Türkiye yatırım ortamının geliştirilmesine yönelik planlanan strateji ve çalışmaların aktarıldığı ’Cumhurbaşkanlığı Sisteminde Yatırım Ortamı’ paneli Cumhurbaşkanı Hukuk Baş Danışmanı Mehmet Uçum ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut’un katılımıyla gerçekleşti.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından 26 ülkeden 40’ın üzerinde bürokratın katılımıyla düzenlenen 3’üncü İstanbul PPP (kamu-özel ortaklığı) Haftası kapsamında düzenlenen ’Cumhurbaşkanlığı Sisteminde Yatırım Ortamı’ başlıklı paneli Cumhurbaşkanı Hukuk Baş Danışmanı Mehmet Uçum ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut katılımıyla gerçekleşti.

Türkiye yatırım ortamının geliştirilmesine yönelik planlanan strateji ve çalışmaların aktarıldığı panelde konuşan Mehmet Uçum; Türkiye’nin 16 Nisan Referandumu sonrası Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçmesiyle demokrasi ve hukuk sistemine değinerek, "Demokrasinin toplumsal meşrutiyete dayanır. Toplumsal meşrutiyetin anlamı, milli egemenliğin halka ait olmasıdır. Dolayısıyla halka dayanan siyasetin meşru olması, dolayısıyla halkın iradesinin şekillendirdiği meclisin çıkardığı kanunların, onun ürettiği hukukun meşru olması ilkesidir. Yurtseverliği güçlendirmek ve etkin mücadele etmek, bu da bizim demokrasimizin kapsayıcılığının sınırlarını oluşturan ilkelerdir. Türkiye’nin bu pratiğinden sonra son olarak demokrasi hukuku gibi bir konsept gelişmiştir. Şimdiye kadar demokrasi hukuku diye ayrı bir disiplin yoktur. Sadece siyasal bir kavram olarak demokrasi ve pozitif bir kavram olarak hukuk vardır. Demokrasi ile hukuk arasında ilişki vardır. Demokrasi dediğinizde anayasadaki anayasal hukuk normlarını, siyasal partiler hukukunu, seçim hukukunu ilişkilendirirsiniz. Oysa ortaya çıkan durum 21’inci yüzyılın da ihtiyacıdır. Bir demokrasi hukuku konseptidir. Bu da Türkiye’nin pratiği ile ortaya çıkmıştır" şeklinde konuştu.

"Artık gelişmiş ekonomiler de bir şekilde kendi ülkelerine yatırım çekmeye çalışıyor"

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, panelde yatırımcılara yaptığı konuşmasında yatırım ofisinin ilk 2006 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği kalkınma planının önemli bir parçası olarak, doğrudan yatırımları Türkiye’ye kazandırmak anlamında yaptığı reformların, bir parçası olarak kurulduğunu söyleyerek, "Önemli adımlarından biri olarak kuruldu. Yalnız özellikle 2002-2003 yılında aktif bir şekilde, kapsamlı bir reform programıyla Türkiye’nin önü açıldı. Rakamlara da bunun yansımasını gördük. Biliyorsunuz 2002 yılına kadar, Türkiye’ye gelen doğrudan toplam yatırım sadece 15 milyar dolardı. 2002’den günümüze kadar ise 200 milyar dolara yakın doğrudan yatırım ülkemize geldi. Artık sadece gelişmekte olan ekonomiler değil, gelişmiş ekonomiler de bir şekilde kendi ülkelerine yatırım çekmeye çalışıyor. Mesela Amerika’da sadece federal hükümet kurumları değil, eyaletlerdeki birimler bile kendi eyaletlerine yatırım çekme anlamında tek tek yatırımcılara ulaşma noktasına kadar geldiler" dedi.

Dünya Bankası tarafından açıklanan Dünya Yatırım İş Yapma Endeksi’nde Türkiye’nin 60’ıncı sıradan bir anda 43’üncü sıraya yükseldiğini kaydeden Ermut, "Burada atılan adımlar; geçen sene Başbakan Yardımcımız Recep Akdağ’ın başkanlığında bu iş çok daha merkezi bir yapıyla daha önce hiç olmadığı kadar daha etkin bir çalışmayla ele alındı ve 1 sene kadar çok kısa bir süre çalışmayla bu 17 sıralık iyileşmeyi yakalayabildik. Şimdi bütün bu eylemleri çok daha hızlı yapabileceğimiz, çok daha geniş kapsamda bu adımları atabileceğimiz bir sisteme kavuştuk. Başta iş yapma endeksi olmak üzere bu iyileşmelerin çok ciddi bir şekilde görülmeye başlanacağını tahmin ediyorum" diye konuştu.

Ermut, bütün bu sistemde kendi özelimizde hem cumhurbaşkanlığı ofislerinin hemde yatırım ofisi ne yaptığını ise şöyle açıkladı: "Ofisler başkanlıktan farklı olarak biraz daha özerk bütçeye oradaki yapının içerisinde çok daha hızlı hareket edebilecek. Özellikle ilgi alanı olan konularda özel sektör gibi toplumun değişik kesimleriyle iletişimi çok etkin tutacak ve bu konuda cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere karar vericilere geri dönüşleri hızlı sağlayacak ve bu geri dönüşler sonucunda atılan adımları da koordine edecek bir kurum olarak ve bunların aksiyona dökülmesinde ve somutlaştırılmasında rol oynayacak yapılar olarak konumlandırıldı. Başbakanlık Yatırım Ajansı olarak temelde 2 görevimiz olan ’Türkiye’nin yatırım ortamının tanıtılması’ ve ’yatırımcılara destek verilmesi’ fonksiyonumuz aynen devam ediyor. Fakat Cumhurbaşkanımız özellikle yatırımcılarla olan toplantılarda altını çizdiği gibi artık daha etkin, cumhurbaşkanlığının diğer birimleriyle hızlı bir şekilde koordinasyon yeteneğine de sahip".

DEİK Başkanı Nail Olpak panel sonunda yaptığı konuşmada; 3’üncü İstanbul PPP Haftası kapsamında tüm iş dünyası temsilcilerinin, yatırım ortamının geliştirilmesine yönelik stratejiler ve atılan adımlara ilişkin net ve doğru bilgiye ulaşmalarını sağladıklarını söyledi.

Olpak, "Geçtiğimiz yıl boyunca, DEİK olarak düzenlediğimiz birçok iş forumu ve yuvarlak masa toplantısında; Balkan ülkelerinden tutun, Orta Asya ve Orta Doğu ülkelerine varana dek çok geniş bir coğrafyada, sahip olduğumuz bu deneyim ve bilgi birikimine dair sorularla karşı karşıya kaldık. Sanıyorum bugün de dahil olmak üzere o sorulara cevap vermeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.