Son yıllarda ve son günlerde, inanılmaz bir dava trafiği yaşanıyor. 
Bu davalar Türkiye’nin yakın geçmişine ve uzun süreli geleceğine tesir edecek kadar önemli olay ve kişileri kapsıyor.
Ancak bu denli önem taşıyan davalar öyle bir karmaşa içine girdi ki; hangi davanın, hangi olaya dayandığı, ne zaman ve niçin açıldığı, nasıl bir süreç izlediği birbirine karıştırılır oldu.
Bu yazının amacı, son günlerin konusunu oluşturan davalar hakkında, yoruma girmeksizin kısa bir bilgi vermektir.
Buyrun, Ergenekon’dan, Şike’ye uzanan yol haritasına…

1.Egenekon Davası :

Ergenekon ile ilgili ilk bilgiler Tuncay Güney isimli kişinin ihbar ve sorgusunda dile getirildi. Daha sonra eski Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın “Darbe Günlükleri” adı verilen bilgisayar kayıtları basında yer aldı. 2007 yılında Ümraniye’de bir gecekondunun çatı katında bombaların bulunması ile bir örgüt ihtimali tekrar gündeme geldi. Aralarında üst rütbeli subaylarında bulunduğu çok sayıdaki kişinin 2008 yılının ilk aylarında tutuklanmaya başlanması ile düğmeye basılmış oldu. 
Ergenekon kapsamındaki ilk iddianame üç savcı tarafından, tutuklamadan aylar sonra 2455 sayfa, 442 klasör ve ekleri şeklinde hazırlanarak, ilk duruşması 20 Ekim 2008 de Avrupa'nın en büyük cezaevi olan Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin, duruşma salonu haline çevrilen spor salonunda yapıldı.
Davaya daha sonra Danıştay Saldırısı, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği, Cumhuriyet Gazetesine molotof atılması, patriğe suikast teşebbüsü davaları da eklendi.
Geçen 5 sene içinde şimdilik 29’u tutuklu 108 sanığı barındıran davada örneğine rastlanmayacak şekilde 215 duruşma yapıldı ve yapılmasına devam ediliyor.


2.Ergenekon Davası :

Ergenekon kapsamındaki 2. iddianame 25 Mart 2009 günü kabul edildi. Davanın ilk duruşması 20 Temmuz 2009'da Silivri'deki duruşma-spor salonunda yapıldı. Daha sonra bu dava Ağustos 2009'da açılan 3. iddianame ile birleştirildi.

Davanın temelini oluşturan iddia 2003-2004 yıllarında hazırlandığı iddia olunan
Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven kod adlı planlardır. Bu davada; Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Balbay, gazeteci ve televizyoncu Tuncay Özkan, Başkent Üniversitesi rektörü Prof.Dr.Mehmet Haberal’da tutuklu olarak yargılanmaktadır.

Birleşen davalar ile sanık sayısı şimdilik 119’a, duruşma sayısı 159’a ulaşmıştır.
İrtica ile Mücadele Eylem Planı Davası

Bir gazetenin manşet haberi ile başlayan süreçteki davanın ilk duruşması 28 Haziran 2010 tarihinde Silivri’deki salonda yapılmıştır. Dava isminden çıkarılan sonuç; irtica ile mücadelenin suç olduğu şeklinde anlaşılmaktadır. Davanın konusunu, Genelkurmay’da çalışan bir Albayın hazırladığı söylenen ve “ıslak imzalı” olarak tanımlanan, bazı partilere yönelik olarak hazırlandığı iddia edilen; propaganda, komplo, yıpratma çalışmaları oluşturmaktadır.

İnternet Andıcı Davası

İrticayla Mücadele Eylem Planı davasıyla birleştirilen davada sanıklar hükûmet aleyhinde kara propaganda ve psikolojik harekât amaçlı web siteleri kurmakla suçlanıyorlar. Türkiye Cumhuriyetinde ilk kez rastlanan bir olay olarak, Genelkurmay Başkanlığı yapan bir emekli Orgeneral de bu dava kapsamında yargılanmaktadır. 
Birleşen dava ile bu davada yargılanan sanık sayısı 15’i tutuklu, 29 sanığa ulaşmıştır.
Balyoz Darbe Planı Davası,

Dava, bir gazetenin 2010 yılında verdiği bir haber üzerine başlamıştır. 2010 yılında yayınlanan bu habere göre, bu tarihden 7 sene önce 2003 yılında Balyoz isimli bir askeri darbe planı yapılmıştı. 
           
Davanın ilk duruşmasına 16 Aralık 2010 yılında başlandı. İddianame hazırlandığında tutuklu sanık yoktu, buna rağmen mahkeme 102 sanık için “yakalama” kararı çıkardı. Yapılan değişik itirazlar üzerine, yakalama kararı çıkarılabilmesi için sanıkların “kaçak olması” gerektiği, kaçak durumunda sanık olmadığı gerekçesi ile yakalama kararı kaldırıldı.
           
