ZONGULDAK (AA) - AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Türkiye'deki darbeler tarihinin bir anlamda Türkiye'deki yerli ve milli reflekslerle buluşmasını engelleyici rol üstlendiğini belirterek, "Türkiye'deki tüm darbeler, 15 Temmuz'daki işgal girişiminin gerisindeki 4 darbenin dördü de bu topraklara ait değildir. Tamamıyla Türkiye'yi küresel sistemde biçilmiş rolün dışına çıkmasını engellemek ya da kendi kodları üzerinden yeni bir hafıza inşasını engellemek içindir." dedi.

Külünk, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Zonguldak Temsilciliği tarafından Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Sezai Karakoç Kültür Merkezinde düzenlenen, "Büyük Türkiye İdeali Siyaset ve Medya'da Milli Şuur" panelinde yaptığı konuşmada, geçmişten bu yana Türkiye'nin yerli ve milli reflekslerinin hep rafa kaldırılmak istendiği söyledi.

Türklerin büyük bir millet olduğunun altını çizen Külünk, "Dünya sistemi üretme kabiliyeti olan birkaç milletten birisi necip Türk milletidir. Türkler, aslında dünyada mümessil milletlerden birisidir. Son 300 yılda dünyada egemen olan yapı, aslında egemenliği paylaşmamak üzere Türkleri ve İslam'ı tasfiye üzerinden hep süreç yönetmiştir." diye konuştu.

Yerli ve milli siyaset yapılmasının önemli olduğunu vurgulayan Külünk, konuşmasını şunları kaydetti:

"Türkiye'deki darbeler tarihi de bir anlamda Türkiye'de yerli ve milli reflekslerle buluşmasını engelleyici rol üstlenmiştir. Türkiye'deki tüm darbeler, 15 Temmuz'daki işgal girişiminin gerisindeki 4 darbenin dördü de bu topraklara ait değildir. Tamamıyla Türkiye'yi küresel sistemde biçilmiş rolün dışına çıkmasını engellemek ya da kendi kodları üzerinden yeni bir hafıza inşasını engellemek içindir. Eğer bugün Afrin operasyonunda Türkiye'nin kendi dinamikleriyle ürettiği İHA ve SİHA'ları, kendi refleksleriyle ürettiği savunma sanayi araç ve gereçleri olmasaydı çukur eylemlerinde aslında biz büyük test yaptık. PKK'nın çukur eylemleri üzerinden devlete karşı, devletin bekasına yönelik başkaldırışı sürecinde aslında TSK ve Türk güvenlik güçleri, kendi yerli ve milli refleksleriyle üretilmiş araç ve gereçler üzerinden örgütle verdiği mücadelede aslında büyük bir adım attık. Bu atılan adımın ikinci etabı Cerablus’ta, üçüncü adımı da Afrin oldu. Şunu unutmayın, eğer İHA ve SİHA'ların kodlarını çözebilselerdi, İHA ve SİHA'ları uçurtturmazlardı."

Külünk, Türkiye'nin gelişen ve büyüyen bir ülke olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Türkiye aslında 1939'dan beri yerli ve milli çizgiyle Türkiye'yi içeride devşirilmişler üzerinden kontrol etmek isteyen, bağımsızlığımızın üzerinde vesayet inşa etmek isteyen güçler arasındaki mücadelenin tarihidir. Bugün geldiğimiz noktada sayın Cumhurbaşkanımızın bu süreçteki en stratejik farklılığı nedir? Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye'nin Batı karşısındaki yenilgisine karşı, Türkiye'nin yerli ve milli temelli akıl kodlarının inşasının önünü çok güçlü bir şekilde açtı."

- "Amaçları bir yeni siyasi kulvarı yapılandırmaktır"

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu da Birleşmiş Milletler ve NATO gibi uluslararası kurumların, kuruluş amaçlarındaki asli görevlerini yapmadığını dile getirdi.

"Sistem denilen şey aslında tarifi kolay olandır." diyen Hacısalihoğlu, şunları söyledi:

"BM diye bir küresel çatıdan söz ediliyor. Kurucu anlaşması uluslararası güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olduğu yer, yerinde yeller esiyor. Bugüne kadar hiçbir mazlumun sorununu çözememiş, 5 aktörün dayattığı ve geride koca bir dünyanın mazlum haline getirildiği bir yer. İşlemiyor. NATO, yani bu denli ayrımcı ve üyeleri arasında kime nasıl yarar sağladığı artık netleşmiş olan bir yapı.

En iyi Amerika biliyor ki küresel gücünde bir aşınma başlamış durumda. Bunun verdiği ciddi bir telaş var. Bu anlamda akılcılığı ve rasyonalitesini yitirmiş durumdadır. Ama bu evrenin aynı zamanda ele avuca sığmayan yeni yükselen güçleri de var ve bunun en çok onlar farkında."

Hacısalihoğlu, Türkiye'nin giderek güçlendiğini anlatarak, "Dışarıdan yönetilip içeride idare edilen bir Türkiye'ydi. 'Hükümetleri biz kurduk, siyasi partilerin davranış biçimlerini biz belirledik.' zannediyorduk. Buna müsaade etmeleri mümkün değildi. Dolayısıyla böyle bir 50 yıllık koşullandırmayla biriktirilmiş bir refleksten sıyrılmamız gerekiyordu, kolay olmadı." değerlendirmesinde bulundu.

-"FETÖ ihanet şebekesi"

FETÖ'nün bir casusluk, ihanet şebekesi olduğunu dile getiren Hacısalihoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Maliyeti ağır olmuştur. 15 Temmuz gecesi gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Bir nesli köreltmiştir, heba etmiştir. 30 yılda yetişir. Bütün kurumlarımızın aslında yerli ve milli karakterini dağıtmıştır, zedelemiştir, zarar vermiştir. Ama çok şükür çok sür'atli toparlanmış, bu ülkenin vatansever evlatlarının büyük mücadelesinde sür'atle bu süreç, bu mücadele başta ben ona 'Erdoğan kararlılığı' diyorum.

Sayın Cumhurbaşkanının pes etmeyen, ertelenemeyen, köreltilmeyen bu konudaki inadı, inancı, direnci ve kararlılığı rehber olmuştur. Bu süreç henüz sonlanmamıştır ve devam etmektedir. Bilesiniz, pes etmiş değildirler. Arkalarındaki küresel network canlıdır, diridir. Arkalarındaki küresel sömürü ve terör baronları hala heves içindedirler. Hedefleri 2019’dur. Amaçları bir yeni siyasi kulvarı yapılandırmaktır. Bizim ilk cephemizin tunç halini dağıtabilme çabasıdır. Bunu saptayalım. O yüzden yerli ve milli dış politika dediğiniz şey, o arenadaki güçlü olmanın temel koşulu, içerideki iç bütünleşmenizi bir tunç haline getirmekle işe başlar."

SETA Toplum ve Medya Araştırmacısı Turgay Yerlikaya ise Türkiye'nin merkez olma iddiasının, AK Parti'nin yükselişiyle çok yakından alakalı bir durum olduğunu ve AK Parti'nin ülke siyasetine damga vurmuş bir parti olduğunu ifade etti.