Eşlerin fikirsel ayrılıklarının fiziksel bir ayrılığa dönüşmesi ardından geride kalan küçüğün velayetinin kime verileceği hususu medeni hukuk yargısı içinde düzenlenen önemli bir müessesedir. Nitekim boşanma yahut ayrılık kararı verilmesinin ardından ya da böyle bir karar verilmeksizin yargılama aşamasında, çocuğun pedagojik gelişimine uygun, dünya ile barışık, sağlıklı mutlu bir birey olarak hayatını devam ettirme arzusu toplumu oluşturan tüm katmanların en önemli görevidir.

Aile mahkemeleri tarafından verilen boşanma/ayrılık kararları, mümkün olduğunca anne ve babanın dinlenmesi suretiyle, ebeveynlerin haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Çocuğun üstün menfaati nedeniyle velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur.

Davanın (boşanma/ayrılık) açılmasıyla birlikte velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin çocukla şahsi münasebetinin gerçekleştirilmesi için dava devam ederken yani henüz aile mahkemesi tarafından gerekçeli bir kararın verilmediği durumlarda davaya bakan mahkeme tedbir niteliğinde bir ara karar ile çocukla şahsi ilişki tesis edilebilmesini sağlayabilir.

Çocuk ile kişisel ilişkinin tesisi hakkında ara karar olarak verilen tedbirin uygulanması için Hukuk Muhakemeleri Kanunu 393. maddesinin tatbik edilmesi gerekmektedir. Aile mahkemesi tarafından verilen tedbir kararı gereği mahkemenin yargı çevresi içinde bulunan icra dairesinden kararın infazının bir hafta içinde uygulanması talep edilmek zorundadır. İcra dairesine başvuruda bulunulur iken herhangi bir takip talebinin oluşturulmasına gerek yoktur. Sadece mahkemece verilen tedbir kararı ile bu kararın infazına ait bir talebin dosyasına eklenmesi yeterlidir. Uygulamada sıklıkla karşılaşılan en büyük hata verilen tedbir kararını bağlayacak şekilde tıpkı bir ilamlı takip yapılıyormuşçasına icra dairesine sunulan bir takip talebinin kabulü ile bu kabule ait borçluya bir icra emri gönderilmesi ve tedbir kararının infazının sağlanmak istenmesi doğru değildir.

İcra ve iflas kanunu İkinci Bap, İlamların İcrası başlığı altında düzenlenerek çocuk tesliminin hüküm altına alındığı 25. madde düzenlemesi ile çocukla şahsi münasebet tesisine dair ilamın icrasının düzenleme altına alındığı 25/a maddelerinin hukuki neticeleri bir üst paragrafta anlatılmak istenen hukuki durumdan başkadır. Nitekim İİK 25 ve İİK 25/a Maddelerinin uygulama alanı bulması için öncelikle aile mahkemesi tarafından verilen bir gerekçeli kararın, ilamın varlığı aranmalıdır. Şayet mahkemece verilmiş bir gerekçeli karar var ise ancak bu karar ilamların icrasına konu edilebilir. Yani usulü dairesinde aile mahkemesinden verilen bir gerekçeli kararın, ilamın varlığı ancak bir takip talebine konu edilebilir. Böyle bir takip talebini alan icra müdürü borçlusuna, çocuğun teslimine ilişkin bir icra emri tebliğ eder ve borçluya yedi gün içinde teslimini emreder.

Aile mahkemesi tarafından gerek tedbir niteliğinde verilecek bir ara karar doğrultusunda yahut bir ilam ile hüküm altına alınan kararın infazı için çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair kararların icrasında icra müdürü ile birlikte sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın, bunların bulunmadığı yerlerde bir eğitimcinin hazır bulunması suretiyle yerine getirilir. Kanaatimizce, çocuk teslimi yahut çocuk ile kişisel ilişkinin kurulması münasebeti için gerçekleştirilecek iş ve işlemlerde iletişimi güçlü, güler yüzlü, çocuğa kendisini güvende ve huzurlu hissettirecek icra personelinin görevlendirilmesi gerektiği, yapılacak işin bir yargı kararının infaz edilmesinin çok daha ötesinde toplumsal refah ve mutluluğa katkı sunacak üstün bir görev olması bilincinin gözetilmesinin faydalı olacağını düşünmekteyiz.

ÖRNEK YARGI KARARLARI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/6071 Esas ve 2019/4156 Karar

(…) şikayetçinin, ... 2. Aile Mahkemesi'nin 2015/653 E. sayılı dosyasından verilen 28.01.2016 tarihli ara kararına dayalı olarak aleyhine Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasına İlişkin (örnek 3) ilamlı icra takibi başlatıldığını, söz konusu ara karara dayanılarak başlatılan ilamlı icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Takibin dayanağı, çocukla baba arasında ara kararda belirtilen saat ve günlerde tedbiren kişisel ilişki kurulmasına yönelik ... 2. Aile Mahkemesi'nin 28.01.2016 tarihli ara kararı olup bu ara kararı İİK'nun 25 ve 25/a maddelerinde yazılı ilam niteliği taşımadığından bu karara dayanılarak ilamlı icra takibi yapılamaz.

Bu ihtiyati tedbir kararı HMK 393. maddesi uyarınca kararı veren mahkeme tarafından uygulanır. Açıklanan nedenlerle mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/1993 Esas ve 2018/5804 Karar

Alacaklı tarafından borçlu hakkında ... 4.Aile Mahkemesi'nin 2014/65 E. sayılı dosyasından verilen 18.12.2014 tarihli ara kararına dayalı Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasına İlişkin (örnek 3) ilamlı icra takibi yapıldığı, borçlunun takibe dayanak belgede çocuk teslimi ile ilgili hüküm bulunmadığı iddiasıyla icra emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Takibin dayanağını ... 4. Aile Mahkemesi'nin 18.12.2014 tarihli çocukla anne arasında kararda belirtilen saat ve günlerde tedbiren kişisel ilişki kurulmasına yönelik olup bu ara kararı İİK'nun 25 ve 25/a maddelerinde yazılı ilam niteliği taşımadığından bu karara dayanılarak ilamlı icra takibi yapılamaz. Bu ihtiyati tedbir kararı HMK 393. maddesi uyarınca kararı veren mahkeme tarafından uygulanır.

Açıklanan nedenlerle mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç olarak, Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasına İlişkin yargı kararlarının infaz edilmesinde, aile mahkemesi tarafından verilmiş bir ilamın bulunmaması halinde ancak tedbir niteliğindeki bir ara karar ile çocukla kişisel ilişkinin tesis edilebileceği, ara karar hüviyetinde bulunan ve ilam niteliği taşımayan bir belgeye dayanarak borçlu hakkında ilamlı takip başlatılamayacağının,

İlgililerine faydalı olması dileğiyle

Mustafa Zafer

Hukukçu, (E) İcra ve İflas Müdürü