ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim başarısının 16 yıllık iktidarı boyunca sürdürdüğü tutarlı ve başarılı icraatlarında aranması gerektiğini belirterek, "Erdoğan’ın başarısı daima halkı ön plana koyan tavrından kaynaklanıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, Daily Sabah gazetesi için kaleme aldığı "Erdoğan neden kazandı?" başlıklı makalesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 16 yıllık iktidarında milyonlarca düşük ve orta gelirli ailenin yaşam standardını yükseltmeye çalıştığına, farklı kimliklerin sosyal ve siyasi yaşamda temsil edilmesini sağladığına ve dünyanın baskı gören halklarına el uzattığına dikkati çekti.

Türk seçmenlerin 24 Haziran’da kritik cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için sandık başına gittiğini ifade eden Kalın, yüzde 80’leri aşan katılımın gerçekleştiği seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oyların yüzde 52,5’ini alarak ilk turda yeniden cumhurbaşkanı seçildiğini kaydetti.

Kalın, seçimde en yakın rakibinden 10 milyon fazla oy alan Erdoğan’ın genel başkanı olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) de yüzde 42,5 oyla oranıyla açık ara farkla yeniden iktidar olduğunu, AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisinin (MHP) oluşturduğu Cumhur İttifakı'nın parlamentoda rahat bir çoğunluğa ulaştığını vurguladı.

Kalın, şunları kaydetti:

"Seçim sonuçları insanların Erdoğan’a ve partisine olan güveninin sürdüğünü gösteriyor. Aynı derecede önemli olan bir noktada yeni başkanlık sistemine verilen destek. Erdoğan böylece yeni sistemin ilk cumhurbaşkanı oldu. Erdoğan sert geçen seçim yarışında yürüttüğü etkili kampanyayla halk nezdindeki popülaritesini sürdürmeyi başardı. Muhalefet partileri de belirli ölçüde oy almalarına rağmen Erdoğan’ın Türk siyasetindeki güçlü etkisine karşı koymayı başaramadı."

İktidarda olduğu 16 yılda 13 seçim ve referandumdan galip ayrılan Erdoğan’ın en yakın rakibine yüzde 20 fark attığına işaret eden Kalın, “Bugün hayatta olan siyasetçiler arasında böylesi bir başarıyı yakalayabilen başka figür bulunmuyor. Bu, Erdoğan’ın siyasi dehası yanında, çok sayıda yabancı gözlemcinin anlamakta zorlandığı, Türkiye’nin sosyopolitik gerçekleri hakkında da çok şey anlatıyor." ifadesini kullandı.

Erdoğan'ın ve partisinin 2002’den bu yana ortaya koyduğu icraatlar sayesinde popülerliğini korumayı başardığını vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:

"Seçmenlerin büyük çoğunluğu Erdoğan’ın liderliğini alkışlarken, onun Türkiye ekonomisinin sorunlarını başarıyla çözdüğünü, daha güçlü ve kapsayıcı bir siyasal sistem yarattığını ve farklı köken ve geçmişlerden gelen kişilerin ekonomide ve siyasette kendilerini daha rahat ifade edebilmelerine ve toplumsal hareketliliğin sağladığı fırsatlardan daha fazla yararlanabilmelerini sağladığı görüşünü dile getiriyor.

Erdoğan’ın başarısı daima halkı ön plana koyan tavrından kaynaklanıyor. Parti ve kimlik siyasetlerinin bitmek bilmez karmaşası içinde Erdoğan milyonlarca düşük ve orta gelirli ailenin yaşam standartlarını yükseltmek için gece gündüz çalıştı, eğitime, sağlığa, altyapıya yatırım yaptı, yollar, havaalanları, toplu konutlar inşa etti. Öncülük ettiği sosyal adaletçi politikalar ülke çapında hem kentlerde hem de kırsalda yaşayan nüfusa fayda sağladı."

Erdoğan’ın başarısının sırrının yalnızca hizmet siyaseti olmadığını vurgulayan Kalın, "Ülkede farklı kimliklerin sosyal ve siyasi alanda temsil edilmesinin yolunu açtı. Dindarların, Kürtlerin, Alevilerin ve Yahudiler, Ortodoks Rumlar, Ermeniler ve Süryaniler gibi gayrimüslim azınlıkların kendilerini ifade etmelerini sağladı." ifadesini kullandı.

