1. Genel Olarak

Kanuni dayanağını 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nda bulan İdari Ecrimisil, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik’in 4/1-d maddesinde şöyle tanımlanmıştır; “Hazine taşınmazının, İdarenin izni dışında gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi sebebiyle, İdarenin bir zarara uğrayıp uğramadığına veya işgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın (…) İdarece talep edilen tazminatı,”.

Söz konusu hükümde bahsi geçen “işgalci” ise aynı maddenin aynı fıkrasının e bendinde şöyle tanımlanmaktadır; “Kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, Hazine taşınmazının zilyetliğini, yetkili İdarenin izni dışında eline geçiren, elinde tutan veya her ne şekilde olursa olsun bu malı kullanan veya tasarrufunda bulunduran gerçek veya tüzel kişileri,”.

Mevzuatta açıklanan yukarıdaki tanımlardan anlaşılacağı üzere ecrimisil talep edilebilmesi için yetkili idarenin izni dışında hazine taşınmazının işgal veya tasarruf ediliyor olması gerekmektedir. Dolayısıyla bir kişinin yetkili idareden hazine taşınmazını kiralaması[1], ruhsat alması, intifa hakkı tanınması[2] veya herhangi bir şekilde kullanım ve tasarruf için izin verilmesi hallerinde işgal ve ecrimisil talebinden bahsedilemez.

Ecrimisil Tespiti, Takdiri, Tebliği, Vadesi ve Kesinleşmesi

İdari ecrimisilin tespiti, takdiri, tebliği, vadesi ve kesinleşmesi konuları 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesi ile Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik’in 84. – 88. Maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik’in “tespit” başlıklı 84. maddesine göre, hazineye ait işgale uğrayan taşınmazlar yerinde tespit edilir ve “Taşınmaz Tespit Tutanağı” düzenlenir. 2886 Sayılı Kanun’un 75. maddesine göre işgale uğradığı tespit edilen taşınmaz için taşınmaz ve değerleme konusunda uzman üç kişilik bir komisyon söz konusu kanunun dokuzuncu maddesinde belirtilen yerlerden (belediye, ticaret odası, borsa gibi kuruluşlar veya bilirkişi) sormak suretiyle tespit tarihinden itibaren geriye doğru beş yılı geçmemek üzere ecrimisil tespit ve takdir eder.

Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik’in 85/2 maddesine göre ecrimisilin tespit ve takdirinde; “İdarenin zarara uğrayıp uğramadığına ve işgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, taşınmazın işgalci tarafından kullanım şekli, fiili ve hukuki durumu ile işgalden dolayı varsa elde ettiği gelir, aynı yer ve mahalde bulunan emsal nitelikteki taşınmazlar için oluşmuş kira bedelleri veya ecrimisiller, varsa bunlara ilişkin kesinleşmiş yargı kararları, ilgisine göre belediye, ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden soruşturulmak suretiyle edinilecek bilgiler ile taşınmazın değerini etkileyecek tüm unsurlar göz önünde bulundurulur.”

Yukarıda belirttiğimiz tespit ve takdir işlemlerinden sonra on beş gün içinde ecrimisil ihbarnamesi düzenlenir ve işgalciye tebliğ edilir. İlgili idareye tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde başvurularak ecrimisil işleminin düzeltilmesi talebinde bulunulabilir. Düzeltme talebi, talep tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde karara bağlanır ve on beş gün içinde ilgilisine tebliğ edilir.[3]

Ecrimisil ihbarnamesi veya ecrimisil düzeltme ihbarnamesi ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren altmış gün içinde idareye ödenmelidir. Buna göre ecrimisil alacağının ilgilisine tebliğ edildiği tarihin üzerinden altmış gün geçtikten sonra kesinleştiğini ve vadesinin bu tarihe rastladığını söyleyebiliriz. Ecrimisil işlemlerine karşı dava açılması takip ve tahsil işlemlerini durdurmayacaktır.[4]

3. İdari Ecrimisilin Zamanaşımı

3.1. 6009 Sayılı Kanun’un Yürürlüğünden Önce

2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 92. maddesine göre; Bu Kanunda yazılı sürelerin hesaplanmasında hüküm bulunmayan hallerde, Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.” Söz konusu hüküm uyarınca, 6009 sayılı kanunla 2886 sayılı kanunda yapılan değişiklikten önce, idari ecrimisilin zamanaşımı yönünden Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uygulanmıştır.

