Günden güne gelişen teknoloji ile birlikte Miras Hukuku özelinde de değişiklikler meydana gelmekte ve bu hususun insan hayatını ne şekilde etkileyeceği kafalarda soru işaretine neden olmaktadır. Bilişim teknolojilerinin artması ve dijital platformların bireylerin hayatında büyük bir önemi haiz olmaları hukuk sistemimizde yer alan kavramların içeriğinin genişlemesine yol açmakta ve birtakım değişiklik yaşamalarına neden olmaktadır. Whatsapp, Twitter, Youtube, Instagram, Facebook gibi uygulamalarda ve Google, Yahoo, Hotmail uzantılarına sahip haberleşme araçlarında hesapları olan kullanıcıların özel hayatlarına yönelik paylaşımlar yapmaları, özel bilgilerini saklamaları ve hatta bu hesaplar üzerinden maddi kazanç elde etmeleri somut değişikliklerin yaşanmasına ve hatta normatif düzenlemelerin açığa çıkmasına etken olmaktadır. Örnek vermek gerekir ise 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu bu haseple Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Türk Hukuku’nda mirasa ilişkin düzenlemeler 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu bünyesinde yer almakta olup tereke kavramının içeriği bu kanun özelinde düzenlenmektedir. Miras, ölüm olayının vuku bulması ile mirasçılara intikal eden özel hukuk ilişkilerinin tümünü oluşturmakta olup malvarlığı anlamına gelmektedir. Malvarlığı ifadesi kişinin ölümünden sonra terekeyi ifade etmekte ve mirasçılar, bu terekenin tüm aktif ve pasifleri üzerinde külli halef olmaktadır.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus intikale elverişliliktir. Keza malvarlıkları ölüm olayı ile birlikte mirasçılara intikal etmekte; lakin şahsa sıkı sıkıya bağlı hakların intikali kural olarak mümkün olmamaktadır. TMK 797/1 ile 823/3 gereğince de intifa ve sükna hakları her ne kadar malvarlığı niteliğini haiz olsalar da şahsi hak olmaları hasebi ile mirasçılara intikale elverişli değildir. Peki dijital malvarlıklarının durumu hangi konumda yer almaktadır? Alman Barolar Birliği’ne göre dijital miras; fikri haklar, web sitelerinde yer alan haklar (domains), sağlayıcı ile miras bırakanın arasında internet hizmetlerinin kullanımı bakımından akdedilen tüm sözleşme ilişkileri olarak ifade edilmiş olup kısaca miras bırakanın dijital malvarlığının tümü şeklinde ifade edilmektedir. Donanım, yazılım, telekomünikasyon şirketleri ile akdedilen sözleşmeler, e-posta hesapları, sosyal medya uygulamalarındaki hesaplar/üyelikler, kullanıcı hesapları ve internet ortamındaki verilerin tümü şeklinde tanımlanabilen dijital miras, sanal ortamda varlığını muhafaza eden tüm hak ve borçlar şeklinde de ifade edilebilmektedir. Bu dijital malvarlıklarına, i-cloud hesabındaki veriler, i-tunes, Spotify hesapları, mobil bankacılık verileri, blog hesapları, şahsi fotoğraf, video, telif hakları, e-kitap kullanımı, LinkedIn sosyal ağ hesabı, Bitcoin, oyun karakterleri, kazanılmış oyun hakları ve bunların maddi kazançları dahil olmaktadır.

