilirse, satıcı için Sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan herhangi bir sorumluluk olmayacaktır. Bununla birlikte, satıcının Sözleşmenin ihlallerini ortadan kaldırma hakkından yararlanabilmesi için, alıcı öncelikle malların erken teslimatını ön koşul olarak kabul etmelidir. Satıcı, satılacak mallarla ilgili belgeleri erken teslim ederse, CISG'in 37. maddesinde tanınan hak uyarınca, sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihine kadar sözleşmeye aykırılıkları tamamlarsa, satıcının sözleşmeye aykırı malların tesliminden kaynaklanabilecek sorumluluktan kurtulması da mümkündür. Taraflar arasında yapılan satış sözleşmesini son aşamaya kadar ayakta tutmanın “ultima oranı” ilkesine paralel olan bu hüküm, Anglo-Sakson hukuk sistemine sahip ülkelerin yasalarına, kıtanın Avrupa hukuk sistemine sahip ülkelerden daha yakındır[46].

2.1. Şartları

Viyana satış sözleşmesinin 52/1. maddesinde, satıcı satılanı erken teslim ederse, alıcının erken teslimatı reddetmesi veya kabul etmesi mümkündür. Ancak öncelikle, bu konuda açıklığa kavuşturulması gereken konu, teslim tarihinin nasıl belirleneceğidir. Taraflar, malların satışı için bir sözleşme imzaladıkları sırada teslim tarihi için net bir tarih belirlemiş olabilirler. Bu durumda, satıcı tarafından kararlaştırılan tarihten önce yapılacak herhangi bir tarih erken teslimat olarak kabul edilecektir. Satıcının satılanı alıcıya erken teslim ettiği durumlarda, CISG'nin 37. maddesi uyarınca taraflar arasında kararlaştırılan ana kadar mallardaki kusuru ortadan kaldırma olasılığı, alıcının CISG'nin 52. maddesinde kendisine verilen erken teslimatı kabul etmesiyle bağlantılıdır. Bu nedenle, teslim tarihine dayanan nokta, satıcının borcunu oluşturan malların tesliminin muaccel olmasıdır[47].

Satıcı, erken teslim ettiği mallarda meydana gelen kusurları ortadan kaldırabilir ve yaptığı erken teslimattaki kusuru ortadan kaldırabilir, yalnızca sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihine kadar geçerlidir. Yukarıda açıklandığı gibi, teslimat belirli bir süre içinde gerçekleşirse, mallar üzerindeki kusur en geç bu sürenin son gününden önce ortadan kaldırılmalıdır. Sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinden sonra satıcı tarafından gerçekleştirilen herhangi bir kusur, satıcı için nispeten daha ağır koşulları içeren CISG'nin 48. maddesinde öngörülen 37. madde hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilecektir[48].

CISG'nin 37. maddesi, satıcı tarafından erken teslim edilen mallardaki sözleşme ihlallerini ortadan kaldırmak için içeriğin belirlenmesinde yol gösterici bir hüküm olarak kullanılmalıdır. Mallar eksik teslim edilirse, sözleşmenin ihlali, bu eksikliğin tamamlanması, kusurlu mallar yerine yeni malların gönderilmesi veya Malların sözleşmeye uygun hale getirilmesi şeklinde teslim tarihinden önce ortadan kaldırılabilir. Ancak bu hükümde yer alan örneklerin ayrıntılı olması amaçlanmamıştır. Örneğin, satıcı malları sözleşmede kararlaştırılandan daha erken teslim ederse ve malların alıcıya kullanım talimatlarını ihmal ederse, bu ihlal alıcıya gerekli talimatları vererek veya malların nasıl kullanılacağı konusunda eğitim vererek de düzeltilebilir[49].

Satıcı, teslim tarihinden önce maldaki kusuru ortadan kaldırmak için madde metninde öngörülen olanaklardan birini kullanıyorsa, ancak kusuru ortadan kaldıramazsa, satıcı kusuru ortadan kaldırmak için başka yöntemlere başvurabilir. Maddenin amacı, sözleşmeyi ihlal ederek teslim edilen malların ihlalini ortadan kaldırmak olduğundan, satıcının maldaki kusuru ne kadar ortadan kaldırmaya çalıştığı veya hangi yöntemi seçtiği önemli değildir. Satıcının söz konusu seçim hakkının tek sınırı, bu seçimin alıcıya makul olmayan bir sorun veya masrafa neden olmasıdır. Bu nedenle, alıcı, satıcıdan kusurun nasıl düzeltilmesini istediğine dair içerik talepleri yapamazken, satıcı tarafından seçilen kusurun ortadan kaldırılması yöntemi, alıcıdan beklenen çaba dışında herhangi bir sorun veya masrafa neden olmamalıdır[50].​​​​​​​

2.2. Hukuki Sonuçları

Satıcı, erken teslim edilen mallardaki kusuru ortadan kaldırırsa, alıcı, CISG'nin 45. maddesinde belirtilen malların sözleşmedeki gerçek teslim tarihine kadar sözleşmeye uygun olarak teslim edilmemesi nedeniyle alıcının başvurabileceği yasal tesisleri talep edemez. Bununla birlikte, bazı istisnai durumlarda ileriye dönük temel bir ihlal teşkil edebilecek bir sözleşme ihlali durumunda, alıcı CISG’nin 72. maddesine dayanarak sözleşmeden geri dönebilir. CISG'nin 72. maddesinin böyle bir olaya uygulanabilmesi için, öncelikle erken teslimatın ve teslim edilen Malların sözleşmeye uygun olmaması gerekir. Satıcı, söz konusu maldaki kusuru teslimat tarihine kadar çözmezse, bu kusurun sözleşmeyi temel olarak ihlal edeceği açıktır ve satıcı bu kusuru açıkça çözemez veya böyle bir talebi yoktur, alıcı sözleşmesinin 72. maddesine dayanarak sözleşmeden geri dönme hakkına sahiptir[51].

