Giriş :

Felaketler yılı olarak adlandırabileceğimiz 2020 yılının Ocak ayında Çin' in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVİD-19 adlı virüs yerküreyi her alanda etkisi altına almıştır. Hızla yayılan ve kontrol altına alınamayan bu salgın dolayısı ile Dünya Sağlık Örgütü Pandemi ( Dünya geneline yayılan salgın hastalık) ilan etmiştir. Bu doğrultuda  bütün ülkeler bir takım tedbirler almak durumunda kalmış ve olağan sayılamayacak uygulamaları devreye sokmuştur.

Dünyayı sarsan bu ölümcül virüsün kökeni hakkında birçok komplo teorisi dillendirilmektedir. Bunlardan en çok kabul gören ise virüsün, habitatı Asya kıtasında bulunan Pengolin adlı bir memeli hayvandan insanlara bulaştığı tezidir. Doğada kalıtım bilgisi taşıyan bir nükleik asit ( Corona : RNA ) formunda bulunan bu virüs insanların Biyo güvenlik ihlalleri sonucunda yayılmaya başlamıştır.  Corona virüsü hiç bir sosyal sınıfı ayırt etmeden herhangi bir statüdeki kişileri kayırmadan  her kesim için ciddi bir risk haline gelmiştir. Bu anlamda Demokrat bir virüs olduğu söylenmelidir. Hal böyleyken salgın dolayısı ile  bazı yaş grupları ve kronik hastalıkları olan kişiler daha fazla risk altındadır.

Salgın dünyada bir çok menfi durumu beraberinde getirmiş bulunmaktadır. Şüphesiz ki bunlarda en önemlisi ve istenmeyen sonucu binlerce insanın ölümüne neden olmasıdır. Yine aynı salgın  insan hayatını bir çok alanda sekteye uğratmış ve sosyal yaşamı alt üst etmiştir. Başta  sağlık sektörü olmak üzere hukuk, eğitim ,iş ,spor ,kültür ve ulusal güvenlik meselelerinde önlem almayı ve bir takım değişiklikler yapmayı zorunlu hale getirmiştir.

Virüs ve Hukuk

Dünya geneline yayılan bu virüs ülkemizde  çeşitli hukuk dallarını şu şekilde etkilemiştir;

Salgın sonucunda getirilen Karantina uygulaması , yurt dışına çıkış yasakları ve atmış beş yaş üzeri insanların sokağa çıkma yasakları Anayasa'da yer alan temel hak ve hürriyetlere müdahale olarak ortaya çıkmaktadır. Burada karantina uygulaması ve diğer yasaklar seyahat özgürlüğünün ihlali şeklinde değerlendirilebilir. Ancak salgının derecesi düşünüldüğünde genel güvenlik ve kamu sağlığı nedeniyle anılan uygulamaların hukuka uygunluğu izahtan varestedir.

Virüsten en çok etkilen sosyal gruplardan biri de işçilerdir. Çeşitli iş yerlerinde istihdam edilen işçiler salgın neticesinde işinden olmaktadır. İş Hukukunun başat sujesi konumunda olan işçilere bu süreçte evden çalışmalarına imkan sağlanabileceği gibi iş akdinin feshi yoluna gidilmeden  ücretsiz izin verilmelidir. Yine aynı şekilde  şartları sağlayan işçi kısa çalışma ödeneği talebinde bulunmalıdır.

Salgın nedeniyle yurt dışı bilet ve rezervasyonların iptal edilmesi Tüketici Hukuku kapsamında değerlendirilmesi gereken bir husustur. Tüketiciden kaynaklanmayan bir hal olan salgın, mücbir sebep kapsamında değerlendirilip ilgili Paket Tur Sözleşmesi iptal edilebilmelidir. Bu kapsamda sözleşme gereği tüketicinin ödediği bedel yönetmelik hükümlerince on dört gün içerisinde kendisine iade edilmelidir.