Dijital malvarlığına kişinin ölümü akabinde kimin mirasçı olacağı sorusu hem toplumsal hem de bireysel bir sorun haline gelmektedir. Bu hususa en güzel örnek Alman Federal Mahkemesi tarafından verilen karar olacaktır[1]. Alman Federal Mahkemesi’nin bu kararından sonra bazı sosyal medya hesaplarında bireylerin ölüm olayının vukuu akabinde bu hesaplarının şifrelerinin kimlerle paylaşılıp paylaşılamayacağını belirleyebilmeleri yönünde değişikliklere gidilmiştir. Ancak bu düzenleme gerek Miras Hukuku gerekse de kişilerin aralarındaki şahsi ilişkinin zedelenmesi noktasında büyük sorunlara yol açabilmektedir. Keza Anayasa’mızın 20. maddesinde bireylerin özel hayatlarının gizliliği 22. maddesinde de haberleşmelerinin gizliliği koruma altına alınmıştır. Bu hesaplarda yer almakta olan yazışmalar ve diğer içerik paylaşımlarının kişilerin duygusal olarak yakınlık kurdukları kişilerle paylaşılması halinde de bunların diğer tarafı olan şahısların bu hakları ihlal boyutuna ulaşabilmekte ve bu husus hukuki sorunları gündeme getirebilmektedir. Yine TCK’nın 132 ile 134. maddelerinde bu hakların ihlali halinde kanunilik prensibi çerçevesinde bir suçun sübut bulabileceği ve adli makamlar tarafından ihlal eden şahısların yaptırıma tabii tutulabileceği belirlenmiştir. Dolayısı ile miras hakları ile anayasal hakların ihlali ve ceza boyutu arasında terazinin iki kefesinde bir ağırlık sorunu açığa çıkmaktadır. Alman Federal Mahkemesi kararında, dijital hesapların ve verilerin anı değerinde görülerek mirasçılara intikal etmesi yönünde bir irade beyanı ortaya koymuştur. Türk Hukuku’nda da bu kararın kabulü anı değerini haiz eşyaların mirasçılara intikal edeceği göz önünde bulundurulduğunda mümkün olmaktadır. Kişi dilerse iradesini kanuni tüm şartları taşıyan bir ölüme bağlı tasarruf yapmak sureti ile ortaya koyabilmekte ve dijital eşyalarının, sosyal medya hesaplarının şifrelerinin kimlerle/kiminle paylaşılmasını istediğini beyan edebilecektir. Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus vardır ki kişinin böyle bir irade beyanı ortaya koymaksızın salt şifresini paylaşması malvarlığının intikali için yeterli olmayacak ve anayasal hakların ihlali ile TCK’da yer verilmiş olan suçların sübutu mümkün olacaktır.

Veri sağlama ve sosyal medya hizmeti veren şirketler, bu hesapların bir kullanım hakkı oluşturduğundan bahisle miras hukukunun konusunu teşkil etmediğini ileri sürmektedirler. Keza aralarında bir hizmet sözleşmesinin mevcut olduğunu ve mülkiyet hakkının şirketlerin kendisinde olduğunu beyan etmekte ve kullanıcı hesaplarının kişisel veri kategorisine dahil olması hasebi ile verilere erişimin ihlale sebep olacağından bahisle ölen kişinin mirasçıları ile bu hesaplara ait şifre paylaşımı yapmamaktadırlar. Bu anlamda dijital malvarlıklarına yönelik hem hangi mirasçılara intikal edeceği hem de paylaşım usulünün ne şekilde vuku bulabileceği nezdinde kişilik haklarını ihlalden münezzeh bir kanuni düzenlemenin icrası şarttır.

Sosyal medya hesaplarının kullanıcılar arasında maddi bir kazanç kapısı olarak görülmesi son zamanlarda oldukça karşılaşılan bir durum olarak yerini almaktadır. Youtube kanallarında günden güne artan Youtuber hesapları ile Instagram, Facebook, Twitter ortamlarında reklam paylaşımı yapan kullanıcı hesapları ölüm sonrasında kime kalacaktır. Takipçi sayısı ile orantılı olarak değişkenlik ihtiva eden maddi kazançlara ve hesaplara yönelik vasiyetname, miras sözleşmesi yapılması hukuken mümkün kabul edilmeli, böyle bir ölüme bağlı tasarruf yapılmamış olması halinde ise mirasçılara intikal etmesinin hakkaniyetli olacağı sonucu açığa çıkmalıdır. Kişinin sosyal medya hesaplarında yahut e-postalarında maddi bir değer ihtiva eden paylaşımların bulunması halinde kanaatimizce bunlar da mirasçılara intikal edebilecektir. Keza Facebook, Google gibi şirketler kullanıcılarına, ölüm akabinde hesaplarının akıbetinin ne olacağı noktasında belirleme ve planlama imkanı sağlamaya yönelik çalışmalar yapmakta ve hesap varisi seçebilme imkanını tanımaktadır. Ancak bilinmelidir ki bu işlemler bir ölüme bağlı tasarruf işleminden bağışıktır. Dolayısı ile böyle bir seçimin vasiyetname yahut miras sözleşmesi olarak kabul edilmesi imkansız olup anayasal bir hakkın ihlali ile bazı suçların sübut bulması noktasında zemin hazırlamaktadır. Kanaatimizce salt bu işlemler bir dijital hesaba, belirlenen şahıslar tarafından erişilebilmesi ve fotoğraflara, maillere, videolara, paylaşımlara açılabilmesi ihlal sebebi olacaktır.