İddianamenin okunması  9.2.2011 tarihinde tamamlanmış ve aynı tarihde sanıkların duruşma salonundan çıkması engellenerek 134 kişinin tutuklanmasına karar verilmiş, tutuklanmalarına karar verilen sanıklar, tutuklama müzekkerelerinin düzenlenmesi için bütün gece duruşma salonda bekletilmiş ve ertesi sabah saat 07.00 sularında cezaevine sevk edilmişlerdir. 

Darbe planının; Çarşaf, Sakal, Suga, Oraj kod adlı eylem planlarından oluştuğu iddia edildi. Düşünce bazında kalan ve eyleme dönüşmeyen bu planların, ulusal ve uluslararası alanda doğabilecek tehlikelere karşı, savunma amaçlı senaryo çalışmalardan ibaret olduğu ifade edildi. Daha sonra Gölcük Donanma Komutanlığında bir odanın döşeme altında bulunan çuvallarda davaya dahil edildi.
İddianameye konu olan ve tüm darbe plan ve hazırlıklarını kapsayan 11. numaralı CD’nin sonradan düzenlendiği ve üzerinde tahrifat yapıldığı yolunda, değişik kurum ve kuruluşlardan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’nin de bilirkişi raporları bulunmaktadır.
Silifke Ceza ve İnfaz Kurumlarında 86. duruşması yapılan bu davada 250’si tutuklu 365 sanık bulunmaktadır.
Balyoz darbe planı davasının bütün sanıkları 2003 yılında 1. Ordu Komutanlığındaki plan seminerine katılan muvazzaf subay ve astsubaylardır.


Poyrazköy Davası : 

Deniz Kuvvetleri içinde bulunduğu iddia edilen bir cuntanın planladığı ileri sürülen eylemleri konu alan ve 17 sanıkla başlayan dava 2010 yılında açıldı.  Daha sonra 19 sanıklı Amirallere Suikast Davası, 33 sanıklı Kafes Davası ile birleştirildi. 


Genel Değerlendirme :

Bildiğimiz kadarı ile, şu ana kadar 139 General ve Amiral tutuklu bulunmaktadır. Bunlardan 58’i muvazzaf yani üniformalı olarak görev yapmakta iken tutuklanmıştır. Geri kalan 81 kişiyi de emekli generaller oluşturmaktadır. Bu rakam Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan General ve Amirallerin yaklaşık olarak % 20’sini oluşturmaktadır.
Dava konusu olaylar yakın bir tarihe değil bundan 10 sene öncesine dayanmaktadır. Bundan seneler önce görevde bulundukları ve en kuvvetli oldukları zamanda dahi bir eyleme kalkışmamış olan kişilerin, aradan seneler geçtikten, emekli olduktan, güç ve kuvvetlerini bıraktıktan sonra bir eyleme kalkışmaları mümkün değildir.
Ayrıca değişik rütbe ve yaşlarda yüzlerce muvazzaf ve emekli subay-asker tutuklu bulunmaktadır. Yapılan bir hesaba göre, tutuklu bulunan bu subayların görevde bulundukları sürede, emir ve kumandaları altında yaklaşık olarak 150.000 asker bulunmakta idi. Yani bu kişiler bir orduya kumanda etmekte idiler. Buna rağmen herhangi bir eyleme kalkışmamış olmaları dikkat çekicidir. 
Türk Silahlı Kuvvetlerine ait yasada; “haklarında açılan dava nedeniyle tutuklu bulunanlar tahliye edilseler bile dava sonuçlanıncaya kadar terfi ettirilemezler” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm nedeniyle terfi edemeyen yüzlerce subay ve ordu kademeleri zarar görmek durumundadır.
Normal bir Ağır Ceza davasının 3 yıl sürdüğü ve her sene ortalama olarak 5 duruşma yapılarak 3 senede 15 duruşma sonunda karar verildiği düşünüldüğünde, bu davalardan yalnızca birinde süren yüzlerce duruşmanın, ortalama olarak 15-20 senelik bir yargılama sürecine denk geldiği görülecektir. 
Bu durumda, davaların tutuksuz devam etmesi ve tahliye kararlarının verilmesi, özlenen ve beklenen hukuki bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.


Benzer Diğer Dava ve İddianameler :

Bu cümleden olmak üzere, saymayı unuttuklarımız dışında ve yeni açılacak olanlar bir tarafa bırakılırsa; Adil Yargılamayı Etkileme Davası, Oda TV Davası, Zirve Yayınevi Davası, Oyak Güvenlik, Çağdaş Yaşamı Destekleme, Çağdaş Eğitim Vakfı, Örtülü Ödenek, İddianameleri ve son günlerde çok tartışma konusu olan MİT üst derece görevlilerine karşı başlatılan dava süreci sonrasında yapılan yasa değişikliği ile açılması izne bağlanan dava, yukarıdaki sıralamaya eklenebilir. 