Salgındaki vaka sayısı ve diğer istatistikler açıklanırken hastalara ilişkin kişisel veriler bazen amacı aşan şekilde paylaşılmaktadır. Burada Kişisel Veri Hukuku devreye girmektedir. Öncelikle kişisel veri aktarımında verileri paylaşılan  kişinin  aydınlatılmış rızası bulunmalıdır.  Buradaki kişisel veriler kişinin sağlık verileridir.  Özel nitelikli kişisel verilerden sayılan  sağlık verileri kanunda kişinin rızası alınmadan aktarılabileceği istisnası yer almaktadır. Şöyle ki koruyucu hekimlik,  tıbbi teşhis ve tedavi amacıyla sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişilerce veya yetkili kurum ve kuruluşlarca ilgilinin rızası alınmadan paylaşılabilecektir. Yine benzer şekilde sağlık verilerinin anonimleştirilerek istatistiki  bilgi olarak  aktarılması hukuka aykırılığı bertaraf etmektedir.

Virüsün getirmiş olduğu olumsuzluklardan  ciddi anlamda payını alan diğer bir mecra ise Ulusal Yargı Ağıdır. Burada özellikle salgının yayılmasını engellemek adına getirilen tedbirlerden kaynaklı adliyelerde ve icra dairelerinde  iş ve işlemler (duruşmaların yapılmaması vs.) kısmi  anlamda sekteye uğramıştır. Ancak ilgili bakanlık ve diğer üst kurulların yapmış oldukları açıklamalar ve yayımladıkları kararlar bu aksamaların hak kayıplarına sebep olmasının önüne geçmiştir. Aynı şekilde Usul Kanunlarında yer alan hak düşürücü süreler salgın sebebiyle uzatılmış veya başlangıç tarihleri ileri ki bir tarihe ertelenmiştir. Buradaki amaç vatandaşların ve yargılama sujelerinin ( özellikle avukatlar ) hak kayıplarını engellemek  ve mağduriyetlerinin önüne geçmektir.

Salgın sürecinde riskin çok fazla olduğu diğer bir alan  ceza infaz kurumlarıdır. Buralara tutulan  yüz binlerce tutuklu veya mahkum açısından da bir takım koruyucu önlemler alınmıştır. Bunlardan ilki, görüşlerin avukatlar ver diğer vatandaşlar  için sınırlandırılması, durumudur. Yine bu konuda Ceza Hukuku anlamında kısmi bir af veya İnfaz Yasasında bir takım değişiklikler yapılması suretiyle bazı suçlar hariç tutularak ceza ve infaz kurumlarından tutuklu ve mahkumların salıverilmesi ile ilgili çalışmalar sürmektedir.

Sonuç :

İzah edilen tüm bu hususlardan anlaşılacağı üzere covid-19 adlı virüsün yol açtığı ölümcül salgından  ötürü dünya genelinde her ülke kendi önlemlerini almaktadır. Sınırların kapatılması bu anlamda bir tedbir olarak değerlendirilmelidir. Bizim ülkemizde de çokça tedbir alınmıştır ve bu doğrultuda bazı yaş grupları için sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Karar kapsamında olmayan diğer kişilerde zaruret hali olmadıkça kendi evlerinde kalmak durumundadır. İlerleyen süreçte alınan tedbirler yetersiz görülüp daha radikal kararlar alınabilir. Salgının yayılmasının önlenmesi için alınan bu tedbirlere istisnasız riayet edilmelidir. Bu husus Türk Ceza Kanunun 195. Maddesinde hüküm altına alınmıştır. Anılan maddeye göre yetkili makamlarca alınmış bir önleyici karara muhalefet etmek iki aydan bir yıla kadar  hapis cezası öngörmektedir. Ayrıca bu kapsamda bir ihbar hattı( ALO 153) oluşturulmuştur (Beyaz Masa). Son söz olarak bu virüs her türlü canlı organizma için tehdit oluşturmuş  ve bütün beşeri sistemlere bulaşmış vaziyettedir. Virüsün bulaştığı alanlarda  hukuk antikor görevini üstlenmektedir. Bu anlamda hukukun dışına çıkmak salgının sınırlarına ayak basmak demektir. Süreç içerisinde alınan tüm bu önlemler ve getirilen değişiklikler hukuk kuralları gözetilerek uygulanmalıdır. Çünkü bu zorlu süreçte bizlere yol gösterecek bizi salgın riskine karşı koruyacak olan hukukun ta kendisidir.

Corona'sız günler diliyorum.

Stj. Av. Timur GÜLNAZ