Türk Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına yönelik genel hüküm niteliğindeki 146. maddesine göre her alacak on yıllık zamanaşımına tabi olup idari ecrimisil konusunda Danıştay’ın uzun süren uygulaması da söz konusu hüküm doğrultusunda olmuştur.

Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 1997/169 Esas 1998/633 Karar 11.12.1998 Tarih sayılı kararı şöyledir; “Ecrimisilin tahsilinde, yukarıda anılan hükümler ile tanımlanan niteliği itibariyle Borçlar Yasasında yer alan genel zamanaşımı süresinin göz önünde bulundurulması ve idare tarafından fuzuli işgalin tesbit edildiği tarihten geriye doğru 10 yıllık süreyi geçen bölümün zamanaşımına uğraması nedeniyle bu bölüm için ecrimisil istenemeyeceği hususu dikkate alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceğinden idare mahkemesince, dava konusu işlemin 1.1.1984-31.12.1985 dönemine ilişkin bölümünün 5 yıllık zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”

Aynı yönde Danıştay 10. Dairesi 2001/4096 Esas 2004/4061 Karar 26.04.2004 Tarihli kararında şöyle karar vermiştir; “Aynı Yasanın "sürelerin hesabı" başlıklı 92. maddesinde, bu kanunda yazılı sürelerin hesaplanmasında hüküm bulunmayan hallerde, Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu itibarla BorçlarKanununda yer alan genel zamanaşımı süresinin ecrimisil alacağının tahsilinde gözönüne alınması gerekmektedir. Temyiz ve dava dosyalarının birlikte incelenmesinden 3.5.1999 günü idarenin elemanlarınca yapılan tespit üzerine davacının Hazine arazisini işgal ettiğinden bahisle 11.12.1992-3.5.1999 dönemleri için ecrimisil tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme doğrultusunda olayda idarece işgalin tespit edildiği 3.5.1999 tarihinden geriye doğru hesap edilecek 10 yıllık genel zamanaşımı süresi göz önüne alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü gerekmektedir. İdare Mahkemesince, 6183 sayılı Yasanın 102.maddesinde öngörülen 5 yıllık tahsil zamanaşımı esas alınmak suretiyle 3.5.1999 tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem dışında kalan ecrimisil alacağının zamanaşımına uğradığından bahisle dava konusu işlemin kısmen iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.”

2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 92. maddesi ve bu doğrultuda oluşmuş Danıştay’ın yerleşik görüşüne göre idarece Hazine’ye ait taşınmazın işgal edildiğinin tespiti tarihinden geriye dönük on yıl boyunca ecrimisil talep edilebilecektir. Ancak 6009 sayılı kanunla 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesi değiştirilmiş ve değişiklikle beraber idari ecrimisilin zamanaşımı uygulaması baştan aşağı değişmiştir.

3.2. 6009 Sayılı Kanun’un Yürürlüğünden Sonra

Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6009 Sayılı Kanun’un 24. maddesi ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesi değiştirilerek, “işgalin tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere ecrimisil tespit ve takdir edilebileceği” belirlenmiştir.

Ayrıca 6009 Sayılı Kanun’un 25. maddesiyle, 2886 sayılı kanuna Geçici 3. madde eklenmiştir. Söz konusu hükme göre; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tespit ve takdir edilen, tebliğ edilen veya tahakkuk ettirilen ecrimisil alacaklarının tespit tarihinden geriye doğru beş yılı aşan kısmı hangi aşamada olursa olsun düzeltilir veya terkin edilir, tahsil edilmiş olanlar iade edilmez.”

