Charlie Chaplin'in The Kid (1921; Yumurcak) filmindeki mahzun bakışlı kimsesiz çocuk rolüyle harikalar yaratan Jackie Coogan'ı hatırlarsınız. Bu harika çocuk Hollywood'un sessiz sinema döneminde ün kazanmış ilk çocuk yıldızıydı. Onun bu yeteneği ailesine haftada 22 bin dolar ve filmlerden elde edilen kârın %60'ını kazandırıyordu. 

Dışarıdan bakıldığından imrenilesi bir talihe sahip bu harika çocuğun annesi ve babası da oyuncuydu. Fakat hayat iniş çıkışlarla doludur. Coogan, 1935'te aralarında babasının da bulunduğu dört kişinin ölümüyle sonuçlanan bir otomobil kazasında yetim kaldı. Annesi başka bir adamla evlendi. Sonrasında henüz 13 yaşındayken, ailesinin ona "kazandığı parayı" vermiyor olması sebebiyle annesini ve üvey babasını dava etti. Davayı kazansa da,  sonuçta eline geçen, milyonlarca dolarlık servetinin neredeyse tümünün ailesi tarafından harcanıp bittiğini öğrenmek oldu. 

Coogan'ın davası kendisi için pek bir işe yaramasa da, kendisinden sonra gelecek "yıldız" cıklar için bir örnek teşkil etti ve bu dava örnek alınarak Çocuk Oyuncular Yasası ortaya çıktı. Fakat halk Coogan'ı o kadar sevmişti ki, bu yasaya Coogan Yasası demeyi tercih ettiler. Bu yasayla çocuk sinema oyuncularına, kontratlarının mahkemelerce onaylanması ve gelirlerinin mali kurumlarca denetlenmesi gibi haklar verildi. Güzel değil mi? 

Ülkemizde böyle bir yasa var mı? Hayır, medya sektöründe çalışan çocukların çalışma saatlerinin düzenlenmesi, okula gidişlerinin engellenmemesi için gerekli tedbirlerin alınmasından bahsetmiyorum. Çünkü bu durum "Bu Sette Çocuk Var" kampanyası ile nihayet başarıldı ve İş Kanunu'nun 71.maddesinde yapılan değişiklik ile çocukların işyeri koşulları ve çalışma şekline ilişkin "denetlenirse iyi sonuçlar verecek" düzenlemeler 2015'te yapıldı.Bu düzenleme ile umarım artık biberonuna kahve konan bebek, gece geç saatlere kadar soğukta çekim sırası bekleyen  çocuk kalmaz. 

Benim merak ettiğim bu değil. Merak ettiğim husus, her gün reklamlarda dizilerde gördüğümüz bu çocukların iş sözleşmeleri tıpkı Coogan Yasası'nda belirtildiği gibi mahkemeler tarafından denetleniyor mu? Yoksa bu çocukların kazandığı yüksek meblağlı ücretler doğrudan ailelerinin eline verilip "ne yaparsan yap, ister çocuğun geleceği için bankaya yatır, istemezsen kendine  yeni ev-araba-yazlık-kışlık al, tatil yap" mı deniyor ? Mali kurumlar çocuğun kazancının nereye harcandığı, çocuk için yatırım yapılıp yapılmadığı konusunda  devreye giriyor mu? 

Henüz kendileri için herhangi bir karar verebilecek yeterlilikte olmayan çocuklar genellikle ailelerinin ünlü olma arzusunun kurbanı olarak hayatına devam ediyor. Medya sektöründe çalışıp çalışmamak hakkında da söz sahibi değiller. Bir sabah ellerini sıkıca tutan  annelerinin ardına düşüp yabancı adamların-kadınların önünde "hadi çocuğum taklit yap" talimatlarına maruz kalıyor, başarısız olurlarsa bunun psikolojik yükünü sırtlayıp hayatlarına devam etmeye çalışıyor, başarılı olurlarsa bir aileyi kendi hayatlarını hiçe sayarak küçücük yaşta geçindiriyorlar.  Yine aynı şekilde hangi işe gidip hangisine gitmeyeceklerine, ne kadar para kazanacaklarına ve kazandıkları parayla ne yapacaklarına da aileleri karar veriyor. 

Tüketim toplumunun "kandırıkçı" dünyasında "mahsuscuktan" kamera karşısında geçip bütün saflığıyla elinden geleni yapan bu yavrucakların kaç tanesi Jackie Coogan'la aynı kaderi paylaşacak sizce ?