İSTANBUL (AA) - İHSAN FAKİH - Bol yağmur ve nehir sularıyla birlikte, tarıma elverişli geniş arazilere sahip Sudan, her ne kadar bu potansiyelini iyi değerlendiremese de tarım sektöründe diğer Arap ülkelerinden farklı yatırım unsurlarına sahip.

İthalat, yerel gıda pazarının ihtiyaçlarını karşılamak için Arap ülkelerinin büyük çoğunluğunun hakim özelliği haline geldi.

Sudan örneğinde olduğu gibi Arap ülkelerinin gıda tüketim maddeleri ihtiyacını karşılamada kendi kendine yeterli olma gücünün olduğunu söylemek zor.

Her ne kadar bu potansiyelini iyi değerlendiremese de Sudan, tarım sektöründe diğer Arap ülkelerinden farklı yatırım unsurlarına sahip.

- Geniş tarım alanları

Sudan’da 735 milyon dönüm ekilebilir arazi, 100 milyondan fazla büyükbaş hayvan bulunuyor.

Yine 218 milyon dönüm ormanlık alanların yanında Sudan topraklarının yıllık yağış ortalaması 400 milyar metreküp olarak hesaplanıyor.

Tarım sektörü, iş gücünü çekmek ve işsizliği azaltmak için açık bir alan olarak dururken, 2017'deki resmi verilere göre, tarım sektörü Sudan'ın gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 48'ini oluşturuyor.

Arap Tarımsal Kalkınma Örgütü (AOAD) verilerine göre, Arap ülkelerinin mevsimlik tarım için kullanılan arazileri 44 milyon hektarlık bir alana karşılık gelirken bunun dörtte birini sulanan araziler, geri kalanını yağmurla beslenen topraklar oluşturuyor.

Buna göre Sudan'ın toplamda 17,6 milyon hektardan fazla kullanılmayan toprak ve 245 milyar metreküp su kaynağına sahip olduğu görülüyor.

- Arap ülkelerindeki gıda açığının çoğunu tahıl ürünleri oluşturuyor

AOAD tarafından 2012'de yayınlanan istatistikler, Arap ülkelerindeki gıda açığının yıllık 34 milyar dolar olduğunu, bu farkın yarısından fazlasını tahıl ürünlerinin oluşturduğunu ortaya koyuyor.

Durumun aynı minvalde gitmesi durumunda gıda, tahıl ve et ürünlerindeki boşluğun 2020’de 53 milyar dolar, 2030’da 60 milyar dolara kadar artacağına dair endişelerin var olduğunu söylemek gerek.

Bu alandaki büyük zorluklara karşı koyma hedefiyle Arap Gıda Güvenliği'nin girişimde bulunarak, Sudan’la ortak yatırım projelerini işleme koymaması durumunda öngörülen rakamların gerçek olması kaçınılmaz olacak.

2018 yılına ait en son Dünya Gıda Programı raporu, okul beslenmesinde gıda güvenliğinden yoksun ilkokul çağındaki 1,2 milyon Sudanlı çocuğun varlığına işaret ediyor.

Ülkedeki mültecilerin yüzde 99'u ve ülke içinde yerinden edilmiş insanların yüzde 98'i yerel ve güvenli gıdaya erişim imkanına sahip değil.

Sudan kayıtlarına göre, ülkede ekilebilir arazinin yalnızca yüzde 20’sinde tarım yapılabiliyor.

- Cazip yatırım ortamı

Sudan hükümeti, Arap Gıda Güvenliği girişiminin başlamasından bu yana, Arap yatırımcılara kolaylık sağlamak amacıyla çeşitli yasa ve prosedürleri hayata geçirmeye başladı.

Sudan’da çıkarılan 2013 Yatırım Destek Yasasıyla yatırımlar ve yatırımcılar devlet himayesine girdi.

Sudan, Arap ülkelerinin gıda boşluğunu kapatacak zengin tarım unsurlarına sahip olmasına dayanarak ikili yaklaşım üzerinde politikalar oluşturdu. Böylece, Arap dünyasının gıda ambarı unvanını almaya hak kazanırken, zengin Arap ülkelerinden sermaye sağlamadaki başarısını pekiştirdi.

