Zimmet suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı Dördüncü Kısmın, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı Birinci Bölümünde m.247’de düzenlenmiştir.

Türk Ceza Kanunu m.247’ye göre, “(1) Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. /(2) Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. /(3) Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir”.

Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesinin birinci fıkrasında zimmet suçunun temel (basit) şekli, ikinci fıkrasında nitelikli, üçüncü fıkrasında ise hafif hali yer almaktadır. Bu suçla ilgili etkin pişmanlık düzenlemesi TCK m.248’de yapılmıştır. TCK m.249’da ise zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı halinde indirimli ceza verilmesi öngörülmüştür.

765 Sayılı mülga Kanun’da suçun konusu para veya para yerine geçen evrak veya senetler veya diğer mallar şeklinde ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Buna karşılık 5237 sayılı Kanun’da suçun konusu sadeleştirilerek mal şeklinde gösterilmiştir. Her iki Kanuna göre de zimmetin konusunun faile görevi dolayısıyla devredilmiş veya koruma ve gözetimi, yani sorumluluğu altında bulunmuş olması gerekmektedir.

5237 Sayılı Kanun’da mülga Kanun’dan farklı olarak failin başkasının mal edinmesine olanak sağlaması da suç tanımına alınmıştır.

Her iki kanunda da suçun maddi unsuru zimmete geçirme olarak gösterilmiştir. Zimmete geçirme, zimmete konu eşya üzerinde malik gibi tasarrufta bulunma demektir.

Türk Ceza Kanunu m.247/3’de, önceki Kanun’da yer almayan, ancak Yargıtay içtihatlarında kabul gören kullanma zimmeti düzenlenerek bu gibi hallerde cezanın yarı oranında indirilmesi öngörülmüştür.

Böylelikle; yeni Türk Ceza Kanunu’nda iki kavram ortaya çıkmıştır: “Kamu görevlisi ve kamu hizmeti”. Bu tanım eski Türk Ceza Kanunu’ndaki “devlet memuru” tanımı yerine getirilmiştir.

5237 Sayılı Kanunun 6-C maddesinde Kamu Görevlisi; “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir suretle sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,” şeklinde tanımlanmıştır.

Yeni düzenlemede kamu görevlisi olarak tanımlanan kişilerin nasıl cezalandırılacağı kamuya karşı işlenen suçlarda ya da işlediği suçlarda kamu görevlisi vasfından dolayı özel kanunlarla arasındaki ilişki her özel kanunda ayrı ayrı düzenlenmiştir ve “devlet memuru gibi cezalandırılır” hükmü bulunan birçok özel kanunda değişikliğe gidilmiş, özel kanunlardaki bu hükümler “kamu görevlisi gibi cezalandırılır” şeklinde değiştirilmiştir.

Eski Ceza Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde, 2908 sayılı Dernekler Kanunu 71. Maddesinde çok açık bir şekilde: “Türkiye Kızılay Derneği ile Türk Hava Kurumunun mal ve paraları Devlet malı sayılır. Bunlara karşı suç işleyenler Devlet memuru gibi cezalandırılır.” Düzenlemesi bulunduğu için, söz konusu yasanın yürürlükte bulunduğu dönem içerisinde Türkiye Kızılay Derneği ile Türk Hava Kurumunun çalışan ve yöneticileri kurumun mallarına karşı, kurumun mallarına zilyet olduklarında “zimmet suçu” işlemiş oluyorlardı. Dernekler Kanunu 71. Maddesinde sadece bu iki derneğin ismi yazıldığı bu iki dernek üye ve yöneticileri zimmet suçundan cezalandırılıyorlardı. Dernek şeklinde teşkilatlanan bu iki kurum dışında Kamu Yararına Çalışan Dernek statüsü bulunan diğer derneklerin mallarına karşı suç işleyenlerin memur gibi cezalandırılmaları mümkün değil idi.

2908 sayılı Dernekler Kanunu 2004 yılında yürürlükten kaldırıldı. 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu 23.11.2004 tarihinde yürürlüğe girdi. Yeni Dernekler Kanunu’nda köklü değişiklikler yapıldı.

