Uzayan tahsilat ve ödeme süreleri iş dünyasındaki nakit akışı dengesine zarar veriyor. Yüzlerce şirketin konkordato ilan etmesiyse özellikle kamuoyundaki yanlış algı nedeniyle çarpan etkisi oluşturarak piyasada endişeleri artırıyor. 2018 sonu itibarıyla gıdadan ulaşıma birçok sektörden toplam 979 şirket konkordato kararı açıkladı. Bu şirketlerin yüzde 35’ini anonim şirketler, yüzde 65’ini ise limited şirketler oluşturuyor. İllere göre konkordato ilan eden şirket sayısı incelendiğinde ise İstanbul’dan 397, Ankara’dan 148, İzmir’den 73, Kocaeli’den 46, Mersin’den 28 ve Bursa’dan 25 şirket yer aldı. Konkordato’nun iflastan kurtulup borç yapılandırması süreci olduğuna dikkat çeken Mali Müşavir Mustafa Köksoya, "Konkordato kararı gecikmeden, bilinçli olarak verilirse aslında ticaretteki tüm paydaşları koruyor ve borçların ekonomide domino etkisi oluşturmasının önüne geçiyor" dedi. 

"Konkordato ülke ekonomisini ve tüm ticari paydaşları koruyor" 

Yıllardır mevcut olan konkordato uygulaması, Mart 2018'de iflas ertelemenin tamamen kaldırılmasıyla daha fazla talep görmeye başladı. Adalet Bakanlığı’na bağlı Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkisi dahilinde bulunan konkordato kararlarının, sanılanın aksine iflas manasına gelmediğini belirten Mustafa Köksoya şunları aktardı: "Kamuoyunda belki de en çok ‘iflas’ algısı şirketleri konkordato ilan etmekten alıkoyuyor veya korkutuyor. Konkordato borçlarını ödeyebilecek kadar mal varlığına sahip olan veya aklında borçların tasfiyesi ile ilgili bir planı olan ancak yeteri kadar vadesi olmayan şirketlerin başvurması gereken bir yoldur. Bu noktada en önemli husus, finansal açıdan daha fazla kötüye gitmeden zamanında müdahale ile bu önlemin alınması. Aslında konkordato süreci bir uzman eşliğinde ve detaylı olarak planlanarak yönetilirse tüm ticari paydaşları koruyan stratejik bir adıma dönüşüyor". 

"Konkordato ile şirket yönetimi değişmiyor" 

Konkordato’nun detaylarına da değinen, bugüne kadar birçok büyük şirketin konkordato sürecini yöneten Mustafa Köksoya, "Şirket sahipleri ve hissedarlar tarafından yanlış bilinen bir diğer konu ise "şirketi artık biz yönetmeyeceğiz" düşüncesi. Konkordato ilanı sonrası yetkili mahkeme tarafından atanan en az 3 uzman komiserin sadece nezaret yetkisi olduğu unutulmamalı. Yani hammaddeyi yine mevcut yönetim alacak, ödemeleri mevcut yönetim planlayacak. Atanan komiserlerin biri hukukçu, bir diğeri mali tablolar ve finansal analiz konularında uzman bir meslek mensubu ve sonuncusu ise şirketin faaliyet gösterdiği sektörde uzman bir bilirkişi olacaktır. Özellikle finansal girdap sürecinde şirketin olağan şartlarda istihdam edemeyeceği bir uzman kadroyu bünyesinde barındırıp, kapsamlı iyileştirme planlarıyla konkordato ilanını avantaja çevirmesi şirket yönetiminin elindedir" dedi. (İHA)