Beklenen demokratikleşme paketi Başbakan Erdoğan tarafından açıklandı. 

Eleştirilere değinmeden önce dün saat 12’den itibaren tartışılmaya başlanan paketin, temel hak ve özgürlükler alanında devrim niteliğinde iyileştirmeler getirdiği görüşümü ifade etmek istiyorum. Paketin getirdiği bazı değişikliklere önümüzdeki yazılarımda detaylı değinmek istiyorum. Bugün genel bir değerlendirmeyle yetineceğim.

Olumsuz tepkileri şöyle özetleyebiliriz;
- Dağ fare doğurdu diyenler
- Seçim yatırımı diyenler
- PKK’ya ödün verildi diyenler
- Bir de bardağın yüzde doksan dolu tarafını görmeyip bardak boş diyenler
İktidarın her icraatına karşı çıkmanın muhalefet siyaseti kabul edildiği ülkemizde, CHP, MHP ve BDP’den olumlu bir tepki beklemediğini henüz paketi açıklamadan Sayın Başbakan açıklamıştı. Tahmin edildiği gibi muhalif yorumladılar.
Özgürlük alanını genişleten, demokrasiyi güçlendiren her yeni adım darbeden medet umanların umutlarını zayıflatacağı için memnun olmaları zaten mümkün değildi. Açıkça eleştirdiler. Başka bir yaklaşım zaten beklemiyorduk.
Demokratik değişimden memnun olmakla birlikte, ille de eleştirmek adına bir şey söylemek isteyenlere göre ise, iktidar fiilen yaşanan özgürlükleri, de facto durumu yeni paket diye yutturmaya çalışıyor.

Neden karşılar ?
CHP ve MHP’nin özel okullarda anadilde eğitim serbestliğine siyaseten karşı olmaları tamam ama her gün anadilde eğitim diyen  BDP neden karşı çıkar?
Yüzde on seçim barajını her daim gündeme  taşıyanlar, sistemin tartışmaya açılarak üç alternatiften en uygunun tercih edilmesini neden takdir etmez?
Halkın iradesi ve tercihleri demokrasinin özü ise, halkın talebi halinde değiştirilen köy, ilçe ve il isimlerinin iadesi önündeki engellerin kaldırılmasının neden kötüdür? Buna kötü derseniz, çocuğunun adından köyünün ismine kadar tepeden verilen talimat ve dayatmalarla belirleyen despot uygulamaya iyi demiş olmaz mısınız? 
Hükümet başörtüsü yasağını istismar ediyor, elini tutan mı var yasağı kaldırsın diyenler yasağın kaldırıldığı açıklanınca neden rahatsız oldular?
Toplantı ve gösterilerde yer konusunda müzakere yolunun açılması, tertip heyetinin yetki ve sorumluluğunun artırılması, süre sınırlamasının daraltılması neden kötüdür?
Nefret suçları ve ayrımcılıkla mücadelede başarılı olunması için cezai yaptırım öngören evrensel hukuk normlarıyla uyumlu yasal düzenlemelere hangi gerekçelerle karşı çıkılır?
Soruları çoğaltmak mümkün. Demokratikleşme paketi hakkında söyleyecek sözü olanlar ‘bu paket...’ diye söze başlayıp toptan değerlendirme yerine, 18 maddelik düzenlemenin her birini ayrı ayrı ele alarak doğrularını ve yanlışlarını ortaya koymalılar. 

Bu açıdan yaptığım değerlendirmede, kimi yasal değişiklik, kimi idari işlemlerle hayata geçirilecek demokratikleşme paketinin eleştirilecek yönünün kamuda başörtüsü yasağı kaldırılırken bazı istisnaların olması ve paketin daha geniş kapsamlı olmamasıdır denilebilir. Bu eksikliklerin gerekçesini ise Başbakan’ın takdim konuşmasının satır aralarında görmek mümkün. Başbakan Erdoğan, ilk iktidara geldikleri yıldan itibaren temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi için en kapsamlı adımları atmak istediklerini, ancak siyasi şartların buna elvermediğini, demokratik iyileştirmeleri tedrici olarak yapmak durumunda kaldıklarını, açıkladıkları paketin ilk olmadığı gibi son da olmadığını, taleplere ve ihtiyaçlara göre iyileştirme ve değişimin devam edeceğini söylemesi gelebilecek eleştirilere cevap niteliğindeydi. Değişim umutlarının önü kapatılmamıştı. Buna rağmen başörtüsü yasağının kaldırılmasında hakim, savcı, polis, asker istisnalarının sosyal ve hukuki gerekçelerinin olmadığını, kadın hakları, eşitlik ilkesi, toplumsal talepler açısından vicdanları rahatsız etmeye devam edeceği eleştirilerine katıldığımızı ifade etmeliyiz. Bununla birlikte, eleştirilerin bardağın yüzde doksan dolu tarafını görmeye engel teşkil edecek bir yıpratma kampanyasına dönüştürülmesini, zikredilen gerekçelerle doğru bulmadığımızı, vesayetten yana olanların ekmeğine yağ sürecek tavırlar yerine demokratik değişimi hızlandıracak eleştirel yaklaşımların daha doğru olacağını düşünüyorum.

Demokratik değişimin önemli kilometre taşlarından birini oluşturan bu paket yeni bir takım hakların verilmesi değil, antidemokratik yöntemlerle gasp dilen hakların bir kısmının iadesidir. Ayrımsız, herkes için, hem de hukuk içinde demokratik yöntemlerle. 

(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)