4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Ek 2. Maddesi ile düzenlenen kısa süreli çalışma modeli, Coronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle zor zamanlar yaşayan birçok işveren tarafından mevcut durumda uygulanmaktadır. Söz konusu uygulama ile bağlantılı olarak İş Kanunu’na eklenen geçici 10. madde uyarınca da; her türlü iş veya hizmet sözleşmesinin, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında işveren tarafından feshedilemeyeceği düzenlenmiştir.

En son yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararları uyarınca kısa çalışma ödeneğinin ve İş Kanunu’nun geçici 10. maddesiyle getirilen iş sözleşmelerinin feshi yasağının süresi uzatılmıştır. Bu doğrultuda işverenlerin 17.11.2020 tarihine kadar işyerlerinde çalışan işçilerin sözleşmelerini ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında feshetmesi mümkün olmayacaktır.

Peki bu yasağa uyulmaması halinde işverenleri hangi yaptırımlar bekliyor? Son dönemde birtakım yayın organlarında, işverenlerin iş sözleşmelerinin feshine ilişkin yasağa uymaması ve sadece bir çalışanını bile işten çıkarması halinde, o tarihe kadar başvuruları kapsamında almış oldukları kısa çalışma ödeneklerinin tamamını faizi ile birlikte iade etmekle yükümlü olacaklarına dair açıklamalar yapılmaktadır. Peki bu söylemlerin yasal bir dayanağı var mıdır?

Kısa Çalışma Ödeneği ve İş Sözleşmelerinin Feshi Yasağının Hukuki Dayanağı Nedir?

Kısa süreli çalışma modeli, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Ek 2. Maddesi ile düzenlenmiş olup, kısa süreli çalışma uygulamasına ilişkin usul ve esaslar ise 30.04.2011 tarih ve 27920 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik’te (“Yönetmelik”) yer almaktadır. Ayrıca; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Geçici 23. Maddesinde de yeni koronavirüs (Covid-19) kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle yapılan kısa çalışma başvurularına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

İş sözleşmelerinin feshine ilişkin yasak ise; 7244 sayılı “Yeni Koronavirüs (COVID-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 10. Maddesi ile İş Kanunu’na eklenen geçici 10. Madde kapsamında düzenlenmektedir.  

İş Sözleşmelerinin Feshi Yasağının İhlali Halinde Uygulanacak Yaptırımlar Nelerdir?

4857 Sayılı İş Kanunu’nun Geçici 10. Maddesinin birinci fıkrası uyarınca; “Bu Kanunun kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle 25 inci maddenin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler, belirli süreli iş veya hizmet sözleşmelerinde sürenin sona ermesi, işyerinin herhangi bir sebeple kapanması ve faaliyetinin sona ermesi, ilgili mevzuatına göre yapılan her türlü hizmet alımları ile yapım işlerinde işin sona ermesi halleri dışında işveren tarafından feshedilemez.”

Söz konusu Geçici Madde’nin 3. Fıkrasında ise bu yasağın ihlali halinde bir idari para cezasının ödeneceği öngörülmüş ve “Bu madde hükümlerine aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası verilir” hükmüne yer verilmiştir.

Görüleceği üzere; iş sözleşmesinin feshi yasağının ihlaline ilişkin olarak İş Kanunu’nda öngörülen tek yaptırım, her bir işçiye ilişkin olarak ayrı ayrı ödenecek olan aylık brüt asgari ücret tutarındaki idari para cezasıdır.

Hal bu olmakla birlikte; söz konusu idari para cezasının ödenmesi işverenleri İş Kanunu kapsamındaki tazminat yükümlülüklerinden kurtarmamaktadır. Zira çalışanın iş sözleşmesinin haksız suretle feshedildiğini ispatlaması halinde işveren, kıdem ve ihbar tazminatı ile koşullarının var olması halinde işe iade yükümlülükleri de dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere her türlü işçilik hakkını çalışana ödemekle yükümlü olacaktır. İş sözleşmesi feshi yasağının varlığı da iş sözleşmesinin haksız suretle feshedildiğine dair bir karine oluşturabilecektir.