Arap Birliği Ekonomik ve Sosyal Konseyi, Mart 2017’de Sudan Devlet Başkanı Ömer Beşir’in 2013’teki Hartum Arap Ekonomi Zirvesi’nde duyurduğu Arap Gıda Güvenliği girişiminin icra mekanizmasını bakanlar kurulu düzeyinde onaylamıştı.

Beşir, Şubat 2017 ve sonrasında yaptığı açıklamalarda, ülkesinin barajların kurulması için alt yapı, elektrik enerjisi temini, yatırımcılara engel olan yasaların iptali, sorunsuz sermaye akışının kolaylaştırılması ve uygun yatırım ortamının sağlanması konusunda yapılması gerekenleri yerine getirdiğini belirtti.

Sudan, ortaya koyduğu Arap Gıda Güvenliği Girişimi aracılığıyla Arap ülkelerine yatırım imkanı veren 220 proje teklifinde bulundu.

- Sudan gıda ambarı olarak görülse de ithal eden bir ülke

Birçok dünya ülkesi ve Arapların tamamı Sudan’ı gıda ambarı olarak görmesine rağmen, hâlihazırda ülkenin temel gıda ihtiyaçlarını karşılamak için ithalat yapmak zorunda olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Yatırımcılar ve Arap ülkelerinin bu ülkeye yatırımlar konusunda yaşadığı tereddütlerin arkasında Gıda Güvenliği Girişiminin çalışma yapısı, siyasi değişimler, merkezi devlet yapısının gücündeki zayıflık ve iç çekişmelerin olduğunu belirtmek gerekiyor.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar gibi sermaye gücüne sahip ancak yüksek miktarlarda gıda ithal eden Arap ülkeleri Sudan’da yatırımcı olarak sermayeye ek gelir katıp karşılıklı kazanç elde etme imkanları bulabilir.

Bu yatırımlarla, söz konusu ülkelerin hâlihazırda ithal ettiği gıda maddelerini çok daha ucuza temin etme imkanı doğacak.

- Türkiye tecrübesi

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, bu ay başındaki Sudan temaslarında Hartum ile tarım alanındaki iş birliğine ilişkin, "Türkiye Sudan'da tarım yapacak. Sadece Türkiye'nin ihtiyacını karşılamak için değil, Sudan'ın ve 3. ülkelerin de ihtiyacını karşılamak için." ifadelerini kullanmıştı.

Pakdemirli, başka bir ülkede tarım yapmanın zaman zaman eleştirildiğine değinerek, Çin, İngiltere, Amerika, Fransa gibi birçok ülkenin de gelecek yıllarda çok önemli hale gelecek gıda güvenliğini sağlayabilmek için başka ülkelerde tarım yaptığını ve sadece ülke topraklarına bağlı kalmanın doğru olmayacağını söylemişti.

Türk-Sudan İş Konseyi Başkanı Muhammed Ali Korkmaz, Haziran 2017'de Türkiye'nin 10 milyon dolarlık bir sermaye ile tarımsal projelerde kullanılmak üzere ortak bir şirket kuracağını açıklamıştı.

Korkmaz, kurulacak şirkette Türkiye’nin yüzde 80, Sudan’ın yüzde 20’lik hisseye sahip olacağını ve söz konusu şirketin kuruluşuna ilişkin anlaşmanın Nisan 2014'te imzalandığını açıklamıştı.

Anlaşmaya göre Türk şirketleri, Sudan'ın 6 farklı bölgesinde 793 bin hektarlık arazi kiralayacak, bunun 12,5 bin hektarı kurulacak ortak şirket tarafından kullanılacak, geri kalanı da özel sektörden yatırımcılara tahsis edilecek.

Korkmaz konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Türk yatırımcıların tarım arazilerini kiralayacakları bölgelerdeki köylere yollar yapacağını ve sulama kanallarını açacağını belirtmişti.