Kural olarak; idari yargıda verilen iptal kararları, ilgili idari işlemi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırmaktadır. İptal kararlarının etkileri ve geçmişe yürümesi konusunda idari yargıda ve Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararlar arasında farklılık bulunmaktadır. Bu farklılığın kaynağı Anayasa m.153 olup, maddenin 5. fıkrasında “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü yer almaktadır. İdare Hukuku mevzuatında bu şekilde açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, ayrıca idari yargıda verilen iptal kararlarının amacı dikkate alındığında geçmişe etkili kabul edilmemesinin sözkonusu iptal kararından beklenen hukuki faydayı sağlamayacağı da açıktır.

Ayrıca “Anayasa Mahkemesinin kararları” başlıklı Anayasa m.153/2’e göre; Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez”. Bu hüküm de, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının sonuçları ile ilgilidir. İdari yargı için benzer hükme Anayasa m.125/4’de yer verilmiş olup, bu maddeye göre; “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez”. Bu hüküm; Anayasa Mahkemesi’nin yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemeyeceği düzenlemesine benzer olarak, idari yargının idari eylem ve işlem niteliği taşıyacak veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak şekilde karar veremeyeceğini, dolayısıyla düzenleyici idari işlemlerin iptaline dair yargı kararlarında yeni bir idari işlem tesis edecek şekilde karar verilemeyeceğini öngörmektedir.

Danıştay 5. Dairesi’nin 25.02.1998 tarihli, 1997/13 E. ve 1998/515 K. sayılı kararına göre[1];

“...Danıştay'ın otuz seneyi aşan istikrar kazanmış içtihatlarına göre iptal kararları dava konusu işlemi hiç tesis edilmemiş kılan ve önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlayan kararlardır. Eğer bireysel bir idari işlem iptal edilmiş ise idare, bireyin eski hukuki durumunu kazanması için gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür; dava konusu işlem gibi düzenleyici bir işlem iptal edilmiş ise, ortada hukuken doldurulması zorunlu bir boşluk oluşmadıkça, verilen yargı kararı idarenin herhangi bir uygulama işlemine gerek kalmaksızın hukuki sonuçlarını ortaya koyar, başka bir anlatımla iptal edilen düzenleyici işlemin uygulanabilirlik (icrailik) niteliği son bulur ve işlemin yapılmasından önceki hukuki durum yürürlük kazanır. Örneğin herhangi bir tüzük veya yönetmeliğin belli bir maddesini kaldıran veya değiştiren bir tüzük veya yönetmelik için iptal kararı verilmiş ise değişiklik yapan hüküm uygulanmaz ve değiştirilen hüküm yürürlükte kalır.

Anayasa Mahkemesi'nin bir yasayı yürürlükten kaldıran yasanın iptal edilmiş olmasının, yürürlükten kalkan yasanın kendiliğinden yürürlüğe girmesi sonucunu doğurmayacağı yolundaki içtihadının, idari yargıda iptal (ve yürütmenin durdurulması) kararlarının hukuki sonuçları yönünden kabulü olanaksızdır. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu içtihadı Anayasanın 153. maddesinde ifadesini bulan ve Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği yolundaki kuralın zorunlu ve doğal sonucudur. Oysa idari yargıda iptal kararları (ve buna bağlı olarak yürütmenin durdurulması kararları), yukarıda açıklandığı ve bilimsel ve yargısal içtihatlarda tartışmasız kabul edildiği gibi, dava konusu işlemin tesis edildiği andan itibaren hukuki sonuç doğurduklarından, bir düzenleyici işlemi kaldıran veya değiştiren yeni bir düzenleyici işlemin idari yargı yerince iptal edilmesi (veya yürütülmesinin durdurulması) halinde, eski düzenleyici işlem hiç değiştirilmemiş ve kaldırılmamışçasına uygulanma niteliğini sürdürür. Aksi bir yorumu, hukuk düzenine vaki ihlalleri ihlalin vuku bulduğu tarihten itibaren ortadan kaldırmayı amaçlayan iptal davaları ve bu davaların hukuksal araçları olan iptal (ve yürütmenin durdurulması) kararları ile bağdaştırmak mümkün değildir”.

İdare Hukukunda benimsenen geçmişe etkili olma kuralı, iptal edilen işlemin tesisinden önce mevcut hukuki durumu geri getirmektedir. Ancak bu neticenin bazı istisnaları vardır. Özellikle; düzenleyici bir işlemin iptal edildiği durumlarda, o işlemin tesisinden önce mevcut hukuki duruma ne şekilde dönüleceği sorunu ile karşılaşılabilmektedir. Bu noktada önemli olan, iptal kararı ile birlikte ortada hukuken doldurulması zorunlu bir boşluk oluşup oluşmadığıdır. Düzenleyici idari işlem iptal edildiğinde, ilgili olduğu hukuki sorunun çözümü, idarenin yeniden bir karar almasını gerektirmekte ise, bu durumda ortada hukuki boşluk olduğu ve iptal kararının kendiliğinden hukuki sorunu çözüp eski hukuki durumu geri getirmeye yetmeyeceği söylenebilir.

