1-“Cin olmadan, adam çarpmaya kalkan” genç avukatlar da var
2-Ukalâ (kendini akıllı ve bilgili sanan, bilgiçlik taslayan) avukatlar da var
3-Meslektaşını, “babasının uşağı” sanan avukatlar da var
4-“Asgari ücrete”, “askeri ücret” diyen avukatlar da var
5-“Muhabere” (haberleşme) evrakına, karıştırıp, “muharebe” (savaşta yapılan çarpışmalardan her biri – tartışma) evrakı diyen avukatlar da var
6-4721 sayılı kanuna rakamları ayırarak 47-21 sayılı kanun ya da 5237 sayılı kanuna 52-37 sayılı kanun diyen avukatlar da var
7-“Hukuk Mahkemesinde” taze avukat beyanı:
Hâkim bey, ben, davacının “müdafi” siyim (vekiliyim diyecekti, yanlış oldu. Herhalde az önce ceza mahkemesindeki duruşması vardı, taze avukatımızın)
8-3 Kasım 1839'da Sultan Abdülmecid döneminde, Hariciye Nazırı Koca Mustafa Reşid Paşa tarafından Gülhane parkında okunan Tanzimat Fermanı’nında (Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu) adı geçen “Tanzimat” kelimesi ile maddi-manevi tazminat’ta adı geçen “Tazminat” kelimelerini sıkça karıştıran avukatlar da var
9-Duruşmadan önce:
Müvekkil: Avukat Bey ya, valla kalbim yerinden fırlayacak gibi, çok heyecanlıyım, ilk defa mahkemeye çıkıyorum da
Duruşmadan sonra:
Müvekkil: Avukat Bey ya, hâkim de senin benim gibi insanmış ya, bende hâkimi robot, uzaylı veya değişik bir varlık sanmıştım :)
10-İşte bu cübbe; adliyeye, “Süpermen” gibi uçup gitmek için, pelerin niyetine, ideal bir cübbe
* Bu yazı 'Dinlence' amacıyla yazılmıştır.