Görüleceği üzere 2886 sayılı kanunun 75. maddesinde yapılan değişiklikle beraber idari ecrimisilin Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre belirlenen zamanaşımı süresi özel bir hüküm konularak değiştirilmiş ve ancak tespit tarihinden itibaren geriye dönük beş yıl için ecrimisil talep edilebileceği düzenlenmiştir. Ayrıca kanuna eklenen geçici 3. maddeyle beraber kanunun yürürlük tarihi olan 01.08.2010 tarihinden önceki ecrimisil alacakları için hangi aşamada olursa olsun tespit tarihinden itibaren geriye doğru beş yılı aşan kısmın düzeltileceği veya terkin edileceği ancak tahsil edilmişse iade edilmeyeceği düzenlenmiştir.

2886 Sayılı kanunda yapılan değişikliklerin doğal sonucu olarak Danıştay’ın idari ecrimisilin zamanaşımına yönelik yerleşik uygulaması değişmiş ve Danıştay değişiklikten sonraki denetiminde 2886 Sayılı Kanun’un 75. maddesi, aynı kanunun geçici 3. Maddesi, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 102. maddesi ve Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinde yer alan süreler yönünden zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemiştir.

3.2.1. Tespit Tarihinden Geriye Dönük Beş Yıl İçin Talep Edilebilir

Yukarıda ifade ettiğimiz üzere 6009 sayılı kanunla 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesi değiştirilmiş ayrıca geçici 3. madde eklenmiştir. Söz konusu değişiklikten sonra Danıştay bu değişikliklere atıf yaparak idari ecrimisilin zamanaşımına yönelik uyguladığı yerleşik görüşünü değiştirmiştir. Önceden Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına dair genel hükmü uyarınca idari ecrimisilin on yıllık zamanaşımına tabi olduğu yönünde karar veren Danıştay, güncel kararlarında 6009 sayılı kanun ile getirilen değişiklikler uyarınca işgalin tespit tarihinden itibaren geriye dönük ancak beş yıl için ecrimisil talep edilebileceği yönünde kararlar vermiştir.

Nitekim Danıştay 10. Dairesi, 2016/6022 Esas 2017/3451 Karar 03.07.2017 Tarih sayılı kararında şöyle karar vermiştir; “Yargı yerlerince, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu yönündeki Borçlar Kanunu hükmüne dayanarak, işgalin tespit edildiği tarihten geriye doğru on yıllık bir dönem için fuzuli şagilden ecrimisil istenebileceği yolunda kararlar verilmekte iken, yukarıda sözü edilen 6009 sayılı Kanun ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda yapılan değişiklik ile tespit tarihinden geriye doğru beş yıllık bir dönem için fuzuli şagilden ecrimisil istenebileceği yolunda yasal sınırlama getirilmiştir. Bir başka ifade ile ecrimisil alacakları yönünden yasa ile "beş yıllık zamanaşımı" süresi belirlenmiştir. Yasakoyucu tarafından, tespit tutanağı ile idarenin bilgisi dahiline giren işgalden dolayı tespit tarihinden en fazla beş yıl geriye doğru gidilerek ecrimisil istenilebileceğini, beş yılı aşan ecrimisil alacağının ise zamanaşımına uğradığı kabul edilmiştir.”

Danıştay 17. Dairesi 2012/8895 Esas 2013/6670 Karar 26.09.2013 Tarihli kararında konuyla alakalı benzer şekilde şu kararı vermiştir; “Olayda; 01.12.1996- 21.02.2003 dönemi için takdir edilen ecrimisil bedelinin 21.02.2003 tarihli tespite dayandığı, idarece bu tarihten itibaren geriye doğru beş yılı aşan 22.02.1998 tarihinden önceki döneme ilişkin 9.007,78 TL tutarındaki ecrimisil bedelinin terkin edildiği görüldüğünden, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”

