BERLİN (AA) - Almanya'da 8’i Türk 10 kişiyi öldürmek, banka soymak ve bomba saldırılarında bulunmakla suçlanan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasında müdahil avukatlar sunumlarına başladı.

Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde devam eden davanın 387. duruşmasında ilk olarak, 2001'de NSU üyelerinin bombalı saldırı düzenlediği iddia edilen süpermarketin sahibi İranlı ailenin avukatı Edith Lunnebach sunumunu yaptı.

NSU'nun işlediği suçların Federal Savcılığın iddia ettiği gibi sadece 3 kişi tarafından işlendiğine inanmadığını belirten Lunnebach, Federal Başsavcılığın kolay cevaplarla ve tüm suçların sadece söz konusu 3 kişinin üzerine atılmasıyla yetindiğine anlam veremediğini dile getirdi.

"NSU ağı ve aşırı sağcı tehlike çok daha büyük" değerlendirmesinde bulunan Lunnebach, müvekkilinin süpermarketine yapılan saldırının NSU üçlüsünün tek başına gerçekleştirdiği bir olay olmadığını kaydetti.

Lunnebach, saldırıyı gerçekleştirmek için Köln'ü iyi bilen NSU saflarında yer alan kimliği belirsiz bir kişinin daha olması gerektiğini savundu.

Avukat Lunnebach, savcılığı, olayı yeterince soruşturmamak, NSU mağdurlarını karalamak ve müdahil avukatlara saygısız davranmakla suçladı. Lunnebach, savcılığın olayı aydınlatılması çabalarını da frenlediğini ileri sürdü.

Soruşturma makamlarının saldırının aşırı sağcı bir saldırı olduğunu fark edememelerini ve önemli kanıtları da imha etmelerini eleştiren Lunnebach, bunun kasti bir durum olduğundan şüphelendiğini dile getirdi.

Lunnebach, davanın başsanığı Beate Zschaepe'yi yalan söylemek ve insanları aşağılamakla suçlayarak "Bayan Zschaepe, umulur ki siz, bir gün işlediğiniz suçların kapsamını anlarsınız ve gerçekten suçluluk duygusunu hissedersiniz." ifadesini kullandı.

NSU tarafından öldürülen İsmail Yaşar ve Abdurrahim Özüdoğru'nun ailelerini davada temsil eden avukat Mehmet Daimagüler de sunumunda, NSU terör hücresinin üç kişiden ibaret olduğuna inanmadığını belirterek savcılığın olaya ilişkin her şeyin soruşturulduğu ve bilindiği şeklinde bir intiba oluşturmaya çalıştığına vurgu yaptı.

Daimagüler, devlet dairelerinin NSU terör örgütünü tüm yönleriyle kovuşturduğu konusunda yeterince çaba sarf ettiğinden şüphe duyduğunun altını çizerek "NSU üçlüsü, Nasyonal Sosyalistlerin ve ırkçıların Almanya genelinde oluşturduğu ağın çekirdeğiydi." şeklinde konuştu.

Federal Savcılığın, polisin ve Anayasayı Koruma Teşkilatının büyük hatalar yaptığını dile getiren Daimagüler, "NSU davasında görünmeyen altıncı bir sanık var. Devlet." değerlendirmesinde bulundu.

Daimagüler, NSU'nun soruşturmasında polisin eşzamanlı bir vurdumduymazlık sergilendiğini ve bunun arkasında bir sistemin olması gerektiğini vurgulayarak "Bu sistemin adı yapısal ırkçılıktır." dedi.

Müvekkillerinin mağdur olarak nitelendirildiklerini ancak bunun durumu ifade etmediğini belirten Daimagüler, müvekkillerinin "NSU'dan kurtulan ve hayatta kalanlar" olduğunu aktardı.

Daimagüler, "Neden?" sorusunun müvekkillerinin uykularını kaçırdığını ve onları sürekli meşgul ettiğini kaydetti.

Davada, müdahil avukatlar yarın sunumlarını sürdürecek.

Yaklaşık 4,5 yıldır devam eden NSU davasında 2 ay önce Başsavcılık esas hakkındaki mütalaasını tamamlamış, daha sonra sanık avukatlarının verdiği reddihakim talepleri nedeniyle müdahil avukatlar sunumlarına başlayamamıştı.

Savcılık mütalaasında, başsanık Zaschaep'nin terör örgütü NSU'un tüm eylemlerinde suç ortağı olduğunu iddia ederek ömür boyu hapis cezası verilmesini isterken, diğer sanıklardan Wohlleben ve Andre E. için 12'şer yıl, Holger G'ye 5, Carsten S'ye de 3 yıl hapis cezası talep etmişti.

Almanya'da, 2000-2007'de 8'i Türk 10 kişiyi öldürme, 2 bombalı saldırı ve 15 banka soygunuyla suçlanan NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.

NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, intihar ettikleri öne sürülmüştü.

Mayıs 2013'ten bu yana Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde görülen davada NSU terör örgütü üyesi olmakla yargılanan Zschaepe, NSU üyelerinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten birkaç gün sonra polise teslim olmuştu.

Davada, aralarında NSU terör örgütünün hayattaki tek üyesi Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklık yapan 4 kişi yargılanıyor.