Avukatlık stajına yeni başlayan bir arkadaşım, benim için baro sayfasından iş bakar mısın diye sordu. Tabi bakarım dedim, sonuçta avukatlık yapıyoruz bir dünya kadar boş vaktim var. 

Gelişi güzel baro bilgi havuzundaki ilanlara bakmaya başladım. 

Stajyer avukat ilanları bambaşka bir dünyaymış… En az 2 tane yabancı dil isteyen, hem icra hem hukuk hem cezaya hakim, dikkatli, analitik düşünen, planlı, düzenli, disiplinli, çalışkan, sorumluluk sahibi, azimli, araştırma ve gelişmeye yatkın, esnek çalışma saatlerine uyum sağlayabilecek, seyahat engeli olmayan, kalemde hızlıca iş bitirebilen, aynı zamanda da sigara içmeyen... 

Zannedersin ki stajyer değil şirketine CEO arıyor adam.  

Avukatlar artık kendisinde olmayan özellikleri stajyerlerinde aramaya başlamış. Stajyer dediğin zaten avukatın yanına işi öğrenmeye geliyor. Avukat bey de diyor ki şu şu davalarda deneyimi olsun ama yetmez bir ingilizden daha iyi ingilizce de konuşsun… Öyle bir stajyer olsa 500-600 liraya seninle çalışır mı diye soran yok tabi. 

Ancak bir ilan gördüm ki, bu ilanların hepsi onun yanında çok naif kalır. 

İlan aynen şu şekilde: “Florya’da bulunan hukuk büromuza yabancılar hukuku ve gayrı menkul üzerine kendini geliştirecek fiziği ve diksiyonu düzgün bayan stajyer avukat aranmaktadır. Arnavutça bilmesi kendisi için artıdır. 0532 *** ** **nolu Stj. Avk. S*** K****’den randevu alınması ve irtibata geçilmesi gerekmektedir.” 

Bu ilan hakkında çok düşündüm.

Ben mi art niyetliyim diye kendime defalarca sordum. Acaba bu ilan bize başka bir şey mi anlatmak istedi, avukat bey bir yere virgül koymayı unuttu da biz mi yanlış okuyoruz… 

Kafamda deli sorular. 

İçimdeki sıkıntıyı bir türlü atamadım. Düşündükçe sinirlendim. 

Dayanamadım, Twitter hesabımda paylaştım bu ilanı. Şu iki soruyu sordum: 

1- Bir avukat neden fiziği düzgün bayan stajyer avukat arar? 
2- Bir baro bu ilana nasıl izin verir?

Fiber internetimin kabloları kopsaydı da yapmaz olsaydım. 

4 gün sonra hakkımda İstanbul Barosu’na bir şikayette bulunulmuş. Şikayet eden de ilanı veren avukat değil, ilanda adı geçen, kendisinden randevu alınması istenen (yani fiziği düzgün stajyer ile ilk görüşmeyi yapacak olan) stajyer. 

Kişilik hakları zedelendiğinden bahisle cezalandırılmamı talep etmiş.

Yetmemiş. Söz konusu ilanla ilgili yapılan paylaşımların internet üzerinden kaldırılmasını da İstanbul Barosu Başkanlığı’ndan talep etmiş(!). Bir de benim hakkımda suç duyurusunda bulunacağını ancak öncelikle Baro’ya şikayet ettiğini söylemiş. 

Tutamadım kendimi... 

Bir hanımefendiyi savcılığa kadar yormak benim gibi bir beyefendiye yakışmaz diye düşündüm. 

“Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.“ diyen CMK m.160’ı düşünerek kendim hakkında suç duyurusunda bulundum. Tabi şikayete bağlı suçta da 3. kişinin ihbarı üzerine savcının harekete geçmesi gerektiğini müracaat savcısına nasıl anlattığım kısmına hiç değinmiyorum. 

Sonra davet üzerine, avukatımla birlikte savcıya ifademi verdim. Savcı bey durum böyle böyle dedim. Hakkımda böyle bir iddia var. Güya hakaret etmişim ve ben bu suç isnadı ile yaşayamam. Eğer hakaret etmiş isem cezamı verin, şikayete bağlı suçtur bu, şahsı da çağırın şikayeti devam ediyor mu etmiyor mu sorun dedim.

Kısaca şeriatın kestiği parmak acımaz dedim yani. 

Savcı bizi tatlı bir sükûnet içerisinde dinledi. Sonra da başka işim gücüm yok mu der gibi takipsizlik kararı verdi, itiraz süreci ise halen devam ediyor. 

Tabi o arada baroya da savunmamı verdim. Ben ilanı veren avukatı da stajyeri de tanımam, buradaki amaç kişiler değil içinde bulunduğumuz yozlaşmadır dedim.

Beni değil; Baro sayfasına cinsiyetçi, piyasacı, ayrımcı ve pornografik ilan veren; avukat değil manken arayan, salt kadın bedeni yetmezmiş gibi “avukat kadın”ın bedenini metalaştıran avukatın yargılanması gerekmektedir dedim. 

Avukat manken arar gibi ilan veriyor, stajyer de telefonlara bakarak, fiziği düzgün bayan avukat seçerek Staj yönetmeliğinin 17 ve 18. maddelerini ihlal ediyor dedim.

Kendimi durduracak değildim tabi.

Stajyerlik fiziği düzgün bayan seçme veya telefonlara bakma yeri değildir! 

Bir hukuk bürosu stajyer değil de “fiziği düzgün stajyer” arıyorsa; orada çalışan stajyer de randevu verip, fiziği düzgün bir başka stajyeri buluyorsa kimlerin yargılanması gerektiği izahtan varestedir dedim.

Ben twitter hesabımı avukat kimliğimle almadım.

Bu bir kimlik değil kişilik meselesidir!!! 

Baro! Kendine gel. dedim. 

Ne oldu peki? 

Yönetim Kurulu bana kovuşturma açılmasına, Meslek Kurallarının 5, 26, 27. maddelerini ihlalden dosyamın disiplin kuruluna sevkine, ilanı veren avukat ve stajyere ise kovuşturma yapılmasına gerek olmadığına karar verdi. 

İşin en acı tarafı ise bu kararın altında 3 (üç) kadın yönetim kurulu üyesinin imzasının olmasıydı. Bir tanesi de “Profesör”...

Bu ilana ise kaç tane “bayan” avukat başvurdu, kim seçildi hala merak ediyorum.

(Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdost BALCI tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)