Kalın makalesine şöyle devam etti:

"Kürt dili üzerindeki yasak kaldırıldı. Onlar da diğer etnik topluluklar gibi kendilerini daha özgür şekilde ifade edebildiler. Dikey ve yatay sosyal hareketliliğin nimetlerinden yaralanır hale geldiler. Erdoğan, kendi hareketinin saflarında da çok sayıda Kürt kökenli vatandaşa yer verdi. Kürtler de dahil toplumunun tüm kesiminden insanlarla güçlü bağlar kurdu. PKK ile Kürt vatandaşlar arasındaki yaptığı net ayrımla Kürt halkını derdi onların gerçek sorunlarını çözmekten çok kendi varlığını sürdürmek olan terör örgütünün baskı ve çarpıtmalarından kurtardı."

Erdoğan'ın dış politikada Türkiye'nin uluslararası görünümü genişlettiğini, Afrika, Asya ve Latin Amerika gibi bölgelere uzandığını dile getiren Kalın, "Dış politikayı biri kazanırken diğerinin kaybettiği bir oyun gibi görmedi. NATO üyesi olmak, AB adayı ülke olmak Türkiye'nin dünyanın diğer bölgelerindeki sorumluluklarıyla çelişmiyor. 360 derece dış politika görünümüne sahip olmak Türkiye'nin sınırları dışındaki kargaşalı dünyada Türkiye'nin ulusal çıkarları için gerekli. Türkiye'nin dünyada baskı gören halklara yardım etmek için gösterdiği çabalar küresel olarak yankı buldu ve İslam dünyası ve diğer bölgelerden yüz milyonlarca kişinin desteğini aldı. Erdoğan'ın küresel adalet için çağrısı 'Dünya 5'ten büyüktür' sloganı bazı güç odaklarını rahatsız etmiş olabilir fakat şimdiki küresel düzenin temel aksaklıklarından birine değinmektedir. Sonuç olarak, Erdoğan'ın seçim zaferinin Filistin, Somali, Myanmar, Afganistan, Pakistan, Orta Asya, Balkanlar ve diğer pek çok yerde kutlanması hiç de şaşırtıcı değil." ifadesini kullandı.

-"Muhalefet partileri daha fazla çalışmalı"

Muhalefetin kendi eksikleri için sorumluluk almaya başlaması gerektiğini dile getiren Kalın, geçen 16 yıl boyunca Erdoğan'ın ordu üzerinde sivil denetimi teşvik ettiğini ve kendini Türk devletinin bekçisi görenleri zayıflattığı belirtti.

Bu noktada Türkiye'de siyasi gücü uygulamanın tek yolunun seçimleri kazanmak olduğunu kaydeden Kalın, "Erdoğan bu zorlu görevi üstlenmiş ve kazanmıştır. Muhalefet partileri daha fazla çalışmalı ve kendi konfor alanları dışında Türk seçmenleri daha dikkatli dinlemeli." diye yazdı.

Kalın, "Batı medyasında bazıları gerçekleri yazmak yerine muhalefet adaylarını teşvik eden siyasi aktivistler gibi davrandı. Erdoğan'ın düşüşüyle ilgili tahminler daha önceden olduğu gibi yanlış çıktı. Bu yaklaşımlarıyla (Batı medyası) okuyucuları ve izleyicileri yanlış yönlendirmeye çalıştı fakat hiç biri işe yaramadı. Bu da onların güvenilirliği konusunda soru işaretlerine neden oldu. Türkiye'nin sosyal ve siyasi dinamiklerini anlama konusunda başarısız olmaya devam ettiler. Bu seçim onlar için başka bir ders oldu." değerlendirmesinde bulundu.

Bazı yabancı gözlemcilerin, Erdoğan'ın gelen zaferini göremediğini çünkü yanlış bilgi kaynaklarına güvendiğini kaydeden Kalın, kendilerini Türkiye uzmanı ilan eden bazılarının Türkiye hakkında ciddi analizler yapma konusunda temel yeterliliğe bile sahip olmadığını belirtti.

Kalın, "24 Haziran cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi, sadece Erdoğan ile ilgili değil, muhalefetle de ilgili. Sonuçlar gayet açık. Türkiye başkanlık sistemiyle yeni bir döneme giriyor. Türkiye sorunlu bir bölgede istikrar ve refah adası olmaya devam ediyor." ifadesini kullandı.