Danıştay 17. Dairesi 2015/1711 Esas 2016/3828 Karar 17.05.2016 Tarihli kararında konuyla alakalı benzer şekilde şu kararı vermiştir; “Olayda, 05/05/2010 tarih ve 047380 sayılı ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin 07/02/2000-10/02/2004 dönemi için düzenlendiği, dava konusu taşınmaza ilişkin işgalin 13/11/2009 tarihinde tespit edildiği görülmekte olup; geriye doğru beş yıldan fazla süre için ecrimisil istenilmesi mümkün olmadığından, dava konusu ödeme emri ile istenilen borcun 13/11/2009 tarihinden geriye doğru beş yılı aşan kısmının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekeceği ve hukuka aykırı olarak düzenlenen ödeme emrinin iptali gerekirken zamanaşımı süresi dikkate alınmadan verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Yukarıda belirttiğimiz kararlarından görüleceği üzere Danıştay, 6009 sayılı kanunla yapılan değişikliklerden sonra ecrimisil zamanaşımının süresini 10 yıl olarak uygulamaktan vazgeçmiş, 6009 sayılı kanunla yapılan değişiklikler uyarınca işgalin tespit tarihinden geriye dönük beş yıldan fazla ecrimisil talep edilemeyeceğini belirtmiş ve bu doğrultuda işgal tespit tarihinden itibaren geçmişe dönük beş yılı aşan ecrimisil ihbarnameleri ve ödeme emirlerini hukuka aykırı kabul etmiştir.

6009 Sayılı kanunla yapılan değişikliklerden sonra Danıştay, yalnız 6009 sayılı kanunla yapılan 2886 sayılı kanun değişikliklerine göre zamanaşımı incelemesi yapmamış, ayrıca Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesi ile Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 102. maddesine göre de idari ecrimisilin zamanaşımına uğrayıp uğramadığını denetlemiştir.​​​​​​​

3.2.2. Tahsil Zamanaşımı

Yukarıda bahsettiğimiz üzere idari ecrimisilin zamanaşımı konusunda Danıştay’ın terk ettiği önceki görüşü Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğudur. Her ne kadar Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 102. maddesine göre kamu alacakları için beş yıllık bir tahsil zamanaşımı süresi belirlenmiş olsa da Danıştay söz konusu hükmü uygulamamıştır.[5]

Nitekim Danıştay 10. Dairesi 2001/4946 Esas 2004/4061 Karar 26.04.2004 Tarihli kararında, 2886 sayılı kanunun 92. maddesinde Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına dair genel hükmüne atıf yapıldığı dolayısıyla idari ecrimisilde zamanaşımı süresinin 10 yıl olarak uygulanması gerektiği gerekçesiyle şöyle karar vermiştir; “Yukarıda açıklanan yasal düzenleme doğrultusunda olayda idarece işgalin tespit edildiği 3.5.1999 tarihinden geriye doğru hesap edilecek 10 yıllık genel zamanaşımı süresi göz önüne alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü gerekmektedir. İdare Mahkemesince, 6183 sayılı Yasanın 102.maddesinde öngörülen 5 yıllık tahsil zamanaşımı esas alınmak suretiyle 3.5.1999 tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem dışında kalan ecrimisil alacağının zamanaşımına uğradığından bahisle dava konusu işlemin kısmen iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Danıştay 10. Dairesi 1990/2551 Esas 1992/1771 Karar 30.04.1992 Tarihli kararında yukarıda belirttiğimiz kararındaki gibi İdare Mahkemesi’nin kararını şöyle bozmuştur; “olayda idarece işgalin tesbit edildiği 29.3.1989 tarihinden geriye doğru hesap edilecek 10 yıllık zamanaşımı gözönüne alınmak sureliyle uyuşmazlığın çözümü gerekmektedir, ödeme emrinin tebliğ tarihinden hareketle ve 1975-1984 yıllarına ait ecrimisil alacağının zamanaşımına uğradığı kabul edilerek dava konusu ödeme emrinin belirtilen döneme ilişkin kısmının iptali yolunda verilen Edirne idare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemektedir.”

Yukarıda belirttiğimiz kararlarından görüleceği üzere Danıştay, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 102. maddesinde belirlenen tahsil zamanaşımını uygulamamış ve idari ecrimisilde zamanaşımı süresi olarak Borçlar Kanunu’nun 146. maddesindeki genel hükmü uygulamıştır. Fakat bahsettiğimiz üzere 6009 sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonra verilen kararlarında Danıştay bir kamu alacağı olan idari ecrimisil için tahsil zamanaşımının da uygulanması gerektiğini ifade etmiştir.

