TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, AB'ye uyum sürecinde Türkiye'nin en geri kaldığı alanın hukuk olduğunu, yargıda acilen reforma gidilmesi gerektiğini söyledi. Hukukun, bazı hukukçuların elinde siyaset aracı olarak kullanıldığını vurgulayan Boyner, "Hukuk, adeta siyasi tarafların hesaplaşma alanı haline getiriliyor." uyarısında bulundu. TÜSİAD Başkanı, 'Türk adaletine güvenim sonsuz' klişesine toplum vicdanında inandırıcılık kazandırılmasını istedi.

Ümit Boyner, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından verilen 'En İyi Genç Hukukçu' ödül töreninde yaptığı konuşmada Türkiye'nin hukuk alanındaki eksikliklerine değindi. Hukuk devleti kavramının her şeyden önce hukuka saygı ve hukukun üstünlüğü olarak algılanması gerektiğini belirten Boyner, "Bu ise hukuku yapanların ve onu uygulayanların öncelikle yine hukukla bağlı olmalarını, vatandaşların ayrım gözetmeksizin kanunlar önünde eşit olmasını ve yönetenlerin her zaman ve her konuda hesap verebilir olmalarını gerektiriyor." ifadelerini kullandı. Bu bağlamda tüm dokunulmazlık ve ayrıcalıkların kaldırılmasının, hukuk devletinin ve kanun önünde eşitliğin vazgeçilmez bir unsuru olarak ortaya çıktığını dile getiren Boyner, yargı reformunun hem yapısal hem de zihinsel dönüşümleri kapsamak zorunda olduğunun altını çizdi. TUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı, şöyle devam etti: "Adalet yavaş ve geç tecelli edebiliyor. Bazen de doğru dağıtılamıyor. Suçlanmadan veya suç tespit edilmeden aylarca hatta yılı aşan sürelerde vatandaşlar hapislerde tutulabiliyor ve hayatlarından hiçbir şey çalınmamış gibi salıverildiklerini görüyoruz. Küçük çocuklar, taş attıkları için terörist gibi hüküm giyebiliyorlar. Bazı hukukçuların elinde hukukun siyaset aracı olarak kullanıldığını görüyoruz. Hukuk adeta siyasi tarafların hesaplaşma alanı haline getiriliyor."

Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde hukuk alanında acilen ciddi reformların hayata geçirilmesini isteyen Boyner, 'Türk adaletine güveniyorum' sözüne toplumun vicdanında inandırıcılık kazandırılması gerektiğini ifade etti. Ümit Boyner, "Adalet duygusunu yitirmiş bir toplum olarak ilerleyebilir miyiz?" diye sorarken, "Bağımsız ve tarafsız yargı ve özgür savunma makamının hayata geçmesinin yanı sıra adaletin gecikmemesi, çağdaş fizikî şartların sağlanması, nitelikli yargı personelinin varlığı çağdaş bir adalet sistemine sahip olmak için çok önemli." diye konuştu.

Boyner, bugün Türkiye'de yargı erkinin işlevinin ve sınırlarının halen yoğun olarak tartışılıyor olmasının, kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerine ilişkin anlayışın henüz parlamenter demokrasinin gerektirdiği düzeye ulaşmadığının bir göstergesi olarak yorumlanabileceğini de sözlerine ekledi.

Törende konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Dinçer de adil bir yargılamanın gerçekleşmesi için yargılama süresinin kısa olması gerektiğini belirtti. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde yer alan "adil yargılanma hakkı" ifadesine atıf yapan Dinçer, bu çerçevede yargıda reformun zorunluluk haline geldiğini ifade etti.

TÜSİAD'ın 'en iyi genç hukukçu' ödülü Namlı'ya

TÜSİAD tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen 'En İyi Genç Hukukçu Ödülü' Sabancı Center'daki törende sahibini buldu. Ödülün, 2009'un konusu 'medeni yargılama hukuku' idi. Katılımcılar, mahkemelerin verimliliğinin artırılması ve dava süresinin nasıl kısalacağı gibi konularda projeler geliştirdi. Yapılan değerlendirmenin ardından ödül, 'Medeni Usul Hukuku'nun Yasama Üstü Kaynakları Çerçevesinde Fransız ve Türk Hukukunda Çelişmeli Yargılama İlkesi' adlı eseriyle İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlisi Mert Namlı'ya verildi. Zaman

  ANAYASA ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ FARKLI GÖRÜŞLER İÇİN TIKLAYINIZ.