Bu hesapların erişime açılabilmesi ve mirasçıların kullanımına sunulması birtakım adli vakaların çözümlenebilmesine yahut maddi gerçeğin açığa çıkarılabilmesine de olanak tanıyacak cinsten olabilmektedir. Keza Alman Federal Mahkemesi tarafından verilen karara konu olay bu yönde önemli bir örnektir. Tren kazası neticesinde ölen kızının kaza sebebi ile mi yoksa intihar etkisi ile mi vefat ettiğini merak eden bir anne kızının Facebook hesabına erişim izni talep etmiş; Alman Federal Mahkemesi de dijital verilerin, mirasçıların erişimine sunulabileceğini kabul etmiştir.

TMK 599 uyarınca ölen kimselerin mirasçılarına menkul, gayrimenkul, ayni hakları, fikri mülkiyet hakları, sınırlı ayni hakları, borçları, hak ve yükümlülükleri külli olarak intikal etmektedir. İlgili madde gereğince mirasçılara intikal edecek mallar herhangi bir sınırlamaya tabii değildir -şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar haricinde-. Bu sınırlı sayma kuralının uygulanmaması mirasçılara intikal edebilecek mallar arasında dijital malvarlığının da yer alabilmesinin önünü açmaktadır. Bizler de müvekkillerimize vasiyetname düzenlemesi yaparlar iken dijital malvarlıklarının miras kalacağı kişilerin düzenlemesini yapmalarını da hukuken tavsiye etmekteyiz. Uluslararası hukuk açısından düşünüldüğünde müteveffanın bilinmesini istediği yahut öldükten sonra dahi bilinmesini istemediği birtakım hususların olduğunun bilincinde olunacak şekilde düzenleme yapılması hakkaniyet açısından önem ihtiva etmektedir. Keza bazı uluslararası siteler, kişinin henüz hayatta iken dijital verilerini kayıt altına alarak ölümün gerçekleşmesi akabinde istediği kişilere teslimi noktasında birtakım düzenlemeler yapmışlar ve platform kurmuşlardır. Örnek vermek gerekir ise legacy.com, kullanıcılarının öldükten sonra gönderilmek saiki ile e-mail yazmalarına yahut fotoğraf, video, ses kaydı göndermelerine olanak tanımaktadır. I-Croak ise kişilerin, öldükten sonra paylaşmak istemedikleri dijital verilerini şifrelemekte ve yalnızca kişinin paylaşılmasını talep ettiği kimseler ile paylaşmaktadır. Facebook ve Gmail, bu paylaşımları ancak mahkeme kararı olduğu takdirde mümkün kılmakta, Hotmail ise ölüm belgesi ibraz edildiğinde erişim hakkı tanımaktadır.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu da bu konu hakkında bir toplantı düzenlemiş ve bu hukuki sorunu tartışmaya açmıştır. 2015 yılında gerçekleştirilen bu oturumda; bireylerin dijital ortamlarda ürettikleri verilerin belgesel bir miras olduğu üzerinde kanaat getirilmiştir. Bu dijital ortamlarda oluşturulan veriler, insan haklarına aykırılık oluşturmayacak ve insan haklarına halel getirmeyecek şekilde korunmalıdır. Hak sahiplerinin ve kamunun menfaatleri bu noktada korunmalı ve ulaşılabilirlik kolay olmamalıdır. Bu hususta yapılabilecek en güvenilir araç şüphesiz ki hukuki bir reform olacaktır. Yine UNESCO 1992 yılında, dünyanın belgesel mirasının evrensel ve kalıcı bir ulaşılabilirliği haiz olabilmesi için Dünya Belleği Programı’nı kurmuştur. Bu noktada devletlerin ve bireylerin hak ihlalini ortadan kaldırmak adına birtakım önlemler almaları gerektiğinin izahatını yapmış ve bir tavsiye kararı yayınlamıştır.