CISG'nin 52. maddesine göre, alıcı satıcının erken teslimatını kabul etmek zorunda olmasa da, alıcının satılanın erken teslimatına Rıza göstermesi durumunda katlanması gereken durumlar olabilir. Bunlardan biri, satıcının, erken teslim ettiği mallarda bulunan sözleşmenin ihlali için sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihine kadar sözleşmenin ihlali durumunda kullanabileceği yasal fırsatlar için başvuruda bulunamayacağıdır. Satıcının kusuru ortadan kaldırmak için alıcıyla işbirliği yapması gerekse bile, alıcı alıcısından iyi niyet kuralları beklediği için satıcıya bu konuda gerekli işbirliğini sağlamalıdır. Alıcının satıcı ile işbirliği içinde olmaması nedeniyle, satıcı sözleşmede belirtilen teslim tarihine kadar kusuru ortadan kaldıramazsa, alıcının sözleşmenin ihlali temelinde kullanabileceği yasal tesisleri talep edememesi mümkündür. Çünkü, CISG'nin 80. maddesinde açıkça belirtildiği gibi, alıcının eylemsizliği satıcının maldaki kusuru ortadan kaldıramamasına yol açarsa, alıcı, satıcının malları sözleşmesine uygun olarak yerine getirmemesine dayanarak yasal fırsatları için başvuramayacaktır[52].

3. Ayıptan Doğan Sorumlulukta Hukuki Sonuçlar

Viyana satış sözleşmesinin 45. maddesinde belirtildiği gibi, satıcı Taraflarca belirlenen sözleşmeyi ve CISG'den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmezse, alıcının CISG'nin 46. maddesinde alıcı tarafından sağlanan seçim haklarını kullanması mümkündür. Satıcı bunu yapabilir tüm ihlalleri yükümlülüklerini yerine getirmek yerine başarısızlık demektir sözleşmeyi ihlal eder. Bu anlamda, satıcının kusur sorumluluğu da Sözleşmenin ihlalidir, bu nedenle şartlar durumunda alıcının seçim haklarından birini talep edebilir. Bu seçim haklarının kullanılması, elbette, alıcının CISG'nin 74. maddesi uyarınca zararlarını telafi etme talebini engellemeyecektir[53].

Satıcının kusurlu malları teslim etmesi nedeniyle, alıcının CISG'nin 46. maddesinde kullanılabilecek seçim hakları, aynı şeyi yapmak, kusurlu malları kusurlu olanlarla değiştirmek, kusuru onarmak ve malları sözleşmeden geri dönmek şeklindedir. Ayrıca, CISG'nin 46. maddesinde, alıcının bu hakları kullanırken satıcıya ek bir süre vermesi gerekmemektedir[54].​​​​​​​

3.1. Satıcının Sorumsuzluk Hali​​​​​​​

Satıcının kusurlu malların tesliminden sorumlu tutulamayacağı bazı istisnai durumlar, CISG'nin 35. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, alıcı kusuru bilmiyorsa veya malların kusurlu olduğunu bilmiyorsa, satıcı, malların 35/2. maddede olması gereken nesnel özelliklere uygun olarak sözleşmeye uymasını sağlamak için CISG'nin sorumluluğunu ihlal etmekten sorumlu olmayacaktır. Viyana satış sözleşmesinin 35/2. maddesi, satıcının sözleşmeye uygun olarak yerine getirmesi gereken yükümlülükler için geçerlidir. Çünkü taraflar sözleşmeye bu özelliklere ilişkin herhangi bir açık veya örtülü hüküm dahil etmemiş olsalar bile, alıcı satıcının bu yükümlülükleri CISG hükümlerine uygun olarak yerine getirmesini bekleyebilir. Alıcının, alıcının teslim ettiği mallarda bu özelliklerin bulunmayacağını bilmesi veya bilmesi mümkün değilse, alıcının bu konuda geçerli bir beklentisi olamaz. CISG'de bu maddenin sağlanmasındaki mantık, alıcının bir malın hangi özelliklere sahip olacağını bilmesi veya bilmesi gerekiyorsa, satıcının bu mallardan daha kaliteli bir mal teslim etmesini istemesini engelleyebilmesidir[55].

Viyana satış sözleşmesinin 35/3. maddesi, satıcının kusurlu malları teslim ettiğinin farkında olmaması durumunda ne olacağına dair kesin bir açıklama sağlamaz. Kural olarak, satıcının maldaki kusuru bildiği ve alıcıdan gizlediği durumlarda satıcının sorumluluğu artar. Ancak, alıcının bu kusuru bildiği veya bilmediği gerçeği, satıcının kusurtan kaçınması için bir fırsat yaratır. Çünkü alıcı, 35/3'ten kaçınmak için satıcının yalancı şahitliğine ilişkin ulusal yasa hükümlerini kullanamaz. Bu nedenle, satıcının sorumluluğunun hariç tutulmasına ilişkin CISG'nin 35/3.maddesi, satıcının maldaki kusuru bilmesine rağmen, alıcının kusuru “bilmediği” durumlarda uygulanamaz. Bu bağlamda, sözleşmedeki iyi niyet kuralının bir yansıması olan 40.maddeye göre, satıcının kusuru bilmesi ve bu durumu alıcıdan gizlemesi, kötü niyetle hareket ettiği anlamına gelir ve alıcının 38. ve 39. maddelerdeki yüklerini yerine getirmemesine rağmen satıcının kusurlu mallardan hala sorumlu olacağını söylemek mümkündür. Bu nedenle, satıcının CISG'nin 35/3.maddesindeki malların sorumsuzluk hükmünden yararlanabilmesi için, eğer biliyorsa kusuru alıcıdan gizlememelidir[56].

