“Onyılda on beş milyon genç yarattık her yaştan.
Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört baştan.”

diyor “10. Yıl Marş’ında” ama bakalım şimdi durum böyle mi ve hatta ortada “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları - TCDD” kaldı mı ?
         Osmanlı döneminde demiryoları,daha çok “yap-işlet” modeline göre “yabancı sermaye sahiplerince” işletilmekteydi.
         Cumhuriyeti takiben 1924 yılında çıkarılan bir kanun ile devletleştirilmeye başlandı.
         1953 yılında “Kamu İktisadi Devlet Teşekkülü” oldu.
         1984 yılında çıkarılan bir “kanun görünümünde kararname” ile “Devlet” lafı kaldırılarak “Kamu İktisadi Kuruluşu” haline getirildi.
         Uzun sözün kısası; diğer bir çok milli kuruluş gibi, özelleştirilip yok edilmesi için önündeki engeller birer birer ve özenle kaldırılıyor. 
         “Tarih tekrardan ibarettir” derler, demek ki doğruymuş, döndük dolaştık, 100 sene sonra aynı yere geldik: “Yabancı sermaye sahiplerince işletilen milletin malı.”


RAKAMLARLADEMİRYOLU
Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılıp işletmeye açılan demiryollarının toplam uzunluğu 8.619 Km.dir. 
Ancak bu hatların 4559 Km.lik kısmı yeni kurulan Cumhuriyet toprakları içinde kalmış, yarıya yakın diğer kısmı olan 4.060 Km.lik bölümü ise elimizden çıkan topraklar (Balkanlar, Arap yarımadası ve diğer ülke toprakları) üzerinde kalmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde kalan 4559 km.lik demiryolunun ise, yarısından fazlası yabancı sermayeli şirketlere ait bulunmakta idi.
Cumhuriyetin ilanı ile demiryolları devletleştirilmiş ve 1923 ile 1940 yılları arasında, öncekine oranla tam bir misli artış sağlanarak 8.637 Km.ye çıkarılmıştır. 
Atatürk zamanında, Cumhuriyeti takiben 17 sene gibi kısa bir zaman diliminde 4.078 km. demiryolu yapılarak, önceki dönemlerde yaklaşık 100 yıl içinde yapılan bir uzunluğa ulaşılmıştır. 
Demiryolu yapımında 1940 yılından sonra tam bir durgunluğa girilmiş, 1960 yılından sonra ise tamamen durmuştur. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra tüm olanaksızlıklar içinde yılda ortalama 240 km uzunluğunda demiryolu yapılırken, 1960 yılından sonra gelişen teknoloji ve maddi olanaklara rağmen yılda sadece-o da kısa bir süre için- 39 km'lik demiryolu yapılabilmiştir
Çünkü “ulaşım politikası değişerek”; yabancı araç, kamyon, tır, petrol, benzin, mazot, asfalt maddesi alımına yönelik bir politika izlenmeye başlanmıştır. 
Türkiye’nin kaynakları yabancı ülkelere aktarılarak, zenginleşme ve büyümelerine önemli ölçüde hizmet edilmiştir. 
         

TAŞIMA ORANI VE MALİYETLERİ
Ülkemizde, karayolu yük taşıma oranı % 94, demiryolu yük taşıma oranı% 4 dür. Yolcu taşımasında oran daha da düşmektedir. Karayolu yolcu taşıma payı % 96, demiryolu yolcu taşıma payı ise % 2 dir. Yani 100 yolcunun ancak iki tanesi demiryolu ile yolculuk yapabilmektedir.
“Bunun ne anlama geldiğini” ise yalnızca iki şehir arasındaki yolcu taşıma sayı ve maliyetlerine bakarak anlayabiliriz.

Ankara’dan İstanbul’a
her gün 300 otobüs gitmektedir. Her otobüsün
ortalama gidiş-dönüş 60-70 yolcu taşıdığı ve her seferinde takriben 250 TL.’lik yakıt tükettiğini kabul edersek bir yılda taşınan yaklaşık 7 milyon yolcu için sefer yapan 300 otobüsün yılda tükettiği enerji tutarı 30 milyon lirayı geçmektedir. Buna karşın; Ankara-İstanbul arasında aynı sayıdaki yolcunun
demiryolu ile taşıma işlemi yalnızca 5 milyon TL.’lik bir elektrik enerjisi
gerektirmektedir. Araçların yıpranması, yedek parça, harcanan emek ve işgücü yanında kaza ve tehlikeler de “işin cabası” olacaktır. 
         

Ankara’dan İstanbul’a yılda 15milyon kişinin yolculuk yaptığı, bu iki şehir arasındaki demiryolunun da şimdilik 2 sene için kapatıldığı düşünüldüğünde boşa harcanan paranın ne kadar yüksek boyutlara çıkacağı görülecektir.
         

Bu hesabın bir de Türkiye genelinde yapılması halinde “tablonun korkunç boyutları” ortaya çıkacaktır.
Şimdi 10. Yıl Marşı’nı aynı rahatlıkla ve aynı şekilde söyleyebilecek misiniz ?
Yoksa…
         
“Demir ağları söktük Ana Yurt’ta dört baştan,
         
On yılda onbeş milyon işsiz yarattık her yaştan”

mı diyeceksiniz.
 

Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)