ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de aralarında bulunduğu 224 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları, müştekiler ve avukatları katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan, 15 Temmuz'da Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli sanık eski astsubay Anıl Koç, tatbikat yapılacağı söylendiği için önce Akıncı Üssü'ne gittiğini, ardından tatbikatın Genelkurmay Başkanlığında icra edileceğinin söylenmesi üzerine otobüslerle oraya götürüldüklerini aktardı.

Otobüse bindiğinde tim komutanı Mehmet Aytaç'ın telefonları kapatmalarını istediğini, ayrıca yanına gelerek koridor emniyeti görevi alacağını söylediğini öne süren Koç, saat 20.00 civarı Genelkurmay Başkanlığı güney nizamiyesinden giriş yaptıklarını bildirdi.

Koç, bir süre söylenen yerde, koridorda beklediğini ve ardından istendiği şekilde kuzey nizamiye tarafına geçtiğini belirtti, gece boyu uçakların alçak uçuş yaptığını duyduğunu da anlattı.

Tim komutanının kendisine söylediği yerde saat 05.44'e kadar emniyet amaçlı beklediğini ileri süren Koç, resmi ya da sivil bir şahısla karşılaşmadığını söyledi.

Darbe girişiminden haberdar olmadığını iddia eden Koç, sonrasında karargahta toplandıklarını ve polise teslim olduklarını kaydetti.

"Ben verilen emri yerine getirdim. Ben ve çalıştığım askerler, verilen emrin gereğini yaptık. Tatbikat emri de hukukiydi." diyen Koç, beraatini talep etti.

Sanık eski deniz kurmay yüzbaşı Ali Emre Eral da daha önceki savunması sırasında itirafçı olduğunu, irtibatlı olduğu örgüt ağabeylerinin isimlerini verdiğini, 2010'daki kurmaylık sınavı sorularının kendisine iletildiği bilgisini paylaştığını belirtti.

Eral, bu kapsamda hem Deniz Kuvvetlerinde hem de diğer kuvvet komutanlıklarında operasyonlar düzenlendiğini ve yeni soruşturmalar başlatıldığını öne sürdü.

Darbe girişiminin kendisine söylenmediğini ancak tarafının belli olması için ağzının arandığını da öğrendiğini iddia eden Eral, 15 Temmuz'da da normal bir mesai günü olduğunu anlattı.

Yoğun bir iş temposu olduğunu ve saat 21.00-22.00 civarı mesaisini bitirdiğini dile getiren Eral, darbe girişiminin yaşandığı gece amiri olan albay Özay Yılmaz'ın yanına gelip 02.00-03.00'e kadar çalışacaklarını söylediğini aktardı.

Eral, bunu çok garip karşıladığını öne sürerek, "Bu emir, onun darbeyi önceden bildiğini düşünmeme sebep oldu." dedi.

Bir ara dinlenmek için orta bahçeye çıktığını, bu sırada Yılmaz'ın binbaşı Serkan Kılıç'a koşturmalar olduğu ve Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi'ne (SKKHM) bunu sormalarını emrettiğini bildiren Eral, Kılıç'ın bunun üzerine SKKHM'yi aradığını söyledi.

Güvenlik zaafiyeti olduğunu öğrendikten sonra bunu albay Yılmaz'a da ilettiklerini dile getiren Eral, onun ve SKKHM vardiya amiri albay Osman Kardal'ın emri üzerine güvenlik amaçlı yardıma gittiklerini iddia etti.

Eral, Kardal'ın, Genelkurmay Başkanı'nın kimsenin alınmaması yönündeki emri üzerine nöbetçi odasına geçip bu emri SKKHM'ye girmek isteyenlere ilettiklerini söyledi.

Neler olduğunu anlamak için odadaki televizyonu 23.30 gibi açtıklarını dile getiren Eral, boğaz köprüsünün kapatıldığını ve darbe bildirisinin okunduğunu gördüklerini kaydetti.

Eral, SKKHM'dekilerden de darbe girişimine katıldıklarına dair şüphelenmediklerini, çünkü içeriyi gösteren monitörden baktıklarında oradaki her şeyin normal göründüğünü belirtti.

- Masanın altında saklanmış

Odada Serkan Kılıç, Barış Erdemir ve Ahmet Arslan ile beklediklerini, bomba ve patlama seslerinin azalmasından sonra, 03.30 civarı aynı binanın üçüncü katındaki odasına çıktığını anlatan Eral, daha sonra pencereleri iç tarafa bakan karşı odaya geçip tavan çökme ihtimaline karşılık masanın altına girdiğini söyledi.

Eral, sabaha kadar burada kaldığını, sadece tuvalet ihtiyacı için odadan ayrıldığını belirterek, daha sonra 10.23'te güney nizamiyeden çıkış yaptığını ve evine gittiğini dile getirdi.

Darbeye karışmadığını, silahı bulunmadığını, kimseye cebir ve şiddet uygulamadığını anlatan Eral, pazartesi mesaiye geldiğini, öğleden sonra gözaltına alındığını kaydetti.

Eral, "Bu hain örgüt, sözde hizmet hareketi olduğunu söylemesine rağmen ülkemizin düşmanlarına hizmet etmektedir. Eşime de eve gittiğimde söylemiştim. 'Benim gözümde hizmet hareketi bitti, ne sen, ne ben bir daha görüşmeyeceğiz' dedim zaten eşime de." ifadesini kullandı.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, darbeyi icra edenlerden ve bunu daha önceden bildiğini düşündüğü amiri Özay Yılmaz'dan şikayetçi olduğunu belirten Eral, itirafçı olarak verdiği bütün bilgilerin de doğru olduğunu ileri sürdü.

Eral, "15 Temmuz'da bu hainlerin asıl niyetinin devleti ele geçirmek olduğunu anladım. Benim hatam, kendisine sözde hizmet hareketi diyen bu örgütle Allah rızası için birlikte olmaktır. Bir daha asla bu örgütle olmayacağım. Benim bu samimi itiraflarım dolayısıyla devletimin şefkatli kollarının beni kucaklamasını istiyorum." diye konuştu.

Duruşma, salı gününe ertelendi.