Viyana satış Sözleşmesi'nin 79. maddesinin Sözleşmenin taraflarına getirdiği başka bir sorumsuzluk durumu var. Buna göre, eğer CISG'nin 79. maddesi konumuz kapsamında incelenecekse, satıcı, satıcının öngöremediği veya üstesinden gelemediği bir engel nedeniyle kusurlu malları alıcıya teslim etmek zorunda kalması ve bu iddiayı kanıtlaması durumunda, kusurdan kaynaklanan kayıp için alıcıyı telafi etme sorumluluğuna sahip değildir. CISG'nin 79/5.maddesindeki engellerin sadece satıcının tazminat yükümlülüğünü sınırladığı eleştirilmesine rağmen, satıcının hakimiyet alanı dışında da öngörülmesinin beklenemeyeceği ve üstesinden gelemeyeceği bir engelin alıcının seçim haklarını etkilemeyeceği belirtilmektedir[57].​​​​​​​

3.2. CISG Uyarınca Seçimlik Haklar

Satıcı, satılanı alıcıya kusur içinde teslim ettikten sonra, alıcının üç seçeneği vardır. Bunlar, CISG'nin 46.maddesi uyarınca şart talebi başlığı altında aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca malların aynı şartını talep etmek, 2. fıkrada belirtilen ikame malların veya 3. fıkrada belirtilen malların onarımını talep etmek, 50. maddedeki malların satış fiyatını düşürmek veya kusur sözleşmeyi temelden ihlal ederse 49. maddedeki sözleşmeden geri dönmektir. Buna ek olarak, alıcı, uğradığı hasar sonucu CISG'nin 74.ve 75. maddelerine dayanarak satıcıdan tazminat talep edebilir. Burada, alıcının seçim haklarını kullanması için belirli bir durumda gerekli koşullar olduğu sürece, bu tür seçim hakları ve tazminat hakkının tüm sözleşmenin ihlali için kullanılabileceği belirtilmelidir[58].

Viyana satış sözleşmesinde, iki ilke, alıcının kusurlu mal alması durumunda seçim haklarının kullanılmasında CISG'nin benzersiz yapısının açıklanmasında çok önemli bir yere sahiptir. Bunlardan ilki,” ultima oranı " ilkesine uygun olarak, malların satışı için Sözleşmeye taraf olan Tarafların ihlallerine rağmen Sözleşmenin tasfiyesi yerine sözleşmeyi ayakta tutmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle, alıcının kusurlu mallar karşısında sözleşmeden geri dönmesi, ancak son çare olarak sözleşmesinden geri dönmesi mümkündür. Ancak, alıcının sözleşmeden geri dönme hakkına sahip olması için, her şeyden önce, satıcının malların kusurlu teslimatı temel bir ihlal oluşturmalıdır[59]. ​​​​​​​

3.2.1. Aynen İfa Talebinde Bulunma

Viyana satış sözleşmesinin 46. maddesinin 1. fıkrası, satıcının işleyebileceği tüm ihlalleri kapsayan genel bir düzenlemedir; CISG'nin 46.maddesinin 2. ve 3. paragraflarındaki Yönetmelik, alıcının yedek mal talep edebileceğini veya malların sözleşmesine uygun olarak uygun olmayan bir şekilde teslim edilmesi durumunda kusuru onarmayı ve ortadan kaldırmayı seçebileceğini öngören özel hükümlerdir. O zaman, alıcı kusurlu bir mal teslimatı alırsa, alıcı ilk tercih olan “aynı şartı talep etme” hakkını kullanabilir. İlk olarak, sözleşmenin konusu mallarla aynıysa, alıcı satıcıdan malları CISG'nin 46.maddesine dayanarak bir şekilde değiştirmesini ve tekrar alıcıya teslim etmesini isteyebilir. Ancak bu hakların satıcıdan talep edilebilmesi için, alıcının bu haklarla hiçbir şekilde bağdaşmayan bir hak kullanmamış olması ön koşulu göz ardı edilmemelidir. Alıcının, CISG'nin 46/3. maddesi uyarınca malları onarmayı seçerek kusurlu mallar karşısında sözleşmedeki şartı yerine getirme hakkını da kullanması mümkündür.

3.2.2. Satış Bedelin İndirim Talep Etme Hakkı

Viyana satış sözleşmesinin 46. maddesinin 2. fıkrasında yer alan alıcının, malları değiştirme ve değiştirme ile teslim etme hakkını kullanabilmesi için, mallardaki kusur, sözleşme boyunca temel bir ihlal teşkil eder ve alıcı, CISG'nin 39. maddesi uyarınca satıcıya bildirim sırasında veya bildirimden sonra makul bir süre sonra bu kusur nedeniyle malların eşdeğer ile değiştirilmesini talep etmelidir. Başka bir deyişle, alıcı, malların bir şekilde değiştirilmesini istemek için bazı koşullara sahip olmalıdır.

