Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dün ekonomi basınıyla biraraya geldi ve gündemdeki konuları yorumladı. Kuşkusuz gündemin ilk sırasında nükleer santral ihalesi vardı. Nükleer enerji santrali kurulmasına ilişkin olarak bilgi veren Yıldız, “Sinop’ta kamunun yüzde 25 hissesi olacak. Mersin’de Ruslar’a opsiyonel bıraktık. Kamu hisse sahibi olabilir yüzde 25’e kadar ama olmayabilir de. Enka konusunda ise yerli partner seçiminde müdahil olmak istemiyoruz. Onu Güney Koreliler seçecek. Riskleri firmalar hisseleri oranında paylaşacak” dedi.

Türkiye’nin Çernobil deneyiminden dolayı nükleer santrale karşı mesafeli bir duruşu olduğunu kaydeden Yıldız, bunu yenmek için KEPCO’nun gerçekleştireceği testin etkili olabileceğini ifade etti.

Müşavirlikten nükleer time Yıldız, “Güney Koreli şirket KEPCO, 515 bin parçadan oluşan nükleer santralin tümünü kendi yapıyor. Güvenliğini denemek için daha önce Fantom uçağı çaktılar. Beton kalıyor bir şey olmuyor. 11 Eylülden sonra ‘Boeing 737 uçak vurduracağız’ diyorlar. Henüz bu deney yapılmadı ancak yapılacak. Yapılırsa Türkiye’deki korkunun önüne geçmeye de faydası olacak. Artık nükleer santral teknolojisi çok gelişti. Güvenlik için harcanan para çok daha fazla. KEPCO’nun yaptığı 20 tane santral işletmede 8 tanesi inşa halinde, 30 yıl içinde bu hale gelmişler.” diye konuştu.

Nükleer santrale karşı çıkanların başta Greenpeace olmak üzere örgütlü de olduğunu kaydeden Yıldız, şöyle devam etti: “Ben Libya’dayken, beni acil aradılar dediler ki, ‘Greenpeace’liler ellerinde bidonlarla bakanlığa yürüyorlar.’ Ben de dedim ki, ne dışardan polis çağırın, çay kahve ikram edin, geldiğimizde de iade-i ziyarette bulunuruz. Çayı ikram ettiğinde biri diğerine soruyor. ‘İçsek mi acaba’ diye... Onlarla oturduk konuştuk. Ne kadar zararlı bunu oturup ayrı bir platformda konuşalım. Ben böyle iyi niyetle yaklaşınca, bana bir tişört verdiler. Nükleerle yaşamaya hazır mısınız, evet hazırım, dedim. Demokratik bir ortam oluşturmak istiyorsak, ben buna karşıyım diyebilmen lazım.” Nükleer santral konusunda halkı bilgilendirmek için aktif görevde bulunmayan 312 müşaviri görevlendireceklerini ifade eden Yıldız, “Herkesin ikna olması gerekmiyor. Bilgi vereceğiz” diye konuştu.

İSTANBUL’DA ELEKTRİKTE KAYIP KAÇAK ORANI YÜZDE 18 KAYSERİ ve Civerı Elektrik’te genel müdürlük yaptığı zaman bazı kamu kurumlarının borçlarını ödemediğini ancak dostlarının başında olduğu kurumların bile gözünün yaşına bakmadığını hatırlatan Yıldız, “Bu bir irade meselesi. Elektriklerini kestim. Validen genel müdüre kadar birçok kişi aradı parayı gönderin açayım dedim. 4 saat sonra parayı gönderdiler. Kayıp kaçak oranı 2000’li yıllarda Türkiye’de yüzde 24’ten yüzde 14’e düştü. Türkiye’deki kayıp kaçağın yüzde 18’i ise İstanbul’dan. Kayıp kaçağın zararı tüketicinin cebinden çıkıyor” dedi.

‘AZERİ KARDEŞLERİMİZE KENDİMİZİ ANLATAMADIK’ AZERİ gazının fiyatı ile ilgili görüşmelerde henüz nihai anlaşma aşamasına gelinmediğini ifade eden Enerji Bakanı Taner Yıldız masada olan 3 konu bulunduğunu söyledi. Bunlardan birinin halen alınan yıllık 7 milyar metreküplük gazın yeni fiyatı olduğunu söyleyen Yıldız ayrıca 2016-2017’de devreye girecek Şahdeniz 2 projsinden alınacak gaz miktarı ve fiyatı ile gaz taşıma ücreti ile ilgili başlıkların da masada olduğunu söyledi. Yıldız, “Azerbaycan’la bizim anlaşayamacak teknik bir konumuz yok. Ama zannediyorum Ermenistan meselesinde sıkıntı var. ’Aliyev’in razı olmayacağı bir Ermenistan çözümü bizim çözümümüz değildir’ dememize rağmen, sanıyorum yeterince anlatamadık. Yeterince anlaşılamadı. Ondan dolayı bu anlaşma duruyor. Ama ben bu anlaşmanın yapılacağı kanaatindeyim” dedi.

‘SUYLA OYNADIĞINIZDA MUTLAKA DOĞASI DEĞİŞİR’ TÜRKİYE’NİN enerjde rezervlerinin belli olduğunu, yenilenebilir potansiyelini harekete geçirmeye çalıştıklarını kaydeden Yıldız ancak çevreci kaygılarla pek çok projenin durdurulmaya çalışıldığını söyledi. 2023 yılına kadar Türkiye’nin tüm yenilebilir enerji kaynaklarının kullanılabilir duruma getirmeyi hedeflediklerini anlatan Yıldız şunları söyledi: “Rezervler belli. 145 milyar kw saat civarında Türkiye’de harekete geçilebilir su kaynağımız var. Bunların üçte birini işletiyoruz, üçte biri inşa veya lisans halinde, diğer üçte biri harekete geçmemiş durumda. Suyla oynadığınızda mutlaka doğası değişmek zorunda. Her şeyin bir bedeli var. Şu anki uygulamada eksiklikler var. Suda envanter çalışmasına başladık ve kamuoyuna sunacağız. Rüzgar istediğimiz oranda iyi yönetilmiş değil.

Aynı hataya güneş enerjisinde düşmememiz için daha temkinliyiz. Güneşte öncelik yerli firmaların olacak.”

Vatan