ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararına ilişkin, "Sayın Trump’ın olayı böyle getirip Kudüs'e hapsetmesini çok yanlış olarak gördüm ve bu oyuna, bu tuzağa gelmemeliydi. Niye? Çünkü 1980'de biliyorsunuz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 478 sayılı kararı var ve bu kararın altında Amerika'nın da o zaman imzası var. Böyle bir imzaya rağmen Amerika'nın kalkıp bu alınan kararı ayaklar altına alması çok yanlış bir adımdı." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24-27 Aralık'ta Sudan, Çad ve Tunus'a yapacağı resmi ziyaret öncesi AllAfrica internet sitesine mülakat verdi.

Türkiye'nin 2005'i "Afrika Yılı" ilan ettiğini hatırlatan Erdoğan, "O zamanlar Afrika’da bizim 12 büyükelçiliğimiz vardı ve dedik ki, biz Afrika’nın tamamında büyükelçiliklerimizi de açacağız ve şu anda bizim 39 büyükelçiliğimiz var. Fakat temennimiz o ki, Afrika’nın tamamında her ülkede büyükelçiliğimiz olsun, ama bunu da başaracağız, çünkü kararlıyız. 2008 yılında da Türkiye-Afrika iş birliği zirvesini gerçekleştirdik çünkü bu ilişkileri artırmaya devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Afrika ziyaretinin ilk ayağı Sudan'da 2 gün kalmayı planladığını söyleyen Erdoğan, daha sonra Çad ve a Tunus’a geçerek, ikili görüşmeler ve kendisine eşlik edecek iş adamları heyetiyle de karşılıklı iş adamları zirvesi gerçekleştireceklerini anlattı.

Türkiye ile Afrika arasındaki ilişkilerin daha hızlı geliştirilmesinde en önemli ayağın Türk Hava Yolları (THY) olduğunu söyleyen Erdoğan, "THY de şu anda 33 ülkede 55 destinasyona hizmet veriyor. Bu da halkımızın oraları gitmesi, oralardaki halkların ülkemize gelmesi veya bir eskalasyon merkezi olarak buralar tabii önemli görev ifade ediyor, yani uçaklar oralardan da gelse burada bir eskal yapıyor öyle devam ediyor, böyle bir özelliği de var ve bundan dolayı tabii Türkiye şu anda, yani 15-16 yıl öncesinin Türkiyesi değil, çok farklı bir yerdeyiz." dedi.

- "ABD'nin Sudan'a ambargoyu kaldırması memnuniyet verici"

Erdoğan, Sudan ziyaretinin öncelikli anlamı olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sayın Devlet Başkanı, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi sebebiyle zaten ülkemizdeydi ve biz daha önce de planladığımız bu ziyareti de şimdi onun bir iadeyi ziyareti değil, daha önce planladığımız bir ziyaret olarak gerçekleştiriyoruz. Tabii Sudan büyük bir ülke ve gerek kültür, gerek inanç, medeniyet olarak ortak yanlarımızın çok olduğu bir ülke ve oradaki yapacağımız bu ziyaretle de iş adamlarımızın karşılıklı olarak yapacakları görüşmeler, ondan sonra liderler olarak bizim iş adamlarına hitabımız çok büyük önem arz ediyor ve bütün bunlarla beraber de tabii Çad'a gidişimiz, Çad'da inanıyorum ki ses getirecektir, Tunus hakeza öyle. Tabii bu arada Amerika Birleşik Devletleri'nin Sudan'a yönelik ambargoyu kaldırması, bu da tabii memnuniyet verici bir gelişme. Temenni ederiz ki, bu gelişmeler de olumlu istikamette artarak devam eder."

- "Sadece İsrail'i yanına alıp yürümek, herhalde koskoca Amerika'ya da yakışmaz"

ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıması ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda bunu eleştiren Kudüs tasarısının 9'a karşı 128 oyla kabul edilmesinin ardından ortaya çıkan yeni duruma ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan, öncelikle İslam dünyası için Kudüs'ün çok önemli olduğunu ve Mescid-i Aksa'nın Müslümanların ilk kıblesi olması nedeniyle büyük önem taşıdığını kaydetti.

