ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) yönelik soruşturma kapsamında 2012'deki "Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavı" sorularının sızdırıldığı iddiasına ilişkin 82 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile avukatları, yakınları katıldı. Duruşmada Adalet Bakanlığı, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Maliye Bakanlığı ve ÖSYM'nin avukatları da müşteki olarak yer aldı.

Mahkeme Başkanı Muhammed Karaca'nın önceki duruşmalarda alınan ara karar gereği dava dosyasına gelen evrakı okumasının ardından savunmasını yapan sanıklardan Gökhan Simavlı, kendisine yönelik sadece ByLock şüphesi bulunduğunu, bu şüphenin de hiçbir somut delile dayanmadığını öne sürerek suçlamaları reddetti.

Hakkındaki tanık beyanlarını da kabul etmeyen Simavlı, beyanların soyut ve gerçek dışı ifadelerden oluştuğunu öne sürdü.

Telefonunda, sim kartında, tabletinde ve dizüstü bilgisayarında ByLock tespit edilemediğini, bu programın cihazlarında kurulduğu ya da kurulup silindiğine ilişkin bir delil bulunamadığını savunan Simavlı, "Şahsıma isnat edilen sadece BTK iz kayıtlarıdır. Onlar da hatalıdır, aynı anda hem internet hizmeti aldığım hem de almadığım gösterilmiştir. Bu, hayatın olağan akışına terstir. 18 aydır tutukluyum ve tahliyemi istiyorum." ifadesini kullandı.

- "Dini bir cemaat olarak görünüyordu"

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ifadesi alınan sanık Halit Önder, yeniden savunma yapmak ve sosyal hayatından bahsetmek istediğini belirtmesi üzerine Mahkeme Başkanı Muhammed Karaca, sanığa, "Biz kimsenin diyanetiyle uğraşmıyoruz ve sorgulamıyoruz. Daha önceki savunmada kendinden bahsetmiştin. Biz din savunması yapmıyoruz. İfadelere ilişkin bir diyeceğin var mı diye sana soruyoruz." dedi.

Önder, 2013'e kadar FETÖ'yü dini bir cemaat olarak gördüğünü, zaman zaman sohbetlerine katıldığını söyledi. O dönemde FETÖ ile ilgili toplumda "dini bir cemaat" algısının yaygın olduğunu ileri süren Önder, şunları kaydetti:

"Gerçek yüzlerini geç fark ettiğim için pişmanım. Ara ara sohbetlerinde bulundum. 2013'e dek hem toplumumuzda hem devlet erkanımızda bu yapının dini bir cemaat olduğu kanısı vardı. Hatta Cumhurbaşkanımız da ifade etmişti. 'Tabanı ibadet, ortası ticaret, yukarısı ihanet' diye. İtiraf etmeliyim ki 2013'e kadar bu yapılanmada yer aldım. Bir araya gelir, lakin her türlü emri yerine getirme gibi bir mesele olmamıştır. Kurduğumuz dernek, cemaate yaklaşmaya başladı. 1 Aralık 2013'te dernekten istifa ettim."

Isparta Barosu seçimlerinde aday olduğunu, ancak "cemaatin" destek vermemesi üzerine seçimi kaybettiğini öne süren Önder, "FETÖ'nün isteğiyle hakim olmak istediğim yalandır. Kaldı ki isteselerdi 6 Mayıs 2012 mülakatında beni elemezlerdi. Bütün soruları bilmiştim, hiç sorun yoktu." savunmasında bulundu.

Isparta Barosuna kayıtlı bazı avukatlar, Önder lehine tanıklık yaptı.

Sanıklar, Habil Kahraman, Murat Kılıç, Süleyman Taşbaş ve Ömer Çetin de suçsuz olduklarını öne sürüp beraat talebinde bulundu.

Beyanların ardından mahkeme heyeti, yarın devam etmek üzere duruşmaya ara verdi.