Ülkemizde de geçtiğimiz günlerde dijital malvarlığının ne olacağı konusunda ciddi tartışmalar vuku bulmuştur. Trafik kazası hasebi ile eşini kaybeden kişi, müteveffanın “iCloud” hesabındaki fotoğraflarına, videolarına, ses kayıtlarına, e-maillere erişim için Sulh Hukuk Mahkemesi’nden talepte bulunmuş; ancak mahkeme bu talebin kabulünün bireyin özel hayatının ve haberleşmesinin ihlal edilmesine neden olacağı gerekçesi ise davanın reddine karar verdi. Davanın reddine yönelik verilen karar istinaf edildi ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, müteveffanın dijital verilerinin -hediye çekleri, e-ticaret, kuponlar, mobil banka verileri, fotoğraflar, videolar, e-mailler- terekeye dahil olduğunu ileri sürerek henüz bu konuda bir yasal düzenlemenin mevcut olmadığını ifade etti. Kararda; dijital malvarlığının yadsınamaz olduğuna vurgu yapıldı. Günden güne ticari gelir olarak kullanılan ve maddi kazanç kapısı olan hesapların sayısı artış göstermektedir. Sosyal medya hesapları, dijital cüzdanlar, e- posta hesapları artık maddi bir değer ihtiva etmektedir. Yine ulusal ve uluslararası boyutta kullanılabilen kripto paraların yeri oldukça büyüktür. Buna rağmen mevzuatta yasal bir boşluk olması hukukun günceli kaçırması anlamına gelmektedir. Bu nedenle Antalya BAM 6. Hukuk Dairesi; murisin e-posta hesabının, sosyal medya hesaplarının, dijital cüzdanlarının mirasçılarına intikal etmesi zaruri olan bir malvarlığı olarak terekesine dahil olduğu yönünde kanaat getirdi ve ilk derece mahkemesinin kararının kaldırarak yeniden bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine dosyanın gönderilmesi yönünde oybirliği ile karar verdi.

Kanaatimizce bu karar diğer tüm davalar açısından da emsal olabilecektir. Ancak gerek bireysel gerekse de hukuki açıdan sorunların çözüme kavuşabilmesi açısından normatif bir düzenleme yapılması önem ihtiva etmektedir. Keza dijital mirasın, üçüncü kişilerle var olan yazışmalar yönünden ve iletişimin karşı tarafı olan üçüncü kişilerin de özel hayatlarının ve haberleşmelerinin gizliliğinin korunması yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu noktada kendinizi riske atmaksızın bir vasiyetname yahut miras sözleşmesi yapmak sureti ile dijital verilerinizin kimlere ait olacağı, paylaşım usulünün ne şekilde mümkün olacağı noktasında belirlemeler yapmanızı tavsiye etmekteyiz.

-------------------------

[1] BGH, Urteil vom 12. Juli 2018- III ZR 183/17- Berlin.

-------------------------

GÜLER DEMİREL Gamze, Ölüm Hak Dijital Miras Helal, Dijital Hayat Akademisi, http://www.dijitalhayatakademisi.com/olum-hak-dijital-miras-helal/

AHİ M. Gökhan, Dijital Varlıklar Miras Olarak Bırakılabilir Mi? https://gokhanahi.com/2012/09/15/dijital-varliklar-miras-konusu/^

AKMAN Nurten İNCE, Mirasbırakanın Dijital Bilgilerinin Mirasçılara Geçişi (Dijital Tereke), İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:9 Sayı:2 Yıl 2018.

MARAŞLI DİNÇ Yasemin, Ölümden Sonra Sosyal Medya Hesaplarının Hukuki Akıbeti: Dijital Miras, TBB Dergisi 2019, S. 273.

İLERİ Çiğdem, “Dijital Miras” - Alman Federal Mahkemesi’nin “Facebook” Kararı Üzerine Bir İnceleme, TBB Dergisi 2020, S. 123.