10.08.2013 tarihinde Büyükada’da bulunduğum sırada değerli büyüğümüz Hanri Benazus’a imzalattığım ‘’Yaşamın İçinden Atatürk Anıları’’ kitabında geçen günün anlamı itibariyle Cumhuriyeti aktaran yazıyı buraya eklemek isterim. 

Salih Bozok’un anılarından:

Cumhuriyet Bayramı kutlamaları Atatürk’ün çok büyük önem ve değer verdiği  kutlamalardı. 

Kutlamamaların her safhası ile mutlaka ilgilenir, çoşku ve inançla yansımalarını görmek isterdi. 

Cumhuriyetin 12’inci Yıldönümü Kutlamaları için bazı değişik pankartlar hazırlanmıştı.

Bunların içinde olanlardan bazıları şöyle idi.

‘’Atatürk bu milletin en yücesidir’’

‘’Türk Milleti asırlardır bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı’’

Bu ve buna benzer pankartlar Atatürk’ün önüne serildiğinde hepsini teker teker inceledi. 

Yukarıdaki örneklerde olanları ve ona benzerlerinin hepsini çizdi.

Tümünün yerine yalnız şunu yazdı:

‘’Atatürk, bizden biridir’’

Mustafa Kemal Atatürk yukarıdaki nitelendirmelerden kendini herkesten üstün tutabilecek, ayrıcalık yaratabilecek anlam taşıyan sıfatlandırmalarda bulunulmak istememiş, mütevaziliğini ortaya koyarak milletle var olduğunu samimi olarak aktarmak istemiştir.
 
Osmanlı Devletinin mutlak monarşi ile 624 yıl 36 padişah tarafından sürdürülen devlet yönetimi var olduğu dönem içinde genişlediği ülkelerde adil, eşit davranışlar sergileyen düzenli, sistemli ve hoşgörülü yapısıyla yönetimini sürdürmüştür. Bu şekilde olmasaydı muhakkak adını bile anımsamadığımız küçük beyliklerden biri gibi var olmayacaktı.  Daha sonraki evrelerde padişahın yeni bir yönetim biçimi meşrutiyeti ilan etmesiyle yetkilerinin sınırlandırılmasını göze almasına rağmen bu dönem aşamalı olarak değişmiştir. Burada aktarmak istediğim tarihi bilgi değildir. Şüphesiz tarihi bilgim de uzun ve geniş olan bu konular üzerinde açıklamaya yapmaya yetmeyecektir. Aktarmak istediğim yönetim biçimlerinin kusursuz görünmesine rağmen sürekli bir geçiş halinde oluşudur.

Şunu söyleyebilirim ki bu dönem içinde belirli karşılaştırmalar yapılmakta ve hangi yönetimin daha iyi olduğu hangisinin daha kötü olduğuna dair konu hakkında kulaktan dolma bilgilere sahip kişiler tarafından dahi yorum yapılmaktadır ki bu oldukça sakıncalı bir hal almış olup herkes bu bilgi karmaşasına dahil olmaktadır. Buradaki aktarılan görüşlerle kimi insanlarda farklı duygular yaratarak kinlenme, hırslanma, kötüleme ve aşağılama gibi bir takım duyguları ortaya çıkmaktadır. Belirli dönemler kendi içinde değerlendirmezsek o zamanın şartları ve koşullarını günümüzle bir tutarak hep bir görünmez eksi katacağımız açıktır. 

Herkesin kendine haiz görüşleri ve prensipleri mevcutken karşı taraf olarak adlandırdığınız sizler gibi olmayan diğer kişilere "kendinden olmayana saygı duymama "inancına sahip olduğunuz sürece görüşlerinize önem verilmeyeceği açıktır. Mutlak beklentilerin bu olmadığını görmediğiniz sürece bu durum devam edecektir. 
‘’Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır.

Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.’’ 

‘’Doğruları korumaktan korkmayınız.’’  Mustafa Kemal Atatürk.  Saygı ölçütleri içinde var olduğuna inandığım dürüstlük ve hoşgörüyle herkesin belirli kalıplarından arınmış, diretme tutmadan ve toplumun huzurunu destekleyici adımlar atılarak istenilen vaziyette birlikteliğin daha ferah bir seviyeye ulaştıracağını düşünmekteyim. 

29.10.2015