Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs ve karşılıksız yararlanma suçları açısından geçerli olan etkin pişmanlık hükümleri 5237 sayılı TCK m. 168 hükmünde düzenlenmiştir.

Etkin pişmanlık kavramı, failin suçun ortaya çıkardığı zararları gidermesi ve bu şekilde etkili tarzda pişmanlık göstermesi halini ifade etmektedir.

"Pişmanlık" sözlük anlamına göre "yaptığı bir iş veya davranışının olumsuz sonucunu görerek üzülme, nadim olma" şeklinde ifade edilmektedir.[1]

Suçun failinin suçu işledikten sonra herhangi bir baskı altında kalmadan, bilerek ve isteyerek suç nedeniyle ortaya çıkan zararları gidermek amacıyla yaptığı davranışları etkin pişmanlık adı altında tanımlayabiliriz.

TCK hükümlerine egemen olan suç teorisi suçun cezalandırılmasını öngörmektedir. Yani suçun yasal tarifinde belirtilen unsurların ortaya çıkması halinde failin cezalandırılması gerekmektedir. Suçun varlığı ile birlikte ortaya bir haksızlık çıkar ve kusurluluğu kaldıran bir sebebin bulunmaması hâlinde fail hakkında yaptırım uygulanır. Başka bir söylemle, suç halinde fail bir cezaya veya güvenlik tedbirine muhatap olmaktadır.

Failin cezalandırılması için gerekli olan şartlar "objektif cezalandırılabilme şartları" olarak isimlendirilmektedir.

Bununla birlikte, failin cezalandırılmasını ortadan kaldıran veya ceza miktarını azaltan şartlar da bulunmaktadır. Bu şartlar "şahsi cezasızlık sebepleri" veya "cezayı kaldıran veya azaltan şahsi sebepler" ismiyle anılmaktadır. Bu bağlamda etkin pişmanlık kurumunun da, cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepler arasında yer aldığını ifade edebiliriz.[2]

Genel kural olarak suç işleyen fail, suç nedeniyle cezalandırılmaktadır. Bununla birlikte, bir kısım şartların gerçekleşmesi durumunda kişi hakkında ceza davasının açılmasından, açılmış olan davanın devamından ve sonuçta ceza verilmesinden veya mahkûm olunan cezanın infazından vazgeçilmesi izlenen suç politikasının bir gereğidir.

Suç belli bir sürecin sonunda gerçekleşmektedir.[3]Suç yolunda ilerleyen fail önce suç işlemeye karar verir ve daha sonra hazırlık hareketlerini tamamlar. Suç yolunda ilerleyen fail son aşamada icra hareketlerini tamamlar.[4] Belirtmek gerekir ki neticeli suçlarda neticenin ortaya çıkmasıyla suç tamamlanmaktadır.[5]

Suç yolunda ilerleyen fail suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini özgür iradesi ile engellerse gönüllü vazgeçme hali söz konusu olur ve burada TCK m. 36 hükümlerinin uygulanması gerekir.[6]

Etkin pişmanlık halinde ise fail, suç tamamlandıktan sonra hatasının farkına vararak pişmanlık duyup neden olduğu haksızlığın sonuçlarını ortadan kaldırmaya çalışır.[7]

TCK m. 168 hükümlerinin uygulanabileceği suç türleri şunlardır:

1) Hırsızlık,

2) Mala zarar verme,

3) Güveni kötüye kullanma,

4) Dolandırıcılık,

5) Hileli iflâs,

6) Taksirli iflâs,

7) Karşılıksız yararlanma

Bu suçlara ilişkin etkin pişmanlık kuralları şu şekilde özetlenebilir:[8]

Kovuşturma başlamadan önce etkin pişmanlıkta bulunma hali (2/3 oranına kadar indirim): Yukarıda yedi başlık altında belirtilen suçlar[9] tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir (TCK m. 168/1).[10]

Kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce etkin pişmanlıkta bulunma hali (1/2 oranına kadar indirim): Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir (TCK m. 168/2).

Yağma suçu için ayrı indirim oranları öngörülmüştür.

Kovuşturma başlamadan önce: Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, TCK m. 168/1 hükmüne giren hallerde 1/2 oranına kadar indirim yapılabilir.

Kovuşturma başladıktan sonra ve hüküm verilmeden önce: Yağma suçlarında TCK m. 168/2 hükmüne giren hallerde üçte birine (1/3 oranına) kadarı indirilir (TCK m. 168/3).

Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık

Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası olmalıdır (TCK m. 168/4). Bu durumda mağdurun rızası yoksa etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz.