Nitekim Danıştay 10. Dairesi 2016/6022 Esas 2017/3451 Karar 03.07.2017 Tarihli kararında aynen şunları ifade etmiştir; “2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75. maddesinin 2. fıkrasında, ecrimisil alacaklarının 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hükme bağlanmıştır. 2886 sayılı Kanunun atıfta bulunduğu 6183 sayılı Kanunun "Tahsil zamanaşımı" başlıklı 102. maddesinde, "Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar." kuralı ile tahsil zamanaşımı süresi belirlenmiş ve fakat tarh zamanaşımına ilişkin bir kurala yer verilmemiştir.”

Yukarıda belirttiğimiz kararında Danıştay, 2886 sayılı kanunun 75. maddesiyle 6183 sayılı kanuna atıf yapıldığı ve buna göre alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmesi gerektiğini aksi takdirde ecrimisilin zamanaşımına uğrayacağını ifade etmiştir.

Nitekim Danıştay 17. Dairesi 2015/3163 Esas 2016/3571 Karar 12.05.2016 Tarihli kararında aynen şöyle karar vermiştir; “İdare Mahkemesince, 2005 yılı içerisine rastlayan ve 6183 sayılı Kanun kapsamına giren ecrimisil alacağı için 2005 takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl sonunda en geç 31/12/2010 tarihine kadar ödeme emri düzenlenmek suretiyle tahsil işlemlerine başlanması gereken amme alacağının, bu tarihten sonra 28/12/2011 tarihinde düzenlenen ödeme emri ile istenilmesi üzerine açılan davada, tahsil zamanaşımı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. … davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesinin kararının yukarıda belirtilen GEREKÇE İLE ONANMASINA…”

Danıştay’ın yukarıda belirttiğimiz yakın tarihli kararlarından görüleceği üzere yalnız Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına dair genel hükmünün uygulanmasından vazgeçilmiş ve artık Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun uyarınca beş yıllık tahsil zamanaşımı uygulanmaya başlamıştır. Buna göre ecrimisil alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl sonunda ecrimisil alacağı zamanaşımına uğrayacaktır.

Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik’in “ecrimisilin kesinleşmesi, vade tarihi ve tahsili” başlıklı 87. maddesine göre; “Ecrimisil; Ecrimisil İhbarnamesinin (Ek 9), düzeltme talebinde bulunulmuş ise Ecrimisil Düzeltme İhbarnamesinin (Ek 10) ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde muhasebe birimlerine ödenir.” Söz konusu hükümden anlaşılacağı üzere ecrimisilin vade tarihi, ecrimisil ihbarnamesi veya ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin ilgilisine tebliğ edildiği tarihten altmış gün sonrasıdır. Tahsil zamanaşımı süresi hesaplanırken ilgili yönetmelik hükmü dikkate alınmalıdır.

3.3.3. Tarh (Tahakkuk) Zamanaşımı

Vergi Usul Kanunu’nun “Zamanaşımı Süreleri” başlıklı 114. maddesinde, "Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmiyen vergiler zamanaşımına uğrar” hükmü yer almaktadır. Fakat 6009 sayılı kanunla 2886 sayılı kanunda yapılan değişikliklerden evvel söz konusu hükmün ecrimisil davalarında uygulandığı bir Danıştay kararına rastlayamadık.

Aksine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 1997/169 Esas 1998/633 Karar 11.12.1998 Tarihli kararında, Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin uygulanmasında ısrar eden İdare Mahkemesi’nin kararını, Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına dair genel hükmüne göre 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle bozmuştur.

