Artan fiyatlar yaşamın her alanında cep yakıyor. İnsanlar, bulundukları her platformda pahalılıktan şikayet ediyor.

Adliyelerdeki kafe ve restoranlardaki fiyatlar da bir süreden beri avukatların sosyal medyadaki şikayet konuları arasındaydı.

Avukatlar adliyelerdeki kafe ve yemekhanelerde savcı ve hakimlere oranla daha yüksek paralar ödediklerini iddia ediyor.

Geçen yıl bu sorunun giderilmesi amacıyla boykot çağrıları da yapılmıştı.

Son süreçlerde pahalı fiyat uygulamasına dair şikayetlerde artış yaşanıyor.

Independent Türkçe'den Ali Kemal Erdem'in haberine göre; İstanbul Barosu avukatlarından Seyit Sönmez'in 23 Eylül 2021 Salı günü Twitter hesabından Kartal Adliyesi'ndeki kafeden aldığı kaşarlı tost ile çayın fotoğrafını paylaşarak "Kartal Adliyesi kaşarlı tost çay 16 lira. Üstelik kaşar ile ilgili gizlilik kararı var, göremiyorsunuz kendisini" notuyla yaptığı yoruma onbinlerce beğeni ve çok sayıda benzer yorum geldi.

Fiyat düzenlemesi talebine cevap gelmeyince dava açıldı

Peş peşe gelen şikayetler avukat gruplarını da harekete geçirdi.

Avukat Hakları Grubu'ndan (AHG) "İstanbul Adliyesi'ndeki işletmelerin fiyatlatlarının düzenlenmesi için Adalet Bakanlığı’na dava açtık" başlığıyla açıklama yapıldı. 

Açıklamada "Avukat meslektaşlarımızın İstanbul'daki adliyelerde yer alan yemekhanelerden makul bir bedel karşılığında yararlanabilmesini teminen yapmış olduğumuz başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine, İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin 2021/2126 esas sayılı dosya ile idari işlemin iptali için dava açmış bulunmaktayız" denildi.

 Avukatların da açılan davaya müdahil olmaları istendi.

"Yumurtayı evde kaynattım, dışarıda simit aldım, çayı adliyede içip ucuza getirdim"

Konuyla ilgili olarak ilk olarak yaptığı paylaşımla dikkat çeken avukat Seyit Sönmez, yaşanılan durumu anlattı.

Sönmez'e göre adliyelerdeki kafelerde avukatlara hakim ve savcılardan farklı fiyat uygulanıyor. 

Yiyecek ve içecek fiyatlarının bu denli yüksek olmasının, yargının diğer sorunlarından ayrı düşünülemeyeceğini söyleyen Sönmez, "Savıcıya ulaşmak kadar, adalete ulaşmak kadar yemeğe ulaşmak ta çok zordur" dedi. 

Sönmez, "Misal ben bugün evde yumurta kaynattım, dışarda simit aldım artık çayı mecburen adliyede içtim. Çok daha ucuza getirdim" ifadelerini kullandı. 

"Adliyelerdeki yiyecek ve içecek fiyatları markalı kafe ve restoranlarla yarışıyor"

Avukat Hakları Grubu temsilcilerinden Gökhan Ahi ise "Kamu binası olan adliyelerdeki restoran ve kafe işletmeleri, hizmet ve hijyen kalitesinin düşüklüğü bir yana, yiyecek ve içecek fiyatları ile markalı kafe ve restoranlarla yarışıyor. Adliyeler AVM değil, biz avukatlar ve adli işi olan vatandaşlar da müşteri değiliz" diyerek tepkisini dile getirdi. 

Bir ara İstanbul Barosu'nun adliye işletmelerini boykot etme kararı aldığını hatırlatan Gökhan Ahi, şunları kaydetti: 

"Bu konudaki mücadelemizi mahkeme yoluyla elde etmeyi düşündük. Meslektaşlarımıza çağrı yaptık ve bu davaya müdahil olmalarını istedik. Hakim, savcı ve adliye personeline daha iyi hizmet ve daha düşük fiyat politikası uygulanırken, avukatlara ve vatandaşlara yüksek fiyat uygulanması, kamu hizmetlerine erişimde eşitsizlik yaratıyor, bu durum da şikayet ettiğimiz diğer bir konu." 

