250 KADIN HAKİM KOVULDU

İki küçük kız kardeş, ocakta soğan kızartırken annelerinin dikkatini çekmek için itişip kakışıyor. 6 aylık kız kardeşleriyle birlikte, Afganistan'ın yeni yöneticileri olan Taliban nedeniyle karşı karşıya oldukları tehditten habersiz olan kızların annesi Nebila, rejim tarafından işe geri dönmemeleri emredilen 250 kadın hakimden biri. 

BİNLERCE SUÇLU SERBEST BIRAKILDI

CNN’de yer alan habere göre, Nabila, yalnızca Taliban üyelerinden değil, bir zamanlar hapse attığı adamların da misilleme yapmasından korktuğunu söyledi. İktidara geldiklerinde, Taliban hapishanelerin kapılarını açarak binlerce suçluyu serbest bıraktı.

"İNTİKAM PEŞİNE DÜŞERLERSE ALLAH KORUSUN"

Nabila, "Artık kendimizi güvende hissetmiyoruz; aynı suçlular benim ve ailemin peşinden geliyor. İntikam peşinde olurlarsa Allah korusun” dedi.

ABD merkezli Uluslararası Kadın Hakimler Birliği'nden (IAWJ) Yargıç Vanessa Ruiz'e göre,

Taliban'ın yönetimi devralmasından sonra, onlarca kadın hakim Afganistan'dan kaçtı. Geride kalanlar ise ölüm korkusu nedeniyle saklanıyor. 

Afgan hükümeti altında çalışan kadın ve erkek tüm hakimlerin yerini şimdi Taliban tarafından atananlar aldı. Ancak Ruiz, kadın hakimlerin cinsiyetlerinin onları erkeklere daha fazla değer veren bir rejim için belirli hedefler haline getirmesinden korktuklarını söyledi.

TECAVÜZ, CİNAYET VE AİLE İÇİ ŞİDDET DAVALARI

Kadın hakimlerin çoğu, ülkedeki  tecavüz, cinayet ve aile içi şiddet de dahil olmak üzere kadınlara yönelik en kötü şiddet davalarında yer aldı. Ruiz, "Onları mahkum eden herhangi bir hakime kızacaklardı, ancak bir kadının resmi yetkilere  sahip olması ve bir erkeğin yargılaması düzenle ilgili farklı tepkileri beraberinde getiriyor” diye konuştu.

"BATILI ÜLKELER YARDIM ETMELİ"

Bununla birlikte, IAWJ ve diğer kuruluşlar, kadınlar için güvenli bir çıkış yolu bulmak için yarıştıklarını,  ancak çok geç olmadan ABD ve diğer Batılı ülkelerden daha fazla yardıma ihtiyaçları olduğunu belirtti.

Diğer taraftan, Afganistan'daki kadın hakimler için riskler, Taliban'ın ülkeyi ele geçirmesinden öncesine dayanıyor. Reuters'e göre, ocak ayında Kabil'de iki kadın yüksek mahkeme yargıcı kimliği belirsiz silahlı kişilerce vurularak öldürüldü, ancak Taliban sorumluluğu reddetti.

O zamandan beri Afgan kadınlarına ve eski hükümete bağlı kişilere yönelik tehditler yoğunlaştı.

Geçen hafta, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michele Bachelet, İnsan Hakları Konseyi'ne, ofisinin Taliban'ın kapı kapı dolaşarak belirli hükümet yetkililerini ve ABD ile işbirliği yapmış kişileri aradığına dair "birden fazla iddia" duyduğunu açıkladı. Ayrıca, kadınların "kamusal alandan giderek dışlandığını" ve "çok sayıda profesyonel sektörde" artan kısıtlamalarla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. 

"ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİM"

Nabila ise  ölüm tehditleri almasının çok uzun sürmediğini belirterek, "Taliban Kabil'e geldikten bir veya iki gün sonra cep telefonumdan arandım ve ölümle tehdit edildim” dedi.

Nabila ardından telefon numarasını değiştirdiğini ve ailesiyle birlikte sürekli taşınmak zorunda kaldığını sözlerine ekledi. 

"ANNELERİNİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ GÖRMELERİNİ İSTEMİYORUM"

Başka bir kadın hakim Bibi ise Taliban Kabil'e girdiğinden beri üç küçük çocuğuyla birlikte saklandığını söyledi. Güvenlik nedeniyle sadece adını kullanan Bibi, "En büyük korkum, çocuklarımın annelerinin öldürüldüğünü görmeleri. Uyuyamıyoruz. Sadece bekliyoruz, normal bir insan gibi yaşamayı bıraktık” diyen Bibi Kabil düştüğü için iş yerinden aceleyle ayrılmak zorunda kaldığını söyledi.

Bibi, "Beni bulmanın, vurmanın, öldürmenin hakları olduğunu düşünüyorlar, korkacak kimseleri yok" dedi.

Öte yandan, hem Nabila hem Bibi ve aileleri, IAWJ dahil olmak üzere çeşitli örgütlerin yardımıyla Afganistan'dan ayrılmaya çalışıyorlar, ancak ilerleme çok yavaş.

Ellerinden geleni yaptıklarını ancak kaynaklarının sınırlı olduğunu söyleyen Ruiz, Batılı ülkeleri daha fazlasını yapmaya çağırdı.

Ruiz, "Hükümetler şu anda Afganistan'da tehlikede olan insanları kabul etme konusunda daha iyi, daha hızlı, açıkçası daha cömert olmalı. Acil bir durumla uğraşırken bürokrasiyi kesmelisiniz. Burada acil bir durumla uğraşıyoruz” dedi.  

BLINKEN: BU GÖREV İÇİN BİR SON TARİH YOK

Diğer taraftan ABD, 31 Ağustos tarihinden sonra bile Amerikalıları, Afganları ve diğer vatandaşları Kabil'den tahliye etmeye devam ettiğini söyledi. Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, geçen hafta  Senato Dış İlişkiler komitesi oturumunda yaptığı açıklamada, son iki hafta içinde iki tahliye uçağının Kabil'den ayrıldığını söyledi.

Blinken, "Amerikalılara ve özel bir taahhüdümüz olan Afganlara, isterlerse Afganistan'dan ayrılmalarına yardım etmeye devam edeceğiz, tıpkı büyükelçiliğimizi tahliye ettiğimiz diğer ülkelerde yaptığımız gibi. Bu görev için bir son tarih yok” diye konuştu.