Düzenleyici bir idari işlemin yargı kararı ile iptal edilmesinin etkileri konusuna net bir bakış açısı getirilebilmesi için, bir yönetmelik hükmünün iptali örneğinden hareketle şu şekilde bir ayırım yapılabilir:

- Bir yönetmeliğin herhangi bir maddesinde, o maddeyi tümü ile kaldırıp yerine yeni bir hüküm getirecek şekilde değişiklik yapıldığında, eski hüküm hukuki mevcudiyetini kaybetmiş ve konu ile ilgili yeni bir düzenleme öngörülmüş hale gelecektir. Dolayısıyla; yapılan değişiklik daha sonra yargı kararı ile iptal edildiğinde, ortada hukuki bir boşluk meydana gelecek, yapılan bütüncül değişiklikle ortadan kaldırılan eski hüküm kendiliğinden yürürlüğe giremeyecektir[2].

- Bir yönetmeliğin herhangi bir maddesi, başka bir düzenleyici işlemle yürürlükten kaldırıldığında ise, yapılan yeni düzenlemenin amacı, eski hükmün yürürlükten kaldırılmasından ibaret olduğundan, yapılan değişikliğin yargı kararı ile iptal edilmesi halinde, yürürlükten kaldırılan eski hükmün yürürlüğü devam edecektir[3]. Çünkü burada yargı kararı ile iptal edilen düzenleyici işlem, yönetmeliğin bir maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair düzenlemedir. Yürürlükten kaldırmaya dair düzenleyici işlem iptal edildiğinde, eski hüküm yürürlükten kaldırılmamış gibi hukuk düzeninde varlığını devam ettirir. Bu halde, ortada hukuki boşluk bulunmadığından, yeni bir düzenleme yapılması ihtiyacı doğmayacaktır. Özetle; bir yönetmelik hükmünün yürürlükten kaldırılmasına dair düzenleme iptal edilirse; bu durumda yürürlükten kaldırmaya dair hüküm ortadan kalkacağından, ayrıca yeni bir düzenleme yapılmasına gerek kalmadan hüküm eski haline dönecektir.

- Mevcut yönetmelik hükmü varlığını korumakla birlikte, yeni bir düzenleme ile bu hükmün bir kısmının değiştirilmesi veya yeni bir ibare eklenmesi, daha sonra ise yapılan bu değişikliğin yargı kararı ile iptal edilmesi halinde, ilgili yönetmelik hükmü yapılan değişiklikten önceki halini korumaya devam edecektir. Ancak, verilen iptal kararı sadece yapılan değişikliğe değil, hükmün değiştirilen hali ile birlikte tümüne yönelik iptal gerekçesi içermekte ise, bu durumda hukuki boşluk meydana gelecek ve idare tarafından iptal kararı doğrultusunda yeni bir düzenleme yapılması ihtiyacı ortaya çıkacaktır.

Netice itibariyle; düzenleyici işlemlerin iptali halinde, eski hukuki durumun geri gelmesi esas olmakla birlikte, yukarıda örneklerle açıklandığı üzere bu esas kuralın istisnaları da bulunmaktadır. Bu istisnaların uygulanmasında gözetilmesi gereken en önemli hususlar, verilen iptal kararının sebebi ve iptal kararından sonra hukuki boşluk olup olmadığıdır.

.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Beyza Başer

.

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-----------------------------------

[1] Benzer karar için bkz. Danıştay 5. Dairesi, 24.05.1999, 1998/4622 E., 1999/1685 K.

[2] Örneğin; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 03.11.2000 tarihli, 1999/112 E. ve 2000/1107 K. sayılı kararında; “… olayda davacı taşınmazına ilişkin imar planı değişikliğinin iptaline karar verildiğinden söz konusu imar planı değişikliğinden önceki imar planının tekrar yürürlüğe girmeyeceği, aksine plan değişikliğine konu sahanın plansız alan konumuna düşeceği açık olduğu…” ifade edilmiştir.

[3] Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 30.09.1994 tarihli, 1993/247 E. ve 1994/559 K. sayılı kararına göre;“...İdare Hukuku kurallarına göre, iptal davaları incelenirken, iptali istenilen işlemin tesis edildiği andaki durum yargılanır ve iptal kararı, idari işlemin tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırır. Çünkü sakat bir idari işlemin hukuk düzenine girmesi ile hukuka aykırı bir durum doğar. Bu durumun giderilmesi için iptal kararı hukuken sakat idari işlemi geriye yürür bir biçimde ortadan kaldırır ve hukuka aykırı işlem yapılmasından önceki duruma dönülür”.