Borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliği ile ödeme süresinin geçmesi; borçlunun borca itirazı halinde itirazın kaldırılması yahut itirazın iptal edilmesinden sonra haciz aşamasına geçilmesiyle birlikte alacaklının talebi doğrultusunda “borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallarıyla taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının anapara, faiz masraflarda dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haciz olunur.” borçlunun maddi değere sahip tüm hak ve alacakları üzerine haciz konulabilir.

Haczin tatbik edildiği icra dosyasından borçlunun malvarlığı üzerine konulan haciz ya da hacizler kapsamında hacze müteallik taşınır, taşınmaz mallar ile borçlunun hak ve alacakları üzerine konulan haciz neticesinde bu hak ve alacakları ile taşınır taşınmaz malvarlıkları satılıp paraya çevrilmek suretiyle alacaklının alacağına kavuşması sağlanmış olur.

Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ait egemenlik tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/422 Esas ve 2021/5042 Karar )

İİK'nun "paraya çevirme" başlığını taşıyan 106. ve devamı maddelerinde taşınır ve taşınmaz malların satış usulü düzenlenmiştir. Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı, taşınır hükmündedir. İİK'nun 110. maddesinde ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da, bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar” hükmü yer almaktadır.

Borçlunun başka bir dosya üzerine alacaklı bulunduğu dosya alacağına haciz konulması (İİK 85/1) mümkündür. Ne var ki dosya alacağına haciz talep etmek taşınır hükümlerine tabi olup haczin geçerliliği ve sıhhati yönünden icra ve iflas kanunu 106/1 maddesinde yazılı süreye riayet edilmesi gerekmektedir.

Buradan hareket ile borçlunun başka bir icra dosyasındaki alacağı menkul hükmünde olup mahcuz dosya alacağı için satış söz konusu olmadığından paranın icra dosyasına celbi talebinin satış talebi gibi değerlendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan borçlu, alacaklı ve icra müdürünün izni olmadan hacizli taşınır mal üzerinde tasarruf edemez. Yani söz konusu mahcuz mal üzerine haciz konulması ile birlikte borçlunun hacizli mal üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanmış olur. Bu nedenle dosya alacağı üzerine haciz konulan dosyada, dosya alacaklısının; haricen tahsil, vazgeçme ve feragat talepleri hakkında hitama binaen işlem yapılması mümkün değildir. İyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde üçünü şahsın iktisabettiği, haklar, alacaklının hacizle o mala taalluk eden haklarını ihlal ettiği nispette batıldır. (İİK 86/Son)

Dosya alacağı üzerine haciz konulan dosya alacaklısı tarafından, takip alacağının tahsili maksadıyla üzerine haciz konulan menkul, gayrimenkul, hak ve menfaatlerin satışı talep olunabilir. Ne var ki bu dosya alacaklısının (dosya alacağı üzerine haciz konulan) tasarruf yetkisi sınırlanmış olduğundan dosyadan yapılacak ihale kapsamında, İİK 114 Son düzenlemesinde hüküm altına alınan “ satışa çıkarılan taşınır üzerinde hakkı olan alacaklının alacağı yukarıdaki fıkrada yazılı olan oranda ise artırmaya iştiraki haline ayrıca pey akçesi ve teminat aranmaz.” düzenlemesi ile taşınmaz satışı hazırlığının düzenleme altına alınan İİK 124/Son düzenlemeleri dikkate alınarak dosya alacaklısı satışa teminat göstermeden katılsa bile satışın tamamlanması adına icra müdürünün tayin ve takdir edebileceği satış bedelinin ödenmesi için kanun ile düzenleme altına alınan 7 günlük süre içerisinde dosya alacağı üzerine haciz konulan ve tasarruf yetkisi kısıtlanan alacaklının ihale bedelini icra veznesine yatırması, paranın yatırılmamış olması halinde ise ihale kararı hakkında icra müdürü tarafından İİK 133. madde hükümlerinin uygulanması gerektiği, aksi halde dosya alacağına haciz koyan alacaklının alacağına kavuşması bertaraf edileceği hususuna dikkat edilmelidir.

