EDİRNE (AA) - Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, lisanslı depoculuğu önemsediklerini belirterek, "Taraflara faydalı olacağına inanıyoruz. 2019 yılı itibarıyla TMO bütün alımlarını lisanslı depolarda yapıyor olacak." dedi.

Kemaloğlu, Ulusal Hububat Konseyi ve Edirne Ticaret Borsası (ETB) tarafından ETB Konferans Salonu'nda düzenlenen "2017 Hububat Sezonu Değerlendirme" panelinde, insanlığın bugünü ve yarınında önemli olan stratejilerden su ve enerjiden sonra en önemli unsurun tarım olduğunu söyledi.

Dünyada nüfusla birlikte ortalama yaşam süresinin arttığını ve gıdaya olan talepte niteliğin değiştiğini anlatan Kemaloğlu, tüm bu değişimlerin yanında tarım ve gıda alanında yatırımların arttığını, tarımın coğrafi sınırları delen bir dünya haritası oluşturmaya başladığını söyledi. Kemaloğlu, "Bir ülke düşünün topraklarının yüzde kırka yakını başka ülkelerin fonlarıyla yönetiliyor. Coğrafi sınırlar bir rakama göre dünyada 207 milyon hektar toprak kiralamalara, satın almalara konu oluyor." diye konuştu.

Açlıkla mücadele eden ülkelerin topraklarında tarımsal anlamda üretim yapıldığını, sorunun bölüşmede yaşandığını dile getiren Kemaloğlu, şunları kaydetti:

"Dünyada 800 milyon insanın açlıkla mücadele ettiği söyleniyor. Dünya küresi üzerinde yaklaşık 12 milyar hektar karasal alan var, bu araziden tarım yapılabilecek arazi 4 milyar hektarın üzerinde. Dünyada 1,5 milyar hektarda tarım yapılıyor. Yani dünya geniş bir alanı kullanamıyor. Dünyanın en aç ülkeleri kim dersek, Afrika'daki ülkeler sayılır. Ne ilginçtir ki dünyanın en uzun nehri Nil, Afrika'daki 10 ülkeyi havzasına alır ve bugün dünyanın en çok arazi kiralaması, satın alması da dünyanın açlık çekilen ülkeleri Afrika'da yapılır. Özet, yaratıcı yarattığı insanları mağdur etmemiştir, yarattığı bütün kuluna üretim ve beslenme imkanı vermiştir, sorun bölüşüm ve paylaşım sorunudur. Dünyadaki aç 800 milyonu besleyecek yeterince buğday stoku vardır."

- "TMO hakem olmak istiyor"

Genel Müdür Kemaloğlu, lisanslı depoculuk sisteminin önemine değinerek, TMO olarak şartları eşit olarak alt yapısı oluşturulan sistemde hakem olmak istediklerinin altını çizdi.

İki yıla kadar kendilerinin de tamamen bu sisteme geçeceklerine işaret eden Kemaloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz TMO olarak hakem olmak istiyoruz. Saha koşulları iki taraf için eşit olduğunda hakem olursunuz. Bir tarafta üretici var, üretim sürecinde yaşadığı sıkıntıları var. Üretici dediğiniz kişi, ortalama 6 hektar arazisi olan, çarpın 300 kilo buğdayla 18 ton yani 1 kamyon buğdayı olan kişi. 'Bekle, hemen satma, fiyat düşmesin.' diyorsunuz. 'Beyim bana para lazım.' diyor. Onun için lisanslı depoculuk hikayesi dört duvardan ibaret bir hikaye değildir, altında derinlikler olan bir şeydir. TMO hakem olacaksa iki tarafın eşit şartlarda buluşacağı alt yapının kurulmuş olması lazım.

Üreticinin ürününü bekletebileceği alt yapı olması lazım, üreticinin avansa kavuşması lazım, ancak bunu yaparsak sanayici, tüccar karşısında ayakta kalabilir, ürününü öteleyebilir. O yüzden lisanslı depoculuğu çok önemsiyoruz. Taraflara faydalı olacağına inanıyoruz. 2019 yılı itibarıyla TMO bütün alımlarını lisanslı depolarda yapıyor olacak. Bu sene 2 milyon ton buğday, 205 bin ton mısır aldık. Yaklaşık 335 bin tonunu lisanslı depolarda elektronik ürün senedi olarak aldık ve aynı şekilde satıyoruz yani kağıt hareket ediyoruz."

- "Artık Şikago belirlemiyor"

Kemaloğlu, tarım köprüsü olması yanında hem de bir tarım üssü olan Türkiye'nin çok önemli bir kavşakta olduğunu söyledi.

Geleceğin tarım, gıda ve hububatının Türkiye'nin etrafında döneceğini ifade eden Kemaloğlu, "10 yıl önce ABD dünyanın en önemli buğday ihracatçısıydı, bugün kim Rusya. Bugün dünyanın tahılı Karadeniz havzasında dönüyor. Bugün Karadeniz bölgesinin tahıl fiyatını Şikago belirlemiyor. Bu ne demek? Bölgesel bir borsaya ihtiyaç var. Lisanslı depoculuk, ürün ihtisas borsası hikayesi 10 yıl önce söylediğimiz rüyanın parçası. Bölgenin emtia borsası, Türkiye olmalı. Geldiğimiz noktada bu gerçekleşti. İnşallah gerekli hızı ve enerjiyi gösterirse bunu başaracağız."