5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu’nun 27/son fıkrası ile; “Kamu yararına çalışan derneklerin mallarına karşı suç işleyenler Devlet mallarına karşı suç işlemiş gibi cezalandırılır.” hükmü getirilerek bu yeni kanun ile, sadece Türk Hava Kurumu ve Kızılay’ın değil, Kamu Yararına Çalışan Dernek statüsü bulunan bugün itibariyle 358 tane derneğin tamamının malları yasal korunmaya alınmıştır.

5253 sayılı Dernekler Kanunu ile yapılan köklü değişiklik sonucunda kamu yararına çalışan ve diğer Derneklerin tabi olduğu hukuk normları tamamen değiştirilmiştir.

5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 32. Maddesinin (f) bendinde “her ne suretle olursa olsun kendisine tevdi olunan derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair malları kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlak veya rehneden veya satan, gizleyen, imha, inkar tahrif veya tağyir eden yönetim kurulu başkanı ve üyeleri veya denetçiler ile derneğin diğer personeli Türk Ceza Kanunu’nun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır. Ayrıca mahkeme yargılama sırasında sanıkların, organlardaki görevlerinden geçici olarak uzaklaştırılmasına da karar verebilir.” denilmekte olup, bu düzenleme Kızılay ve Kızılay ile aynı statüde bulunan 358 Kamu Yararına Çalışan Derneğin mallarına karşı işlenen bu tarz fiiller yönünden de geçerlidir. Bu durumda, Dernekler Kanunu 32/f hükmü ile TCK 155/2 hükmünün paralel doğrultuda olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Hükümden açıkça anlaşılacağı üzere dernek yöneticilerinin derneğe ait para veya sair malları kendisinin veya başkasının menfaatine kullanması-harcaması halinde işlenilen suçun görevi kötüye kullanma suçu olduğu belirtilmiştir. Burada kanun çok açık bir şekilde artık dernek yöneticilerinin kamu görevlisi olarak kabul edilmediğini belirtmiştir.

Dernekler Kanunu’nda bu kadar açık bir düzenleme olmasına rağmen, halen uygulamada Kızılay ve Türk Hava Kurumu gibi derneklerin yönetici ve çalışanlarının dernek malvarlığına karşı işledikleri suçlar nitelendirilirken hukuki tavsifte hataya düşülmekte, suç “zimmet” olarak nitelendirilmektedir.

Buradaki hukuki nitelendirmede yaşanılan kafa karışıklığının sebebi yürürlükten kaldırılan 2908 sayılı eski Dernekler Kanunu 71. maddesinde Türkiye Kızılay Derneği ile Türk Hava Kurumu’nun mal ve paralarının pek çok kanunda devlet malı sayılması ve bunlara karşı suç işleyenlerin de devlet memuru gibi cezalandırılacağı yönündeki düzenlemedir.

Kızılay ve Türk Hava Kurumu gibi kamu ile iç içe geçmiş, köklü bir geçmişe sahip dernekler Özel Hukuk Tüzel Kişisi oldukları halde, bugün halen hukuki nitelikleri konusunda tereddütler ortaya çıkmakta, kamu kurumu oldukları yönünde yanılgılar oluşmakta ve çalışanlarının kamu görevlisi olduğu yönünde hataya düşülmektedir. Oysa ki Anayasa Mahkemesi’nin 13.07.2004 tarih ve 52/94 sayılı Kararında Kızılay’ın statüsü tartışılmış [i](RG: 18.07.2004/25526) ve Dernekler Kanunu’na tabi Özel Hukuk Tüzel Kişisi olduğu, dernek kurma özgürlüğü ve sınırları dahilinde faaliyette bulunduğu ifade edilmiştir. Nitekim Yargıtay Genel Kurulu’nun 4.10.1974 tarihli ve 1971/1-261 Esas, 1974/1050 Karar sayılı içtihadında da[ii] Kızılay’ın “hukuki nitelikçe Dernekler Kanunu’na tabi kazanç ve paylaşma gayesi gütmeyen bir Özel Hukuk Tüzel Kişisi” olduğu belirtilmiştir.

Kızılay’ın web sitesinde de bu hususlar; “Kızılay, tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi, kar amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olan ve kamu yararına çalışan gönüllü sosyal hizmet kuruluşudur.

