İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında dile getirdiği iddialara ilişkin, "Bu evrakları veren de bir insan tabii ki uzaydan almadık. Ama bunlar bize geldi diye biz ortalığa çıkmadık. Bakıyoruz, araştırıyoruz, doğrulatıyoruz, ilgili kişilerle konuşuyoruz. FETÖ'cüler mi verdi? Yok efendim, ilgisi yok. Bu ülkeyi seven, bu ülkenin çıkarlarını savunan milyonlarca bürokrat var, milyonlarca insan var. Onlar yurtsever insanlar, haksızlıklara tahammül edemeyen insanlar. Onlar getirip veriyorlar." dedi.

Kılıçdaroğlu, kadınlarla ilgili çalışmalar yürüten, bu alanda örgütlenen, politika üreten akademisyenler, politikacılar, sivil toplum kuruluşları, aktivistler ve gazetecilerin katılımıyla düzlenen "Eşitlik, Adalet ve Kadın Zirvesi"ne katıldı.

Gazeteci-yazar Ayşe Arman'ın moderatörlük yaptığı oturumda kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de CHP dışında muhalefet eden parti bulunmadığını öne sürerken, sorunların tamamını bildiklerini ve toplumun gündemine getirmeye çalıştıklarını anlattı.

30-35 yıl boyunca başörtüsü üzerinden siyaset yapıldığını, bunun doğru olmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Kadın istediği gibi giyinir. Burada bizim eksiğimiz var. Bizim sorunumuz kadın haklarıyla erkeklere sağlanan hakların eşitlenmesi. Biz bunu sağlamak zorundayız. Hem düşünce özgürlüğünü yapıyoruz, hem de çifte standart... Bu doğru değil." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "CHP iktidara gelirse yine üniversitelere yasak gelir" söylentilerine, "Asla ve asla, üniversiteye gidenin başımız üstünde yeri var." yanıtını verdi.

- "Bu sizin güçsüzlüğünüzü gösterir"

Kadın ve erkekler arasında aile içinde bir iktidar mücadelesinin düşünülebileceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Eğer siz iktidar mücadelesini şiddet uygulayarak karşıdakine göstermek istiyorsanız bu sizin güçsüzlüğünü gösterir." değerlendirmesini yaptı.

Kadınların sezgi gücünün erkeklere karşı avantaj olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kadınların olağanüstü bir sezgi gücü var. Erkeklerden avantajı bu. Bugün eğer kadın yaşanan olaylara karşı daha duyarlı olarak ortaya çıkıyorsa gelecekse yaşayacağı riski gördüğü içindir." dedi.

- "Man Adası" iddiaları

Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Grup Toplantısı'nda dile getirdiği iddialara ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

"Man Adası olayı şöyle önemli, vatandaşına dönüp diyeceksin ki 'vergi ver.' Evde musluğu açtıktan sonra 5 çeşit vergi ödüyor kadın, aile olarak ödeniyor. Ama Ankara'daki beylerin çocukları Türkiye'de vergi ödememek için başka ülkelere gidip şirket kuruyorlarsa burada bir ahlaki sorun var. Ahlakın olmadığı bir yerde ne kadın-erkek eşitliği olur, ne adalet, ne insan hakları olur, ne insana saygı olur, orada kişisel çıkarlar ve hırslar olur. Bunun bir milat olmasını isterim ve hep beraber 2019'da sonlandıracağız."

Kılıçdaroğlu, belgelerin savcılığa verilmemesi eleştirilerine ilişkinse, "İlk açıklamadan bu yana izlediğimiz tüm stratejiler tuttu. Kim hangi konuşmayı yapacak, o da bizim düşündüğümüz süreç içerisinde gerçekleşti. Şimdi bir adım kaldı, o adımı da bugün yarın gerçekleştireceğiz. Ondan sonra daha farklı bir şekilde toplumun önüne çıkacağız." ifadelerini kullandı.

Arman'ın "Yeni belgeler mi var?" sorusunu, "Evet, ben şimdiden bir şey söylemeyeyim. Dediğim gibi, bir adım kaldı. Bir şey daha olması lazım, onu da bugün yarın gerçekleştireceğiz." diye yanıtladı.

Söz konusu iddialarda gösterdiği evrakların kimler tarafından verildiğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bu evrakları veren de bir insan tabii ki uzaydan almadık. Ama bunlar bize geldi diye biz ortalığa çıkmadık. Bakıyoruz, araştırıyoruz, doğrulatıyoruz, ilgili kişilerle konuşuyoruz. FETÖ'cüler mi verdi? Yok efendim, ilgisi yok. Bu ülkeyi seven, bu ülkenin çıkarlarını savunan milyonlarca bürokrat var, milyonlarca insan var. Onlar yurtsever insanlar, haksızlıklara tahammül edemeyen insanlar. Onlar getirip veriyorlar." diye konuştu.

- Rıza Sarraf

CHP Genel Başkanı, ABD'de görülmekte olan Mehmet Hakan Atilla davasında, itirafçı olduğu belirtilen Rıza Sarraf ile ilgili de "Haysiyetli insanların Zarrab davasından sonra bulundukları makamlardan ayrılması lazım. Düne kadar Zarrab'ı devlet protokolüne oturttular. Bir de fesli deli Kadir vardı, o da devlet protokolündeydi. Zarrab için 'hayırsever iş adamı' dediler. Şimdi Zarrab düşman oldu. Niçin? Çünkü itirafçı oldu. Adam rüşvet vermiş, hepimiz biliyoruz rüşvet verdiğini. Rüşvet alanlar da belli, koruyanlar da belli. Haysiyeti ve onuru olanların görevlerinden ayrılması lazım." değerlendirmesini yaptı.

"Hırsızlık meselesi Türkiye meselesi değildir. Bu rüşvet ve hırsızlık olaylarının bitmesini istiyoruz. Bu ülkede herkesin alın teri ile kazanmasını isteriz. 'Ben çıkar sağlayayım, rüşvet alayım, köşeyi döneyim, devletin makamlarında ve katlarında oturayım kimse bana dokunamaz' işine gidilirse Türkiye'nin sonu, felaket olur." diyen Kılıçdaroğlu, bu noktaya gelindiğini savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Beni üzen nokta şu, olay Türkiye'de oluyor. Hepimiz olayı biliyoruz. Olayı kapatıyoruz, şimdi Amerika'da yargılanıyor, bizim bakanlar burada, rüşvet alanlar burada. Beni üzen, beni kahreden bu. Bu ülkenin mahkemesi yok mu? Bu ülkenin adaleti yok mu? O davalara 'burada bir şey yoktur' diyen savcılar, dosyaları kapatan hakimler gelecekte çocuklarına hesap veremeyeceklerdir. Bıraktıkları en ağır tablo bu olacaktır. Ve emin olun o çocuklar babalarından utanacaklardır. 'Babam zamanında bunu yapmıştı' demeyeceklerdir, çünkü belli bir yaştan sonra onu baba olarak kabul etmeyecekler."

ABD'deki Sarraf süreciyle Man Adası sürecinin tesadüfen denk geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Amerika'da bu davanın ne zaman başlayacağını bilmiyorduk. Oradaki davanın seyrini, jürinin seçilmesini... Tamamen tesadüf, zaten bunun (Man Adası iddiaları) o davayla da ilgisi yok." dedi.

(Sürecek)