Özetle, her şeyden önce, Malların sözleşmeye uyulmaması, CISG'nin 46/2 maddesi uyarınca kabul edilecek bir ihlal teşkil etmelidir. Satıcının malları sözleşmeye uygun olarak teslim etmemesi, Sözleşmenin temel bir ihlali anlamına gelmelidir. Daha sonra, alıcının malları bir şekilde değiştirmesi ve satıcının bu malları uygun bir süre içinde tekrar teslim etme talebini yönlendirmesi beklenir. Sözleşmede satıcı tarafından kararlaştırılandan farklı olan malların alıcıya teslimi, satıcının malları CISG kapsamındaki sözleşmeye uygun olarak teslim etmediği anlamına gelir. Doktrinde, alıcının CISG'nin 46/1 maddesi uyarınca Sözleşmenin genel ihlallerini kapsayan tam şart hükmünü veya sözleşmeye uygun olarak malların teslim edilmemesi için 46/2-3'te öngörülen özel hükümleri uygulaması gerekip gerekmediği tartışmalıdır. Ancak, çoğunluk tarafından savunulan görüşe göre, CISG'nin 35.maddesi, sözleşmede kararlaştırılanın dışındaki malların teslim durumunu da kapsadığından, alıcı, aliud şartı karşısında CISG'nin 46/2-3. maddelerine başvurabilecektir[60].

Bir başka tartışma konusu, bu Sözleşmenin ihlal edilmesinin, satıcının sözleşmeye tabi malları üçüncü tarafların hak ve taleplerinden kurtarmadan alıcıya teslim etmesi durumunda, yani CISG'nin satıcının yükümlülükleri arasında saydığı 41. ve 42. maddeleri ihlal etmesi durumunda, alıcıya değiştirme talebinde bulunma hakkı verip vermeyeceğidir. Buna göre, CISG'nin Bölüm II, bölüm II'de yer alan “Malların sözleşmeye ve üçüncü tarafların haklarına veya iddialarına uygunluğu” ifadesindeki ayrıma dayanarak, bu Sözleşmenin ihlal edilmesinin alıcıya satıcıdan yedek mal talep etme hakkı vermediği iddia edilmektedir. Aynı zamanda, CISG'nin 46/2-3.maddeleri, alıcının CISG'deki bildirim yükümlülüğünün 39. maddesine atıfta bulunsa da, yalnızca sözleşmeye uygun malların teslim edilmemesi durumunda geçerlidir, CISG'nin 43. maddesine atıfta bulunulmamıştır. üçüncü kişilerin hakları ile ilgilidir[61].​​​​​​​

3.2.3. Sözleşmeden Dönme Hakkı

Yukarıda daha önce de belirtildiği gibi, sözleşmeyi ayakta tutmak için Taraflar, CISG'deki Sözleşmenin ihlalini diğer tarafa zarar vermeyecek şekilde telafi etmelerine izin veren tüm hükümleri kullanmalıdır. Bu nedenle, alıcının her sözleşmeyi ihlal ederek CISG'nin 49. maddesinde tanınan sözleşmeden geri dönme hakkını kullanması mümkün değildir. Genel olarak, alıcının sözleşmeden geri dönme hakkını göz önünde bulundurduğumuzda, temel olarak üç ayrı ilkenin kullanıldığını görüyoruz. Kullanılacak sözleşmeden geri dönme hakkı için şartlar olduğu sürece, alıcı, onarım veya satış fiyatında indirim gibi diğer seçim haklarına başvurmak zorunda kalmadan sözleşmeden geri dönebilir[62].

CISG'ye göre, alıcı sözleşmeden iki şekilde geri dönme hakkına sahiptir. Birincisi, satıcı tarafından gerçekleştirilen malların Sözleşmenin temel bir ihlali olması ve ikincisi, satıcının teslim edilmeyen mallar hakkında CISG'nin 47/1.maddesi uyarınca sağlanan ek süreye rağmen, bu süre zarfında malları teslim etmemesi veya malları teslim etmeyeceğini açıklamasıdır. Ancak bu konunun genişliği, çalışmamızın sınırlarına kadar, yalnızca satıcının sözleşmeye aykırı olarak kusurlu malları teslim ettiği kısımda incelenecektir. Başka bir deyişle, Viyana satış sözleşmesinin 49/1-A maddesi inceleme alanımız olacaktır[63].

Alıcının kusurlu mallar nedeniyle sözleşmeden geri dönme hakkının CISG'nin 49/1-a maddesi uyarınca kullanılması için, ilk aranan koşul, satıcı tarafından kusurlu mallarla teslim edilen malların ve alıcının sözleşmeye olan ilgisinin önemli ölçüde hasar görmesi veya hiç kalmaması gerektiğidir. Başka bir deyişle, sözleşmeyi ihlal ederek teslim edilen kusurlu mallar, sözleşmesini temelden ihlal etmiş olmalıdır. Temel ihlal yukarıda ayrıntılı olarak ele alındığından, burada sadece kusurlu mallarda temel ihlalin varlığı için gerekli koşullar belirtilecektir[64].

Viyana satış sözleşmesinin 25. maddesinin temel ihlalinin CISG'nin 49/1-a maddesine yansıtılması için, satıcı öncelikle taraflar arasında kararlaştırılan sözleşmede ve CISG'in 35/2. maddesindeki objektif kriterlere aykırı olarak kusurlu bir ürün teslim etmelidir. Bu kusurlu mallar nedeniyle, alıcı, sözleşmesinden elde etmeyi planladığı ilgiden önemli ölçüde yoksundur ve ihlal, CISG'in 48. maddesine uygun olmasına rağmen, satıcı Sözleşmenin ihlalini sunmamalı veya çözmemelidir. Son olarak, kusurlu malların alıcının bakış açısından makul kullanım için uygun olmaması, alıcının sözleşmesinden geri dönme hakkına sahip olmasını sağlar[65].

