Gaziantep Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili mesaj yayımladı.

Milletvekili Taşdoğan, Çanakkale zaferi sırasından Türk milletinin tek bilek, tek yürek olduğunu ve Türk milletinin canı pahasına bir karış toprağını bile vermeyeceğini belirterek, "Tarihe mal olmuş destanlar vardır ve tarihe mal olmuş destanların çoğunu Türkler yazmıştır. Üzerinde ittifak edilen tarihçilerin, üzerinde ittifak ettiği konu ise ‘Türkler olmasaydı, dünya tarihi olmazdı.’ şeklindedir. Bu sebeple hayatımız, zamanımız ve mekanımız tarihin gurur dolu sayfalarındadır. Unutulmamalıdır ki tarih şuuruna ermeyen topluluklar millet olamazlar veya millet olarak kalamazlar. Ecdada sömürgeci diyen tarih bilmez ama tarih hakkında her türlü ahkam keserlere şu kısa bilgiyi vermek isterim. ‘Macaristan’dan yedi bin birim vergi alan Osmanlı, oraya yirmi bir bin birim yatırım yapmıştır.’ Cühela hep var olacaktır, tarih üzerinden hep saldırılacaktır. Fakat bilinmelidir ki bizler var olduğumuz müddetçe - Allah varlığımızı daim etsin- tarihi gerçekleri okumaktan, anlamaktan, anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Atalarımız, dünyaya nizam vermiştir. Peki, medeniyet nedir? Dünyaya adalet yerine zulüm ihraç etmek medeniyet midir? Günümüzdeki dünya güçlerine bakınız, maalesef durum hiç de iç açıcı değildir. Burada şu muazzam hakikat ortaya çıkmaktadır. Türkler, kurdukları medeniyet ile üç kıtada topraktaki karınca yuvasından tutun da gökteki güvercin sürüsüne kadar hak ve hukuku temin etmiştir. Yukarıda açıklamaya çalıştığım kısa tarihi tespitlerimi destekleyen en mühim olay Çanakkale destanıdır. Bir neslin koyun koyuna yattığı yer, Aziz Çanakkale, sen Türk’ün var olup yok olma yolundaki mücadelesi, ezelden ebede Türk’ün attığı kalbisin. Balkan hezimetinden kısa bir süre sonra böyle bir destan yazmak bizlere nasip olmuştur. Bu öyle bir savaştı ki bu milletin nasıl cengaver olduğunu göstermiştir. Fransız askerine son suyunu veren, yaralı Türk askerinin asil davranışının da tarihe not edildiği bir savaştır. Velhasıl merhametimiz de ulvidir, celalimiz de Yedi düvelin salyalarını akıtarak ve hunharca saldırdığı bin yılın intikamının masaya yatırıldığı yıllarda Mustafa Kemal ve arkadaşları gerekli dersi onlara vermişlerdir. Düşününün bir kere sadece hayatta kalma ihtimali yüksek olanların ameliyat edildiği, hatta narkozsuz ameliyatların yapıldığı bir muharebede geriye tek adım atmayan bir millet Cesetlerin çiğnenmeden topraklarının çiğnenmeyeceğini zerre tereddüt etmeden haykıran millet Birkaç askere ancak bir tüfeğin düştüğü, buğday çorbasından başka yiyeceğin olmadığı koşullara rağmen güle oynaya cennete koşan bir millet Cephanesi tükenince kurşuna karşı ‘süngü takıp yere yatan’ bir millet Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, çocuğuyla topyekun milli müdafaaya gönül vermiş bir millet Bu milleti kim dize getirebilir? Heyhat, bre gafiller bilmez misiniz? Türk, ölür de vatanından bir karış toprağını vermez. Malazgirt yurdun en doğusunda, Çanakkale en batısında Malazgirt’ten Çanakkale’ye selam olsun. Malazgirt’ten Çanakkale’ye bu topraklar tek yumruk, tek yürek, tek bilek olduğu müddetçe ‘ilimizi, töremizi kim bozabilir?’ Kim cesaret edebilir, Çanakkale yiğitlerinin torunlarına bulaşmaya? Söylenecek çok şey var ama burada kesmek durumundayım. Çanakkale Zaferimizin yüz dördüncü yılını kutluyorum. Orada şehit olan üç yüz binden fazla şühedamıza rahmet diliyorum. Bizlere şefaat etsinler. Rahat uyusunlar, emanetleri emin ellerde” ifadelerini kullandı.