Gıcık’ın çeşitli anlamları var. 

Boğazda hissedilen ve insanı aksırtan, öksürten yakıcı akıntıya da 'gıcık' denir; insanı sinir eden, sıkan, sinirlendiren anlamsız davranışlara ve bunu yapan insanlara da 'gıcık' denir. 

Sizler gibi, benim de 'gıcık olduğu hareketler' var. Size bunlardan birkaç örnek sunmak istiyorum.

KAPORTAYI KORUMAK

Önemli mevkilere gelen “zevat’lar” - aman burada yanılıp “zerzavat” dememek lazım, çünkü anlam çok değişir - arabalarına binip inerken, korumalar hemen atılıp makam arabasının kapısının üst tarafını avuçlayıp, önemli zevatın kafasını, kapıya, aracın kaportasına çarpmasını önlemek isterler.

Hepimiz her gün çeşitli arabalara binip inmekteyiz. Hiç kimse de kafasını gözünü, arabanın kapısına, sağına soluna çarpmıyor. 

Düşünüyorum da, acaba insanlar yükseldikçe kafalarına hakim mi olamıyorlar?

KUŞLARA YEM ATAR GİBİ

Hele, siyasilerin mitinglerde bir çiçek atışları var ki, evlere şenlik, tam bir “gıcık” harekatı. Yüksekçe platformun ön tarafında önemli “zevat” durur. Yanında görevli veya korumalar. Kendisine demet demet, kurumuş gül, solmuş karanfil verirler. Demeti alan siyasi; elinde şöyle bir tartar, sallar. Sonra çok ciddi ve biraz da mutlu bir yüz ifadesi taşıyan gözleri ile meydanı tarar, sonra fırlatır, atar. Sanırsınız kuşlara yem atıyor veya halka çil çil altın dağıtıyor. Sonra koruma bir demet daha uzatır…

EL SIKMA

Bu gıcık harekete daha ziyade resmi gezilerde rastlanır ama kapalı mekanlarda da olabilir. Kamu görevlileri veya halk sıraya dizilmiştir. Önemli kişinin arabası durur. Koşan görevliler kapıyı açarlar. Dışarı çıkan zevat, sıraya dizilen kişilerin ellerini sıkmaya başlar, ama elini sıktığı kişinin yüzüne bile bakmaz. Gözleri, ileride meçhul bir noktaya dikilmiştir. Kimin ve nasıl elini sıktığına bakmaksızın, ciddi bir ifade ile yürür gider. O önemli bir kişidir. Elini sıktığı kişiler sıradan insanlardır ve ellerini sıkarak onlara –aslında hak etmedikleri- bir şeref vermektedir.

İRTİFA YARAMIYOR

“Yükseklik” demek isterdim ama, gıcıkın bu çeşidine havada rastlandığı için “irtifa” daha yakışıyor. Önemli bir dış gezi yapılmaktadır - zaten bütün geziler önemlidir ya – Gidişte veya dönüşte, uçak yeryüzünden on bin metre yükseklikte, bulutlar arasında gitmekte iken, ülkenin en son, en güncel ve en önemli konularından biri hakkında, en önemli açıklamalar yapılır. Yahu, daha biraz önce ayakların yere basıyordu veya biraz sonra yere değecek. Biraz beklesene. Düşünürümde demek ki “irtifa” yarıyor. Yüksekte olmak zihni açıyor diye.

Daha nice gıcık hareketler var ki, derlesek toplasak ansiklopedi olur “google” sayfalarına bile sığmaz. 

Biraz da siz derleyin, iyi gıcıklar.

Av. A. Erdem Akyüz