COX'S BAZAR (AA) - BARIŞ KILIÇ - Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Mehmet Güllüoğlu, Myanmar'dan kaçan Arakanlı Müslümanlar için 25 bin barınma ünitesi taahhüdünde bulunduklarını, ancak yer tahsisi konusunda sürecin yavaş işlediğini bildirdi.

Güllüoğlu, beraberindeki heyetle Myanmar'daki saldırılardan kaçarak Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların bulunduğu Kutapolong 2 Kampı'nda AA'ya yaptığı açıklamada, Myanmar'daki krizin başlamasından bu yana Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslüman sayısının 1 milyonun üzerinde olduğunu kaydetti.

Krizin hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın Arakanlı Müslümanlara ziyaretlerde bulunduğunu anımsatan Güllüoğlu, ziyaretlerde Arakanlı Müslümanlara yönelik yapılması gerekenlerin de görüşüldüğünü ifade etti.

Bangladeş'in gelişmeye devam eden bir ülke olduğuna işaret eden Güllüoğlu, krizin Bangladeş için büyük olduğunu, 1 milyon göçmenin ülkeye ekstra yük anlamına geldiğini belirtti.

AFAD'ın 25 bin barınma ünitesi yapabileceğini taahhüt ettiğini, ama yer tahsisi konusunda sürecin yavaş işlediğini kaydeden Güllüoğlu, "Ancak yerel makamlarla görüşerek naylon brandalar yerine buranın yerel malzemesini kullanarak az sayıda da olsa konut yaptık. Sayının artması için bugün yine görüşmelerimiz oldu." diye konuştu.

İlk etapta 250 bambu ev yapıldığını ancak Türkiye'nin çok daha fazlasını yapacağını taahhüt ettiğini aktaran Güllüoğlu, bambu evlerin beton temel üzerine kullanıldığını ve serin olduklarını ifade etti.

"Buranın en iyisi diyebilirim. Bangladeş'in köylerinde de aynısını kullanıyorlar. Naylon evlerde kalanlardan ziyade, buralarda kalanlar daha mutlu." diyen Güllüoğlu, bölgedeki barınma imkanlarını geliştirmeyi istediklerini vurguladı.

- Sağlık hizmeti sayısı 23 bini geçti

Güllüoğlu, kamplarda bugüne kadar 23 binden fazla muayene, ameliyat, sünnet ve doğum yapıldığını bildirerek, "Hizmetler devam ediyor. Biz burayı unutmadık, dünyanın da unutmaması gerekiyor. Bir taraftan Myanmar'a dönüşler nasıl olmalı derken bir taraftan buradaki hizmetlerin aksatılmadan devam etmesi lazım." ifadelerini kullandı.

Dünyanın farklı yerlerinde kamplar gördüğünü, ancak buradaki kampların dünyadaki en zor koşuldaki kamplardan olduğunu söyleyebileceğini bildiren Güllüoğlu, şöyle devam etti:

"Çok dar bir alanda yüzbinlerce insan yaşıyor. Dağlar, tepeler 10-15 metrekarelik kulübelerle dolu. Her kulübede en aşağı 5 kişilik aileler yaşıyor. İnsanlığın dönüp tekrar bakması ve sorgulaması gereken manzaralara şahitlik ediyoruz. İki ay sonra, muson yağmurları başladıktan sonra bugünkü manzarayı da bulamayacağız. Her tarafın daha çamurlu olduğu, inmenin, çıkmanın, temiz suya ve gıdaya erişimin çok daha zor olduğu bir manzara olacak. O gelmeden ne yapabiliriz diye görüşmelerimiz oluyor. Türkiye olarak bu krizi de unutmadığımızı göstermek ve buradaki faaliyetlerimizi görelim, koordinasyonu yapalım diye geldik."

İnsan olmanın milliyetten ve dinden öte bir sorumluluk gerektirdiğini vurgulayan Güllüoğlu, "Bu insanlar kendi istekleriyle geçmediler, Myanmar'dan buraya zorla gönderildiler. Bir taraftan bu insanların burada kaldıkları sürece gıdaya, temiz suya, sağlık hizmetlerine erişiminin, bir taraftan da köylerine dönmelerinin sağlanması gerekiyor." dedi.