İcra ve İflas kanunu düzenlemesine konu edilebilecek tüm satışlar (ihale) peşin para ile yapılır. Her ne kadar menkul satışlarının düzenlendiği İcra ve İflas Kanunun 114. Madde son fıkra düzenlemesi ile taşınmaz satışlarının düzenleme altına alındığı 124. Madde son fıkra düzenlemelerinde mahcuz malın kıymet takdir bedelinin %20 nispetinde bir alacağın varlığı halinde pey akçesi ve teminat aranmayacağı düzenlenmiş ise de ihale yapılacak dosya alacaklısının, dosya alacağı üzerinde haciz konulması düşünüldüğünde “ mahcuz mal üzerine üçüncü şahsın iktisabettiği haklar, alacaklının hacizle o mala taalluk eden haklarını ihlal ettiği nispette batıldır ” düzenlemesi ile birlikte düşünüldüğünde teminatsız bir şekilde ihaleye katılabileceği ancak mala taalluk eden (icra dosyasındaki dosya alacağına haciz konulan alacak hakkının) hakkın ihlal edilmesine sebebiyet vermemesi adına ihale bedelinin dosyaya yatırması şarttır. Kaldı ki icra müdürü borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğunca telif etmekle mükelleftir. O halde icra müdürünün herhangi bir irade göstermeksizin icra ve iflas hukuku genel uygulaması gereği, kanunun ruhuna uygun bir biçimde hareket etmek ve buna uygun işlem yapma mecburiyeti vardır.

Bahse konu ihalenin yapılması sonrasında dosya alacağına birden çok haciz konulması halinde icra müdürü tarafından ihaleden elde edilen tutarın tüm alacaklıların alacağına yetmemesi halinde sıra cetveli düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak bu sıra cetveline konu alacaklıların tamamının dosya alacağı üzerinde haciz koymuş olmaları ve aynı derecede hacze iştirak etmiş olmaları gerekmektedir. Sıra cetveli dosya alacağına ilk haczi uygulayan icra dosyasından yapılması gerekmektedir. Yani sıra cetveli, dosya alacaklısının alacağına haciz koyan ilk icra dosyasınca yapılır. Tahsilat yapılan ve borçlunun alacaklı olduğu dosyadan yapılmaz.

Pratik icra ve iflas uygulamaları ile karıştırılabilecek en hassas yer tam olarak burasıdır. Bir örnek verecek olursak ve bir an için dosya alacağına haciz pratiğinden uzaklaşmak gerekir ise; borçlu adına kayıtlı bir taşınmazın satışı ile dosya alacaklısının alacağa mahsuben söz konusu taşınmazı ihaleden alması ile yatırması gerekecek bedelin sıra cetveli ile kesinleşmesi halinde, dosya borcunun ihale bedelinden fazla olması halinde icra veznesine herhangi bir para yatırmadan ihaleye konu taşınmazın tescilini alması mümkündür.

Ancak yazı konusu kapsamında dosya alacağı üzerine haciz konulan bir dosyadan sıra cetveline esas başka bir dosya alacaklısının bulunmaması halinde sıra cetveline konu edilecek bir hal olmadığından üzerine haciz konulan dosya alacaklısının takip dosyasından alacağa mahsuben bir mahcuz mal alarak bunu sıra cetveline konu ettirmesi ve ihale bedelini dosyaya depo etmemesi düşünülemez.

Sonuç olarak, dosya alacaklısının alacağı üzerine haciz konulmuş olması halinde, üzerine haciz konulan dosyada alacaklının tasarruf yetkisi sınırlanmış olduğundan;

- Alacaklı yahut vekilince üzerine haciz konulan dosyaya haricen tahsil, feragat ve vazgeçme taleplerinde bulunulamayacağı,

- Alacaklı tarafın talebi gereği dosyadan satılmasına karar verilen taşınır, taşınmaz mahcuz mal ile bir hak ve alacağın ihaleye konu edilmesi halinde tasarruf yetkisi kısıtlanan dosya alacaklısının alacağa mahsuben ihaleye katılması halinde satış bedelini dosyaya yatırması gerektiği,

- Dosya alacağına haciz ile tasarruf yetkisi kısıtlanan alacaklı tarafa satış bedelinin dosyaya yatırmaması halinde satışa müteakip tescil ve teslim işlemlerinde bulunulamayacağına,

- İyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın iktisabettiği, haklar, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlal ettiği nispette batıl sayılacağı hususun ilgililerine faydalı olması dileğiyle.

Mustafa Zafer

Hukukçu, (E) İcra ve İflas Müdürü