ANKARA (AA) - Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan ve Türkiye genelindeki camilerde okunan cuma hutbesinde, "15 Temmuz'u bir daha yaşamamak için bizlere düşen öncelikle din gibi yüce bir hakikati şahıslar üzerine bina etmemektir. Aklımızı, irademizi, vicdanımızı sorgulamaksızın bir başkasına teslim etmemektir. İslam'ı sahih kaynaklarından, iyi niyetli ve güvenilir ellerden öğrenmektir." ifadesi kullanıldı.

"Milletçe Yeniden Doğuş: 15 Temmuz" konulu cuma hutbesi, Türkiye genelindeki camilerde okundu.

"Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların güvende oldukları kişidir. Mümin, canları ve malları hususunda insanların kendisinden emin oldukları kişidir." hadisinin aktarıldığı hutbede, üzerinde yaşanılan vatanın, bir toprak parçasından ibaret olmadığı, ecdat diyarı, şehitler emaneti olduğuna vurgu yapıldı.

"Bizler tarih boyunca vatanımıza muhabbetle ve sadakatle bağlandık. Mukaddesatımız uğruna gözümüzü kırpmadan şehadete yürüdük. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı'nda fakirlik ve imkansızlık içinde benzersiz bir varoluş mücadelesi verdik. Fakat hiçbir zaman geri çekilmedik. İman dolu göğüslerimizi nice hayasız akınlara siper ettik. Allah'ın inayeti ve yardımıyla, cesaretimizle, fedakarlığımızla büyük zaferler kazandık." ifadesine yer verilen hutbede, 15 Temmuz gecesi, sabaha kadar okunan selalar, getirilen tekbirler, tesbihat ve yakarışların, dünyanın dört bir tarafından Türk milletinin selameti için el açıp yalvaran müminlerin dualarıyla birleştiği kaydedildi.

15 Temmuz gecesi, milletçe tek yürek, yekvücut meydanlara inildiği hatırlatılan hutbede, "Birlik ve beraberliğimize, istiklal ve istikbalimize karşı girişilen hain saldırıya hep birlikte dur dedik. İmanımızdan ve vatan aşkımızdan aldığımız o muazzam ruhla hain emelleri boşa çıkardık. Feraset, basiret ve sekinetimizle büyük bir felaketin eşiğinden döndük." değerlendirmesi yapıldı.

- "İşgal girişimi, din kisvesine bürünmüştü"

Bakara Suresi'ndeki "Onlara, 'Yeryüzünde fesat çıkarmayın' denildiğinde, 'Biz ancak ıslah edicileriz' derler. Şunu bilin ki onlar bozguncuların ta kendileridir, lakin anlamazlar." ayetine dikkat çekilen hutbede, şu ifadeler kullanıldı:

"15 Temmuz gecesi maruz kaldığımız işgal girişimi, din kisvesine bürünmüştü. Suret-i haktan görünen ama batıla hizmet eden FETÖ, imanımızı, ahlaki hassasiyetimizi, peygamber sevgimizi, zekat ve sadakamızı, kurbanlarımızı hasılı tüm dini değer ve kavramlarımızı istismar etti. Kendi menfaati uğruna milletimizin varlığına, birlik ve beraberliğine, ülkemizin geleceğine kast etti.

Bu hainler, evlatlarımızı ailelerinden kopararak yüreklerinden vatan sevgisini, ümmet şuurunu söküp atmaya kalktı. Barış ve ıslah adı altında dini duyguları sömürerek aslında insanımızı bir güvensizlik girdabına sürükledi. Halbuki Peygamberimizin ifadesiyle 'Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların güvende oldukları kişidir.' Mümin, canları ve malları hususunda insanların kendisinden emin oldukları kişidir."

- "Kirli emelleri uğruna dinimizi istismar edenlerin sonu daima hüsrandır"

Müslümanların, tek harfi bile değişmemiş Kur'an-ı Kerim'i, hayatı bütün berraklığıyla bilinen Hazreti Peygamberi, temel ilkeleri apaçık ortada olan bir dini olduğunun altı çizilen hutbede, "Rüyalarla, gizemlerle, sinsi planlarla bu dine aykırı sözde İslami bir dünya kurgulamaya çalışanlar asla muvaffak olamayacaktır. Unutulmamalıdır ki Allah ve Rasulü'nü anarak kirli emelleri uğruna dinimizi istismar edenlerin sonu daima hüsrandır. Bu hüsran onları dünyada zillet, ahirette ise azap olarak yakalayacaktır." ifadesi kullanıldı.

Dini, şahıslar üzerine bina etmemek gerektiğine dikkat çekilen hutbede, şunlar kaydedildi:

"15 Temmuz'u bir daha yaşamamak için bizlere düşen öncelikle din gibi yüce bir hakikati şahıslar üzerine bina etmemektir. Aklımızı, irademizi, vicdanımızı sorgulamaksızın bir başkasına teslim etmemektir. İslam'ı sahih kaynaklarından, iyi niyetli ve güvenilir ellerden öğrenmektir. Kur'an-ı Kerim ve sevgili Peygamberimizin sünneti seniyyesi rehberliğinde yaşamaktır. Sahabe neslinden günümüze kadar Müslümanların büyük çoğunluğunun üzerinde yürüdüğü mutedil yolun dışında kalan bütün anlayışların sırat-ı müstakimden sapma anlamına geldiğini bilmektir. Bizi Allah'a kulluk yerine kendine kul olmaya çağıranlara itibar etmemektir. Yüzyıllar boyunca topraklarımızda oluşan ve dini hayatımızı ayakta tutan Anadolu irfanına sahip çıkmaktır."

Hutbede, milletin ve devletin birliği, bütünlüğü ve bekasına yönelik duaya da yer verildi.