Karşılıksız yararlanma suçunda etkin pişmanlık:

Soruşturma tamamlanmadan önce etkin pişmanlıkta bulunma hali: Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz.

Zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi hali: Bu durumda verilecek ceza üçte birine kadar indirilir.

TCK m. 168/5 hükmünden yararlanma sınırı: Bir kişi TCK m. 168/5 hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz (TCK m. 168/5).[11]

TCK m. 168 hükmünde belirtilen "etkin pişmanlık" hükümlerinin uygulanabilmesi için şu koşulların varlığı aranmalıdır:[12]

1) Yasal düzenlemede sınırlı bir şekilde sayılan suçların işlenmesi hâlinde uygulanabilir.

2) Failin bizzat pişmanlık göstermesi gerekir.

3) Failin mağdurun uğradığı zararı, aynen geri verme ya da tazmin suretiyle gidermesi gerekir.

Öğretideki egemen görüş, TCK m. 168 hükmünün “pişmanlık” esasına dayandığını ileri sürmektedir.[13] Burada etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması açısından failin işlediği suç nedeniyle pişmanlık duyması ve bunun sonucu olarak da suçun ortaya çıkardığı zararlı sonuçları ortadan kaldırmaya yönelik davranışlarda bulunması önemlidir.

İade ve tazminin rıza dışında gerçekleşmesi hali

İade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi, zararın failin rızasına aykırı bir şekilde veya ondan habersiz olarak üçüncü kişilerce giderilmesi, eşyanın failin yakalanmamak için kaçarken atması sonucu veya kaçarken yakalanan failin üzerinde ele geçirilmiş olması gibi hâllerde, failin gerçek anlamda pişmanlığından bahsedilemez. Bu nedenle bu gibi durumlarda TCK m. 168 hükmü uygulanamaz. Çünkü bu gibi hallerde uygulanma koşulları oluşmayacaktır.

Etkin pişmanlığın davranışla gösterilmesi

Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle giderilmesi şartı yerine getirilirken duyulan pişmanlığın mutlaka sözle ifade edilmesi gerekmez; etkin pişmanlık belli bir takım davranışlar yoluyla da gösterilebilir.[14]

Örneğin; çalınan eşyaların yerlerini söylemek suretiyle iadenin sağlanması halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkündür.[15]

3. kişilerin zarar gidermesi hali

Bu durumda sanığın en azından pişmanlığını veya iade ve tazmine rıza gösterdiğini ortaya koyacak söz veya davranışlarda bulunması gerekir. Yani en azından karşı duruş sergilememesi gerekir. Bu durumda suç nedeniyle meydana gelen zararın, sanık adına, üçüncü kişilerce giderilmesi hâlinde de sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması olayın özelliklerine göre mümkündür.

Örneğin; somut olayda, müştekinin mahkemede alınan ifadesinde, araçta meydana gelen zararların sanığın ailesi tarafından karşılandığını, suça konu teybin zaten kızaklı olduğunu, sanıklar hakkında şikâyetçi olmadığını belirtmiştir.

Yargıtay bu olayda, bu hali ile suça konu teybin rıza dışında ele geçirilmiş olsa da müştekinin oto teybinin zaten kızaklı olduğu ve şikâyetçi olmadığını belirttiğini gerekçe göstererek 5237 sayılı TCK'nın 168/1-4. maddesinde tanımlanan etkin pişmanlık hükmünün uygulama olanağının bulunduğuna hükmetmiştir.[16]

Kısmen iade veya tazmin nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması

Yasa koyucu, kısmen iade veya tazmin nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasında, mağdurun iradesini esas almak suretiyle, bu hükmün uygulanabilmesini mağdurun rızası koşuluna tabi tutmuştur.

Mağdurun kısmi iade ve tazmine rıza göstermemesi hâlinde ise, failin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacağı hüküm altına alınmıştır.[17]

Kısmi iade kavramının kapsamı

Bu konuda yasal düzenlemede bir açıklık yoktur.[18] Burada iki koşulun varlığı aranmalıdır:[19]

1) Kısmi iade mağduru tatmin edecek miktarda ve mağdur açısından doğrudan sonuç doğurucu nitelikte olması gerekir.

2) Mağdura ilave külfet yüklememesi gerekir.

Örneğin: somut olayda katılanın zararı önemli ölçüde giderilmiştir. Bu olayda soruşturma aşamasında bir kısım eşyanın katılana iadesini sağlayan sanık hakkında, katılanın kısmi iade nedeniyle ceza indirimine rızasının bulunması hâlinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkündür.[20]

Örneğin: motosikleti çalan sanığın, soruşturma aşamasında güvenlik görevlilerine motosikleti sakladığı yeri göstererek söz konusu motosikletin kısmi hasarlı olarak mağdura iadesini sağladığı olayda, mağdurun kovuşturma aşamasında kısmi iade nedeniyle etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına rızasının olduğunu beyan etmesi halinde etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir.[21]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

---------

[1] Pişman olma durumu, nedamet, https://sozluk.gov.tr/; ET: 10.09.2022.

