BYE - Sırbistan'da yayımlanan Politika gazetesinin 12 Mart 2010 tarihli sayısında, Darko Tanaskovic imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan haberin çevirisi şöyledir:

Bununla birlikte güncel olayları takip ederek ve bölgesel ve küresel ilişkilerin gelecekteki durumunu değerlendirerek hareket etmek de düşünülmüştür.

Türkiye Cumhuriyeti'nin dış siyaseti gözden geçirildiğinde her ne kadar yeni Osmanlılık kavramı sık kullanılıyor olsa da bu kavramın net bir tanımı yoktur. Ancak içeriği bellidir. Yeni Osmanlılık, Osmanlı'nın varisi olan bugünkü Türkiye'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nun bütün ruhani, siyasi ve kültürel mirasını yaşatmasını sağlayacak makro ideolojik zemini anlamına gelmektedir.

Yeni Osmanlılık, bir ruh durumu, kendine öz değerler sistemi ve bununla bağlantılı olarak kendine ve dünyaya bir bakış açısıdır. Yeni Osmanlılık en özetlenmiş hâliyle İslamizm, Türkizm ve Osmanlı emperyalizminin bir ortak birleşimidir.

Son yıllarda Türkiye'nin dış siyasetindeki Yeni Osmanlılık kavramının geçmişe kıyasla bugün daha net karşımıza çıktığını görebiliriz. Bu anlamda, "Davutoğlu'nun doktrini" özünde yeni değil. Yeni Osmanlılık, dış siyasetin eyleme geçirilmesi doğrultusundaki yeni programı temsil etmektedir. Bu siyaset, değişen uluslararası siyaset politikasına ayak uydurmuştur ve destekçileri bu durumu Türkiye için çok olumlu olarak değerlendiriyor. Söz konusu politika aynı zamanda, Atatürk'ün meşhur "yurtta sulh cihanda sulh" sözü üzerine kurulmuş olan, başka ülkelerin iç işlerine karışmama, bölgede dominant olmaktan vazgeçme ve tutumlu davranma siyasetine de son vermek anlamına geliyor.

Davutoğlu, Türkiye'nin dünyadaki rolüyle ilgili kendi dış siyaset görüşünü "Stratejik Derinlik" (2001) adlı kitabında kapsamlı olarak anlatmıştır. Davutoğlu, yeni Osmanlılık teorisinin temelini anlatırken stratejik derinlikler kavramından bahsediyor ve bu kavram tarihî ve coğrafi derinlikleri içeriyor. Davutoğlu'na göre Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasının varisi olarak stratejik derinlik potansiyeline sahiptir. Çünkü Osmanlı, Orta Asya'da asırlar boyunca olayların merkezindeydi. Bunun yanı sıra Davutoğlu, Türkiye'nin; genç ve dinamik bir nüfusa sahip, demokratik bir toplum olması, bilim, teknoloji ve altyapı bakımından oldukça gelişmesi nedeniyle dünyadaki gelişmelere artık kenardan bakmaktan vazgeçmesi gerektiğini savunuyor. Davutoğlu aynı zamanda yeni bir diplomasi dilinin, daha doğrusu Türkiye diplomasisinin yeni bir tarzının oluşması için çaba sarf ediyor.

En sonunda, özellikle bölgesel iş birliği alanında olmak üzere diplomaside daha yoğun bir trafiğin yaşanması için Davutoğlu, diğer ülkelerin daha sık ziyaret edilmesini ve bu ülkelerdeki meslektaşların ülkeye daha sık davet edilmesini tavsiye ediyor.

Türkiye dış siyasetinin yeni programının bütün bu maddeleri büyük oranda aktif hâle getirildi. Ancak "stratejik derinlik" mantığının gerçekleştirilmesi doğrultusundaki zıtlıklar ve sınırlar da dikkat çekiyor.

haberx.com