Fransa’da ölüm cezasının kalktığı 1981’de Adalet Bakanı olan 81 yaşındaki Sosyalist Senatör Robert Badinter, tasarımını gerçekleştirdiği “Suç ve Ceza” konulu yeni sergiyle Fransızların tüylerini diken diken etti. Serginin açıldığı günden itibaren büyük ilgi odağı haline gelen “son giyotin”, Fransızların zihninde “giyotinli yıllar”ı yeniden canlandırdı.

1986-95 yılları arasında Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapan Badinter, sergiyle ilgili yaptığı açıklamalarda, giyotinin kendi yaşamında ve kariyerinde çok önemli rol oynadığının altını çizdi. Badinter, 43 yaşında bir avukatken, 1972’de idama mahkûm olan müvekkilinin giyotinle öldürülmesine tanık olduğunu, bu olayın kendisini şiddetli bir idam cezası karşıtı haline getirdiğini kaydetti. Badinter, idam aletini sergi için gün ışığına çıkarırken, yaşadığı güçlükleri şöyle anlattı: “1981’de ben Adalet Bakanı’yken Paris Belediye Başkanı olan Jacques Chirac’a mektup yazmış, bu giyotinin Paris müzelerinden biri tarafından muhafaza edilmesini, ama en az 25 yıl süreyle sergilenmemesini istemiştim. Ancak Paris Belediyesi’ne ait müzelerin hiçbiri giyotini kabul etmemiş. Sonunda orduya teslim edilmiş, onlar da bir sığınağa kaldırmış.”

Fransa Devrimi sırasında, şimdiki adıyla Concorde Meydanı’na kurulan giyotin, kullanılmadığı zamanlarda üzerine siyah bir örtü serildiğinden “dul kadın” adıyla anılıyormuş. Ünlü hukukçu, Orsay Müzesi’nde teşhir edilen giyotinin de aynı şekilde siyah örtülü biçimde sergilenmesini bu yüzden istediğini söyledi.

Orsay Müzesi’nde önceki gün açılan sergi, 27 Haziran’a kadar devam edecek. Sergide Goya ve Gericault’tan Degas, Toulouse-Lautrec ve Picasso’ya kadar tanınmış birçok ressamın suç ve cezaya ilişkin tablolarının yanı sıra, elle çizilmiş kuru kalem yargılama görüntüleri, karikatür gibi görsel malzeme ve suçlu profilini belirleme çabasıyla 19. yüzyıl anlayışına uygun olarak çıkartılan katillerin yüz kalıpları da yer alıyor. Sergi 475 nesneden oluşuyor.
 

1977’de tarih oldu
Fransız doktor Joseph Guillotin’in “insani bir yöntem” olarak icat ettigi başı vücuttan hızlıca ayırmaya yarayan giyotin, Fransız ihtilalinden itibaren Fransa’nın tek tip ölüm cezası yöntemi olarak kabul edildi. Krallık devrine Fransa’da asilzadeler kafaları kılıçla kesilerek, hırsızlar asılarak, dinden sapanlar yakılarak, kral ailesinden birini öldürmeye yeltenenler kol ve bacakları dört farklı ata bağlanarak, kalpazanlar kaynar suda haşlanarak cezalandırılıyordu. Fransa’da son giyotin idamı, bir kadını işkence edip öldüren Tunuslu Hamid Candubi’nin 1977’deki idamı oldu. İdam cezası Fransa’da 1981’de çıkarılan bir yasayla kaldırıldı. Giyotinle idam edilen bazı ünlüler şunlar: Kral 16. Louis ve Kraliçe Marie Antoinette, “halkın dostu” diye anılan ünlü devrimci gazeteci Marat’nın katili Charlotte Corday, Danton, Camille Desmoulins, Robespierre, Saint Juste gibi Fransız Devrimi’nin önde gelen tüm liderleri, modern kimyanın kurucusu Lavoisier, komünizmin ilk teorisyeni devrimci Babeuf, 10 kadının ve bir genç erkeğin ünlü seri katili “mavi sakal” Landru. (Milliyet)



Fransız doktor Joseph Guillotin’in icadı olan giyotin, idamı hızla gerçekleştirdiği için tercih ediliyordu. Giyotin bu hızı sayesinde “insancıl” bir yöntem diye değerlendiriliyordu.