- "TMO'ya yapılan eleştiriler"

Üreticinin TMO'yu eleştirdiği konular olduğunu da bildiklerini anlatan Kemaloğlu, şöyle devam etti:

"TMO neden fiyatı geç açıklıyor? Biz nisanda da mayıs başında da fiyat açıklayabiliriz. Piyasa işliyorsa, üretici ürününü iyi fiyata satıyorsa niye hasat başlamadan fiyat açıklayacağız? Fiyat erken açıklamamanın temel gerekçesi üreticiyi korumaktır. Biz mağdur etmediğimizi düşünmüyoruz. Hasat başladığından itibaren TMO'nun depoları üreticinin hizmetinde, fiyat açıklanana kadar depo kira ücreti almıyoruz, fiyat açıklanana kadar önceki yılın alım fiyatıyla yüzde 30 avans veriyoruz.

Önceliğimiz üreticiyi korumak, tüketiciye makul fiyatta ürününün ulaşmasını sağlamak. Bu çerçevede zaman zaman ithalat yapıyoruz. Hasat zamanı vergi düşürülmeseydi katılıyorum keşke düşürülmeseydi. Toplamda buğdayda vergi düşürüldü diye 1 gram buğday gelmedi. Gümrük vergisi düştü diye buna dayalı bir ithalat olmadı ama psikolojik bir etkisi oldu, fiyat düşüşlerine sebep oldu. Özünde görevimiz piyasayı düzenlemek."

- "Türkiye'de buğday ekim alanı azalıyor"

Ulusal Hububat Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar da tarım ve gıda politikalarının hayati önem kazandığını belirtti.

Hububatın doğrudan 20 milyon insanı, dolaylı olarak tüm ülkeyi ekonomik ve sosyal olarak etkilediğini ifade eden Taşpınar, "Hububat, üzerinde en çok konuşulan, spekülasyon yapılan stratejik bir üründür. Bu açıdan hububatın gerek üretim gerekse ticareti üzerine oluşturulacak politikalar önemini gün geçtikçe artırmaktadır. Devletin ana görevi sürdürülebilir bir üretim ve ticaret için haksız rekabetin önüne geçmek, üretici ile tüketiciyi korumak olmalıdır. Bunun sağlanması için öncelikli olarak piyasada etkin bir gözetim ve denetim sistemi kurulmalıdır." diye konuştu.

Taşpınar, bundan 10 yıl önce 9 milyon hektar olan buğday ekim alanının seneler geçtikçe giderek azaldığını söyledi.

Ekim alanlarının azalmasına rağmen buğdayda birim alanda alınan verimin arttığını aktaran Taşpınar, şunları kaydetti:

"Birim alandan elde edilen verim artmıştır. Tüketim ise nüfus artışı, göçmen nüfus, artan turist sayısı, dışarıya yapılan yardımlar neticesinde öngörülenin üzerinde gerçekleşmektedir. Buğday, maalesef kıraç alanların ürünü ya da münavebe ürünü olarak görülmektedir. Buğday ekim alanlarında sınır değerlere ulaşılmış olup, bunun altına düşen ekim alanları kurak yıllarda üretim yetersizliği sorununu beraberinde getirecek.

2016 yılındaki su azalması ve fiyatların düşmesiyle 2017 çeltik ekim alanları da yüzde 10 daralmıştır. Üretimi artırıcı politikalar oluşturulmalı, ekim alanlarını koruyacak tedbirler acilen alınmalıdır. Türkiye'de 4,5 milyon hektar civarında nadas alanı bulunmaktadır. Tarımın iklim şartlarına bağımlılığını azaltmak için belli ilkeler çerçevesinde havzalar arasında su transferi yapılmalıdır. Ülkemizde enflasyonun en önemli nedeni tarım ve gıda olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu yanlışla birlikte gümrük fonlarının düşürülmesi de gündeme gelmektedir. İthalat söylemleri ürün hasat sezonlarında piyasaları olumsuz etkilemekte, çiftçiyi üretimden soğutmakta, hatta üretimden düşürmektedir. Gümrük vergisi düzenlemeleri iyi hesaplanmalı, vergiler düşürülecekse de hasat zamanı değil, ürünün en az olduğu zamanlarda uygulanmalıdır"

Taşpınar, Ulusal Hububat Konseyi'nin üretici, tüccar ve sanayicilerin tamamının hak ve menfaatlerini korumak, sektörün gelişmesine katkı vermesi amacıyla kurulduğunu sözlerine ekledi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tohumculuk Daire Başkanı Mehmet Sığırcı, Edirne Ticaret Borsası Başkanı Özay Öztürk ve Konya Ticaret Borsası Başkanı Hüseyin Çevik'in konuşması sonrası Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bayram Sade moderatörlüğünde panele geçildi.