---

İşte dava dilekçesi;

İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİNE

 Yürütmenin Durdurulması Taleplidir-

-Duruşma Taleplidir-

DAVACI: Serap GÖKSU ( TC NO: …. )

VEKİLİ: Av. M. Gökhan Ahi (İstanbul Barosu - ….)

DAVALI:  T.C. ADALET BAKANLIĞI Bakanlıklar Kızılay/Ankara

KONU: Dava, idari yönden T.C. Adalet Bakanlığı'na bağlı İstanbul

(Çağlayan) Adalet Sarayı'nda ihale usulü ile gördürülen çay, kahve, yemek ve atıştırmalık satış hizmetlerinde pahalı ve eşit uygulanmayan fiyatlandırmadan vazgeçilerek iyileştirmeye gidilmesi ve hizmet kalitesinin artırılması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını istemiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan 17.09.2021 tarihli başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemine ilişkindir.

Z. RET TARİHİ : 17/10/2021

AÇIKLAMALAR : Müvekkil, İstanbul Barosuna kayıtlı olarak faaliyet gösteren ve İstanbulda ikamet eden bir avukat olarak davalı idarenin fahiş ve eşit olmayan fiyat uygulamasından doğrudan etkilenmekte olup iş bu davayı açmakta aktüel menfaati olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır.

Müvekkil, 17.09.2021 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ekte başvuru numarası mevcut olan CİMER başvurusuyla; "avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olduğunu, avukatın yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiğini, bunun bir kanun hükmü olduğunu, dolayısıyla, adliyelerin kamusal bir hizmet ifa eden, yargının üç eşit süjesinden birini oluşturan avukatların doğal iş yerleri olduğunu, hakim ve savcılara uygulanan cüz'i fiyat tarifeleri ile karşılaştırıldığında avukatlara, stajyer avukatlara ve diğer yararlananlara sunulan fahiş ve haksız olan içecek ve yemek ücret tarifesinin eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığını, ayrıca hijyen koşullarında dahi eşit davranılmadığını ileri sürerek farklı ve fahiş fiyat uygulamasının sonlandırılmasını, hijyen koşullarının iyileştirilmesini" talep etmiştir. Yasal 30 günlük süre içerisinde uygulamaya yönelik bir değişim olmadığı gibi müvekkilin başvurusu da cevapsız bırakılmıştır. Her ne kadar sunulan ekran görüntüsünde cevaplandığı belirtilse de müvekkile herhangi bir cevap verilmemiştir. Müvekkilin çabalarına rağmen; önce "cevap hazırlandı ama sizin tebliğ almanız gerekiyor" denip ardından gidildiğinde "henüz cevap hazırlanmadı" diyerek cevap vermekten kaçınılmıştır. Davalı idarenin yasal cevap verme süresi içerisinde olumlu ya da olumsuz bir işlem tesis etmemesi nedeniyle bu zımni ret işleminin iptali istemiyle işbu davanın açılması zorunlu olmuştur.

İstanbul (Çağlayan) Adliyesi'nde uygulanan fahiş fiyat uygulaması gerek esas itibariyle işin bir kamu hizmeti olduğu gerçeğine, gerek benzer işletmelerdeki ya da serbest piyasa koşullarındaki fiyat uygulamalarına gerekse hakim savcılara ayrı avukat, stajyer avukat ve diğerlerine ayrı fiyat uygulayarak eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Şöyle ki;

1-) Bilindiği gibi "kamu hizmeti" devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların sıkı gözetimi ve içten denetimleri altında, genel ve ortak gereksinimleri karşılamak, kamu yararını sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir. Kamu hizmetlerinin mutlaka idarece yürütülmesi gerekmemekte, idarenin içten denetim ve gözetiminde özel hukuk kişilerine de sözleşmeler yoluyla gördürülmesi mümkün olmaktadır. Görüleceği üzere her ne kadar davaya konu faaliyet doğrudan bir idari organ tarafından yürütülmese de onun gözetim ve denetimi altında ihale/sözleşme yapmak suretiyle özel kişiye gördürülmesi karşısında işin kamu hizmeti niteliği açıkça ortaya çıkmaktadır.