Gerçekten de Danıştay söz konusu kararında aynen şunları ifade etmektedir; “… Danıştay Savcısı Sinan Yörükoğlu'nun Düşüncesi : 2886 sayılı Yasanın 92. maddesi hükmü uyarınca Borçlar Yasasında yer alan genel zamanaşımı süresinin ecrimisil tahsilinde de esas alınması gerekmektedir. Bu itibarla 1050 sayılı Yasanın 93 üncü 213 sayılı yasanın 114 üncü maddesi hükümlerini esas alarak ecrimisil alacağının tahakkuk zamanaşımının da 5 yıl olması gerektiğinden bahisle bozma kararına karşı ısrar eden idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. … Ecrimisilin tahsilinde, yukarıda anılan hükümler ile tanımlanan niteliği itibariyle Borçlar Yasasında yer alan genel zamanaşımı süresinin göz önünde bulundurulması ve idare tarafından fuzuli işgalin tesbit edildiği tarihten geriye doğru 10 yıllık süreyi geçen bölümün zamanaşımına uğraması nedeniyle bu bölüm için ecrimisil istenemeyeceği hususu dikkate alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceğinden idare mahkemesince, dava konusu işlemin 1.1.1984-31.12.1985 dönemine ilişkin bölümünün 5 yıllık zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”

Danıştay’ın tahakkuk zamanaşımına dair görüşü, yakın tarihli kararlarında farklı seyretmektedir. Bunda tahsil zamanaşımında olduğu gibi 6009 sayılı kanunla yapılan değişikliklerin ve dolayısıyla Danıştay’ın Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına dair genel hükmünü uygulamaktan vazgeçmesinin etkili olduğunu düşünüyoruz. Danıştay yakın tarihli kararlarında ecrimisilin vergi ve harç gibi bir kamu alacağı olduğundan bahisle Vergi Usul Kanunu 114. maddesinde yer alan zamanaşımı süresinin idari ecrimisile uygulanmasına karar vermektedir.

Nitekim Danıştay 10. Dairesi 2016/12268 Esas 2018/407 Karar 07.02.2018 Tarihli kararında şöyle karar vermiştir; “Ecrimisil alacağının, genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar gibi bir kamu alacağı olduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. Vergi, resim ve harçlar hakkında uygulanan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Zamanaşımı süreleri" başlıklı 114. maddesinde ise, "Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmiyen vergiler zamanaşımına uğrar." kuralı yer almıştır. Vergi, resim ve harçlar yönünden getirilen "tarh zamanaşımının" kıyas ve evleviyet gibi temel yorum kuralları uyarınca ecrimisil alacağı yönünden de uygulanması, idari güven ve istikrar ilkesinin bir gereğidir. Yukarıda aktarılan mevzuat ve değerlendirmelere göre, tespit tutanağının düzenlendiği tarih ile işgalin, bir başka ifade ile ecrimisili doğuran olayın idarenin bilgisi dahiline girdiği, bu tarihten itibaren en fazla beş yıl (ecrimisil zamanaşımı) geriye doğru gidilerek idarece ecrimisil istenebileceği, ecrimisil alacağının beş yılı aşan kısmının zamanaşımına uğrayacağı, idarenin tespit tutanağını düzenlendiği tarihten itibaren en geç beş yıl içinde işgalden dolayı alacağı ecrimisil tutarını hesaplayıp (tarhiyat) düzenleyeceği "ecrimisil ihbarnamesi" ile fuzuli şagilden rızaen tahsili yoluna gitmesi gerektiği,…”

Yukarıda belirttiğimiz Danıştay kararından anlaşılacağı üzere vergi, resim ve harç gibi bir kamu alacağı olan idari ecrimisil için Vergi Usul Kanunu’nda belirlenen tarh zamanaşımının uygulanması idari güven ve istikrar ilkesinin bir gereği olup idarece işgalin tespit edildiği tarihten itibaren beş sene içinde ecrimisil tutarının hesaplanıp ecrimisil ihbarnamesi düzenlenmesi gerekmektedir. İdarece işgalin tespit tarihinden itibaren beş yıl içinde ecrimisil tutarı hesap edilmez ve ecrimisil ihbarnamesi düzenlenerek ilgilisinden tahsili yoluna gidilmezse ecrimisil alacağı tarh zamanaşımına uğrayacaktır.

