1) KANUN MADDESİ

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Evlenme Ehliyeti ve Engelleri” kısmında yer alan evlenme ehliyetinin koşullarından yaş şartı; 124. Maddede düzenleme altına alınmıştır. Bahsi geçen evlenmek için gerekli olan yaş şartını düzenleyen madde aynen şu şekildedir;

A. Ehliyetin koşulları

I. Yaş

Madde 124- Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.

Yazımızda öncelikle amacımızın küçük yaşta yapılan evlilikleri meşrulaştırmak, mevcut düzenlemelerin çocukların aleyhine olacak şekilde genişletilmesine yönelik herhangi bir görüş sunmak olmadığını söz konusu düzenlemeye ilişkin olarak yürürlükte bulunan Kanun, ülkemizin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler ve Yargıtay kararları çerçevesinde görüş belirtmekten ibaret olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz.

Bilindiği gibi yasanın amacı, kamu yararını gözetmek, toplumun ihtiyaçlarına yanıt vermek olmalıdır.[1] Kanun yapma san'atı ilkelerine göre, iyi bir kanundan söz edebilmek için, bu kanunun Anayasaya, memleket gerçeklerine, genellik ve soyutluk ilkelerine ve hukuk mantığına uygun olması şartları aranır.[2] Mevcut düzenlemelere göre 18 yaşını dolduran kişi, ergin kabul edildiğinden evliliğe ilişkin kanunda yer alan diğer şartları da taşımak kaydıyla bir kişi veya kurumun izni/onayı/rızası gerekmeksizin evlenebilmektedir. 17 yaşını dolduran küçükler ise TMK 126. Madde gereği yasal temsilcisinin izni[3] olmadıkça evlenemez. Olağanüstü durum ve pek önemli bir sebep halinde ise 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının TMK 124. Madde gereği hâkim kararıyla evlenmesi mümkündür. Eski Medeni Kanun’undan farklı olarak artık anne, baba veya vasinin dinlenmesi bir zorunluluk olmayıp bu kişilerin bulunamaması nerede olduklarının bilinmemesi gibi hallerin erken evlenmeye izin verilmesini engellediği için mutlak bir zorunluluk olmaktan çıkarıldığı, olanak buldukça dinlenmesi yönünde bir çözüm getirilmiştir. [4]

2) USUL

A. GÖREVLİ MAHKEME

4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. Maddesinin 1. Bendinde, 22.11.2001 Tarihli 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 3. Kısmı hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 4722 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre Aile Hukukundan doğan dava ve işlerin Aile Mahkemelerinde görülmesi öngörülmüştür. Bahsi geçen hüküm uyarınca “Evlenmeye İzin” davasında görevli mahkeme, Aile Mahkemeleridir.

B. YETKİLİ MAHKEME

Evlenmeye izin davası HMK 382/2. Fıkra b/1[5] hükmü gereğince çekişmesiz yargı işlerinden olup ayrıca HMK 384. Maddesi gereği talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir.

C. TARAF

Evlenmeye izin davası, küçük ya da yasal temsilcisi tarafından açılabilecektir. Bu davanın, HMK 382/2, b/1 hükmü gereği çekişmesiz yargı işlerinden olduğunu hatırlatırız.

3) OLAĞANÜSTÜ HAL, PEK ÖNEMLİ BİR SEBEP KAVRAMI VE İSPATI

Kanun koyucu, bahsi geçen maddede olağanüstü hal ve pek önemli bir sebep diyerek sayma, sınırlama veya örnekleme yoluna gitmemiş bu konuda takdiri[6], tamamen hâkime bırakmıştır. Erken yaşta evliliğin sebep ve sonuçlarına ilişkin dünyada ve ülkemizde sayısız çalışma mevcuttur. Bu konunun sağlık ve toplum bilimleri açısından detaylı bir şekilde incelenmesi alanımız dışında olup bir hukukçu olarak gerek kanunun yapımında gerekse yorumlanmasında bunlardan mutlaka faydalanmamız gerekmektedir. Erken yaşta evliliğin birçok nedeni olabilmektedir (gelenekler, kültürel yapı, eğitim durumu, sahip olunan yaşantı vb.) ancak kanunda; kamunun yararı, toplumun ve bireyin ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla olağanüstü hal ve pek önemli bir neden olması halinde 16 yaşını doldurmuş kişilerin hâkim kararıyla evlenebilmesine müsaade edilmiştir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “İspat Yükü” başlıklı 6. Maddesi gereğince Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yani olağanüstü bir hal ve pek önemli bir sebep ile evlenme izni verilmesini talep eden taraf, bu olağanüstü hal ve pek önemli bir sebebin varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Mahkemece, olağanüstü durumun ve pek önemli nedenin varlığına ilişkin deliller sorulup toplanarak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.[7] Yargıtay’ın, davacının anne ve babasının dinlenmesine yönelik olarak hiçbir işlem yapılmaksızın verilen kararların bozulmasına yönelik birçok kararı[8] mevcut olduğu gibi küçüğün de dinlenilmesi gerektiği[9] yönünde kararları da mevcuttur. Mahkemece küçüğün anne ve baba veya vasisinin dinlenmesi hususu onların muvafakatlerini almaya yönelik değil tarafların evlenmelerine izin verilip verilmemesi konusunda mahkemede kanaat oluşturulmasına yardımcı olmaya yönelik değerlendirilmelidir.[10]