Hanefi Avcı Davası : 

Ağustos 2010 tarihinde “Haliçte Yaşayan Simonlar” adlı kitabında, emniyette cemaat örgütlenmesi ve telefonların dinlenmesi iddialarını yazan Avcı, Devrimci Karargah Örgütüne yardım etmek suçlaması ile Eylül 2010 tarihinde tutuklandı. Emniyet Müdürü olan Avcı’nın kendi ifadesine göre “bir kitap yazdı, hayatı değişti”. 14’ü tutuklu, 22 kişi hakkında düzenlenen iddianame kabul edilerek başlanan yargılamaya devam edilmektedir.


Deniz Feneri Davası

Almanya’da faaliyet gösteren “Deniz Feneri e.V” Derneğinin topladığı 41 milyon Euro’nun amaç dışı kullanılması ile ilgili olarak Almanya’nın Frankfurt Eyaleti Yüksek Mahkemesinde görülen davada, bu paranın önemli bir kısmının Türkiye’de bağlantılı bulundukları bir derneğe gönderilmesi nedeniyle Türkiye’de açılan davada, sanıklar hakkında verilen tutuklama ve tedbir kararları kaldırıldı. Davanın Savcıları hakkında, dava açıldı.


12 Eylül 1980 Davası

Askerler tarafından yönetime el konulması nedeni olarak; sokağa kadar inen siyasi cinayetler, şeriat amaçlı mitingler, kavga ortamına sürüklenen toplum ve siyaset, bazı yörelerde mahalle komitelerinin kurulması, Cumhurbaşkanı’nın seçilememesi, ekonominin 70 sent’e muhtaç olunduğu açıklamaları yanında, Afganistan’ın işgali gibi uluslararası konjoktüründe etkili olduğu ifade edildi. 
Darbe sonrası hazırlanan ve darbeyi yapanlara dokunulmazlık getiren 1982 Anayasası, yapılan halkoylamasında % 91.37 evet oyuna karşılık, % 8.63 hayır oyu ile kabul edildi.
Bu dokunulmazlığı kaldıran değişikliğini içeren ve darbeden 30 yıl sonra 12 Eylül 2010 yılında halkoyuna sunulan Anayasa değişikliği paketi ise % 58 evet oyuna karşılık, % 42 hayır oyu ile yürürlüğe girdi.
Sonradan yürürlüğe giren yasaya göre, 12 Eylül yöneticileri ve takibeden dönemin Devlet Başkanı hakkında dava açılmasına karşı önemli itirazlar yapıldı. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimsenin cezalandırılamayacağı, sonra yapılan kanun değişikliklerinin, daha önce işlenen olay ve suçlara uygulanamayacağı, bir eylemin işlendikten sonra yürürlüğe giren yasa ile suç haline getirilemeyeceği yolundaki hükümlere rağmen başlatılan soruşturma sonunda açılan davanın ilk duruşma günü olarak 4 Nisan 2012 tarihi belirlendi.
Örneğine rastlanmayan ilgi çekici bir uygulama olarak, açılan davaya ait iddianamenin birer örneğinin, davaya katılması ihtimaline binaen TBMM Genel Sekreterliği ve Başbakanlığa gönderilmesine karar verildi.


Şike Davası :

Futbolda şike yapıldığı iddiaları üzerine 8 ay süren teknik takip neticesinde açılan ve 2011 yılında başlayan davanın ilk duruşmaları, Ergenekon Davalarında olduğu gibi Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde başlamış, sonraki duruşmalara Çağlayan’daki Adalet Sarayında devam edilmiştir. Dava; Süper Lig’in ve 1.Lig’in 2010-2011 sezonunu kapsamaktadır.

Aralarında Fenerbahçe Başkanı’nın da bulunduğu davada 10’u tutuklu 99 sanık yargılanmaktadır.
Baştanberi büyük bir taraftar gurubu tarafından izlenen davada, beklenen tahliye kararlarının çıkmaması giderek genişleyen tepki ve olaylara neden olmuştur. Bu bakımdan, bir futbol takımını ilgilendiren dava sürecinin, diğer bir çok davadan daha fazla ilgi çektiğini söylemek yanlış olmasa gerektir.

Bu davalar için nihai kararı “tarih” verecektir. Ancak bizim temennimiz; insanlarımızın ve ülkemizin geleceğinin bir an önce aydınlığa çıkmasıdır.




Av.A.Erdem Akyüz

Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)