Alıcı, herhangi bir şekle tabi olmaksızın, açık ve tartışma için yer bırakmadan sözleşmeden geri dönme iradesini beyan etmelidir. CISG'nin 26. maddesi uyarınca, alıcının sözleşmeden dönme isteğini satıcıya bildirmesi gerektiği de vurgulanmaktadır. Alıcı sözleşmeden iade beyanını açıkladıktan sonra, alıcının sözleşmeden iade hakkını elde etmesi için satıcının bu beyannameye ulaşmasının gerekli bir koşul olup olmadığı sorusu doktrinde tartışmalıdır. Bu konuda iki görüş var. Buna göre, bu Beyannamenin yasal sonuçlara yol açması için satıcıya ulaşması gerektiğini iddia edenler vardır ancak iade beyannamesinin yasal olarak geçerli olması için satıcıya ulaşmanın gerekli olmadığını iddia edenler vardır[66].

Alıcı sözleşmeden döndükten sonra, sözleşme ilişkisi tamamen sona ermez. Sözleşmenin tasfiyesi için gerekli olan sözleşme hükümlerine uygun olarak, sözleşme var olmaya devam edecektir. Örneğin, CISG'nin 81/2 ve 84. maddeleri uyarınca, tarafların yaptıkları eylemleri iade etme yükümlülükleri ve bu eylemlerden elde ettikleri faydalar ile 82/1. madde hükümleri, alıcının sözleşmeden geri dönme hakkının, bu iade yükümlülüklerini yerine getirememesi durumunda düşüleceğidir. Sözleşme anlaşmazlığı bir tahkim sözleşmesi koymak sorumsuzluk kayıtları ihmali göre, yargı yetkisi ve uygulanacak hukuk, tarafların davada çözülmesi gereken uyuşmazlık için öngörülen aynı zamanda, sözleşme nedeniyle bir ceza varlığını hükümlerin son kullanma döneceği ve sürdürecektir[67].​​​​​​​

3.2.4. Tazminat Hakkı

Viyana satış Sözleşmesinin 74-77. maddeleri “tazminat talep etme hakkı”ile ilgili olarak düzenlenmiştir. CISG'nin 45/1-b fıkrası uyarınca alıcının uğradığı zararların tazmin edilmesi açısından uygulanan genel bir hüküm olan CISG hükmünün 74. maddesi'dir. CISG'nin 75. ve 76. maddelerinde iki özel hasar tespit vakası düzenlenmiştir. Madde 77, sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan zararları azaltmak için borç ile ilgilidir. Zarar gören Sözleşmenin tarafının bu hesaplama yöntemlerinden ne istediğini seçmesi mümkündür. Yine, CISG'nin 79. maddesi, taraflar için tazminat yükümlülüğüne bir istisna getirerek, bu sorumluluktan kurtulmalarını sağlar[68].

Viyana tazminat satış sözleşmesinde öngörülen hükümlerde, hedef, alıcı ve satıcının sözleşmedeki eylemlerini gerektiği gibi yerine getirmesi durumunda alıcı ve satıcıyı ulaşacakları ekonomik duruma geri getirmektir. Bu ilke, tazminat Kanununda yaygın olarak kullanılan “eşitleme ilkesi” olarak bilinir. Viyana satış sözleşmesinde, hasar tazminatı her zaman para ile karşılanır. Ayrıca, sözleşme kapsamındaki ihlaller için ortaya çıkan zararlar ve tazminatlar her zaman maddi zararlar içindir. Manevi zararların tazminatı CISG kapsamında değildir[69].

SONUÇ

11 Nisan 1980'de yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler uluslararası mal satış sözleşmelerinde bugüne kadar Ticaret Hukuku, medeni hukuk ve uluslararası özel hukuk alanında en önemli sözleşmelerdir. Dünya ekonomisinde büyük ticaret hacimlerine sahip Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin çoğunu içeren CISG, 93 ülkeleri tarafından 2019 itibariyle imzalanan uluslararası bir sözleşmedir. Amerika Birleşik Devletleri iç hukukunda uygulanan satış ve diğer ticari işleri düzenleyen tekdüze Ticaret Kanunu'na benzer bir işleve sahip olan CISG, uluslararası mal satışında tekdüzeliği sağlamak için uluslararası olarak atılan en büyük adımlardan biridir.

Viyana satış anlaşmasının uygulanabilmesi için önce bazı temel koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Örneğin, CISG'nin konum açısından uygulanabilirliği ile ilgili olarak, tarafların işyerleri birbirlerinin bulunduğu ülkelerden farklıdır ve CISG, Akit Devletlerde veya yasalar çatışması kurallarına uygun olarak bir Akit Devlet yasasına yönlendirilmelidir. Bu konuda, Sözleşmenin hükümleri, CISG'nin 2.maddesinde yer alan sözleşmenin bir uygulama alanı bulamadığı sözleşmeler hariç, tüm satış sözleşmeleri için geçerlidir. Ancak burada, anlaşmanın sadece tüccarlar veya şirketler arasında sonuçlandırılabileceğine dair bir açıklama yapılmamasına rağmen, anlaşmanın tüketici sözleşmelerine uygulanamamasının pratik olarak bu sonuca yol açtığı belirtilmelidir. CISG'nin hazırlanmasına kadar uluslararası satış sözleşmelerini birleştirme çabalarının bir sonucu olarak, Lahey sözleşmelerine Taraf Devletler, CISG'nin ülkelerinde başvuru bulabilmesi için Hollanda hükümetine bu sözleşmelerden çekildiklerini bildirmelidir.

