Covid 19 (Koronavirüs) Salgın Hastalığı, bulaştığı kişilerin bağışıklık sistemi zayıfsa sağlığını bozuyor. Etkili çözüm olarak aşısının laboratuvarda geliştirilmesi bekleniyor.

Ancak salgının hasar verdiği şey sadece sağlık değil. Sosyal, psikolojik, ekonomik ve hukuki olarak verdiği hasarlar da çok fazla. Bu hasarlar için laboratuvarda üretilmeyen aşılara yani çözüm yöntemlerine ihtiyaç var.

Söz konusu hukuki hasarlar olduğunda ise özellikle sözleşme yükümlülükleri bakımından en etkili olabilecek aşı “Arabuluculuk”. Neden mi? Örneklerle, gerekçeleriyle açıklayalım.

Sorumlu Covid-19 Olsa Da Maalesef Zararı Karşılayacak “Koronavirüs Fonu” Yok

Örneğin bir işyeri kira sözleşmesi düşünelim. Bir tarafta, tek geliri kiradan ibaret olan mülk sahibi yani kiraya veren olsun. Diğer tarafta ise işyeri kısmen veya tamamen kapanan, kirayı ödeyemediği gibi faturaları, personel giderlerini dahi karşılamakta zorlanan kiracı.

İşyeri sahibi kiracı iflas bayrağını çekerse kiraya veren alacağına kavuşabilir mi? Öte yandan, kira tamamen kesilirse mülk sahibi nasıl geçinecek?

Kiracının kirayı ödemekte zorlanmasının, hatta bir dönem, kısmen de olsa ödeyemeyecek duruma düşmesinin sorumlusu, kiracı da değil kiraya veren de. Müsebbip belli: Covid-19.

Keşke Covid-19, husumet yöneltilebilecek serveti bitmez bir para babası olsaydı da taraflar ondan tazminat isteseydi. Veya “Koronavirüs Fonu” olsaydı da mağdur olan her iki tarafın zararı buradan karşılansaydı. Ama maalesef bunlar yok.

Covid-19 (Koronavirüs) Salgını: Hiçbirimizin Faili Olmadığı Ama Hepimizin Mağduru Olduğu Bir Süreç

Öyleyse birçok açıdan bakıldığında şöyle bir tanım yapmak yanlış olmaz:

“COVİD-19 (KORONAVİRÜS) SALGINI: HİÇBİRİMİZİN FAİLİ OLMADIĞI AMA HEPİMİZİN MAĞDURU OLDUĞU BİR SÜREÇ.”

Hukuki yollara başvururken bu tanımı dikkate alarak hareket etmekte fayda var. Bu durumda mağduriyetler, karşılıklı fedakarlıkla, el uzatmayla, el sıkışmayla giderilebilir.

Zira her iki tarafın da mağdur olduğu bir konuda, meseleyi uzun, yorucu ve masraflı bir yargı sürecine taşımak, çözümden ziyade mağduriyetleri artırmaktan başka işe yaramayabilir. Yıllar sürecek yargılama sonunda çıkacak karar tarafları memnun etmeyebilir.

Diyelim ki bir alacak davasında, tam da alacaklının istediği gibi bir karar çıktı. Bu defa da artık her şey için çok geç olabilir. Çünkü karşı taraf iflas etmiş olabilir ve yapılan dava masrafları bile geri alınamayabilir. Ya da borçlu açısından bakıldığında, dava sonucunda gelebilecek yüklü bir ödeme mecburiyeti finansal planları alt üst edebilir. Karşı davalar, yeni çıkan durumlar olduğu iddiasıyla yeni açılabilecek dava ve icra takipleri de akla ilk gelen başka riskler.

Arabuluculuk Aşısının İçeriği

İşte bu gibi riskleri bertaraf etmek için, salgın nedeniyle oluşan hukuki uyuşmazlıklar arabuluculuk yöntemiyle çözülerek bu kurumun pek çok avantajından yararlanılabilir. En başta, arabuluculuk ile anlaşılması halinde, anlaşılan hususlar hakkında dava açılamıyor ve taraflar ile birlikte arabulucunun imzaladığı “anlaşma belgesi” ilam niteliğinde belge sayılabiliyor. Böylece, anlaşma belgesindeki yükümlülükler yerine getirilmezse, icra işlemleri "ilam gibi" yani mahkeme kararı gibi yapılabiliyor.

Öte yandan, arabuluculukta anlaşma şartları son derece esnek olabiliyor. Örneğin para yerine başka yükümlülükler belirlenebildiği gibi vade ve taksit öngörülebiliyor.

Üstelik Kanundan kaynaklanan “gizlilik ilkesi” gereğince arabuluculuk görüşmeleri ve görüşmelerde sunulan bilgiler, belgeler gizli tutuluyor.

Arabuluculuk anlaşmasının bir diğer, belki de en büyük, avantajı ise ekonomik olması. İlam gibi olabilme niteliğiyle çok sağlam bir hukuki güvence sağlayan arabuluculuk anlaşma belgesi için ödenmesi gereken herhangi bir harç veya değerli kağıt bedeli yok. Taraflar anlaşma belgesini icra edilebilirlik şerhi verdirmeden başka bir “resmi işlemde kullanmak isterlerse” damga vergisi de maktu olarak alınıyor. Söz konusu damga vergisi miktarı; içinde bulunduğumuz 2020 yılı için yalnızca 89.20 TL. Bu miktar, arabuluculuk anlaşmasında yazılı olan miktar bin TL de olsa, 1 milyon TL de olsa, 100 milyon TL de olsa değişmiyor.

Risk Analizi ve Etkiler Bakımından Dava ve Arabuluculuk Karşılaştırılması

Görüldüğü üzere arabuluculuk; kararı tarafların verdiği, kısa sürede sonuçlanan, net, garanti, güvenilir, öngörülebilir çözüm içeriyor.

Davada ise şüphesiz en büyük maliyet zaman. Bunun yanında belirsizlik, ilişkilerin bozulması ve yargı sürecinin yoruculuğu var.

Karşılaştırma yapıldığında başka farklılıklar da ortaya çıkıyor. Bu farklılıklardan bazılarını gösteren, uyuşmazlık çözümünde dava ile arabuluculuk karşılaştırılmasına ilişkin başka konuları da içeren tablo aşağıdadır:

Görüldüğü üzere, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildiği konularda arabuluculuk yolu çok sayıda avantaj içeriyor. Elbette bu yöntemle uyuşmazlık çözülemezse yargı yoluna gitmek her zaman mümkün. Ancak arabuluculuk çözümü; daha az zaman, daha az maliyet, daha az sürpriz, daha az stres demek.

Öyleyse, salgın nedeniyle oluşan hukuki hasarda öncelikle arabuluculuk aşısından yararlanmak düşünülmeli. Bunun için, konunun uzmanı bir arabulucuya ya da arabuluculuk merkezine başvurularak, ihtiyari arabuluculuk süreci başlatılabilir.

--------------------------------------------------

[2] T.C. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, Adli İstatistikler 2018.