ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) üye olmak suçundan tutuklanan eski bir hakimin, cezaevinde kalabalık koğuşta bulunması dolayısıyla kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı başvuruyu, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez buldu.

Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında, Yüksek Mahkemenin, FETÖ sanıklarının yargılandıkları davalarda da dile getirdikleri, kalabalık koğuşta tutulmaları nedeniyle hak ihlali yaşandığı iddialarına yönelik bir kararı yayımlandı.

Karara göre, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından bir hakim, örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklandı.

Osmaniye 1 No'lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilen tutuklu, bulunduğu koğuştaki kişi sayısının fazla olduğunu, bu sayının azaltılmasını talep ederek infaz hakimliğine başvurdu. Hakimlik, tutuklunun talebini reddetti.

Tutuklunun, bu karara ilişkin Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesine yaptığı itiraz da reddedildi.

Bunun üzerine tutuklu, cezaevinde kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Başvurucu, sıcak su imkanından yeterince yararlanamadığını, eşya dolabı ve ranza sayısının yetersiz olduğunu da öne sürdü.

Yüksek Mahkeme, iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle başvuruyu kabul edilemez buldu.

- Karardan

Başvurucunun, tutulduğu odanın aşırı kalabalık olması nedeniyle ileri sürdüğü eksiklikler dışında başkaca bir eksiklikten, yetersizlikten, kamu görevlilerinin kasıtlı uygulamasından şikayet etmediğinin bildirildiği kararda, başvurucunun aşağılanmasını amaçlayan bir muameleye maruz kaldığını da ileri sürmediği aktarıldı.

Kararda, başvurucunun kişisel temizliğini sağlayabilmesi için gereken sıcak suyun yeterince verilmemesi ile havalandırmanın yetersiz olması iddialarının Ceza İnfaz Kurumunun yazısı ile doğrulanmadığı bildirildi.

Darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalar çerçevesinde çok sayıda kişi hakkında tutuklama tedbirinin uygulandığı hatırlatılan kararda, bu öngörülmeyen durum sonucunda ülke genelindeki tutuklu sayısının kısa sürede arttığı anlatıldı.

Başvurucunun da tutuklu bulunduğu cezaevindeki kişi sayısının, kurum kapasitesinin üzerine çıktığı ifade edilen kararda, cezaevi idaresince odalardaki ranza ve dolap sayısının artırılması gibi tedbirler alınarak mahpusların koşullarında yetersizlik oluşmasına engel olunmaya çalışıldığı belirtildi.

Faaliyete geçirilen ceza infaz kurumlarına toplu nakillerin gerçekleştirilmesi gibi yeni tedbirlerin alındığı anlatılan kararda, bazı tutukluların bir süre sonra serbest bırakılmasıyla ceza infaz kurumundaki kişi sayısında azalma meydana geldiği, başvurucunun tutulduğu odadaki mahpus sayısının oda kapasitesinin altına düştüğü bildirildi.

Kararda, başvurucunun tutulduğu odanın her mahpus için mutfak ve açık havalandırma alanları gibi ortak yaşam alanları ile kişi başına 4,25 metrekarelik kullanım alanının bulunması nedeniyle yeterli standartlara sahip olabildiği sonucuna varıldığı kaydedildi.

Başvurucunun, odadaki kalabalık nedeniyle ranzadaki yatakta uyuyamadığını ve diğer mahpuslarla dönüşümlü olarak yerlerdeki yatakta uyumak zorunda kaldığını ileri sürdüğü ifade edilen kararda, bu hususun cezaevi idaresince de doğrulandığı aktarıldı.

Yüksek Mahkemenin kararında şu tespitlerde bulunuldu:

"Başvurucu, kendisine düzenli biçimde muhafaza edilen ayrı bir yatak ile temiz tutulmasının sağlanması için gerekli sıklıkta değiştirilen ayrı ve uygun bir yatak takımı sağlanmadığını ileri sürmemiştir. Başvurucu, ayrıca yatağını başka mahpuslarla paylaştığını, bir veya birkaç kişi ile birlikte uyumak mecburiyetinde kaldığını veya kişi sayısına göre yetersiz sayıda yatak verilmesinden dolayı belirli saat aralıklarıyla diğer mahpuslarla nöbetleşe uyumak zorunda bırakıldığını da iddia etmemiştir. Başvurucu, zaman zaman ranzadaki yatakta uyuyamaması, kabalık nedeniyle meydana gelen karışıklık ve gürültü sonucu uyuma koşullarının kötüleştiğinden de bahsetmemiştir.

Bu durumda zaman zaman kendisine ayrılmış yerdeki yatakta uyuyup ranzadaki yataklarda uyuyamamasının başvurucunun üzerinde ağır bir bedensel ve ruhsal yük oluşturduğu söylenemeyecektir."

- "Asgari eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varılmıştır"

Odada yeterli eşya dolabının bulunmamasının başvurucunun sağlığı ve üzerinde yaratabileceği etkinin ağır olduğunun değerlendirilemeyeceği vurgulanan kararda, odada 16 eşya dolabının bulunduğu, özel eşyalarını muhafaza edebilmeleri için de mahpusların komidin almalarına izin verildiği belirtildi.

Kararda, şunlar kaydedildi:

"Somut olaydaki tutulma koşulları ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri hesaba katılarak değerlendirildiğinde söz konusu asgari eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varılmıştır. Başvurucunun koşulların yetersizliğine ilişkin itirazlarının değerlendirildiği kararların ilgili ve yeterli şekilde gerekçelendirilmediğine ilişkin şikayetinin de söz konusu kararlarda belirtilen gerekçeler dikkate alındığında açıkça dayanaktan yoksun olduğu kanaatine varılmıştır."