Uluslararası büyüklüğü nedeniyle, Akit devletlerin hukuk sistemleri birbirinden farklıdır. Bu nedenle, CISG'de, kıtadaki Avrupa ve Anglo-Sakson hukuk sistemleri, satış sözleşmesinin tarafları için basit ve uygulanması kolay hükümler oluşturarak bir pota haline getirilmiştir. Bunlardan biri, CISG'nin, Anglo-Sakson hukuk sistemine benzer şekilde, satıcının kusurtan kaynaklanan sorumluluğu ile ilgili olarak yazılan hükümleri içermesidir; burada, birçok unsur, kıtanın Avrupa hukuk sistemindeki şart engelleri başlığı altındaki düzenlemelerden ziyade, satıcının kusurtan kaynaklanan sorumluluğunu etkiler.

Başka bir deyişle, satıcının kusur verici bir açıklama yaparak taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi ihlal etmesi önemlidir. Burada alıcıya, kıtanın Avrupa hukuk sisteminde olduğu gibi Sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan zararları talep etme hakkı verildi. Ayrılmış nokta seçim haklarıdır. Çünkü Anglo-Sakson hukuk sistemine dayanan CISG, sözleşmeden geri dönme ve malların aynı şartını talep etme hakkının ancak Sözleşmenin temel bir ihlali durumunda alıcı tarafından kullanılabileceğini öngörmüştür.

Temel bir ihlal ile temel olmayan bir ihlal arasındaki fark, CISG'nin 25.maddesinde ifade edilmiştir. Buna göre, alıcı, satıcının kusurlu şartı nedeniyle sözleşmeden beklenen faizi hiç veya önemli ölçüde elde edemezse, satıcı Sözleşmenin temel ihlali olarak kabul edilir. Satıcının bu konudaki sorumluluğunu sınırlayan tek koşul, satıcının kusurlu bir şart göstereceğini tahmin etmemesi veya makul bir üçüncü tarafın satıcının durumunda ve konumunda olması durumunda kusurlu bir şart göstereceğini tahmin edememesidir. Satıcı, daha önce de belirtildiği gibi kusuru öngöremediyse, sözleşmenin ihlali temel bir ihlal olarak kabul edilmeyecektir.

Satıcı tarafından teslim edilecek malların özellikleri, CISG'nin 35. maddesinde belirtilmiştir. Bu maddenin birinci fıkrasında, tarafların, imzaladıkları sözleşmede satılan mallarla ilgili olarak ambalajlama veya muhafaza ile ilgili kalite, miktar, tür ve özellikleri sağladıkları, satıcının malları kararlaştırılan şekilde teslim etmesi gerektiği varsayılmaktadır. İkinci paragrafta, malların nesnel uygunluğu olarak ifade edilen tarafların, sözleşmede anlaşmamış olsalar bile, satılan mallarda CISG tarafından belirtilen bir takım özelliklere sahip olmaları gerektiği belirtilmektedir. Taraflar aksini kararlaştırmakta özgürdürler.

Bazı durumlarda, satıcı satılan malları sözleşmede kararlaştırılan tarihten önce hazırlayabilir ve alıcıya teslim edebilir. Ancak bu teslimatın bir şart olarak kabul edilmesi için, alıcı erken teslimatı açıkça kabul etmelidir. Bu şekilde, erken teslimatın kabul edildiği malların tesliminde, mallar da kusurlu olabilir. Böyle bir durumda, CISG'nin 37.maddesine göre, satıcının sözleşmede kararlaştırılan tarihe kadar maldaki kusuru, alıcıya makul olmayan bir sorun veya masrafa neden olmadan ortadan kaldırabilmesi mümkündür. Satıcı, sözleşmede kararlaştırılan gerçek tarihten önce bu koşullara uygun olarak erken teslim edilen ancak kusurlu olan malların kusurunı ortadan kaldırmışsa, alıcıyı CISG'nin 45/1-a maddesinde belirtilen seçim haklarını kullanamaz hale getirebilir. Bununla birlikte, alıcının seçim haklarını bu anlamda kullanamaması, satıcının sözleşmeyi ihlal etmesinden kaynaklanan zararı telafi edemeyeceği anlamına gelmez.

Satıcı, malları CISG'nin 35.maddesine uygun olarak teslim ederse, alıcı malların aynı durumu kullanabilir, yani malları bir ikame ile değiştirme veya tamir etme hakkı, sözleşme fiyatında bir indirim ve en son kusurlu şart temel bir ihlal oluşturuyorsa sözleşmeden geri dönme hakkı. Bu seçim haklarının kullanılabilmesi için, alıcı tarafından CISG'de bir takım yükler öngörülmüştür. Her şeyden önce, mallar alıcıya geçmeden önce mallardaki kusurun mallarda bulunması ve alıcının satılanı satın alırken bu durumun farkında olmaması gerekir. Alıcı daha sonra CISG'nin 38. maddesi uyarınca aldığı malları gözden geçirmelidir. Bu incelemenin sonucu satılan mallarda mevcutsa, açık kusur zaten ortaya çıkacaktır. Alıcı, tespit edilen bu kusurları CISG'nin 39. maddesi uyarınca makul bir süre içinde satıcıya bildirmelidir. Alıcının bu yükleri ihmal ederek yerine getirmemesi, sözleşmenin ihlali nedeniyle seçim haklarını kullanamamasına neden olacaktır.

