İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, "Sağlık Bakanlığı'mızın aşı takvimine aldığı 13 aşı, bu aşıların alınma şekilleri, kaliteleri hususunda vatandaşlarımız hiçbir endişeye kapılmamalıdır ve mutlaka çocuklarını aşılatmalıdır." dedi.

Başbakan Yardımcısı Akdağ, CNN Türk'te Hakan Çelik'in "Hafta Sonu" programına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Akdağ, "Aşılar konusu hep tartışıldı da bu dönem farklı şekilde tartışıldı. Türkiye'de görülmeyen hastalıklar tekrarlamaya mı başladı? Eğer öyleyse bunun nedeni ülkemizde misafir ettiğimiz yabancı konuklarımız, Suriye'den, Irak'tan gelenler olabilir mi?" sorusuna karşılık, aşının önemli bir konu olduğunu vurguladı.

Aşı ile önlenebilir hastalıklarla binlerce, on binlerle çocuğun hayatının kurtulduğunu, çocukların hastalıklara yakalanıp ölmediğini, hastalıklardan dolayı belli engelliliklerin gelişmediğini ifade eden Akdağ, "Aşı konusunu gerçekten önemsemeliyiz. Biz bunu Türkiye Cumhuriyeti olarak çok başarılı bir biçimde yaptık. 2002'de AK Parti olarak iktidara geldiğimizde çocuklar 7 aşı ile aşılanıyordu. Şimdi 13 aşı ile aşılanıyor. Bunlar devletin ücretsiz yaptığı aşılar." diye konuştu.

Türkiye'de vatandaşların çocuklarını aşılatma oranlarının Avrupa'dan yüksek olduğuna değinen Akdağ, ABD ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde bir takım gereksiz dedikoduların bazı aşılar konusunda vatandaşların tereddütlerine yol açtığını aktardı.

Gereksiz dedikodunun "herhangi bir aşının, herhangi bir alakası olmayan bir duruma sebep olduğu" gibi, bilimsel olarak ispatlanmamış, hiçbir delili olmayan bir dedikodu olduğunu anlatan Akdağ, "Bu neye yol açtı? Mesela kızamık salgınları görülmeye başlandı Avrupa'da, ABD'de. Kızamığın kökü tamamen kurutulmamıştı ama hemen hemen görülmüyordu." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin bu hususta oldukça iyi olduğunu belirten Akdağ, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye'de hala vatandaşlarımız bu konuda çocuklarını koruma konusunda hassasiyetlerini devam ettiriyorlar. Dolayısıyla alarma geçeceğimiz herhangi bir durum falan yok. Avrupa'daki bazı ülkelerdeki gibi tedirginlikler, tereddütler, sayıca aşı gerilemeleri olsa aynı duruma Türkiye'de döner.

Kızamık deyip geçmemek lazım çünkü kızamık çocuklarda bağışıklık sistemini çok zayıflatır. Bunun peşinde zatürre ve bir takım başka hastalıklara yol açarak, ölüme de yol açabilir. Ben yıllarca çocuk sağlığı hastalıkları uzmanı olarak çalıştım, üniversitede öğretim üyeliği yaptım. Biz kızamıktan çok çekmiştik zamanında. Çünkü aşılama oranları düşüktü. Çok kaybettiğimiz yavrularımız oldu. Hele biraz daha geç yaşlarda olursa daha tehlikeli oluyor. Hatırlarım, 12 yaşında bir kız çocuğu, yavrumuz ağır bir zatürreden bir gece sabaha kadar uğraşmamıza rağmen hayatını kaybetmişti. Aradan 30 sene geçti hiç unutmuyorum. Buna benzer çok olayla karşılaştım."

- "Vatandaşlarımız Sağlık Bakanlığı'na itimat etmeli"

Vatandaşların, Sağlık Bakanlığı'na bu konuda itimat etmesi gerektiğini ifade eden Akdağ, "Çünkü Sağlık Bakanlığı işini çok iyi bilen uzman heyetlerle aşı konusunu her zaman çalışır. Geçmişte de böyle oldu, şimdi de böyle. Sağlık Bakanlığı'nın aşı takvimine aldığı, satın aldığı aşılardan hiçbir aile endişe etmemelidir. Bu hususta Sağlık Bakanlığımız gerçekten çok hassas davranır. Sağlık Bakanlığı'mızın aşı takvimine aldığı 13 aşı, bu aşıların alınma şekilleri kaliteleri hususunda vatandaşlarımız hiçbir endişeye kapılmamalıdır ve mutlaka çocuklarını aşılatmalıdır." değerlendirmesini yaptı.

Sağlık konusunda dedikodu mahiyetinde internette dolaşan bir takım bilgilerin vatandaşın kafasını zaman zaman karıştırdığını anlatan Akdağ, "Halbuki sonuçta bu bir bilim alanı. Türkiye'de bilim insanları, bu hususta oluşmuş olan komisyonlar, Sağlık Bakanlığı adına çalışıyorlar. Bu komisyonlarda Türkiye'nin aşı konusunu en iyi bilen hocaları var. Öyle bir iki kişi falan da değil. Belki zaman zaman sağlık camiasından da bir takım iddialar ortaya çıkıyor. Ama Sağlık Bakanlığı adına, Sağlık Bakanlığı'nın karar verici mekanizmaları içinde 5, 7, 8,10 hocadan oluşan ve işinin erbabı olan komisyonlar karar veriyor. Dolayısıyla bu hususta tereddüt etmemek lazım."

"Suriye ve Irak'tan gelen insanlar ve çocuklarla beraber Türkiye'de ilave sağlık sorunları oluştu mu? Türkiye'de görülmeyen, unutulmuş, sönmüş hastalıklar tekrarladı mı?" sorusu üzerine Akdağ, bunların oluşmadığını, çünkü sınırdan gelen her çocuğun dikkatli biçimde aşılandığını söyledi.

Suriye'nin geçmişte, Esed'in zulmü başlamadan önce de aşılama ve halk sağlığı konusunda iyi bir ülke olduğunu anlatan Akdağ, "Sıtma konusu diyelim ki Orta Doğu ve Afrika'da bir problemdi, Türkiye'de de geçmişte bir problemdi. Türkiye bu problemi güney ilçelerinde yendi. Biz bunu yendik kendi dönemimizde. Suriye de sınırın öteki tarafında yenebildi. Dolayısıyla oradan böyle bir risk gelmedi. Aşılama konusunda da elbette aşılanmazsa çocuklar, bahsettiğimiz sıkıntılar ortaya çıkıyor. Ama çok hassas davrandık, biz Suriyeli çocukları da aşıladık. Dolayısıyla şu ana kadar Suriye'den gelen sığınmacılar, misafirlerimiz ya da onların çocukları sebebiyle yayılmış, artmış herhangi bir hastalık olmadığını biliyoruz." diye konuştu.

(Sürecek)