2-) Öte yandan kamu hizmetlerine hakim olan ilkeler, süreklilik ve devamlılık, değişkenlik, kanun önünde eşitlik ilkesi uyarınca eşitlik ve bedelsizliktir. Ancak zamanla faaliyetlerin ve hizmetten yararlananların sayısının artması nedeniyle, hizmetten hiç yararlanmayanlara hizmetin bedelinin yüklenmesini önlemek amacıyla hizmetten yararlananlardan ödeme güçleri de dikkate alınarak bir katılma payı alınması olağan ve makul bir hal almıştır. Fakat bu pay bir kazanç şekli olarak düşünülemeyeceği gibi hizmetin maliyetini karşılaması da düşünülemez. İdare, sunduğu kamu hizmetinden bir gelir elde ediyorsa da, bu, hizmetin amacı değil ancak sonucudur. İdari kamu hizmetlerinde kar amacı olmadığı için bu hizmetler karşılığında alınan bedelin fiyat olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Zira idare “tüccar” gibi hareket eden bir varlık değildir. Sınai ve ticari kamu hizmetleri karşılığında alınan para ise bu kuruluşların verimlilik ve kârlılık esaslarına göre çalışmalarından ve yaptıklarının bir mal veya hizmetin satımı olmasından dolayı fiyattır. Değerli ve nadir bulunan malzemelerle ya da el emeğiyle üretilen ürünler için piyasa koşulları dikkate alınarak daha serbest fiyatlama yapılabilecekse de aynısının su, çay, kahve, yemek ve atıştırmalık gibi temel tüketim ürünleri için kabulü mümkün değildir. Nitekim bu sayılan ürünler, el işlemeli bir deri ayakkabı, kıyafet ya da tesbih gibi farklı bir zümreye hitap etmemektedir.

3-) Davalı idarenin İstanbul (Çağlayan) Adalet Sarayı'nda yürütmüş olduğu adliye içi çay, kahve ve yemek servisi hizmetinin bir kamu hizmeti olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Söz konusu faaliyette kamu hizmetine hakim olan ilkeler tamamıyla göz ardı edilerek, kârlılığın da ötesinde fahiş fiyat uygulaması ile adeta "ne alırsam kâr" mantığıyla hareket edilmektedir. Gerçekten de çay ve kahve gibi günlük tüketimi yüksek, maliyeti düşük ürünlerin hayatın olağan akışında kamu kurumu, sosyal tesis gibi mekanlarda daha düşük fiyatlarda sunulması beklenir. Aksi yöndeki uygulama, avukatların kamu görevlerini ifa amacıyla adliyelerde bulunduğunun göz ardı edildiği ve müşteri olarak görüldükleri hususlarını gündeme getirecektir.

4-) Kafeteryaların kullanımı, görev ifası dolayısıyla uzun saatlerini duruşmalarda geçirmek mecburiyetinde olan avukatlar ve stajyer avukatlar için kullanımı zorunlu alanlardır. Dolayısıyla, özel olarak tercih edilmiş ve belirli restoran ve kafeler arasından fiyat performans oranı, hizmet kalitesi, sosyal ortamı, fiziki çevresi ve diğer parametreler değerlendirilerek seçilmiş mekanlar değildir. Bununla birlikte, adliye binası içerisindeki dava konusu tüm işletmeler tek bir yükleniciye ait olduğundan uygun rekabet ortamı bulunmamakta ve fiyatlar bu işletmecinin tekelindedir. Herhangi bir kişinin keyfi olarak çay, kahve içmek için adliyeye geleceği düşünülemeyeceğinden, kamu tesisi olan bir yer ile dışarıdaki herhangi bir işletmenin fiyatlarının eşit düzeyde olması hakkaniyetli değildir. Dolayısıyla uygun ve makul sabit ücret tarifesi düzenlemesi getirilmesi ve bunun kamu hizmeti sunan davalı idarece sıkı sıkıya denetlenmesi elzemdir. Mevcut durumda avukatlara ve stajyer avukatlara maddi külfet yükleyen fahiş fiyatlar hukuka aykırıdır.