KAYNAKÇA

Aral, Fahrettin: Türk Borçlar Hukukunda Kötü İfa, Ankara, 2011.

Ayrancı, Hasan: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Ankara, 2015.

Arbek, Ömer: Satım Konusu Ayıplı Malın Tamir Edilmesi, Ankara, 2005.

Atamer, Yeşim: Birleşmiş Milletler Satım Hukukunun Uluslararası Uygulama Alanı, İBD, S. 69, 1995.

Ayan, Nurşen :Taşınır Satımında Satıcının Kanundan Doğan Ayıba Karşı Tekeffül Borcu, SÜHFD, 1, Konya, 2007

Ayhan, Hilal L. : Birleşmiş Milletler Viyana Satım Sözleşmesi’ne Göre Uluslararası Satım Sözleşmelerinde Satıcının Ayıba Karşı Tekeffül Borcu, GÜHFD, C. 15, S. 2, 2011.

Barlas, Nami :Çerçeve Sözleşme Kavramı ve Çerçeve Sözleşmelerin Özellikleri, C. 1, İstanbul, 2008, s. 89-111.

Bayram, Aziz Erman: Türk Borçlar Kanununa ve Viyana Satım Sözleşmesine (CISG) Göre Satış Sözleşmesinde Hasarın Geçişi, Ankara Üniversitesi, Yayınlanmamış Tezi, 2016.

Baysal, Pelin: Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG) Çerçevesinde Satıcının Ayıptan Sorumluluğu, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, 2012.

Canpolat, Selin Sert: Viyana Satım Sözleşmesinde İfa Engelleri ve Sonuçları, İstanbul, 2013.

Hüseyin Murat: CISG’nin Sözleşmelerin Konusu ve Niteliği Bakımından Uygulama Alanı, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın (CISG) Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi Sempozyumu Özel Sayısı, 2013, 53-73,

Erdem, Ercüment :Viyana Satım Antlaşması’ndan Dönme, Milletlerarası Ticaret Hukuku ile ilgili Makaleler (2007-2016), İstanbul, 2017.

Eren, Fikret: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2017.

Gülşen, Mehmet Bilgehan: CISG’a Göre Alıcının Sözleşmeden Dönmesi, Milletlerarası Mal Satım Hukuku (CISG), Editör: Sinan Okur, Ankara, 2016.

Gümüş, Mustafa Alper: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. 1, İstanbul, 2013.

Gümüş, Alper: Borçlar Hukuku Özel Hükümler Kısa Ders Kitabı, İstanbul, 2015.

Kaplan, Yavuz: 1980 tarihli Birleşmiş Milletler Viyana Sözleşmesi Çerçevesinde İnternet Ortamında Bilgisayar Programı Satış Sözleşmesi, Prof. Dr. Ergin Nomer’e Armağan, C. 22, S. 2, İstanbul, 2002.

Kaya, Cansu: CISG (Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması) Gereğince Alıcının Satım Bedelini Ödeme Borcu, İstanbul, 2012.

Kanışlı, Erhan: CISG Uyarınca Alıcının Yükümlülükleri ve Sözleşmeye Aykırılık Halinde Satıcının Hakları, İstanbul, 2013.

Oğuzman, Kemal / Öz, Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1, İstanbul, 2016.

Öz, Turgut: Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG), Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın (CISG) Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi Sempozyumu Özel Sayısı, 2013/1, İstanbul, 2013.

Özdemir, Hayrunnisa: Türk Borçlar Kanunu ve Viyana Satım Sözleşmesi’ne (CISG) Göre Ayıptan Doğan Sorumluluğun Şartları, Ankara, 2013.

Özdemir Kocasakal, Hatice: Viyana Konvensiyonu’nun Milletlerarası Özel Hukuk Bakımından Uygulama Alanı, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2013/1, s. 19-53.

Serozan, Rona: Borçlar Hukuku Genel Bölüm, İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme, İstanbul, 2016.

Toker, Ali Gümrah: 11 Nisan 1980 Tarihli Uluslararası Taşınır Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin (Viyana Sözleşmesi) Uygulama Alanı, Ankara, 2005.

Urfalıer, Melike: Milletlerarası Mal Satım Sözleşmeleri Hakkında Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (CISG) Madde 79 ve 80 Kapsamında Tazminat Sorumluluğundan Kurtulma, in: Milletlerarası Mal Satım Hukuku (CISG), Editör: Sinan Okur, Ankara, 2016.

Yavuz, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul, 2014.

Yelkenci, Işıl: Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG) Uyarınca Alıcının Sözleşmeden Dönmesi, İstanbul, 2014.

Yılmaz, Süleyman: Sözleşmenin İhlali Halinde Alıcının Hakları, Ankara, 2013.

Zeytin, Zafer: Milletlerarası Mal Satım Sözleşmeleri Hukuku-CISG, Ankara, 2015.

-------------------

[1] Atamer, Yeşim: Birleşmiş Milletler Satım Hukukunun Uluslararası Uygulama Alanı, İBD, S. 69, 1995.

[2] Barlas, Nami: Çerçeve Sözleşme Kavramı ve Çerçeve Sözleşmelerin Özellikleri, C. 1, İstanbul, 2008, s. 89-111.

[3] Baysal, Pelin: Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG) Çerçevesinde Satıcının Ayıptan Sorumluluğu, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, 2012.

[4] Baysal, 2012.

[5] Hüseyin Murat: CISG’nin Sözleşmelerin Konusu ve Niteliği Bakımından Uygulama Alanı, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın (CISG) Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi Sempozyumu Özel Sayısı, 2013, 53-73.