Kızılay’ın teşkilatı, Genel merkez ve şubelerden oluşur. Kızılay’ın genel müdürlük teşkilatı dışında kalan bütün kademelerindeki görevler fahridir…” şeklinde kamuya duyurulmaktadır. [iii]

Yeni Dernekler Kanunu’nda çok açık bir şekilde artık dernek yöneticilerinin kamu görevlisi olarak kabul edilmediği, suç işlediklerinde kamu görevlisi olarak cezalandırılacakları yönünde bir kanuni düzenleme bulunmadığı için, “suçta ve cezada kanunilik ilkesi” gereği kamu görevlisi olarak cezalandırılamazlar.

Yukarıda açıklıkla tanımladığımız zimmet suçu, açıkça ve sadece kamu görevlisi tarafından işlenebilir. Bu madde uyarınca kamu görevlisi olmayan bir kimsenin zilyet olduğu eşya üzerinde gerçekleştirdiği tasarruflar zimmet suçunu oluşturmayacaktır.

Dernekler Kanunu’nun 27/son’da “kamu yararına çalışan derneklerin mallarına karşı suç işleyenler devlet malına karşı suç işlemiş gibi cezalandırılır” düzenlemesi yer aldığı için, malı kamu malı olarak hukuken nitelenen bir tüzel kişiliği çalışan ya da yöneticisinin de kamu görevlisi olarak kabul edilebileceği yanılgısına düşülmektedir. Bu madde kamu yararına faaliyet gösteren derneklerin kamu yararına özgülenen mallarını özel bir statü ile koruma amaçlıdır. Bunun ihlal edilmesi TCK’daki mala zarar vermenin nitelikli halini düzenleyen 152. Maddesine göre cezalandırılmasına yöneliktir.

Bu düzenleme Dernek yöneticilerinin ve çalışanlarının kamu görevlisi gibi cezalandırılması anlamına kesinlikle gelmez.

Zimmet suçu, kamu görevlisi tarafından görevi dolayısıyla işlenebilen “özgü bir suçtur”. Bu suçun özel olarak kanunlarda ayrıca düzenlenmesi gerekir. Örneğin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu m.62/3, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun m.23/1, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu m.28 gibi özel mevzuatlarda, kamu görevlisi gibi sorumlu tutulacakları ya da kendilerine emanet edilen mal üzerinde haksız tasarrufların zimmet suçunu oluşturacağı belirtilen kimseler de bu suçun faili olabilir düzenlemesi sebebiyle bu kişiler kamu görevlisi ve zimmet suçunu işleyebilir sayılmaktadır. Ancak niteliği itibariyle özel kanun olan Dernekler Kanunu’nda bu şekliyle bir özel düzenleme yapılmamıştır. Özel düzenleme yapılmadığından dolayı da Dernekler Kanunu kapsamında dernek yöneticilerinin dernek malvarlığına karşı işlediği suçların hukuki niteliği zimmet suçu değildir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bazı suçlar yönünden kamu görevlisi sayılmayan kişilerin de bu suçu işleyebileceği düzenlenmiştir. TCK’daki bu istisnai düzenlemeler; ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma ve rüşvet suçu olarak belirtilmiştir. Bu üç suçun düzenlendiği maddelerde çok açık bir şekilde dernek yöneticileri kamu görevlisi gibi cezalandırılacağı açıkça belirtilmiştir. Bu sayılan suç tiplerinde olduğu gibi zimmet suçunu düzenleyen 247. Maddede dernek yönetici ve çalışanlarının dernek mallarına karşı suç işlediklerinde zimmet suçundan cezalandırılacağı belirtilmediğinden ve Dernekler Kanunu 32-f maddesinde “güveni kötüye kullanma” suçu olarak düzenleme yapıldığından dernek yöneticilerinin dernek mallarına karşı zimmet suçu işlemleri mümkün değildir.[iv]

--------------

[i] Anayasa Mahkemesi 13.07.2004 tarih ve 52/94 sayılı Kararı

[ii] Yargıtay Genel Kurulu 4.10.1974 tarihli ve 1971/1-261 E., 1974/1050 K. sayılı içtihadı

[iii] (https://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/tarihcemiz)

[iv] (Mintez Şimşek 25.12.2009 tarihli ilgili makale)