Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, "Enflasyon rakamlarını incelediğimiz zaman 2018’in Aralık ayında TÜFE’nin önceki aya göre binde 4’lük bir gerilemeyle 20.3 seviyesine geldiğini, yurt içi ÜFE oranının ise bir önceki aya göre yüzde 2.2’lik bir gerilemeyle 33.64 seviyesine geldiğini görmekteyiz. Yaz aylarına kadar enflasyonun alınan tedbirlerin etkisiyle aşağıya düşeceğine inanıyorum" dedi.

ASO Başkanı Özdebir, ASO Ocak ayı Meclis Toplantısı’nda ekonomideki son durumu değerlendirdi. 2018’in üçüncü çeyreğinde Türkiye’ye yönelik yapılan ekonomik saldırı nedeniyle başta sanayiciler olmak üzere ülke olarak zor günler yaşadıklarını belirten Özdebir, bugünlerin kısmen geride bırakılmış olsa da toparlanma sürecinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için kontrolün elden bırakılmaması gerektiğini söyledi. Sağlıklı ekonominin öngörülebilir ekonomi olduğunu ifade eden Özdebir, hükümetin ortaya koyacağı öngörülebilir politikaların ekonomide dengeleme sürecini hızlandıracağını söyledi.

Enflasyon oranlarına değinen Özdebir, "Enflasyon rakamlarını incelediğimiz zaman 2018’in Aralık ayında TÜFE’nin önceki aya göre binde 4’lük bir gerilemeyle 20.3 seviyesine geldiğini, yurt içi ÜFE oranının ise bir önceki aya göre yüzde 2.2’lik bir gerilemeyle 33.64 seviyesine geldiğini görmekteyiz. Yaz aylarına kadar enflasyonun alınan tedbirlerin etkisiyle aşağıya düşeceğine inanıyorum. 2018 Aralık ayına ait yurt içi üretici fiyatlarını oluşturan sektörler incelendiğinde ise bir önceki yılın aynı ayına göre en fazla artışın yüzde 75.02 ile enerji sektöründe, yüzde 31.11 ile imalat sektöründe yaşandığı göze çarpmakta. Enflasyonun en büyük kısmı enerji fiyatlarından kaynaklanmaktadır. Bu açıdan sanayide kullanılan elektrik ve doğalgazda ÖTV’nin kaldırılması ve KDV’nin de yüzde 1’e indirilmesi sanayicilerimizin öz varlıklarını koruyabilmeleri ve morallerinin düzeltilmesi açısından önemli bir itici güç olacaktır" diye konuştu.

Önemli bir sorunun da bankaların kredi hacmindeki azalma olduğunu söyleyen Özdebir, "Buna ilaveten yüksek kredi faizleri, reel sektörün kitleye ulaşma imkanını zorlaştırmakta, risk algısını arttırmaktadır. Bankacılık sektörü, yurt içi toplam kredi hacminde ve ekonomik büyümedeki değişimlerin paralellik arz ettiğini göstermektedir. Türkiye ekonomisi, kredi genişlemesine dayalı, kısmen monetarist bir ekonomik büyüme modelinin uygulandığını düşündürmektedir" şeklinde konuştu.

"İthal ettiğimizden daha fazla ihracat yapmamız gerekiyor"

Özdebir, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ülkemizin 8 ile 10 yılda bir karşılaştığı kırılganlığın giderilmesi için ithal ettiğimizden daha fazla ihracat yapmamız, bunu gerçekleştirmek için de daha fazla üretmemiz gerekiyor. Ekonomi politikalarımızın üretime odaklı, ihracat odaklı olması gerekir. Sanayi üretim endeksi kapasite kullanım oranı ve perakende satış hacmi endeksi rakamları üretimde ve talepte daralmayı işaret etmekte, dördüncü çeyrekte büyüme rakamları muhtemelen sınırlı bir daralma beklentisini güçlendirmektedir. Buradan şunu anlıyoruz ki büyümenin itici gücü sanayi sektörüdür. Yeni bir büyüme hikayesi yazılması gerekiyorsa bu hikayenin ilk adımı ithal ettiğimiz ürünlerin rekabetçi olanlarının yerli üretiminin desteklenmesidir. İkinci adım da daha teknolojik ürünler üretmemiz gerektiğidir. Üçüncü adım ise verimliliğimizi arttırmamız gerekir."

Yükselen maliyetler nedeniyle işsizlik rakamlarında da artışlar gerçekleştiğini dile getiren Özdebir, "2018 yılı Ekim ayına ait işsizlik oranı 11.6 olarak gerçekleşmiştir. 3 milyon 788 bin işsizin 1 milyon 50 bini yüksek öğrenim mezunundan oluşmaktadır. Üniversite mezunu işsizlerin bu kadar fazla olmasının yanında sanayinin ara mesleklere kalifiye eleman bulamaması da ülkemizin bir gerçeğidir. Bu mezunlarımızın meslekte yetiştirme programlarıyla eğitilmeleri ve iş dünyasına kazandırılmaları gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

Özdebir, "Daha önce yapılandırılan vergi ve SSK borç yapılandırmalarında süre ve taksit sayısının arttırılması ve sürelerin uzatılması sanayicilerimizi rahatlatacaktır. İstihdam üzerinde yüklenen işsizlik fonu gibi ödemelerin Mayıs ayına kadar tatil edilmesi işletmenin istihdamı koruması için çok faydalı olacaktır. Diğer önemli bir konu da daralan ekonomide güven sorununun ortadan kaldırılması için bankalarının ticari kredi kartı limitlerinin arttırılmasıdır. Özellikle ticari ilişkilerde ortaya çıkan güvensizlik ortamında çek, senet ve açık hesap gibi araçlarla ticari faaliyetler yerine getirilememektedir. Bu güvenin yeniden sağlanabilmesi için güvenli bir araç olan ticari kredi kartlarının limitleri arttırılmalıdır" dedi.