[2] Mahmut Koca/İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara 2016, 9. Baskı, s. 359.

[3] Suç, bir süreç içerisinde işlenmektedir ve buna suç yolu veya "iter criminis" denilmektedir.

[4] Bu süreçte fail, önce belli bir suçu işlemek hususunda karar vermekte, daha sonra bunun icrasına yönelik hazırlıkları yapmakta, son olarak icra hareketlerini gerçekleştirmektedir.

[5] Çoğu suç, fiilin icra edilmesiyle tamamlanırken, kanuni tarifte ayrıca bir unsur olarak neticeye yer verilen suçlarda, suçun tamamlanması için fiilin icra edilmesinden başka ayrıca söz konusu neticenin gerçekleşmesi de aranmaktadır.

[6] Türk Ceza Kanunu’nun 36. maddesindeki "gönüllü vazgeçme" düzenlemesi ile failin suç yolundan dönerek, suçun tamamlanmasını veyahut da neticenin gerçekleşmesini önlemesi amaçlanmıştır.

[7] Bunu temin etmek için TCK m. 168 hükümleri getirilmiştir.

[8] Bkz.; TCK'nın 168. maddesindeki etkin pişmanlık kurumu. TCK'nın 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle değişik 168. Maddesi.

[9] Yağma suçu hariç. Çünkü TCK m. 168/3 hükmünde özel düzenleme bulunmaktadır. Karşılıksız yararlanma suçu için de TCK m. 168/5 hükmü uygulanır.

[10] Madde 168 - (Değişik madde: 29.06.2005 - 5377 S.K/Madde 20)

[11] (5) (Ek fıkra: 02.07.2012 - 6352 S.K/Madde 84) Anılan madde bu düzenleniş şekliyle, 765 sayılı TCK'nın 523. maddesinden oldukça farklıdır. 29.06.1955 tarihli ve 10-16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Ceza Genel Kurulunun 11.11.1997 tarihli ve 248-288 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıklandığı üzere, 765 sayılı TCK'nın 523. maddesi, "iade ve tazmin" esasına dayalıdır. 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesi ise tazminden çok "pişmanlık" esasını ön plana çıkarmaktadır.

[12] Bkz.; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.05.2008 tarihli ve 127-147 sayılı kararı.

[13] 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesinin, 765 sayılı TCK'nın 523. maddesinden farklı olarak; "tazminden çok pişmanlık" esasına dayanmaktadır. Bkz.; Veli Özer Özbek/Mehmet Nihat Kambur/Koray Doğan/Pınar Bacaksız/İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 8. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2015, s. 615-618; Durmuş Tezcan/Mustafa Ruhan Erdem/Murat Önok, Teorik Ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 11. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2014, s. 696-702.

[14] “Suç tamamlandıktan sonra failin pişman olması durumunda suç sonunda elde dilen eşyanın iade edilerek veya tazmin suretiyle mağdurun zararının giderilmesi halinde şahsi bir hal olan etkin pişmanlıktan söz edilecektir. Anılan koşul yerine getirilirken duyulan pişmanlığın mutlaka sözle ifadesi zorunluluğu bulunmayıp söz ve/veya davranışlar yoluyla ifade edilmesi olayın özelliğine göre olanaklı olabilecektir. İade veya tazmin hususunun gerçekleşmesi fail tarafından suçun kabul edildiği anlamına da gelmez, yeter ki failin iadeyi serbest iradesiyle gerçekleştirdiği sabit olsun.” Bkz.; Yargıtay Ceza Genel kurulunun 2013/6-143 E. 2013-137 K. Sayılı kararı.