5-) Bununla birlikte, adliyelerde vakit geçirmek zorunda olan ve kamu hizmetinden yararlanmakta olan kişiler yalnızca avukatlardan ibaret değildir. Hak arama gayesiyle ve yeri geldiğince özgürlüklerinin peşindeki vatandaşlar uzun zamanlarını adliye binalarında geçirmektedir. Vatandaşlar adliye binalarına hukuki sorunlarına bir çözüm bulmak ve devletin merhametli yüzünü görmeyi bekleyerek gelmekte ancak kendilerine müşteri ve potansiyel gelir gözüyle bakılmaktadır. Belki de bireylerin yardıma en çok ihtiyaç duydukları bu anlarda, bir bardak çay ya da bir şişe suya ulaşmaları için fahiş fiyatların şart koşulmaktadır.Avukatlarla birlikte, haklarını korumak için mücadele verdikleri müvekkilleri olan vatandaşlar da bu haksız uygulamadan payına düşeni almaktadır. Vatandaşlar alışık olmadıkları bir atmosferde ve yaptırımlara uğrama riskiyle karşı karşıyayken özgür ve sağlıklı bir iradeden söz etmek mümkün değildir.

6-) Mahkemelerin ve Cumhuriyet Savcılıklarının üzerindeki iş yükü fazlalığı göz önüne alındığında, duruşmaların belirlenen saatlerin dışına çıkması avukatların adliyelerde planlanandan daha fazla zaman geçirmesine sebep olmaktadır. Adliye binaları, devletin en temel vazifelerinden biri olan adaletin temin edildiği yerlerdir. Bu binalarda özellikle de müvekkillerinin haklarını korumak adına mücadele veren avukatlara kâr mantığı ile bir hizmet sunulması asla kabul edilemez. Kamu hizmetinde önemli olan, hizmetin en uygun fiyatla tüm topluma en yaygın ve eşit şekilde sunulmasıdır.

7-) Öte yandan kamu hizmeti, o hizmetten yararlananlara da eşit dağıtılmalı ve eşit külfet getirmelidir. Ancak İstanbul/Çağlayan Adalet Sarayı'nda hakim/savcı/personel ile avukat/stajyer avukat/diğerleri arasında hizmet kalitesi eşit tutulmadığı gibi fiyatlandırmada da eşit davranılmamaktadır. Zira Hakim ve Cumhuriyet savcılarının aynı hizmete cam bardakta, porselen tabakta özel olarak odalarına getiren personeller ile çok daha düşük fiyatlandırma ile ulaşmaları mümkün olur iken müvekkil gibi avukat olan kamu hizmetinden yararlananlar karton bardak ve tabaklarda, hijyen koşullarının sağlanmadığı ortamlarda, sıra beklenerek ve self-servis şeklinde hem de serbest piyasa koşullarında dahi karşılaşılmayacak düzeyde fahiş fiyatlarla hizmetten yararlanabilmektedirler. Bu durum Anayasa'da anlam bulan "eşitlik ilkesi"ne açıkça aykırılık oluşturmaktadır ve dava konusu işlemin iptali için yeter gerekçedir.

8-)İstanbul (Çağlayan) Adalet Sarayı'ndaki bu durum, ekte sunulmuş muhtelif tarihlerdeki gazete haber ve araştırmalarıyla da anlaşılacağı üzere, kamuoyunun da bilgisi dahilindedir. Müvekkil, hizmetten yararlanan diğer avukatlar ve vatandaşlar da haber metninde geçen birçok olaya şahit olmaktadırlar. Haber metninde geçen "Bir

adliye çalışanına boykotu sordum. “Bence de pahalı. Nescafeyi 75 kuruşa alıyoruz. 7 liraya satıyoruz. Kaç defa patrona söyledik pahalı diye ama aynı devam…” ifade kesinlikle gerçeği yansıtmaktadır. Bununla birlikte, geçmiş tarihli

haberlerde 7 TL olduğu belirtilen kahvenin bilinen son güncel fiyatı 12 TL'na ve karton bardakta çayın fiyatı 5 TL'na yükseltilmiştir.