Yasağa Rağmen İş Sözleşmesinin Feshedilmesi Halinde Alınmış Olan Kısa Çalışma Ödeneklerinin Tamamının Faizi ile Birlikte İadesi Yükümlülüğü Söz Konusu Mudur?

Kısa Çalışma Yönetmeliği’nin 7. Maddesinin 11. Fıkrası uyarınca; “İşverenin hatalı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan fazla ödemeler, yasal faizi ile birlikte işverenden, işçinin kusurundan kaynaklanan fazla ödemeler ise yasal faizi ile birlikte işçiden tahsil edilir.”

Kısa çalışma ödeneğine ilişkin olarak işverenler tarafından yapılan başvuru uygun bulunsa bile, kısa çalışma uygulamasının devam ettiği süreç içerisinde bu işyerlerinde Yönetmeliğin 8. Maddesi iş müfettişlerince incelemeler yapılacaktır. Bu incelemeler sırasında işverenin ödenek alan işçilerin çalışma süreleri ile ilgili hatalı bilgi ve belge verdiğinin tespit edilmesi halinde hem kısa çalışma ödeneği durdurulacak hem de işverenin hatalı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan fazla ödemeler, yasal faizi ile birlikte işverenden tahsil edilecektir. Uygulamada söz konusu madde, kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işverenin yasaya aykırı olarak işçi çıkardığı tarihten itibaren kısa çalışma ödemesinin sonlandırılması ve bu tarihten sonra yapılan ödemelerin faizi ile birlikte geri alınması şeklinde uygulanmaktadır.

Kısa çalışma ödeneklerinin iadesine ilişkin mevcut mevzuatta yer alan tek düzenleme, yukarıda belirtildiği şekilde hatalı bilgi ve belgeye dayanılarak kurumca yapılmış olan fazla kısa çalışma ödeneği tutarlarının iadesine ilişkindir. Bunun dışında ne Kısa Çalışma Yönetmeliği'nde ne de bahse konu İş Kanunu'nun Geçici 10. Maddesinde, iş sözleşmesinin feshi yasağının ihlali halinde tüm kısa çalışma ödeneklerinin iade edileceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır.

Her ne kadar 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Geçici 23. Maddesi bu yönde bir uygulamaya dayanak oluşturabilecek nitelikte olsa da; söz konusu maddede sadece “Bu madde kapsamında kısa çalışma uygulamasından yararlanabilmek için, iş yerinde kısa çalışma uygulanan dönemde 4857 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde yer alan sebepler hariç olmak kaydıyla işveren tarafından işçi çıkarılmaması gerekir” yönünde bir genel kural belirlenmiş olup, bu kuralın ihlali herhangi bir yaptırıma bağlanmamıştır.  

Ancak mevcut durumda bu yönde bir yaptırım bulunmaması, ileride bu yönde bir uygulama yapılmayacağı anlamına gelmemektedir. Zira her ne kadar kanunların geriye yürümezliği genel bir hukuk prensibi olsa da mevcut Kanun maddelerinin uygulamasının genişletilmesi ve bu şekilde yeni düzenlemelerin geriye yürütülmesi son zamanlarda uygulanan bir yöntemdir. Bu doğrultuda; yukarıda belirtilen Geçici 23. Madde uyarınca, kısa çalışma uygulanan işyerlerinde işçi çıkarma yasağına uyulmadığından bahisle geriye dönük olarak yaptırım uygulanması mümkün olabilecektir.

Bu nedenle; özellikle kısa çalışma uygulaması yapılan işyerlerinde söz konusu işçi çıkarma yasağına uygun davranılması ve zorunlu işçi çıkarmalarda da mevcut yasağı ihlal etmeyecek şekilde gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması uygun olacaktır.