DÜŞÜNME NEDİR?

 

Herhangi bir kimse yahut herhangi bir şey hakkında zihinsel olarak bir görüş sahibi olmak ve değerlendirmede bulunmak ve/veya bu görüşleri çeşitli görsel ya da işitsel araçlarla dışa yansıtmak düşünme fiilini oluşturmaktadır.[1]

 

SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK MÜMKÜN MÜDÜR?

Evet “Sınırsız özgürlük” anlayışı felsefi anlamda ileri sürülebilse de bu görüşün örgütlü siyasal toplumda yani günümüz devletlerinin hiç birinde kuşkusuz ki geçerliliği bulunmaz.[2]

 

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNE GÖRE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SINIRSIZ OLARAK KISITLAMA OLMAKSIZIN MI KULLANILMAKTADIR?

 

Hayır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10 uncu maddesine göre her ne kadar herkes ifade özgürlüğüne sahip olsa da  bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması gibi sebeplerle sınırlandırılabilmektedir.

Yasalar ile öngörülerek, sınırlı sayıda amaçlara yönelik olarak ölçülü bir şekilde ifade özgürlüğüne de bir başka kişilerin veya grupların haklarına zarar vermemesi amacı ile ifade özgürlüğünü tüm devletler sınırlayabilmektedirler ve sınırsız bir özgürlüğe hiçbir devlet müsaade etmemektedir.

 

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ DİNİ İNANÇ VE GÖRÜŞLERE HAKSIZ SALDIRI NİTELİĞİ TAŞIYAN İFADELERİN SINIRLANDIRILABİLECEĞİNE KARAR VERMİŞTİR.

 

Evet. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ifade özgürlüğünün dini inançlar sebebiyle kısıtlanabileceğine dair verdiği kararlarında[3]  ifade özgürlüğünden yararlanan bir kimsenin birtakım "ödev ve sorumlukları" yerine getirmesi gerektiğinin altını çizmiştir. Bu ödev ve sorumluluklara, dini inanç ve görüşler bağlamında başkasına haksız saldırı niteliği taşıyan ve haklarına zarar veren ifadeleri olabildiğince önleme yükümlülüğünün de dahil olduğunu Mahkeme kararında belirtmiştir.(bkz, mutatis mutandis, Otto-Preminger_Institut v. Avusturya, 20 Eylül 1994 tarihli karar, seri A, no: 295, s. 19, §49 ve Wingrove v. Birleşik Krallık, 25 Kasım 1996 tarihli karar, Recueil 1996-V, s. 1956, §52). Ayrıca, ahlaki ve özellikle de din alanında kişisel inançlara saldırı niteliği taşımaya müsait sorunlar üzerinde ifade özgürlüğünü düzenlemeleri bağlamında belirli bir takdir yetkisi genelde taraf devletlere tanınmıştır diyerek Mahkeme ifade özgürlüğünün sınırsız olmadığına ve sınırlama getirilebilineceğine hükmetmiştir. (bkz, mutatis mutandis, Müller ve diğerleri v. İsviçre, 24 Mart 1988 tarihli karar, seri A, no: 133, s. 22, § 35 ve son olarak Murphy v. İrlanda, başvuru no: 44179/98, §§65-69, 10 Temmuz 2003).

 

BİR DİNİN PEYGAMBERİNE HAKARET İÇEREN KARİKATÜRLER İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLİR Mİ? BU HAKARETLER SUÇ TEŞKİL EDER Mİ?

 

Bu tarz karikatürler ifade özgürlüğü kapsamında kesinlikle değerlendirilemeyeği gibi suç teşkil etmektedir.

Hangi din olursa olsun o dinin kutsallarına ve Peygamberine hakaret etmek o dinin mensubu bir kişiye direkt olarak hakaret etmenin belki 1000 katı daha olumsuz sonuç doğurmaya müsait bir hareket olup ifade özgürlüğü kapsamında kesinlikle değerlendirilemez.

İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilememesinin yanı sıra peygamberlere ve dine hakaret içeren bu ifadeler ayrıca suç oluşturmaktadır. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” olarak bilinen bu suç, hukuk devleti olma standardı yüksek olan birçok ülkenin Ceza Kanunlarında bulunmaktadır.

 

Ülkemizde de Türk Ceza Kanunumuzun 216 ıncı maddesine göre bu fiiller suç sayılmaktadır.

 

Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Tüm özgürlüklerin her hukuk devletinde olduğu gibi ülkemizde de gelişmesi önem arz etmektedir. İfade özgürlüğü de her bireyin sahip olması ve kullanması gereken bir özgürlüktür. Bireyler bir başkasının haklarını gasp etmemek ve hakkı kötüye kullanmamak kaydıyla tüm özgürlükleri kullanmalıdırlar.

Lakin milyonlarca kişinin mensubu olduğu herhangi bir dinin peygamberini aşağılamak o din mensupları nezdinde kendilerinin aşağılanmalarından 1000 kat daha sinir bozucudur, 1000 kat daha onur ve şerefi zedelemektedir.

 

Fransa’da yaşanan talihsiz terör eylemini tüm Müslümanlar olarak hepimiz kınadık, kınıyoruz. Lakin aynı derece de bu yaşanan talihsiz olayın da hiçbir şekilde herhangi bir dinin peygamberine hakaret etme özgürlüğünü vermeyeceği de herkes tarafından bilinmesi gereken bir zorunluluk.

Evet hiç kimsenin bir başkasının mensubu olduğu dini ve o dinin peygamberini aşağılamaya kesinlikle hakkı yok.

 

DİNİ DEĞERLERİ ALANEN AŞAĞILAYARAK KAMU BARIŞINI BOZAN KİŞİLER HAKKINDA NE YAPILABİLİNİR?

Dinlere ve dinlerin kutsallarına, peygamberlerine hakaret içeren paylaşımlar  ahlaki olmadığı gibi aynı zamanda yukarıda ifade edildiği üzere ifade özgürlüğü kapsamında da değerlendirilmeyip ayrıca  suç teşkil etmektedir.

Bu fiilleri işleyenler hakkında herkes en yakın Cumhuriyet Savcılığına başvurarak demokratik yasal tüm haklarını şikayet dilekçesi vererek kullanabilir. @avfatihyasar

 

Kaynak:

 

[1]Özcan Özbey, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında İfade Özgürlüğü Kısıtlamaları, s.42, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2013-106-1269 , Ziyaret Tarihi: 14.01.2015

[1]  Alacakaptan, Uğur, “Fikir ve Düşünce Özgürlüğü ve Tehlike Suçları, Çağdaş Batı Hukukunda Bu Konudaki Düşünce ve Uygulamalar-Türk Uygulaması ve Değerlendirmesi”, Hukuk Kurultayı 2000, C. 2, Ankara, s. 7

[1] MÜSLÜM GÜNDÜZ V. TÜRKİYE, Başvuru no: 35071/97, http://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?f=79&t=18545, Ziyaret Tarihi: 14.01.2015

 

Not: Kaynak olarak  “Av. Mehmet Fatih YAŞAR” ve “HukukiHaber.Net” ibarelerine yer verilmek şartıyla yazının kullanılması ve paylaşılmasına rıza gösterilmiştir.