Kudüs'ün, Hristiyanlar için de oldukça önem arz ettiğini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Tabii ben İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dönem Başkanı olarak birçok İslam ülkelerini ararken, bu arada örneğin Hristiyan dünyasının lideri konumunda olan Patrik Fransuva'yı da aradım, onunla da bu süreci paylaştım ve kendileri de sağ olsun bu konuda baktım ki bizlerle aynı düşünüyorlar. Yine bunun yanında Almanya Cumhurbaşkanı (Frank-Walter Steinmeier), Şansölye'yi (Angela Merkel) onları da aradım, Fransa Başkanı (Emmanuel) Macron'u aradım, Rusya Devlet Başkanı Sayın (Vladimir) Putin’i aradım, onlarla da bunları paylaştım, onlarla da bunları görüştüm. Yani olayı sadece İslam dünyası çerçevesinden değil, İslam dünyasının dışında da birçok ülke liderlerini aradım, çünkü bu sorun sadece Müslümanların sorunu değildi, bu sorun aslında tüm insanlığın sorunuydu.

Yani burada Sayın (Donald) Trump’ın, olayı böyle getirip Kudüs'e hapsetmesini çok yanlış olarak gördüm ve bu oyuna, bu tuzağa gelmemeliydi. Niye? Çünkü 1980'de biliyorsunuz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 478 sayılı kararı var ve bu kararın altında Amerika’nın da o zaman imzası var. Böyle bir imzaya rağmen Amerika'nın kalkıp bu alınan kararı ayaklar altına alması çok yanlış bir adımdı. Asıl atılması gereken adım neydi? 1967'ye gidiyoruz ve 67’de tabii ne var? Burada, yani iki devletli bir çözüm yolu var. Şimdi orada Doğu Kudüs'ün Filistin’in başkenti olarak da kabul edilmesi söz konusu ve iki devletli bir çözüme eğer yaklaşılmış olsa hiç buralara gelinmeyecek."

BM Genel Kurulu'nda Kudüs tasarısının ele alındığı günün çok önemli bir gün olduğunu ve tasarının 9'a karşı 128 oyla kabul edildiğini hatırlatan Erdoğan, sadece 9 ülkenin Trump'ın yanında yer aldığına dikkati çekti. Erdoğan, "Bunun yanında bakıyorsunuz 35 ülke de çekimser kaldı. Aslında o çekimser kalanlar da çok ciddi baskılar altında çekimser kaldı. İnanıyorum ki rahat olsalar onlar da yine aynen 128’in yanında yer alacak ülkeler. Çünkü şu anda Sayın Trump’ın yanında yer alan ülkelere baktığımız zaman hacimleri ortada. Şimdi bu durum karşısında ben inanıyorum ki Sayın Trump durumu bir daha gözden geçirecektir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra atılması gereken adıma ilişkin, şunları kaydetti:

"Eğer biz barıştan yanaysak, o zaman iki devletli çözüme evet diyeceğiz. Yok, barıştan yana değiliz, biz Ortadoğu’nun karışmasını istiyoruz, böyle bir durumdan yanaysak o zaman tabii ki insanlık bunun faturasını nereye kesecektir? Sayın Trump'a kesecektir, İsrail'e kesecektir. Ama artık insanlık savaş istemiyor, barış istiyor, insanlık artık savaşlardan çok yoruldu, hele hele Ortadoğu çok çok yoruldu. Irak'ta olanlar ortada, Suriye'de olanlar ortada, milyonlar ölüyor, çocuklar, kadınlar ölüyor. İşte son Filistin'de düşünebiliyor musunuz Down sendromlu bir çocuğu İsrail askerleri duvara yapıştırıp ne hallere soktular, 15 yaşında Cuneydi'yi 20 tane İsrail askeri alıp ne hale getirdiler, ufacık kızlara neler yaptılar. Onun için, şu anda İsrail bir işgal devletidir ve terör estirdiği için de ben diyorum ki, devlet terörü var, İsrail bunu yapıyor. Nerede yapıyor? Kudüs'te yapıyor. Bu gerçekleri görmeye mecburuz ve bunun için de birlik olmaya mecburuz, beraber olmaya mecburuz, çünkü ben bu olayı sadece Müslümanların meselesi olarak kesinlikle görüyorum, bu olay tüm insanlığın meselesidir. Onun için de (BM'deki) oylama bu tüm insanlığın meselesidir mesajını verdik. Bundan dolayı da özellikle 128 ülkeye bu adaletli duruşu sergilemeleri sebebiyle hepsine şahsım, milletim adına kalbi şükranlarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum."

Trump'ın kararından geri adım atıp atmayacağı ve geri adım atmazsa sonraki adımın ne olacağının sorusuna ilişkin Erdoğan, Filistin ve Filistin'in yanında duran 128 ülke ve çekimser kalan ülkelerle birlikte bir çalışmanın içine gireceklerini ve bu çalışmanın, Filistin'in artık tüm bu ülkeler tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmasını sağlaması gerektiğini ifade etti.