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 05.06.2003 Tarihli, 2003/7198 E., 2003/8271 K. Sayılı kararında: “Evlenmesine izin istenen Çiğdem, akrabaları tarafından bakılmakta, düzenli bir aile yaşamı bulunmamaktadır. Bu durum Türk Medeni Kanunu’nun düzenlediği 124/2. Maddesine göre pek önemli bir sebeptir. Davacı bir an önce evlenerek başkalarının yardımına bağımlı olmaktan kurtulacaktır.” şeklinde hüküm kurarak evlenmesi halinde başkalarının bakım ve yardımına muhtaçlıktan kurtulacak kişinin evlenmesine izin verilmesi gerektiğine karar vermiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 27.02.2008 Tarihli 2007/1419 E., 2008/2362 K. sayılı kararında dini tören ile tarafların birlikte olup karı koca gibi yaşamalarının olağanüstü durum olarak kabulünün mümkün bulunmadığına hükmetmiştir. Ancak Yargıtay yine başka bir kararında[11] nişanlı olunmasını yeterli görmüştür.

4) SONUÇ

Düzenlemede yer alan Kanun, mevcut bilimsel çalışmalar ve Yargıtay Kararları çerçevesinde kanaatimizce örnekleme ve/veya sayım yapılarak olağanüstü hal ve pek önemli bir sebebin tanımlanmasının doğru olmadığı görüşündeyiz. Yine de örnek vermek gerekirse; küçüğün başkalarının yardımıyla geçiniyor olup evlenmesi halinde başkalarına muhtaç olmak kurtulması, küçüğün cinsel ilişkiye girmiş olması, küçüğün gebe kalması, küçüğün zor durumda olup evlenme ile elde edeceği hayatın mevcut hayatına oranla çok daha iyi olması, küçüğün kimsesiz olması başkaları ya da akrabalarında kalıyor olması, küçüğün yaşantısı ve yaşadığı çevre bakımından evlenmesinin olumlu sonuçlar getirebilecek olması gibi durumlar olağanüstü hal ve pek önemli bir sebep olarak kabul edilebilir. Öncelikle küçüğün menfaati göz önünde bulundurularak evlenme için gerekli kişiliğe bedeni ve fikri olgunluğa erişip erişmediği konusunda uzman bilirkişilerden mutlaka rapor alınarak ayrıca olayın şartlarına göre beklemesinin mümkün olmadığı, evlenmeye izin verilmemesi halinde ileride ortaya çıkabilecek sonuçların ağır olabilmesi ihtimali mevcut ise bu durum, olağanüstü hal ve pek önemli bir sebep olarak kabul edilebileceği kanaatindeyiz. Küçüğün ve anne,babasının veya vasisinin dinlenerek beyan ve iddialarının araştırılması sonucunda yapılacak yargılama sonucunda şayet evlenmesi için beklenilmesinde bir sakınca olduğu, evlenmemesi halinde yaşanabilecek olayların ağır ve geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabileceği kanaatine varılması halinde evlenmeye izin verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

----------------------------------------------

[1] Türkiye'de Yasa Yapımı: Nicelik Sorunu Mu, Nitelik Sorunu Mu? Dr. Nilhan Yancı Özalp (Ankara Üniversitesi SBF Dergisi. )

[2] Kanun Yapma Sanatı Tekniği (Prof. Dr. İbrahim Kaplan)

[3] Madde 128 - Hakim, haklı sebep olmaksızın evlenmeye izin vermeyen yasal temsilciyi dinledikten sonra, bu konuda başvuran küçük veya kısıtlının evlenmesine izin verebilir.

[4] Madde gerekçesi

[5] MADDE 382- (1) Çekişmesiz yargı, hukukun, mahkemelerce, aşağıdaki üç ölçütten birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır: b) Aile hukukundaki çekişmesiz yargı işleri: 1) Henüz evlenme yaşında olmayanların evlenmesine izin verme.

[6] Yargıtay’ın 07.06.1935 Tarihli, 1935/103 E., 1935/15 K. Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı

[7] 2. Hukuk Dairesi Esas No:2005/2133, Karar No:2005/4855 Karar Tarihi: 28.03.2005

[8] 2.Hukuk Dairesi Esas: 2009/ 4261 Karar: 2010 / 8141 Karar Tarihi: 26.04.2010

2.Hukuk Dairesi Esas: 2007/ 19532 Karar: 2009 / 2335 Karar Tarihi: 16.02.2009

[9] 2.Hukuk Dairesi Esas: 2004/ 885 Karar: 2004 / 1868 Karar Tarihi: 19.02.2004

2.Hukuk Dairesi Esas: 2003/ 6480 Karar: 2003 / 7586 Karar Tarihi: 26.05.2003

[10] Yargıtay Kararları Işığında Aile Hukuku Davaları-Av. Mustafa Kırmızı (2. Baskı, syf. 273)

[11] 2.Hukuk Dairesi Esas: 2012/ 20969 Karar: 2013 / 10153 Karar Tarihi: 11.04.2013