Nitekim Danıştay 10. Dairesi 2016/6022 Esas 2017/3451 Karar 03.07.2017 Tarihli kararında şöyle karar vermiştir; “Olayda, Hazinenin mülkiyetinde olan İstanbul İli, Kağıthane İlçesi, A1 Mahallesi, 247DY1A pafta, 6889 ada, 13 parsel sayılı 327,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın 300,00 m2'lik kısmının işyeri yapılmak suretiyle 23.12.2001-22.12.2006 döneminde davacı tarafından fuzulen işgal edildiğinin 12/12/2006 tarihli taşınmaz mala ait tespit ve tahmin edilen bedel hesap tutanağı ile tespit edildiği, idarece tespit tarihinden itibaren beş yıl içinde ecrimisil ihbarnamesi düzenlenmesi gerekirken, beş yıllık süre geçtikten sonra zamanaşımına uğrayan ecrimisil alacağının tahsili yolunda düzenlenen 12.03.2012 tarihli ve 016069 sayılı ecrimisil ihbarnamesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.”

Aynı yönde Danıştay 10. Dairesi 2016/5751 Esas 2018/234 Karar 05.02.2018 Tarihli kararında şöyle karar vermiştir; “Dava konusu uyuşmazlıkta, davaya konu taşınmazın 01/01/1999-10/12/2003 tarihli dönemde davacı tarafından işgal edildiğinin idarece 05/06/2003 tarihli taşınmaz mala ait tespit tutanağı ile tespit edildiği, tahliyenin 10/12/2003 tarihli tutanakla sağlandığı idarece tespit tarihinden itibaren en geç beş yıl içinde ecrimisil ihbarnamesi düzenlenmesi gerekirken, beş yıllık süre geçtikten sonra zamanaşımına uğrayan ecrimisil alacağının tahsili yolunda düzenlenen 15/10/2010 tarih ve 098883-15 sayılı ecrimisil ihbarnamesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.”

Yukarıda belirttiğimiz kararlarında Danıştay, Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesiyle belirlenen tarh zamanaşımı kuralını somut olaya uygulamış ve işgal tespit tarihinin üzerinden beş yıldan fazla zaman geçtikten sonra düzenlenen ecrimisil ihbarnamelerini hukuka aykırı olarak nitelemiştir.

Kısaca özetlemek gerekirse, vergi, resim ve harç gibi bir kamu alacağı olan idari ecrimisil, idarece işgalin tespit tarihinden itibaren beş yıl içinde hesap edilmeli ve ecrimisil ihbarnamesi düzenlenerek ilgilisinden talep edilmelidir. Aksi takdirde Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesi uyarınca ecrimisil alacağı tarh zamanaşımına uğrayacaktır.

4. Sonuç

Danıştay’ın yakın tarihli kararları ile daha eski tarihli kararları incelendiğinde, idari ecrimisilin zamanaşımı konusunda, 6009 sayılı kanunla 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nda yapılan değişikliklerin dönüm noktası olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Danıştay yakın tarihli kararlarında açıkça bunu ifade etmiş ve söz konusu değişiklikten önce yalnız Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına dair genel hükmü olan 146. maddesindeki on yıllık süreyi uygularken değişiklikten sonra farklı kanunlarda yer alan tahsil zamanaşımı, tarh zamanaşımı ve tespit tarihinden geriye dönük beş yıllık zamanaşımı sürelerini uygulamaya başlamıştır.

2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesine göre işgal tespit tarihinden itibaren geçmişe dönük beş yıl için ecrimisil talep edilebilir. Bunu aşan sürelerdeki ecrimisil alacağı zamanaşımına uğramıştır. Ayrıca aynı kanunun geçici 3. maddesine göre, 01.08.2010 tarihinden önce tespit, takdir, tebliğ veya tahakkuk ettirilen ecrimisil alacakları, hangi aşamada olursa olsun, işgal tespit tarihinden geçmişe doğru beş yılı aşan kısımları düzeltilecek veya terkin edilecektir.

Danıştay eski tarihli kararlarında Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 102. maddesinde belirlenen tahsil zamanaşımını ecrimisil davalarında uygulamazken yakın tarihli kararlarında aksi yönde kararlar vermiştir. Bir kamu alacağı olan idari ecrimisilin, vadesinin rastladığı yılı takip eden takvim yılı başından itibaren geçen beş yıllık süre içerisinde tahsili yoluna gidilmelidir. Ecrimisil alacağı, ecrimisil ihbarnamesi veya ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin ilgilisine tebliğ edildikten altmış gün geçtikten sonra kesinleşir ve bu tarihte vadesi gelmiş kabul edilir. Tahsil zamanaşımı süresi buna göre hesap edilmelidir.