Erdoğan, "Bu zaten sağlandıktan sonra da artık Amerika Birleşik Devletleri de buradaki gelişmeleri kendisi ister istemez doğru okumalıdır. Herhalde yanlışın üzerinde bu kadar ısrar edilmez, en sonunda onlar da doğruya gelecektir. Sadece İsrail’i yanına alıp yürümek, herhalde koskoca Amerika’ya da yakışmaz." şeklinde konuştu.

- "DEAŞ şu anda çok ciddi manada kan kaybetti"

"Ziyaret edeceğiniz ülkelerle ilgili olarak, özellikle Çad ve Tunus'la ilgili belli endişeler gündeme geliyor, bu endişeler terörizmle ve militanlarla ilgili sorunlar ve Türkiye'nin terörden çok mustarip olmuş bir ülke olduğu da ortada. DEAŞ'ın bertaraf edilmesinden sonra 6 bin genç Afrikalının Afrika kıtasına geri döneceği ve büyük bir tehdit oluşturacağı öngörülüyor. Bununla ilgili görüşünüz nedir? Türkiye bu bağlamda Afrika ile nasıl çalışabilir ve bu konuyu çözme konusunda nasıl yardımcı olabilir?" sorusu üzerine Erdoğan, özellikle Çad'ın terör örgütü Boko Haram'a karşı vermiş olduğu mücadelenin yanı sıra Sudan ve Tunus'un da teröre karşı mücadele verdiğini belirterek Türkiye'nin de yaklaşık 35-40 yıllık terörle mücadele tecrübesinin olduğunu, çok bedel ödediğini fakat artık bu bedeli ödemek istemediğinin altını çizdi.

Bu nedenle, Türkiye'nin son yıllarda terörle mücadelesinin çok daha şiddetli bir şekilde sürdüğünü ve başarı elde ettiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Fakat biz tabii içeride bu terörle mücadeleyi verirken, ki bizim içeride de kısmen DEAŞ'la mücadelemiz de var. Fakat öbür tarafta tabii Suriye’de ve Irak’ta yine DEAŞ örgütlenmeleri var. Tabii DEAŞ şu anda çok ciddi manada kan kaybetti, örneğin Suriye’de Cerablus, Rai, El Bab, o bölgede, 2 bin kilometrekarelik o alandan DEAŞ’ı temizledik ve öbür tarafta koalisyon güçleri yine DEAŞ'ı ciddi manada güneye doğru onlar da çıkartıyorlar ve böylece şu anda Suriye'nin yüzde 5'i DEAŞ’ın kontrolünde, yüzde 95'i artık rejimin ve koalisyon güçlerinin kontrolüne geçmiş vaziyette. Yani DEAŞ artık oradan tamamen arındırıldı. Aynı durum Irak'ta da böyle, orada da artık pek DEAŞ kalmış değil.

Şimdi bütün bunlar tabii bu ülkelerin geleceği ne olacak; bunu getiriyor. Fakat sizin tabii ifade ettiğiniz şey bir kenara konulamaz. Bugün Çad'da tabii 600 bin kadar mülteci var. Bu mültecilerin durumu ne olacak? Şimdi Sudan ciddi sıkıntılar yaşadı biliyoruz. Sonunda Sudan ikiye bölündü, Güney Sudan, Kuzey Sudan. Şu anda Tunus sakin görünüyor ama Tunus'u da karıştırmak istiyorlar. Temennimiz odur ki; Tunus birliğini, beraberliğini kaybetmesin ve bu konularda bizler siyasi, askeri, ekonomik ticari, kültürel, her türlü alanlarda, iş adamlarımı onun için yanımda götürüyorum, biz iş birliği yapmaya varız. Bu iş birliğini yaparken bizim için bir numaralı hedef dayanışmamızdır. Bu dayanışmayı bütün bu alanlarda yapmamız gerekir."

Erdoğan, İİT Dönem Başkanı olarak bölgede Türkiye'nin üzerine düşen görevler olduğunu kaydederek, "Mesela bizim bu ülkelerin hepsinde TİKA adlı bir kuruluşumuz var ki bu kuruluşumuz oralarda birçok sosyal hizmetlerde hep görev almaktadır. Sosyal içerikli bu hizmetleriyle de oradaki vatandaşlarla aslında ülkemizin halkının kaynaşmasına fırsat vermektedir." ifadesini kullandı.

Bu ülkelerden Türkiye'ye gelen öğrencilerin, Türkiye'deki üniversitelerde okuma imkanı bulduğunu ve birer köprü vazifesi gördüklerini söyleyen Erdoğan, "Bundan sonraki süreçte de biz bunları aynı şekilde devam ettireceğiz, terörle mücadelede de yine güvenlik konularında dayanışma içerisinde olacağız." diye konuştu.

(Sürecek)