Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu 11/d maddesi gereğince alınması gereken müşterek tedbirlere ilişkin protokole kısaca "EMASYA" denilmektedir. EMASYA Protokolü, "Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma" ifadelerinin kısaltılmış halidir.  

İş bu Protokol 27 maddeden oluşarak, askere şehirlerde toplumsal olaylara müdahale imkanı tanımaktadır. Böylece teröre ilişkin şüphe olduğu durumlarda olaylara asker müdahale edebilmektedir. Fakat söz konusu Protokol sadece terör olaylarına ilişkin toplumsal olaylarda askerden yardım alınmasını düzenlememiştir. İlaveten sel, yangın ve doğal afet gibi durumlarda ilçe veya illerde yeterli müdahale kuvvetinin bulunmadığı durumlarda keza askerden sivil bir kontrol ile yardım alınmasını düzenlemiştir.

İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında 07 Temmuz 1997 tarihinde imzalanmıştır. İl İdare Kanunu’nda yapılan değişiklik ile askerin, polisin yetersiz kaldığı durumlarda toplumsal olaylara müdahalesine yönelik zorunlu bir düzenlemedir. Fakat darbeye zemin hazırladığı ileri sürülerek 2010 yılında terörle mücadelede etkinlik gerekçesiyle iptal edilmiştir. 14 Temmuz 2016 tarihinde 6722 sayılı yasa ile tekrar yürürlüğe giren Emasya Protokolü Türk Silahlı Kuvvetlerine, mülkü amirlere bilgi vermeden operasyon yapma yetkisi vermiştir. Bu yetki 15 Temmuz 2016 hain darbesinde kötü niyetle yorumlanarak kullanıldığından etkisini amacına aykırılıktan yitirmiştir. Diğer bir ifadeyle 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen hain darbeden sonra protokol, asıl amacına uygun kullanılmadığı ve milli güvenlik bakımından, sorun teşkil ettiği gerekçesiyle yeniden yürürlükten kaldırılmıştır.

EMASYA Protokolünün amacı askere, Valiliğin izni ile şehirlerdeki toplumsal olaylara müdahale etmektir. Şehir merkezlerinde yaşanan toplumsal olaylarda gerekli istihbaratın asker ile paylaşılmasını gerekli olduğunu dile getiren bu protokol, daha sonrasında askeri darbelere zemin hazırladığı iddiası protokolü diğer amaçlar hiçe sayılarak kaldırılmasına sebep olmuştur. Fakat Protokolün 4. maddesinde her türlü terör ve toplumsal olayları tanımlarken yalnızca bu protokolün terör ve benzeri durumlarda uygulanama alanı olduğuna ilişkin bir zorunluluğun olmadığı aksine son dönemlerde Ülkemizde yaşanan yangın, sel ve doğal felaket gibi durumlarda da ilçe ve illerde gerekli kuvvetin bulunmamasından ve iş birliği ile koordinasyonun kurulmamasından kaynaklı kamu düzenin sağlanamadığı ve bu afetlerin önüne geçilemediği aşikardır.

Kanaatimizce hukuk standartları çerçevesinde düzenleme revize edilerek yangın, sel ve doğal afet gibi durumlarda İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı’nın kamu düzeninin sağlanabilmesi için koordineli halde iş birliği faaliyetlerinde bulunmaları ve kuvvet kullanmakla birlikte kuvvetin kaydırılmasıyla emir-komuta ilişkini özenle uygulamaları gerekmekte ve tedbirlerin ortaya konulması gerekmektedir. Böylece bu birliktelik ile  görev ve yetki alanları oluşturulduğu takdir de sorumluluğun  müşterek halde uygulanacak tedbir ile ortadan kaldırılacağı dikkate alınmalıdır. Sel, yangın veya doğal afetin yaşandığı bölgede Valiliğin kontrolünde kalmak kaydıyla sivil bir hakimiyet ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücünden yararlanılması askeri kontrolü gündeme getirmeyecektir. Çünkü hakimiyet sivil bir kontrol olduğundan milletimize aittir.  Aksine bu yönde bir koordinasyon ile birlikte iş birliği sağlanmış olup kamu düzeni tesis edilecektir ve sorun yaşanan mahalde sel, yangın veya doğal afet birlikte kullanılan kuvvet ile bertaraf edilerek kamu düzeni yeniden sağlanmış olunacaktır. Türk milletinin şefkati ile birlikte olaylara böylece müdahale edilebilecektir. Sonuç olarak Protokolün amaç dışı düzenleme dışında uygulanmaması ile birlikte hedefe ulaşılabilecektir. Demek ki EMASYA Protokolü bir takım cuntacının kötü niyetli emelleri dahilinde kullanılmaz ise Ülkemizde yaşanan sel, yangın ve doğal afet gibi durumlarda zaman veya yer bakımından sınıflandırılmaya tabii tutulmaksızın vazifesini ve görevini sivil bir hakimiyete teslim eden milletimiz bu gibi toplumsal yıpranmaya sebep olan durumlarda, tedbirleri alarak müdahalenin yapılması mümkün olacaktır.

Kaynakça

Genelkurmay Başkanlığı İle İçişleri Bakanlığı Arasında 5442 Sayılı İl İdare Kanunu ‘11/D Maddesi’ Gereğince Alınması Gereken Müşterek Tedbirlere İlişkin Protokol

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)