2886 Sayılı kanunun 75. ve Geçici 3. maddesi ve Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 102. maddesi dışında ayrıca Danıştay, Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesi uyarınca ecrimisil alacağının tarh zamanaşımına uğrayıp uğramadığını incelemektedir. İdarece işgalin tespit edildiği tarihten itibaren en geç beş yıl içinde ecrimisil tutarı hesaplanmalı, ecrimisil düzeltme ihbarnamesi düzenlenmeli ve ilgilisine tebliğ edilerek tahsili yoluna gidilmelidir.

Tüm bu açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere Danıştay, 6009 sayılı kanunla 2886 sayılı kanunda yapılan değişikliklerden önce idari ecrimisilin zamanaşımı süresini Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre 10 yıl kabul etmekteyken değişiklilerden sonra farklı kanunlarda yer alan tahsil zamanaşımı, tarh zamanaşımı ve tespit tarihinden geriye dönük beş yıl için ecrimisil talep edilebileceği kuralını uygulamıştır.

Bugün için idari ecrimisil işlemlerinin ve zamanaşımının işleyişi mevzuatta belirlenen farklı aşamalara dair farklı sürelerle bir düzene bağlanmıştır. Oysa 6009 sayılı kanunun yürürlüğünden önce tespit tarihinden geçmişe dönük on yıl için ecrimisil talep edilebilir olması geniş bir süre içinde idareye serbestlik tanımıştır. Danıştay’ın tahsil zamanaşımı, tarh zamanaşımı ve tespit tarihinden geçmişe dönük beş yıl için ecrimisil talep edilebileceğini uyguladığı ve bu yönde inceleme yaptığı güncel görüşü kanaatimizce önceki yerleşik görüşüne göre hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkeleri açısından daha isabetlidir.

Av. Ali Cengizhan KILIÇ

------------------------------------------

[1] Danıştay 10. D. 2016/6055 2017/1263 K. 07.03.2017 T.; “Antalya 3. İdare Mahkemesi'nce, ecrimisile konu taşınmazı kira sözleşmesine dayanarak kullanan davacının kira sözleşmesi usulüne uygun olarak feshedilmeden, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında fuzuli şagil olarak kabul edilmesine hukuken olanak bulunmadığından, dava konusu ecrimisil ihbarnamesinin açıkça hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen 30/04/2013 tarih ve E:2012/248, K:2013/420 sayılı kararın, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. … Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile Antalya 3. İdare Mahkemesinin 30/04/2013 tarih ve E:2012/248, K:2013/420 sayılı kararının ONANMASINA, …”

[2] Danıştay İDDK. 2000/1233 E. 2002/912 K. 13.12.2002 T.; “Sözü edilen düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacı şirketin uyuşmazlığa konu Hazineye ait taşınmazı, taşınmazın orman alanında da kalması nedeniyle 8.11.1991 tarihinde Orman Bakanlığından alınan izin, 31.7.1991 günlü Kaymakamlıkça intifa hakkı tesisi için verilmiş bulunan izin ve Taşocakları Nizamnamesi hükümlerine göre İl Daimi Encümeni Kararı uyarınca 20.9.1991-20.9.1992, 7.10.1992-7.10.1993 ve 8.10.1993-8.10.1996 dönemleri için alınan taşocağı ruhsatına dayanarak kullandığı, bu ruhsatta belirtilen alandaki faaliyetlerinden dolayı fuzuli sagil olarak nitelendirilmesinin mümkün bulunmadığı, dolayısıyla ecrimisil istenilmesinde mevzuata uyarlık bulunmadığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesince davacının fuzuli şagil olarak nitelendirilmesinde yasal isabet görülmemiştir.”

[3] Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik, madde 86.

[4] Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik, madde 87.

[5] 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun madde 102/1; “Âmme alacağı, vâdesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.”