[6] Hüseyin, 2013.

[7] Eren, Fikret: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2017.

[8] Eren, Fikret, 2017.

[9] Gümüş, Alper: Borçlar Hukuku Özel Hükümler Kısa Ders Kitabı, İstanbul, 2015.

[10] Gümüş, 2015.

[11] Özdemir Kocasakal, Hatice: Viyana Konvensiyonu’nun Milletlerarası Özel Hukuk Bakımından Uygulama Alanı, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2013/1, s. 19-53.

[12] Özdemir Kocasakal, 2013/1.

[13] Yavuz, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul, 2014.

[14] Yavuz, 2014.

[15] Özdemir, Hayrunnisa: Türk Borçlar Kanunu ve Viyana Satım Sözleşmesi’ne (CISG) Göre Ayıptan Doğan Sorumluluğun Şartları, Ankara, 2013.

[16] Özdemir, 2013.

[17] Kanışlı, Erhan: CISG Uyarınca Alıcının Yükümlülükleri ve Sözleşmeye Aykırılık Halinde Satıcının Hakları, İstanbul, 2013.

[18] Kanışlı, 2013.

[19] Öz, Turgut: Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG), Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın (CISG) Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi Sempozyumu Özel Sayısı, 2013/1, İstanbul, 2013.

[20] Öz, 2013.

[21] Serozan, Rona: Borçlar Hukuku Genel Bölüm, İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme, İstanbul, 2016.

[22] Öz, 2013.

[23] Ayan, Nurşen: Taşınır Satımında Satıcının Kanundan Doğan Ayıba Karşı Tekeffül Borcu, SÜHFD, 1, Konya, 2007.

[24] Ayan, 2007.

[25] Barlas, 2008.

[26] Barlas, 2008.

[27] Erdem, Ercüment: Viyana Satım Antlaşması’ndan Dönme, Milletlerarası Ticaret Hukuku ile ilgili Makaleler (2007-2016), İstanbul, 2017.

[28] Erdem, 2017.

[29] Erdem, 2017.

[30] Gülşen, Mehmet Bilgehan: CISG’a Göre Alıcının Sözleşmeden Dönmesi, Milletlerarası Mal Satım Hukuku (CISG), Editör: Sinan Okur, Ankara, 2016.

[31] Gülşen, 2016.

[32] Kaya, Cansu: CISG (Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması) Gereğince Alıcının Satım Bedelini Ödeme Borcu, İstanbul, 2012.

[33] Kaya, 2012.

[34] Kaplan, Yavuz: 1980 tarihli Birleşmiş Milletler Viyana Sözleşmesi Çerçevesinde İnternet Ortamında Bilgisayar Programı Satış Sözleşmesi, Prof. Dr. Ergin Nomer’e Armağan, C. 22, S. 2, İstanbul, 2002.

[35] Kaplan, 2002.

[36] Urfalıer, Melike: Milletlerarası Mal Satım Sözleşmeleri Hakkında Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (CISG) Madde 79 ve 80 Kapsamında Tazminat Sorumluluğundan Kurtulma, in: Milletlerarası Mal Satım Hukuku (CISG), Editör: Sinan Okur, Ankara, 2016.

[37] Urfalıer, 2016.

[38] Gümüş, Mustafa Alper: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. 1, İstanbul, 2013.

[39] Gümüş, 2013.

[40] Erdem, 2017.

[41] Kaplan, 2002.

[42] Kanışlı, 2013.

[43] Hüseyin, 2013.

[44] Hüseyin, 2013.

[45] Oğuzman, Kemal / Öz, Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1, İstanbul, 2016.

[46] Oğuzman, 2016.

[47] Gülşen, 2016.

[48] Canpolat, Selin Sert: Viyana Satım Sözleşmesinde İfa Engelleri ve Sonuçları, İstanbul, 2013.

[49] Canpolat, 2013.

[50] Bayram, Aziz Erman: Türk Borçlar Kanununa ve Viyana Satım Sözleşmesine (CISG) Göre Satış Sözleşmesinde Hasarın Geçişi, Ankara Üniversitesi, Yayınlanmamış Tezi, 2016.

[51] Bayram, 2016.

[52] Ayhan, Hilal L.: Birleşmiş Milletler Viyana Satım Sözleşmesi’ne Göre Uluslararası Satım Sözleşmelerinde Satıcının Ayıba Karşı Tekeffül Borcu, GÜHFD, C. 15, S. 2, 2011.

[53] Ayhan, 2011.

[54] Bayram, 2016.

[55] Bayram, 2016.

[56] Bayram, 2016.

[57] Ayrancı, Hasan: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Ankara, 2015.

[58] Ayrancı, 2015.

[59] Gümüş, 2013.

[60] Gümüş, 2013.

[61] Kanışlı, 2013.

[62] Yelkenci, Işıl: Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG) Uyarınca Alıcının Sözleşmeden Dönmesi, İstanbul, 2014.

[63] Yelkenci, 2014.

[64] Yılmaz, 2013.

[65] Zeytin, Zafer: Milletlerarası Mal Satım Sözleşmeleri Hukuku-CISG, Ankara, 2015.

[66] Zeytin, 2015.

[67] Toker, Ali Gümrah: 11 Nisan 1980 Tarihli Uluslararası Taşınır Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin (Viyana Sözleşmesi) Uygulama Alanı, Ankara, 2005.

[68] Aral, Fahrettin: Türk Borçlar Hukukunda Kötü İfa, Ankara, 2011.

[69] Arbek, Ömer: Satım Konusu Ayıplı Malın Tamir Edilmesi, Ankara, 2005.