9-) Benzer bir uyuşmazlıkta Adliyelerin otopark işletmelerini sürdüren Maltepe

Açık Ceza İnfaz Kurumu İşyurdu Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın 25.02.2016 tarih ve 2016/18 sayılı ret kararının hukuka ve mevzuata aykırılığı gerekçesiyle iptali talepli açılan davada, İstanbul 9. İdare Mahkemesi 2016/462 E. 2016/2028 K. ve 12/12/2016 tarihli kararı ile ‘‘Avukatların da yargının kurucu unsurlarından olduğu ve mesailerinin

büyük bir kısmını adliyelerde geçirdikleri göz önüne alındığında, mesleklerinin gereklerini yerine getirmek üzere bulundukları adliyenin otoparkından sabit ücret karşılığı yararlandırılmaları gerektiği” gerekçesiyle söz konusu idare işleminin iptaline karar vermiştir. Otoparklarla ilgili bu karar doğrultusunda, adliyelerdeki çay, kahve, yemek ve atıştırmalık fiyatlarının da avukatlara ayrımcılık yapan bir fiyat politikasıyla uygulanması açıkça hukuka aykırılık oluşturmaktadır.

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİNİN İVEDİLİĞİ YÖNÜNDEN;

Bilindiği gibi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinde; Danıştay veya idari mahkemelerce, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilecekleri, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesinin, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabileceği kurala bağlanmıştır.

Davaya konu olan işlem, İstanbulda mesleki faaliyet yürüten yaklaşık 50 bin avukatın, stajyer avukatların ve diğer kamu hizmetinden yararlanan vatandaşların bütçesini ilgilendiren bir durumdur. Söz konusu işlemin açıkça haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu yukarıda açıklanmıştır. İşlemin yürütmesinin durdurulmaması halinde müvekkille birlikte binlerce meslektaşımız, kalitesiz hizmete yüksek miktarda ücret ödeyecek ve mağdur olmaya devam edecektir. Yürütmenin durdurulması kararı verilmemesi halinde davalı idarenin, eylemsiz kalmaya devam edeceği, işbu davaya konu edilen taleplerin yerine getirilmemesi için yargılama sürecini gerekçe göstererek sürüncemede bırakabileceği düşünülmektedir.

İdarenin savunmasının alınması beklendiğinde yaklaşık 2-3aylık bir süre geçeceğinden davalı idarenin savunmasının alınması beklenmeden dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi hakkaniyetin de bir gereği olacaktır. Sonradan iptal kararı verilmesi durumunda ise aynı sayıda kişi alacaklı duruma geçecek, alışveriş fişlerinin, fark alacaklarının takibioldukça zor olduğundan, insanların paralarını geri alması imkansız hale gelecektir.

Yukarıda ayrıntıları ile açıklanan nedenlerle, 2577 Sayılı Yasanın 27. maddesindeki koşullar birlikte gerçekleştiğinden dolayı idari işlemin yürütmesinin idarenin savunmasının alınması beklenmeden durdurulmasını talep etmekteyiz.

HUKUKİ SEBEPLER: Anayasa, İYUK, Avukatlık Kanunu, İşyurtları mevzuatı ve ilgili sair mevzuat.

DELİLLER: Davalı idare nezdinde bulunan ve yüklenici/yüklenicilerle imzalanan sözleşmeler, işlem dosyası, fiyatlandırma listeleri, ücret tarifeleri, hizmetin ne şekilde yürütüldüğüne ilişkin davalı idarenin yapacağı izahat..

NETİCE-İ TALEP: Yukarıda arz ve izah olunan ve sayın mahkemenizce re'sen nazara alınacak nedenlerle, idari yönden Adalet Bakanlığı'na bağlı İstanbul (Çağlayan) Adalet Sarayı'nda ihale usulü ile gördürülen çay, kahve, yemek ve atıştırmalık vb. günlük ve sıklıkla tüketime konu olan temel ürünlerin satış hizmetlerinde pahalı ve eşit uygulanmayan fiyatlandırmadan vazgeçilerek iyileştirmeye gidilmesi ve hizmet ve hijyen kalitesinin artırılması için gerekli düzenlemelerin yapılması istemiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan 17.09.2021 tarihli başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemin İPTALİNE, işlemin açıkça hukuka aykırı olması nedeniyle öncelikle YÜRÜTMENİN DURDURULMASI, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ederiz. 16.11.2021

Ekler:

1. İdareye CİMER üzerinden yapılan başvuru

2. Konuyla ilgili muhtelif tarihlerde basında yer alan haberler

3. Bilinen güncel fiyat listesi

4. Onaylı vekaletname

DAVACI VEKİLİ

Av. M. Gökhan Ahi