[15] YCGK, E: 2015/890, K: 2018/452, T: 18.10.2018: “…Şikâyetçinin ikâmetinin önüne kapılarını kilitleyerek park ettiği aracından yaklaşık 70-80 TL, veresiye defteri, aracın ön ve arka konsolu üzerinde bulunan pelüşler ile oto teybi ve bu teybin kumandasını çalan sanığın, başka bir olay nedeniyle yakalanması üzerine soruşturma aşamasında güvenlik görevlilerine çalınan malların koyulduğu yeri göstererek toplam değeri 150 TL olan oto teybi ve teyp kumandasını şikâyetçiye iadesini sağladığı olayda; sanığın, atılı suçlamayı kabul etmemekle birlikte duyduğu pişmanlığın sonucu olarak suç nedeniyle meydana gelen neticeyi ortadan kaldırmaya yönelik olarak çalınan eşyanın bulunduğu yeri göstermesi, bu şekilde malın şikâyetçiye iade edilmesi ve şikâyetçinin zararının önemli ölçüde giderilmesi karşısında, soruşturma aşamasında bir kısım eşyanın şikâyetçiye iadesini sağlayan sanık hakkında, şikayetçinin kısmi iade nedeniyle ceza indirimine rızasının bulunması halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma olanağının bulunduğu kabul edilmelidir…”

[16] Y.22.CD, E: 2015/1275, K: 2015/1206, T: 27.05.2015.

[17] Bkz.; Maddenin uyuşmazlık konusunu ilgilendiren kısmen iade veya tazmin hâlinde etkin pişmanlığı düzenleyen TCK'nın 168. maddesinin dördüncü fıkrası; “Kısmen geri verme veya tazmin hâlinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için ayrıca mağdurun rızası aranır.”

[18] Kısmi iadeden ne kastedildiğine ilişkin kanun maddesinde ve gerekçesinde bir açıklama bulunmamaktadır.

[19] Etkin pişmanlık kurumunun bir amacının da mağdurun suçtan gördüğü zararın giderilmesi ve uğradığı haksızlığın meydana getirdiği sonuçların onarılması olduğu dikkate alınmalıdır.

[20] YCGK, E: 2019/6-383, K: 2021/357, İtrznm: 2016/2570, T: 08.07.2021: “…06.02.2015 tarihinde saat 07.00 sıralarında işe gitmek için evden çıkan katılanın yanına gelen sanığın, katılandan cep telefonu numarasını istediği, katılanın vermek istememesi üzerine de katılanın sol omzunda takılı olan ve içerisinde özel eşyası, kimlik belgeleri, cep telefonu ve 110 TL parasının bulunduğu çantayı zorla almaya çalıştığı, direnmesi üzerine de katılanı 3-4 metre kadar sürükleyerek sağ diz ve sol omuz hizalarından yaralanmasına neden olduğu, sanığın bu şekilde çantayı alarak arabaya binip olay yerinden uzaklaştığı, daha sonra içerisinden 110 TL parayı alıp çantayı "İpek Fırını" isimli iş yerine bıraktığı ve çantayı buraya bıraktığını arkadaşı vasıtasıyla katılana bildirdiği, bunun üzerine katılanın söz konusu Fırına giderek çantasını aldığı olayda; sanığın, atılı suçlamayı kabul etmemekle birlikte duyduğu pişmanlığın sonucu olarak suç nedeniyle meydana gelen neticeyi ortadan kaldırmaya yönelik olarak çantadan sadece 110 TL para alıp geri kalan eşyayı "İpek Fırını" isimli iş yerine bırakarak bu durumu arkadaşı vasıtasıyla katılana ilettiği, bu şekilde sanığın 110 TL para dışında kalan eşyanın katılana iade edilmesini ve katılanın zararının önemli ölçüde giderilmesini sağlaması karşısında, soruşturma aşamasında bir kısım eşyanın katılana iadesini sağlayan sanık hakkında, katılanın kısmi iade nedeniyle ceza indirimine rızasının bulunması hâlinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma olanağının bulunduğu kabul edilmelidir…”

[21] YCGK, E: 2017/969, K: 2019/274, T: 02.04.2019: “…Mağdurun ikâmetinin önündeki sokağa sabit bir noktaya bağlı olmaksızın, kilitlemeden ve kontak anahtarı üzerinde olacak şekilde park ettiği suç konusu motosikleti çalan sanığın, soruşturma aşamasında güvenlik görevlilerine motosikleti sakladığı yeri göstererek söz konusu motosikletin kısmi hasarlı olarak mağdura iadesini sağladığı olayda; sanığın, duyduğu pişmanlık neticesinde suç nedeniyle meydana gelen neticeyi ortadan kaldırmaya yönelik olarak çalınan motosikletin bulunduğu yeri göstermek suretiyle malın mağdura iade edilmesini sağlayıp mağdurun zararını önemli ölçüde giderdiği, mağdurun kovuşturma aşamasında kısmi iade nedeniyle etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına rızasının olduğunu beyan ettiği, yine sanığın aşamalarda pişmanlığını gösteren söz ve davranışlarının bulunduğu, bu itibarla sanığın mağdurun uğradığı zararı soruşturma evresinde gidermesi nedeniyle hakkında TCK'nın 168. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır…”